• Sonuç bulunamadı

3. FÜTÛHU’L-HARAMEYN’İN METİN İNCELEMESİ

3.1. MUHTEVA ÖZELLİKLERİ

3.1.1. Konu, Özet ve Sebeb-i Telif

Fütûhu’l-Harameyn’nde; Hz. Peygamber’in sünnetine göre hac ve umre menâsiki ile bu menâsikin nasıl yapılacağı; haccın geçtiği tüm beldeler, mescitler, kabir vb. mekânlar tanıtılır, yapılacak dualar anlatılır. Bunlardan başka eserde menakıb tarzı hikâyeler ile hacı adayının coşkusu artırılmaya çalışılır.

Eser, Hanefi olan bir Müslüman’ın166 başka bir esere ihtiyaç duymaksızın hac ve umre ibadetinin tüm rükünlerini ( farz, vacip, sünnet, müstehab ve edepleri dâhil ) eksiksiz yerine getirebileceği bir içeriğe sahiptir. Eser bu yönüyle kaynak esere tam bir denklik ile tercüme edilir. Eserde Harameyn menzilleri ve mekânları hariç başka hiçbir menzil ve mekân ismine yer verilmez.

Fütûhu’l-Harameyn mesnevi tertip hususiyetleri167 diye genelleştirilen başlıklara uygun bir şekilde gelişir. Giriş bölümünde; besmeleden sonra tahmid, tevhid ve münâcât bölümü gelir. ( 1 - 35 ) Bu bölüm içerisinde şair ayrıca Ka’be’nin de vasfını ve yüceliğini betimler. Daha sonra ( 36 - 60 ) bir na’t ile Hz. ___________________________________________

166Erkek Müslüman’ın demek daha doğru olabilirdi. Çünkü eserde kadınlara ait hükümlerin olmadığı görülür.

79 Peygamber’in vasfını ve yüceliğini betimler. (Metinde mi’rac ve mu’cizât bölümleri bulunmaz.) Na’t bölümünden hemen sonra din ulularına övgü bölümünde ( 61 - 117 ) Çihâr-i yâr-i Güzîn (Hulefā-yi Rāşidín) ve On İki İmam ( Hz. Ali, Hüseyin ve Hasan başta olmak üzere) isimleri ve üstünlükleri anlatılır. Arkasından sebeb-i telif bölümüne kadar uzunca birkaç bölüm ile Kâbe’nin ilk yapılışını (İslam kaynaklarına göre anlatılan menkıbelerden yola çıkarak geçirdiği tüm evreleri), Hz. Peygamber zamanında Kâbe ve Hz. Peygamber’in Kâbe ve Hacerü’l-Esved ile ilgili söz ve fiillerini, İbn-i Zübeyr ve onun zamanında Kâbe’yi ordusuyla kuşatıp yıkan Haccac’ı ( 118 - 181 ) daha sonra Kâbe’nin üstünlüklerini ( 182 - 201 ) ve son olarak da Mekke’nin vasfını ve üstünlüklerini ( 202 - 209) anlatır.

Giriş kısmının son bölümü olan sebeb-i telif bölümünde ( 210 - 229 ) şair eserini ilham ile yazdığından168 ve eserine Fütûhu’l-Harameyn isminin nasıl verildiğinden bahis açar.169

Asıl konunun işlendiği bölüm, Kâbe’ye karşı adabın nasıl olması gerektiği noktasında tavsiye ve uyarılar ile başlar ( 229 - 257 ). Şair 257. Beyitte sözü Câmî’ye bırakır. Bir makale başlığı ile verilen bölümde ( 258 - 295 ) hacı adayına haccın tüm aşamalarında karşılaşacağı halleri ve mekânları ve bu hallerde ve mekânlarda nasıl davranması gerektiğini coşkulu bir dil ile anlatır. Daha sonra yine Câmî’ye ait olan bir hikâye nazmedilir ( 296 - 313 ). Hikâyede bir ihtiyarın (Câmî olmalı); hac serüveni, duyguları, Hakk’a münâcatı ve muhabbeti yine coşkulu bir dil ile verilir.

___________________________________________ 168Her neye kim ġayb aña ilhām ider

Dil anı bir bir kamu i˘lām ider Šab˘ıña nažm ehl-i suĥen-sencdür Gevher-i ˘irfāna ˘aceb gencdür Diledi šab˘ım ki tekellüm ide Açmaġa bu rāzı terennüm ide Nāfe-i ter oldı elimde ķalem Misk ŝaçardı nefesi dem-be-dem Ŝaçdı semen yapraġına müşk-nāb Oldı rakam-bā˘iś-i nažm-ı kitāb (220-224) 169 Oldı fütūģ-ı dil ü cāna sebeb

80 314. beyit ile başlayan bölümde hac menâsiki anlatılmaya başlanır. Hac ve umre niyetinden, ihram bağlamaya; yoldaki hallere kadar hacı adayına bilgiler verilir ve tavsiyeler edilir ( 314 - 363 ). Tüm bunlar hadislerde geçtiği şekliyle ve dualarıyla birlikte anlatılır.

363. beyitten sonra yine bir hikâye araya girer ( 360 - 382 ). Hikâyede İmam Zeynelâbidîn’in hacca giderken içinde bulunduğu “olağanüstü” coşkunluk halini ve onun telbiyesinin tesirini vb. anlatılır.

Daha sonra yine asıl konuya dönülerek haccın Kâbe ve çevresinde gelişen menâsikleri ( tavaflar, tavaf adabı, Kâbe’nin dört bir tarafının hususiyetleri ve buraların sünnet üzere ziyaret edilmesi gerektiği gibi ) söylenir ( 383-450 ).

451. beyitten sonra ( 451 - 487 ) bu makama/mekâna kabul edilen kişide olması gereken ruh halini, bu mekânın (Kâbe) kadir ve kıymeti tasvir edilir.

Bu bölümden sonra yine asıl konuya dönülür. Safa ve Merve arası yapılan sa’y menâsikini ve bu mekânların özelliklerini yine sünnet üzere yapılan tavsiye ve dualar ile birlikte verilir ( 488-519).

Sa’y anlatıldıktan sonra 12 beyit ile Kubeys Dağ’ı ve özellikleri anlatılır ( 520 -532 ). Ardından Hz. Peygamber ve Hz. Ali’nin doğdukları sokakların aynı oldukları ve ikisinin aynı makamda oldukları anlatılır ( 533-545).

546. beyitten sonra ( 546 - 560) Med’a veya müddeâ170 denilen Hacerü’l- Esved ile Kâbe kapısının arasındaki 2 metrelik alanda duaların makbul olduğu Hz. Peygamber’den gelen haberlere dayandırılarak verilir.

Daha sonra Kâbe’nin dışına çıkılır ve Cennetü’l-Muallâ olarak bilenen kabristan ve burada medfun olan başta Hz. Hatice olmak üzere çeşitli büyük evliya ve sahabilerin isimleri anılır. Bunların üstünlükleri ve vasıfları anlatılır ( 561 – 618 ). Ardından ilk vahyin indiği Nur Dağ’ı ve Hirâ Mağarası vahyin iniş serüveni ve Hz. Peygamber’in kalbinin yarılıp yıkanması hadisesi ile birlikte yâd edilir ( 619 - 634 ). Ardından yine Müslümanlar için çok önemli bir dağ olan Sevr Dağ’ı ve Mağarası başlığı ile Hz. Peygamber’in Hz. Sıddîk ile Mekke’den Medine’ye hicretleri anlatılır ( 635 - 645). Tüm bu yerlerde edilen duaların makbul olacağı da eklenir. 646. Beyitten sonra( 646 - 667) haccın en önemli ___________________________________________

81 mekânlarından biri olan Arafat bölgesi ve Arafat vakfesi anlatılır.171 Arafat, haccın “aslî rükün”u olması sebebiyle üzerinde en çok durulan ve coşkuyla anlatılan bölüm olur. Arafat vakfesinden sonra Minâ ve Müzdelife’nin anlatıldığı bölümle birlikte tekrar Arafat’ın önemi anlatılır ( 668 - 770). Bu uzun bölüm içerisinde ziyaret edilmesi gereken mescitler ve mekânlar ile edilecek dualara da yer verilir.

Mina pazarı (çarşısı), Remy-i Cimârat ( şeytan taşlama mevki ve menzilleri ), Hayf ve Kebş Mescidi ile Mürselât Mağarası’nın anlatıldığı bölümde ( 771 - 830 ) bu mekânların özellikleri ile Hz. Peygamber’in tüm sünnetlerine mutabık olarak haccı tamamlamak gerektiği ve Hz. İbrahim’in oğlunu kurban edecekken yaşanan hadiseler vb. de anlatılır. Yine bu bölümde artık haccın farz olan menâsiklerinin bitmesiyle hacının yapması gerekenler ( tıraş olmak, kurban kesmek vd.) hakkında bilgiler verilir. Bundan sonra ( 830 - 842 ) artık hacı olan kişiye yapması gerekenler ( ihramdan çıkıp Kâbe’ye doğru yola çıkması vd.) söylenir. Bu bölümün başlığı ifazâtın ( tavaf-ı ziyaret) herkese vacip olduğu şeklinde verilir ve bundan sonraki bölümde bu başlığın gereği üzerinde durulur. 842. beyitten sonra dünyanın dört bir tarafından gelen hacı adaylarının olduğu, buraya gelip hacı olmanın herkese nasip olmadığı ve bunun şükrünün yapılması gerektiği noktasında tavsiyelerde bulunulur ( 843 - 857). Daha sonra 895. beyte kadar ifazâttan sonra bir say (umre olmalı) daha yapılması söylenir ( 858 – 895 ). 895. Beyitten sonra tekrar Minâ’ya doğru yola çıkılması ve bayramın ikinci ve üçüncü günü cemrelere ( şeytan taşlama yeri, metinde mîl olarak geçer) atılacak taşların âdeti ve şeytanın hali tasvir edilir ( 895 – 900 ). 901. Beyit ile 911. Beyitte Kâbe’ye hürmetin gereği anlatılır. Daha sonra vedâ tavafı yani Kâbe’den ayrılık vakti -bu bölüm metnin en coşkulu olduğu bölümlerdendir- anlatılır (912 -929 ). Daha sonra Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye yolculuk, bu yolculuğun heyecanı ve yolculuk esnasında rastlanan Müferrah Dağı’nda -ki burası Mekke’den gelen hacıların Ravza-i Mutahhara’yı ilk gördükleri mekân

___________________________________________ 171İşbu cebel kim ˘Arafāt oldı nām

82 olma özelliğine sahiptir-172 burada yaşanan duygu anlatılır ( 930 – 957 ). 957’den sonra Hz. Peygamber’in makberinin tasviri başlar. Eserin ifadesiyle Künbed-i Hadra’ya (Ravza-i Mutahhara) giriş edebi, ziyaret esnasında okunacak dualar, Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer’in ziyaret edilmesi, Hz. Fatıma’nın ruhuna dua edilmesi vb. konular ile bu kişilerin özellikleri anlatılır ( 957 – 990 ).

Bundan sonra Bakî Kabristan’ı ve burada medfûn olan zat-ı kiramlar anlatır. Bunlar içerisinde; Hz. Abbas, Hz. Fatıma, Hz. Osman ve İmam Malik özellikle zikredilip tasvir edilir ( 991 – 1034 ). 1035 ile 1048. beyitler arasında Kubâ Mescid’i ve buranın ziyaret edilmesinin sünnet olduğu, 1049 ile 106. beyitlerde yine ziyaretin makbul ve sünnet olduğu mekânlar ve mescitler anlatılır (bunlar içerisinde; Âbâr Mağarası, Mescid-i Kıbleteyn ve Hz. Osman’ın Kuyusu vardır). Daha sonra hatime bölümü olan 1074. beyite kadar Uhud Dağ’ı ve özellikleri anlatılır.

Hatime bölümünde şair (Muhyî-i Lârî ), kendi nazmını över, dua ve salavat ile eserini tamamlar.173

Bu hatimeden sonra Amîkî’nin yazdığı sebeb-i telif bölümü başlar. Bu bölümde Amîkî, tercümeye neyin sebep oluğunu,174 tercümanda olması gereken vasıfları, bu şiirin öteki şiirlere üstünlüğünün Kâbe’nin Yahudi mabedine üstünlüğü gibi olduğunu (1095) anlattıktan sonra Allah’ın haccı Müslümanlara farz kıldığını, bu ibadeti yapmanın faziletini ve coşkusunu anlatır (1087 – 1164 ). Hatime bölümünü dua ile bitiren Amîkî daha sonra bir düşünceye kapılır ve “acaba benim bu hizmetim ecir alır mı?” diye düşündüğü sırada (1167-1168) o gece rüyasında Hz. Peygamber’i gördüğünü, onunla olan görüşmesini ve

___________________________________________ 172 İde Müferraģ’da çü maģmil güźār

Künbed-i Ĥaērā görinür āşikār (950) 173

Eyle du˘āyı Aģad-ı Žū’l-minen ˘Avni ile irdi tamāma suĥen Ŝalli ˘alā Ravža-i Ĥayri’l-Enām Ĥātmesi nāmenüñ oldı tamām (1085) 174 Tercümeye n’oldu sebeb ķıl beyān Eyle bu gencine-i sırrı ˘ayān (188)

83 rüyasında gördüğü şeyleri anlatır. Bu bölüm Hz. Peygamber’e övgü içermesi sebebiyle bir na’t sayılabilir.175 ( 1165 – 1207 ).