• Sonuç bulunamadı

2.2. Yabancı Dilde Dört Dil Becerisi

2.2.2. Konuşma

İkinci sıradaki dil becerisi konuşma olarak ifade edilmektedir, çünkü insan dünyaya geldiğinde ilk olarak dinler ve daha sonra konuşmaya başlar. Yabancı dil eğitiminde konuşma becerisi günümüz dünyasında en fazla ihtiyaç duyduğumuz ve en fazla kullandığımız beceridir (Al Hosni, 2014). Ur (2008)’a göre ise konuşma becerisi diğer dört beceriyle kıyaslandığında en önemli dil becerisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bir insanın bir dili bilip bilmediği, o dili konuşup konuşamadığıyla doğru orantılı olarak değerlendirilmektedir. Böylece sadece dil bilmekten ziyade o dili kullanabilmenin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu tanım aynı zamanda dil öğretim yöntemlerinde dönüşümü göstermesi açısından

da önem arz etmektedir. 1990’lı yıllardan evvel kelime ve dilbilgisine önem veren yöntemler daha revaçtayken günümüzde dili kullanmaya yönelik yöntem ve tekniklere daha fazla önem verilmektedir (Scrivener, 2005).

Konuşma becerisinin öğretiminin odağı sözsel üretimi en üst düzeye getirmek üzerine kurulmuştur. Bunun için de sınıf içerisindeki öğretimin öğrencinin bireysel olarak en fazla üretim yapabildiği bir düzende kurgulanması gerekir (Hoazhang, 1997). Eski öğretim yöntemlerinde konuşma becerisi, kendi kendine zaman içerisinde geliştiği düşünülerek göz ardı edilmiştir. Buna ek olarak yazma becerisinde elde edilen bilişsel kazanımların konuşmaya doğal bir süreç içerisinde direk olarak etki ettiği gibi bir yanlış algı bulunmaktaydı (Chaney ve Burk, 1998). Fakat günümüz araştırmaları yazmada en iyi olan öğrencinin bile konuşmada yetersiz olabileceğini göstermektedir (Sarwar, Alam, Hussain, Shah ve Jabeen, 2014).

Konuşma becerisinin öğretilmesiyle ilgili temel problemlerden biri öğrencilerin hedef dile maruz kaldıkları sürelerin farklılık göstermesidir. İngilizcenin yabancı dil olarak öğretildiği sınıfların dışında öğrencilerin bu dili konuşma imkânlarının sınırlı olması onların bu beceriyi geliştirmedeki en büyük engellerinden biridir (Zhang, 2009). Öğrenciler ne kadar fazla İngilizce konuşurlarsa o kadar fazla konuşma becerilerini geliştirebilirler. Bu anlayıştan yola çıkan İletişimsel Dil Öğretim Yaklaşımı, konuşma becerisini dersin odağına yerleştirmektedir. Yöntemi sosyo-dilbilimci Hymes, dil uzmanları Henry Widdowson (1978), Christopher Brumfit (1979) ve Keith Johnson (1982)’dir. Chomsky'nin öne sürdüğü kavramlarla (edim– yeti) dilin doğasının açıklanmasının eksik kaldığını, bu kavramlara iletişim yetisi (communicative competence)’ni eklemenin bu eksikliği ortadan kaldıracağını öne sürmüşlerdir (Memiş ve Erdem, 2013). Daha önceki dönemlerde (1950-1970) oluşturulan İşitsel dilsel ve dilbilgisi çeviri yöntemleri Skinner’ın Davranışçılık ekolünden etkilenmiştir. Sürekli olarak aynı dil bilgisi yapılarıyla kurulmuş cümlelerin tekrar edilmesi ve sonunda bu kalıpların ezberlenmesinin konuşma becerisini kazandırmada etkili olduğu varsayımına dayanan bu yöntemler zamanla yerini bilişsel yönteme bırakmıştır. Diğer bir açıdan, İletişimsel Dil Yönteminin hem bilişsel yöntemin hem de işitsel dilsel ve dilbilgisi çeviri yöntemlerinin eksikliklerini gidermek için oluşturulduğu düşünülebilir (Bygate, 2001). Çünkü ortaya çıkışlarında

bilişsel yöntemin kurulduğu temel olan “kişinin bir dilde dilbilgisi yönünden doğru tümceler üretmesini sağlayan soyut yetenekler”e karşı olarak, bu tür bir görüşün doğallıktan uzak olduğu, dilin iletişim ve kültürü birleştiren daha genel bir teorinin parçası olarak görülmesi gerektiği görüşünü savunmaktadır. Bu yetiyi kazanan öğrenici, dili kullanabilmek için hem bilgi hem de yetenek sahibi olur (Terrell, Tschirner, Nikolai ve Genzmer, 2004). İletişimsel yaklaşıma göre hem dili bilmek hem de dili nasıl kullanacağının bilmek gerekmektedir. Birinci dil (ana dil) edinimini temele alarak bir tasarım gerçekleştirilmiştir. Öğrenen ilk olarak dili duyar, daha sonra konuşur ve daha sonra okur ve yazar (Simon ve Taverniers, 2011).

Türkiye’de 2017-2018 eğitim öğretim yılıyla birlikte uygulanmaya başlanan İngilizce öğretim programı da bu yaklaşım temele alınarak tasarlanmıştır. Türkiye’de İngilizce öğretimi alanında yapılan çalışmalarda lise düzeyinde mezun olan öğrencilerin konuşma becerilerinin hedeflenen düzeyde olmadığı tespitleri yapılmaktadır (Demirpolat, 2015). Bu programın ortaöğretim öğrencilerini beklenen hedeflere götürüp götürmediğini tespit etmek için 2023 yılında mezun olacak öğrencileri değerlendirmek gerekmektedir. Bununla birlikte program incelendiğinde yazma becerisine daha az önem verildiği ifade edilebilir.

Konuşma becerisi kendi içerinde dört temel alt beceriye ayrılmaktadır. Bunlar; akıcılık, kelime, dil bilgisi ve telaffuzdur. Bu dört alt beceri birbiriyle etkileşim halindedir. Bazı çalışmalarda telaffuzun diğer üç alt becerinin bir arada uyum içerisinde kullanılması demek olduğu ifade edilmektedir (Shih ve Wu, 2011). Konuşma becerisi diğer dil becerilerinden ve konuşma alt becerilerinden herhangi biri de diğer alt becerilerden ayrı düşünüldüğünde gerçek yaşam içerisindeki iletişim sürecinden kopmuş bir hal alabilmektedir. Bunun için öğretim yöntemlerinin de gerçek yaşamda yer alan yaşamsal kesitleri içermesi, ders içeriğinin okul dışında daha uygulanabilir bir hale gelmesini sağlayabilir. Konuşa becerisinin gelişmesini sağlamak için bu al becerilerinde aynı anda gelişmesini sağlamak gereklidir (Levelt, 1989). Özellikle dil öğrenmeye yeni başlayanlar için bu süreci etkili yürütememek onların güdülerini olumsuz etkilemekte ya da hataya sevk etmektedir (Bektaş- Çetinkaya, 2012). Bu alt beceriler farklı araştırmacılar tarafında farklı şekillerde ifade edilmiştir. Örneğin Bygates (2001) daha önce ifade edilen dört alt beceriye ek

olarak sosyokültürel bilgi, biçim bilgisi, ifade ve muhakeme yeteneği gibi alt becerilerin de konuşma becerisiyle birlikte öğretim öğrenim ortamına dâhil edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Özellikle sosyokültürel bilgi öğretmenler tarafından hedef dilin kültürüyle ilgili bilginin aktarılması şeklinde öğrencilere aktarılması gereken en önemli alt becerilerinden biridir. Çünkü ana dili Türkçe olan öğrenciler kendi sosyokültürel bilgilerine göre İngilizce dilindeki değer, inanç, norm ve sosyal düzeni anlamlandırmakta zorluk yaşayabilirler.

Harmer (2007)’a göre konuşma becerisi öğretiminde kullanılan bazı çeşitler şunlardır; tartışma, konuşma (hitabet), drama (rol yapma ve taklit), rol yapma, karşılıklı görüşme, tarif etme ve çizme (bir öğrenci diğer öğrenciye elindeki resmi göstermeden tarif eder ve ona aynı resmi çizmesi için direktifler verir. Çizim yapan öğrenci de sorular sorar), dönüt verme ve düzeltme (bir öğrenci konuşma yapar ve diğer öğrenciler, konuşma yapan öğrencinin yaptığı hatalar hakkında notlar alır. Konuşma sona erince herkes dönütlerini öğrenciye iletir), sınıf dışı konuşma etkinlikleri (günlük, dergi yazma vb.), konuşma portfolyosu (ses kayıt cihazlarıyla öğrencinin hafta/dönem boyunca yaptığı konuşmaları kaydetmesi).

Benzer Belgeler