• Sonuç bulunamadı

2.5. Çocuk Hakları Sözleşmesinde Yer alan Çocuk Hakları

2.5.2. Gelişim Hakkı

4 Aralık 1986 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Gelişme Hakkına Dair Bildiri’de gelişme hakkı şu şekilde tanımlanmıştır: “Gelişme hakkı, insanların temel özgürlüklerinin tam olarak gerçekleşeceği ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal gelişmeye katılma, katkıda bulunma ve bundan yararlanma hakkına sahip olması nedeniyle vazgeçilmez bir insan hakkıdır” (URL-5). Çocuğun gelişiminin sağlanması sadece onu yetişkinliğe hazır kılmakla sınırlı olmamalıdır. Çocuğun gelişmesi aynı zamanda yaşadığı dönemi en verimli şekilde geçirmesi ile ilgili olup çocukluk evresini verimli yaşayan bireyler yetişkinliğe de hazır hale gelecektir (Unutkan, 2008). Bu amaç doğrultusunda Çocuk Hakları Sözleşmesi çocuğun her açıdan gelişiminin insan saygınlığına yakışır bir şekilde sağlanması için taraf devletlere önlemler alması konusunda yükümlülükler vermiştir (Kaya, 2011). Ayrıca sözleşmeye göre çocuğun özgür bir birey olarak yaşamına devam etmesi konusunda da devletlerin görevleri bulunmaktadır (Akyüz, 2010).

Sözleşmede her çocuğun azami ölçüde yeteneklerinin gelişmesi hakkının olduğu kabul edilmiştir. Ancak çocuğun gelişim hakkını kullanabilmesi yaşama hakkına sahip olabilmesine bağlıdır. Gelişim hakkının devletler tarafından ayrım gözetmeksizin, sözleşmenin ilkelerine göre çocuğun yararı göz önünde tutularak uygulanması oldukça önem taşımaktadır. Sözleşmenin 6. maddesinde devletlerin bu

husustaki sorumlulukları da “Taraf devletler, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler” ifadesi ile belirtilmiştir (Özdemir-Uluç, 2008). Ancak çocuğun gelişimi konusunda en önemli faktör olan aileler çocuklarının gelişimi için imkânlar sunmalı, onlarla kaliteli vakit geçirmeye önem vermelidir. Çocuk bu sayede ilgilenildiğinin ve sevildiğinin de farkına varmış olur (Oktay, 2004). Böylece aile ile çocuk arasında bağ kuvvetlenir ve çocuğun kişisel gelişimi başta olmak üzere diğer gelişimlerine de destek sağlanmış olur (Morrison, 2003).

Ailelerin çocuğun gelişim ve eğitim hakkına katkısı sadece onun ödevlerine yardım etmesi ile gerçekleştirilemez. Aileler, çocuğun gelişiminde ve eğitiminde hayat boyu sorumluluk sahibidir (Bride ve Rane, 1996; Eliason ve Jenkins, 2003). Örneğin ailecek sofrada yemek yemek, beraber spor yapmak, bisiklete binmek, sanatsal ve kültürel aktivitelere gitmek (tiyatro, müze gezisi, sinema, sergi) gibi etkinlikler yapılması çocuğun sosyal gelişiminde büyük rol oynar. Ayrıca beraber resim çizmek, boyama yapmak, şarkı söylemek gibi faaliyetler çocuğun yaratıcılığının gelişmesine yardımcı olacaktır (URL-2). Evde çocuğun araştırma yapabilmesi, istediği konuda bilgi edinebilmesi için internete erişimini sağlamak, ders çalışabileceği, kitap okuyabileceği bir kütüphane ortamı oluşturmak da zihinsel gelişimini sağlamada ebeveynlerin başlıca görevlerindendir (Merey, 2012).

Devlet ise ailenin belirtilen tüm bu olanakları sağlaması için alt yapıyı kurmakla, takipçi olmakla ve önlem almakla ilgilenmektedir. Devletin bu konu üzerine yapacağı çalışmaların başında okullar gelmelidir. Çünkü çocuğun gelişimini sürdürmek okulların da görevidir. Okulun gerek öğretmen gerek materyal açısından donanımlı olması, akademik başarı dışında sosyal aktivitelere de yer vermesi çocuğun çok yönlü gelişimine katkı sağlayacaktır (Durgut, 2014). ÇHS’nin gelişme hakkı ile ilgili olan maddeleri devletin, ailenin sorumluluğunu açıkça ortaya koymaktadır. ÇHS’nin 6. Maddesi dışında gelişme hakkı ile ilgili olan maddeleri şunlardır (URL-6):

Madde 27:

“Taraf devletler her çocuğun zihinsel, bedensel, ruhsal, toplumsal ve ahlaksal gelişmesini sağlayacak yeterli bir yaşam seviyesine hakkı olduğunu kabul eder”

“Çocuğun gelişiminin sağlanması için gerekli yaşam şartlarının sağlanması sorumluluğu, sahip oldukları mali güçler ve imkânlar çerçevesinde öncelikli olarak çocuğun anne babasına veya çocuğun bakımını üstlenen kişilere düşmektedir”

Taraf devletler ulusal durumlarına göre olanakları ölçüsünde çocuğun bu hakkının uygulanmasında yardım etmek amacıyla anne babaya ve çocuğun bakımını üstlenen kişilere ihtiyaç olduğu takdirde beslenme, barınma ve giyinme konularında maddi yardım ve destek programları uygular”

Madde 28:

“Taraf devletler çocuğun eğitim hakkını kabul eder ve bu hakkın fırsat eşitliği temeli üzerinde tedricen gerçekleştirilmesi görüşüyle özellikle:

 İlköğretimi herkes için zorunlu ve parasız hale getirirler;

 Ortaöğretim sistemlerinin genel olduğu kadar mesleki nitelikte de olmak üzere çeşitli biçimde örgütlenmesini teşvik ederler ve bunların tüm çocuklara açık olmasını sağlarlar ve gerekli durumlarda mali yardım yapılması ve öğretimi parasız kılmak gibi uygun önlemleri alırlar;

 Uygun bütün araçları kullanarak yükseköğretimi yetenekleri doğrultusunda herkes için açık hale getirirler;

 Okullarda düzenli bir şekilde devamın sağlanması ve okulu terk etme oranlarının düşürülmesi için gerekli önlemleri alırlar”

“Taraf devletler okul disiplininin çocuğun insan olarak taşıdığı saygınlıkla bağdaşır biçimde ve bu sözleşmeye uygun olarak yürütülmesinin sağlanması amacıyla gerekli olan tüm önlemleri alırlar”

“Taraf Devletler eğitim alanında, özellikle cehaletin ve okuma yazma bilmemenin dünyadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve çağdaş eğitim yöntemlerine ve bilimsel ve teknik bilgilere sahip olunmasını kolaylaştırmak amacıyla uluslararası işbirliğini güçlendirir ve teşvik ederler. Bu konuda, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri özellikle göz önünde tutulur”

Madde 29:

“ Taraf Devletler çocuk eğitiminin aşağıdaki amaçlara yönelik olmasını kabul ederler;

 Çocuğun kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve bedensel yeteneklerinin mümkün olduğunca geliştirilmesi;

 İnsan haklarına ve temel özgürlüklere, Birleşmiş Milletler Antlaşmasında benimsenen ilkelere saygısının geliştirilmesi;

 Çocuğun ana-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi;

 Çocuğun, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik ve ister etnik, ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması;

 Doğal çevreye saygısının geliştirilmesi”

“Bu maddenin veya 28. maddenin hiçbir hükmü gerçek ve tüzel kişilerin öğretim kurumları kurmak ve yönetmek özgürlüğüne, bu maddenin 1 inci fıkrasında belirtilen ilkelere saygı gösterilmesi ve bu kurumlarda yapılan eğitimin Devlet tarafından konulmuş olan asgari kurallara uygun olması koşuluyla, aykırı sayılacak biçimde yorumlanmayacaktır”

Madde 31:

“Taraf Devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar”

“Taraf Devletler, çocuğun kültürel ve sanatsal yaşama tam olarak katılma hakkını saygı duyarak tanırlar ve özendirirler ve çocuklar için, boş zamanı değerlendirmeye, dinlenmeye, sanata ve kültüre ilişkin (etkinlikler) konusunda uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını teşvik ederler”

Sözleşmenin 27.maddesi çocuğun bedensel, ruhsal, zihinsel, toplumsal ve ahlaksal gelişiminin sağlıklı gerçekleştirilmesi için gerekli olan yaşam standardının sağlanmasını öngörmüştür. Sözleşmenin 28 ve 29. maddeleri ise eğitim hakkı ile ilgilidir. 28. maddeye göre taraf devletler çocuğun eğitim hakkını kabul etmekle birlikte bu hakkın fırsat eşitliği temelinde hayata geçirilmesini sağlarlar. Fırsat eşitliğine özellikle vurgu yapılarak birçok çocuğun eğitime erişiminde ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığına (özellikle kırsal kesimlerdeki çocuklar, kız çocukları ve engelli çocuklar) işaret edilmiştir (Hodgkin ve Newell, 1998).

Sözleşmenin 31. maddesinde ise çocuğun boş zamanlarında kültürel ve sosyal faaliyetlere, dinlenmeye yer verilmesi gerektiğinden bahsedilmiştir. Gerek aile ile yapılan gerekse okullarda yapılan bu faaliyetler sayesinde çocuğun sosyal gelişimine de katkı sağlanmış olacaktır.

Benzer Belgeler