• Sonuç bulunamadı

2.2. BaĢlıca Büyüme Modelleri

2.2.1. Klasik Ekonomik Büyüme Modeli

Klasik büyüme modeli A. Smith (1723-1790), D. Ricardo (1772-1823), Malthus (1766-1834), J.S. Mill (1806-1873) ve James Mill (1773-1836) gibi klasik iktisatçıların düĢüncelerinin ortak bir yansımasıdır. Ancak modele en büyük katkıyı D. Ricardo yaptığı için klasik büyüme modeli Ricardo modeli olarak da tanınmaktadır (Acar, 2002: 61).

Klasik iktisatçılar, teknolojik değiĢmenin ve sermaye birikiminin büyümenin lokomotifi olduğunu düĢünmekteydiler. Ancak klasik iktisatçılar insanların ne kadar prodüktif (verimli) teknoloji elde ederse etsinler, ne kadar yeni sermaye yatırımlarına giriĢirse giriĢsinler, asgari geçinme düzeyinde yaĢamaya mahkum olacaklarına inanıyorlardı. Klasik iktisatçılarda bu kanının oluĢmasının sebebi prodüktivite (verimli) artıĢlarının nüfusta bir artıĢa, gerçekleĢen bu artıĢın ise, prodüktivitenin düĢmesine neden olacağıydı. Bu iktisatçılara göre, ekonomik büyüme, kiĢisel geliri geçinme düzeyinin üst kısmına taĢıdığında, nüfus artacaktır. Nüfus artıĢı ise, azalan verimlerin ortaya çıkmasına ve prodüktivitenin düĢmesine neden olacaktır. Bunu sonucunda gelir seviyesi asgari geçinme düzeyine düĢmek zorunda kalacak ve nüfus büyümesi kontrol altına alınmıĢ olacaktır (Parasız, 1997: 3).

Klasik büyüme modeli Ģu varsayımlara dayanmaktadır;

- Sermaye birikimini uyaran önemli faktör kardır. Sanayi devriminin ilk yıllarında karlar yüksek olduğundan tasarruf artıĢı ve sermaye birikimi oldukça hızlıdır.

- Sanayi kesiminde teknik ilerleme oldukça hızlıdır. Emeğin marjinal ürün eğrisi artan bir fonksiyondur.

- Tarım kesiminde teknik ilerleme hızı çok düĢüktür. Toprak miktarında veri olması sebebiyle bu kesimde azalan verim durumu mevcuttur. Sanayi kesimindeki teknik ilerlemeler ve artan prodüktive, tarım kesimindeki azalan verim halinin üstesinden gelemediğinden ekonominin bütünü için azalan verimler kanunu iĢlemektedir.

- Üretim fonksiyonu veridir. Malthus‟un nüfus teorisine göre ücret seviyesi kısa dönemde emek arz ve talebine bağlı olarak değiĢse bile uzun vadede en az ücret seviyesinde seyredecektir.

- Ekonomide sürekli olarak tam istihdam durumu ve tam rekabet Ģartları koĢulları vardır (Alkin, 1975: 46-47).

Klasik büyüme modeli günümüzün geliĢmiĢ ülkelerinin geliĢme sürecini açıklayamamaktadır. Keza bu model, günümüzdeki az geliĢmiĢ ülkelerin geliĢmesine yeterince yardımcı olacak özelliklere sahip değildir. Çünkü, modelin dayandığı varsayımlar gerçeğe ve geçirilen büyüm tecrübelerine uymamaktadır. Örneğin ekonomilerin devamlı olarak tam rekabet ve tam istihdam koĢullarında çalıĢması mümkün değildir. Ayrıca Maltus‟un nüfus kuramı da giderek önemini kaybetmiĢtir. Ancak model, ilk kez ortaya konan ve sistemli bir model olduğundan önem taĢımaktadır (Acar, 2002: 65-66).

2.2.1.1. Adam Smith

Adam Smith‟le (1723-1790) birlikte, iktisadın, pozitif ve normatif içerikli bir bilim olarak doğuĢu baĢlamıĢtır (ġavaĢ, 1999: 259). Smith‟in 1776‟da Milletlerin Zenginliğinin Doğası ve Nedenlerine Dair Bir Ġnceleme baĢlığını taĢıyan kitabı yayınlandı (Skousen, 2005: 12).

Smith‟in görüĢlerini değerlendirirken yaĢadığı dönemin gerçeklerini ve birikimini de göz önünde bulundurmamız gerekir. Aksi takdirde hem kendisine haksızlık yapmıĢ oluruz hem de vermiĢ olduğu yorumları yanlıĢ değerlendirebiliriz.

Smith‟in eserlerini yazdığı dönemde, Feodalist üretim iliĢkilerinden Kapitalist üretim iliĢkilerine geçiĢin yaĢandığını dolayısıyla Fizyokratların görüĢlerinin yaygın kabul gördüğünü, dıĢ ekonomik iliĢkilerde ise Merkantilist yaklaĢımın hakim olduğunu hatırlamamız gerekir. Smith yeni geliĢmekte olan kapitalizmin ideolojik sözcülüğünü yapıyor ve sınırlı üretim yapma olanağı sağlayan lonca sisteminin, ticaretin önündeki engellerin, mülkiyetin önüne konan engellerinin değiĢmesinin gerekçelerini ortaya koyuyordu (Gürak, 2009: 72).

Smith ekonomik büyümenin açıklanıĢını sermaye birikimi, iĢbölümü ve uzmanlaĢma, uluslararası ticaret, nüfus artıĢı ve görünmez el niteliğindeki fiyat mekanizması konularındaki düĢüncelerin ortak bir sonucu niteliğindedir.

Smith, Ricardo‟ya benzer bir yaklaĢımla ekonomik büyüme sürecinde üretim faktörlerinin paylarındaki değiĢmeyi gözlemiĢtir. Büyümede, tabii üst sınıra eriĢmeyi ve durgunluğa giriĢin nedenlerini de faktör paylarındaki değiĢmeye bağlayarak açıklamaktadır (Berber, 2006: 57). Tabii kaynakları zengin, yeni iskan edilmiĢ bir ülkeden hareket ederek, ekonomi geliĢirken kar haddiyle ücret haddi arasındaki iliĢkiyi inceler. Ülkenin, kaynaklara oranla kapital stoku küçük olduğu için, kar haddi yüksektir. Ayrıca, kapital birikimi hızlı olduğu için, ücret haddi de yüksektir. Fakat, kapital stoku büyüdükçe kar haddi azalır. Ancak, kapital birikimi nüfus artıĢını izlediği sürece, ücret oranı yüksek kalır. Nihayet, nüfus artar, kapital stoku çok büyür ve ekonomi elde edeceği nihai zenginliğe eriĢir ve bu aĢamada durgunluk baĢlar; kapital birikimi yavaĢlar, ücretler düĢer (Kazgan, 2000: 95). Smith diğer klasiklerden ayrılarak durgunluğu olumsuz bir süreç olmadığını kabul etmiĢ bu nedenle de iyimser klasik olarak adlandırılmaktadır (Berber, 2006: 57).

2.2.1.2. Thomas R. Malthus

Robert Malthus (1766-1834), Nüfus Prensibi Üzerine Bir Deneme adını verdiği ünlü kitabı 1798 yılında yayınlandı (SavaĢ, 1999: 344). Malthus, nüfus teorisi meydana getirdi ve bu teori bütün ekolün de formülü olacaktır (Lajugie, 1965: 24). Malthus‟un görüĢleri azalan verim kanununa dayanmaktadır (Samuelson, 1966: 30).

Malthus‟un yaĢadığı dönemde hem sanayi dünyasında ve hem de politikada “devrim” niteliğinde önemli değiĢmelerin meydana geldiği bir döneme rastlamıĢtır. Adam Smith‟in yaĢadığı yıllarda henüz kımıldamaya baĢlamıĢ olan Sanayi Devrimi, Malthus‟un yaĢadığı dönemde bütün canlılığı ile ortaya çıkmıĢtı. Sanayi Devrimi, bu dönemde sadece üretim ve ulaĢım sektörlerinde yeni teknolojiler yaratmakla kalmadı. Aynı zamanda yeni iĢletme organizasyonları ve daha geliĢmiĢ bankacılık ve kredi kurumları oluĢturdu, fabrika sistemini bütün yararlı ve zararlı yönleriyle günlük yaĢama dahil etmiĢti. ġehir nüfusu hızla artarken, yeni teknolojik ilerlemeler

sebebiyle bu nüfusun istihdam olanakları da devamlı Ģekilde azalıyordu. ĠĢsizlik, fakirlik, yaygın hastalıklar ve politik huzursuzluk bu dönemin temel özellikleri arasındaydı (SavaĢ, 1999: 339).

Malthus teorisinde, nüfus, yiyecek maddelerinde daha çabuk artar; fikri kötümserliğin temelidir. Nüfus, geometrik bir dizi dahilinde (2.4.6.8.16.32.64) artarken yiyecek maddeleri aritmetik oranda (2.4.6.8.10.12) ancak artar. Bu yüzden iki olay arasında bir dengesizlik meydana gelir. BaĢka bir ifadeyle, insanlık, kıtlığa doğru gidiyor. (Lajugie, 1965: 24).

Malthus, her memlekette nüfus artıĢını sınırlandıran faktörlerin cari olduğunu iĢaret ediyordu. Kitabında ölüm oranlarını attıran olumlu engeller üzerinde durmuĢtu. Bunları sıralarsak; hastalık, açlık ve harp gibi faktörlerdir. Kitabının daha sonraki baskılarında ise, daha çok doğum oranlarını azaltabilecek önleyici tedbirler üzerinde durmuĢtur. Malthus, evlenmelerin geciktirilmesine sebep olabilecek ahlaki bir çekinme üzerine durmuĢtur. Aslında hayat mücadelesinin, tabiatın hikmeti olduğunu iddia etmiĢ ve fakirlerin tembelleĢmelerine mani olduğunu iddia etmiĢtir (Samuelson, 1966: 31).

2.2.1.3. David Ricardo

David Ricardo (1772-1823), iktisat tarihinde üzerinde en çok durulan ve çeĢitli yönlerden tartıĢılan bir iktisatçıdır (SavaĢ, 1999: 309).

D. Ricordo‟nun modeli, 19. Yüzyıl baĢındaki Ġngiltere‟nin yaĢadığı sorunlardan büyük ölçüde esinlenmiĢtir (Özsağır, 2008). Ricardo‟nun yaĢadığı dönemde, Ġngiltere‟de yatırımlar sayesinde sanayi üretimi ve istihdamı hızla artmaktaydı. Teknolojik yenilikler kapitalistler için sürekli yeni kar olanakları oluĢtururken aynı zamanda tarım ürünlerine olan talep de artıyor fakat verimli tarım alanları azalıyordu. Sanayi üretimindeki artıĢın bu durumda sürekli devam etmesi Ricardo‟ya göre olanaksızdı. Çünkü tarım sektöründeki artan maliyetler nedeniyle ücret düzeyi artacak, kar oranları düĢecek ve sonunda ekonomik büyüme kaçınılmaz olarak sona erecekti. Bunu nedeni yeni yatırımlara neden olan etken, kar motifidir ve kar oranı düĢerse büyüme sona erer, düĢüncesindeydi (Gürak, 2009: 75).

Ricardo büyüme konusunu incelemeden öte üretimden, üretim faktörlerinin alacağı payları incelemiĢlerdir. Temelde bölüĢüm iliĢkileri inceleme konusudur. Ricardo üretimin 3 gelir grubunun arasında paylaĢılacağı söylemiĢtir. Buradan hareketle üretimde üç faktör etkilidir. Bu üç faktörü sıralayacak olursak; müteĢebbis- sermayedar, toprak sahibi, emek sahibidir (Özsağır, 2008). Ricardo‟ya göre, toprak sahibi ile sermayedarın çıkarları arasında bir çatıĢma vardır. Toprak sahibi oturduğu yerde gelirini arttırmakta, buna takiben müteĢebbislerin karı, çalıĢma ve uğraĢmalarına rağmen azalmaktadır. Ricardo‟da sermayedar ile iĢçi sınıf arasında bir çıkar çatıĢması ise söz konusu olamaz. Çünkü, ücretler esasen iĢçilerin kendi tercihleri ve Malthus nüfus kanunu dolayısıyla, uzun dönemde mutlaka asgari bir seviyede olacaktır (Hiç, 1976: 3-4).

Ricardo‟nun modelin varsayımlarını incelersek;

- Sermaye birikimini uyaran, kardır. BaĢlangıçta karlar yüksek olduğundan, tasarruf ve sermaye birikimi de hızlıdır,

- Sanayide teknik ilerleme hızı yüksektir ve emeğin marjinal ürün eğrisi artan bir fonksiyondur,

- Tarımda ise, teknik ilerleme hızı çok düĢüktür. Toprak miktarı da veri olduğundan, bu kesimde azalan verim kanunu egemendir. Sanayi kesimindeki teknik ilerlemeler ve artan verim, tarım kesimindeki azalan verim halini yenemediğinden, ekonominin tümü için azalan verim kanunu iĢlemektedir,

- Üretim fonksiyonu veridir,

- Malthusun‟un nüfus kanununa göre ücret haddi kısa dönemde emek arz ve talebine bağlı olarak değiĢse bile, uzun dönemde en az ücret haddi düzeyinde kararlanacaktır,

- Ekonomide devamlı olarak tam istihdam hali ve tam rekabet koĢulları vardır (Aklin, 1981: 42-43).

Ricardo‟nun modelinde herhangi bir ekonomi kendiliğinden ve tabii geliĢme sonucunda durgun ekonomi haline girecektir. Demek ki, ekonominin gidiĢini iki bölümde ele alabiliriz. Birincisi geliĢme hali ikincisi ise durgun ekonomi halidir.

GeliĢme döneminde karlar yüksektir. Bu nedenle de sermaye birikiminin hızı yüksektir. Fakat, kaliteli toprak kıt olduğundan ve gittikçe daha verimsiz toprakları iĢlemek mecburiyetinde kalındığı için emek ve sermayede azalan verim kanunu tabi olacaktır. Durgunluk halinde ise ücretler seviyesi ancak geçim seviyesinde sürdürecek düzeye iner, rant milli gelirin önemli bir kısmını elde eder ve kar en az seviyeye iner. Demek ki, sadece yenileme yatırımları yapılacaktır. GeliĢme döneminde karlar ve ücret fonu yüksek olduğuna göre, sermayedarların emek istihdamı hususunda aralarında mevcut rekabet ücretleri yükseltecek ve kısa dönemde piyasa ücreti asgari geçim seviyesinin üstüne çıkabilecektir. Fakat, bu durumda Maltusun‟un teorisine göre uzun dönemde nüfus mutlaka artacaktır. Neticede, ücretler tekrar asgari seviyeye düĢecek ve durgunluk döneminde ise artık nüfus artıĢı duracaktır (Hiç, 1976: 5; SavaĢ, 1999: 325).

Benzer Belgeler