• Sonuç bulunamadı

Konuyla ilgili doğrudan bağlantılı çalışma sayısı oldukça azdır. Bunun nedeni doğrudan spor ile ilişkili envanterlerin bulunmamasıdır. Kaynak taraması sonucu ilgili çalışmalar; stresle başa çıkma, problem çözebilme ve uyum konu başlıklarıyla sırasıyla ifade edilmiştir.

Yaş ortalamaları 14 olan, 70 erkek ve 77 kız öğrencinin egzersiz yapmasının ve fiziksel aktivitelerin, yaşanan stres düzeyi üzerindeki etkisinin incelendiği bir çalışmada öğrenciler üç eğitim grubuna ayrılmıştır. Birinci eğitim grubuna daha yoğun, ikinci eğitim grubuna orta yoğunlukta, üçüncü eğitim grubuna daha esnek egzersiz programı uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarında, daha yoğun egzersiz programına dahil olan ergenlerin lehine anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Yoğun olarak egzersiz yapılan grupta, daha düşük düzeyde stres ve depresyon gözlenmiştir. Ergenlerin eğitim sonrası fiziksel olarak kendilerini daha iyi hissettikleri saptanmıştır (Özer,2001).

Düzenli egzersizlerin etkilerini inceleyen çalışmaları başlatan Cooper’in ve birçok bilim adamı tarafından doğrulanan araştırmalara göre düzenli bir egzersiz programı sürdürenlerde duygusal sükunet, problemsiz uyku ve kan basıncında düşüş, ayrıca nezle ve grip gibi hastalıklara daha az rastlandığı görülmüştür (Baltaş ve Baltaş,1997)

Sedanter yaşamın ve egzersizin yokluğunun erişkinlerde etkisini araştıran bir çalışmada; uykusuzluk, dalgınlık, endişe, depresyon, yorgunluk, kas zayıflığında artış ve bağışıklıkta, kendine güvende, kendine saygıda, duygusal dengede ve hüsrana uğrama toleransında azalmanın egzersiz yokluğundan meydana gelebileceği ileri sürülmüştür (Loehr,1999).

Yetişkinler üzerinde yapılan başka bir çalışmada egzersiz yapmanın insanlarda düşmanlık duygusunda % 60, ruhsal çöküntüde de % 30 oranında azalma sağladığı görülmüştür (Rowshan,2000).

Arkadaş gruplarının stres üzerindeki etkilerini araştıran bir çalışmada; erkeklerde, özellikle küçük arkadaş gruplarının stresin etkilerinden korunmada önemli bir rolü olduğu saptanmıştır (Walker,1987).

Okçularda kaygının reaksiyon zamanı ve atış puanına etkisini araştıran bir çalışmada. Okçularda genel olarak atış performansı ile farklı kaygı durumları arasında farklılık olmadığı saptanmıştır (Kolayiş, 2000).

Lise öğrencisi 93 sporcunun kaygı durumları ve sportif başarılarını inceleyen bir çalışmada başarılı sporcuların sürekli kaygılarının daha düşük olduğu ve kaygının bayan sporcularda yüksek olduğu değerlendirilmiştir (Vurgun,1998).

Üniversite öğrencilerinin kaygı düzeylerini ölçmek için yapılmış bir çalışmada; 141 sporcu ve 145 sporcu olmayan üniversite öğrencisine kişilikenvanteri ile kaygı testi uygulanmış, sonuçta sporcu olanların sporcu olmayanlara oranla kaygı düzeylerinin daha düşük seviyede gerçekleştiği sonucuna ulaşılmıştır (Bott,1976).

Elit spor, sağlık için spor ve hiç spor yapmayan bireylerin kişilik özelliklerinin araştırıldığı çalışmada, üniversitede performans sporcuları ile sağlık sporu yapan ve hiç spor yapmayan öğrenciler değerlendirme kapsamına alınmıştır. Bulgular değerlendirildiğinde; sağlık için spor yapanların spor yapmayanlara oranla dışa dönük olma, hakimiyet kurma gibi özelliklerinin yüksek olduğu gözlenmiş, sporcu olanların olmayanlara oranla cesur, sosyal, dayanıklı,

atılgan, uyumlu, yarışma hevesi yüksek, ruhsal anlamda sağlıklı oldukları sonucuna ulaşılmıştır (Singer,1979).

Futbolcuların stres düzeyleri ve başa çıkma stratejilerini incelemek için 157 futbolcunun katıldığı bir çalışmada stres düzeyleri bakımından, futbolcuların oynadıkları kulüp, yaş, medeni durum, öğrenim durumu ve gelir düzeyi değişkenlerinde göre anlamlı bir farklılık göstermedikleri belirlenmiştir (Tuncel,2000).

Beden eğitimi öğretmenleri ile diğer branş öğretmenlerinin problem çözme becerileri arasındaki farklı analiz etmek için 194 beden eğitimi öğretmeni ve 118 diğer branş öğretmenlerinin katıldığı çalışmada. Problem Çözme becerisini algılama yönünde beden eğitimi öğretmenleri ile diğer öğretmenler arasında anlamlı bir farklılık bulunmamasına rağmen beden eğitimi öğretmenlerinin ortalamalarının daha düşük olduğu tespit edilmiştir (Pehlivan,2000).

Üniversite öğrencilerinin kendi problem çözme değerlendirmeleri ile çalışma alışkanlıkları ve akademik başarıları arasındaki bağlantıları inceleyen çalışmada. Problem çözümü değerlendirmelerinin çalışma alışkanlıklarından kaynaklandığı öne sürülmüştür. Başka bir ifadeyle, etkili problem çözücülerin, etkili olmayanlara göre, çok daha etkili çalışma alışkanlıklarını kullandıkları ve bunları daha çok değerlendirdikleri dolayısıyla akademik başarılarının da daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu da etkili problem çözücülerin akademik bir ortam içersinde başarılı olmaya yönelik davranışları daha fazla uyguladıklarını göstermiştir. Bu bulgular da, etkili problem çözücülerin çevrelerinde rastladıkları olaylara uyum sağladıklarını ve hedefe odaklı yöntemlerle çözüm bulduklarını desteklemiştir (Elliott,1991).

Araştırmada akademik başarı ve çalışma alışkanlıkları ile problem çözme yaklaşım boyutları (problem çözmede yeteneğine güven, yaklaşma-kaçınma ve kişisel kontrol) arasında sadece problem çözme yeteneğine güven boyutu ile ilişki olduğu, diğer boyutlarla bir bağlantısının olmadığı görülmüştür (Şahin,1995).

Problem çözme beceri algısını akademik başarı değişkeni açısından inceleyen Elliot ve Godshall, akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin problem çözme beceri algılarının da daha olumlu olduğunu bulurken, Bilge ve Aslan, akademik başarı algısı yüksek olan öğrencilerin problem çözme beceri algılarının daha olumlu olduğunu ancak, akademik yönden sene kaybetmenin anlamlı bir fark yaratmadığını ortaya koymuşlardır (Ferah,2000).

Problem çözme yaklaşım biçimlerini akademik başarı değişkeni açısından da ele alan Elliot ve Godshall, sadece “Problem Çözme Yeteneğine Güven” boyutunda akademik başarı açısından anlamlı fark görüldüğünü, diğer boyutların kullanılması açısından bir fark olmadığını ortaya koymuştur (Bilge,1999).

Ergenlik döneminde suç işlemiş ergenlerle hiç suç işlememiş ergenler üzerinde problem çözme becerilerinin incelendiği bir çalışmada. Suç işlemiş olan ergenlerin karşılaştıkları problemleri çözme becerileri diğer ergenlere göre anlamlı derecede düşük olduğu gözlenmiştir (Greening,1997).

Ferah, Kara Harp Okulu öğrencilerinin problem çözme becerilerini farklı değişkenler açısından incelemiştir. Araştırma bulgularında akademik başarı ortalaması yüksek olan kız öğrencilerle, liderlik yapan öğrencilerin, problem çözme beceri algılarının ,yüksek olduğu bulunmuştur. Sınıf değişkenine göre problem çöme becerisi algısında fark bulunmazken cinsiyete göre kendine güven ve kaçıngan yaklaşım boyutlarında anlamlı farklılık bulunmuştur. Araştırma sonuçları, kız öğrencilerin problemlerini çözerken daha sistemli davrandığını, kaçıngan yaklaşımı daha az kullandığını göstermiştir (Ferah,2000).

Lise öğrencilerinin problem çözme becerilerinin çeşitli değişkenler açısından incelendiği çalışmada, kız öğrencilerin, erkek öğrencilere göre problem çözme becerilerinin değerlendirici yaklaşım açısından daha olumlu olduğu, genel lise öğrencilerinin, özel lise öğrencilerine göre, Anadolu lisesi öğrencilerinin genel ve meslek lisesi öğrencilerine göre değerlendirici yaklaşım boyutunda daha olumlu problem çözme becerisine sahip oldukları görülmüştür. Aynı çalışmada anne eğitim durumu arttıkça, aceleci yaklaşım boyutlarının

farklılık gösterdiği, sayısal alanda öğrenim gören öğrencilerin aceleci yaklaşımı daha az kullandıkları sosyal alanda öğrenim gören öğrencilerin de planlı yaklaşımı daha çok kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır (Deniz,2002).

Problem çözme algısı ve somatotip ( vücut tipi ) arasında anlamlı farklılık olup olmadığını araştıran bir çalışmada 189 üniversite öğrencisi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda öğrencilerin somatotip özellikleri ile problem çözme algıları arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır (İnce ve Doğanay,2000).

Spor yapan ve yapmayan bayanların kişilik özellikleri belirlemek maksadıyla 285 bayana kişilik testi uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda uzun süreli spor yapan bayanlarda spor yapmanın sadece dışa dönüklük özelliğini arttırdığı belirlenmiştir (Bayar,2000).

Sporcu ve sporcu olmayan çocuklarda algılanan yeterlilik düzeylerini belirlemek için yapılan çalışmada, algılanan yeterliliğin sporcu olup olmamaya göre farklılık gösterdiği bulunmuştur (Oyar ve Koçak,2000,s.225).

Sportif katılımın, liseli sporcuların benlik saygısı üzerine etkisi incelenmiş, 222 sporcu ve 471 sporu olmayan liselinin benlik saygıları ve sosyo- demografik özellikleri karşılaştırılmıştır. Araştırmada Rosenburg Benlik Sayısı Ölçeği kullanılmış ve sporcularla sporcu olmayanlar arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Ayrıca spor yaşı göz önünde bulundurulduğunda, değişik spor yaşlarındaki sporcularla, sporcu olmayanlar arasında da anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (Tiryaki,1992).

Goldberg ve Chandler, Öğrencilerin Sosyal Dünyalarında Bilim ve Atletizmin Bulduğu Değer konulu araştırmada; popülarite ve tanınmışlığın okul hayatındaki paylaşımlarla birlikte geldiğini ve bu durumun ergenlerin uyumlarında önemli unsur olduğu tespit edilmiştir (Goldberg,1992).

15-16 yaş grubundaki ergenler üzerinde yapılan araştırmada; ergenlerin okula, aileye ve akranlarına uyumlarının onların sağlık durumlarına, benliklerine ve değer biçimlerine bağlı olduğunu saptanmıştır (Glendining,1995).

Lise düzeyinde erkek sporcularla sporcu olmayan deneklerin benlik kavramları arasındaki farkın belirlenmesi ve spor deneyimi ile yapılan spor çeşidinin liseli erkek sporcuların benlik kavramı üzerindeki etkileri araştırılmış ve sonuçta, spora katılımın liseli erkek deneklerin benlik kavramının sosyal kabul, atletik yeterlilik ve fiziksel görünüm alt ölçeklerinde sporcu olmayanlardan daha yüksek olduğunu saptanmıştır (Aşcı,1993).

Serbest ve greko-romen stil güreş milli takım sporcularına yaptığı kişilik testinde iki grup arasında içe-dışa dönüklük, nevrotiklik, psikotiklik ve yalan boyutlarında anlamlı bir fark bulunmamıştır (Yazıcı,1999).

Kişilik ile sportif eylemler arasında ilişkiyi ele alan bir araştırmada genç performans sporcuları ile sporcu olmayanları, karşılaştırdığında spor yapanların yapmayanlara göre daha çalışkan, daha canlı; ilişki kurmaya sürekli hazır, zor durumlarda ortama uymalarının daha iyi olduğu belirlenmiştir (Kızmaz,2004).

Tiryaki ve arkadaşları tarafından yapılan bir araştırmada da spor yapanların yapmayanlara göre daha dışa dönük ve duygusal olarak dengeli oldukları belirlenmiştir (Tiryaki,1997).

İngiltere'de milli takım düzeyinde 57 tenisçi üzerinde yapılan bir çalışmada, tenisçilerin spor yapmayanlara göre dışa dönük kimseler olduğu, ancak bunların içinde en başarılıların içe dönük özellikler taşıdığı anlaşılmıştır (Tiryaki,2002).

Kapan, artistik cimnastik erkek milli takım sporcuları üzerinde yaptığı çalışmada bu sporcuların diğer sporcu grupları veya spor yapmayanlardan ayıran özel bir kişilik örüntüsü bulamamıştır (Kapan,2001).

Bayan voleybolcular üzerinde yapılan bir çalışmada, bayan sporcuların sporcu olmayanlara göre daha dışa dönük, güçlü benlik sahibi, neşeli ve uyumlu oldukları görülmüştür (Yılmaz,1989).

Açık ve kapalı beceri gerektiren bireysel spor yapan sporcular üzerindeki çalışmada, açık beceri gerektiren bireysel sporlarda kıvraklık, zeki, kavgacı, macerası, dışa dönük, gözü pek boyutların, kapalı beceri gerektiren bireysel sporlara göre daha yüksek seviyede olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Yakupoğlu,1996).

1964 olimpiyatlarına katılan kadın atletler üzerinde yapılan kişilik araştırmalarında bireysel sporlar yapan kadınların takım sporu yapanlara göre daha içe dönük, kapalı ve özgür düşünceli olduklarını göstermiştir (Özbaydar,1983).

Bireysel ve takım sporlarının karşılaştırılmasına yönelik yapılan araştırmada takım sporlarındaki sporcuların genel olarak daha dışa dönük olduklarını, bireysel sporlarda ise sporcuların daha macerası ve tepkisel olduklarını tespit etmiştir (Sönmez,1995).

James ve Johnson, bireysel spor yapan sporcuların yalnız başlarına antrenman yapmayı seven, becerilerini yalnız geliştirmek isteyen, daha gergin ve öfkeli, kendilerine güvenen, ben merkezci ve tepkisel özellikleri yüksek kişiler olduğunu belirlemişlerdir (Kızmaz,2004).

Bugüne kadar yapılmış araştırmaların birbiriyle çelişen sonuçlar vermiş olmasını, mevcut eleştirileri ve yaklaşımları göz önüne alarak, spor ve kişilik ilişkisi hakkında son söz olarak şunu söyleyebiliriz. Spor ve kişilik arasında bulunan ilişkinin yönü ve derecesiyle ilgili kesin bir hükme varmak henüz mümkün değildir. Sporcunun içerisinde yaşadığı çevrenin onun kişiliğine yaptığı etkiyi de dikkate aldıktan sonra, kişilik testlerinde yer alan soruları ve özelliklerini spor açısından daha anlamlı bir hale getirmek gerekmektedir (İkizler,1993).

“Farklı Dallarda Spor yapan Sporcuların kişilik Özelliklerinin Karşılaştırılması” konulu betimsel tarama yöntemi kullanılarak yapılan araştırmada örneklem gurubu olarak farklı spor dallarında (atletizm, basketbol, okçuluk jimnastik, hentbol, boks, güreş, halter, judo, tekwando, judo, atıcılık) spor yapan 435 sporcu ile hiç spor yapmamış 171 kişiden oluşan 606 kişilik bir grup kullanılmıştır. Araştırmadan Türkiye'de sporcuların daha dışa dönük, risk

almaktan hoşlanan, macerayı seven, hırslı, kazanma gücü yüksek, yoğunlaşmaları üst düzeyde ve sorumluluk üstlenebilir kişiler oldukları sonucu elde edilmiştir. Diğer taraftan cinsiyet unsuru göz önünde bulundurulduğunda, spor yapan bayan ve erkeklerin spor yapmayanlara göre konsantrasyonları daha iyi, bireysel sorumlulukların daha farkında, daha duyarlı, ve sosyal kişiler oldukları sonucuna ulaşılmıştır (Koruç,1989).

“Değişik Spor Dallarında Spor Yapan Sporcuların Psikolojik ihtiyaçlarının Spor Yapmayanlarla Karşılaştırılması” konusunda yapılan araştırmanın örneklem gurubunu 18-25 yaşlar arasında 95 milli sporcu 104’ü ise spor yapmayan üniversite öğrencisinden oluşan 199 kişilik bir grup oluşturmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre, spor yapan grubun karşı cinsle ilişkiye girme ihtiyacının sporcu olmayanlardan daha yüksek olduğu bulunmuştur. Diğer bir sonuca göre, sporcu olmayanların düzen ve kendini suçlama ihtiyaçları eğilimlerinin sporcu olanlardan daha yüksek seviyede gerçekleştiği görülmüştür (Baysal,1998).

Örneklem gurubunu Ankara ili Yenimahalle ilçesi Mustafa Kemal Lisesinde okuyan 245 öğrencinin oluşturduğu; “Sportif Etkinlikte Bulunan (Sporcu) Lise öğrencileriyle bulunmayanların uyum düzeylerinin karşılaştırılması” amaçlı çalışmada elde edilen sonuca göre; lisanslı olarak spor yapan lise öğrencileri ile yalnızca haftada iki saat beden eğitimi derslerine katılan liseli öğrencilerin uyum düzeyleri arasında yaş, cinsiyet, sportif etkinliğe katılma biçimi ve sıklığı bağımsız değişkenleri açısından anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (Gültekin,1991).

Örneklem gurubunu, yedi coğrafi bölgeden random yöntemi belirlenen illerdeki 497 bedensel engelli oluşturduğu, “Tekerlekli Sandalye Basketbol u Oynayan ve Spor Yapmayan Bedensel Engellilerin Kaygı Seviyelerinin ve Sosyal Çevreye ilişkin Problemlerinin Karşılaştırılması" adlı çalışmada betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda; sosyal çevreye ilişkin problem alanları dağılımında basketbol oynayan bedensel engelliler, spor yapmayan bedensel engellilere karşı daha olumlu tutum sergilemişlerdir. Durumluk kaygı ve sürekli kaygı düzeylerine bakıldığında, tekerlekli sandalye basketbol u oynayan ve spor yapmayan bedensel engellilerin arasında anlamlı

bir ilişki bulunmuştur. Sporcu olmayanların sporcu olanlara göre kaygıyı düzeylerinin oldukça yüksek olduğu ve kaygıyı daha çok yaşadıkları görülmüştür (Yaan,2002).

“Salonda Ferdi Spor Yapan Erkek Milli Takım Sporcuları ile Salonda Takım Sporu Yapan Erkek Milli Takım Sporcularının Durumluk Kaygılarının Karşılaştırılması” adlı çalışmada çeşitli branşlarda (judo, tekvando, jimnastik, voleybol, hentbol badminton) erkek milli takımını oluşturan 200 sporcu örneklem grubunu oluşturmuştur. Araştırmanın sonucuna göre; ferdi ve takım sporu yapan erkek milli takım sporcularının kaygı puanlan arasında belirgin bir fark bulunmamıştır (Dönmez,2002).

İlişkisel araştırma yöntemini kullanarak 200 kişilik bir örneklem grubu üzerinde, “Spora Özgü Başarı Motivasyonu ile Psikolojik ve Yapısal Özellikler Arasındaki ilişkinin incelenmesi” adlı çalışma yapılmış; yüksek spor yapma düzeyine sahip bireylerin benlik saygılarının, daha düşük spor yapma düzeyine sahip bireylerin benlik saygılarından daha yüksek olduğu bulunmuş ve bu sonuca göre sporda basarı için benlik saygısının ayırt edici ve belirleyici unsur olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Aktop,2003).