• Sonuç bulunamadı

1.6. Dünyada Girişimciliğin Gelişimi

1.6.2. Klasik Düşüncede Girişimcilik

1.6.2.1. Adam Smith (1723-1790)

Adam Smith, İskoçya kökenli, İngiliz bir toplumsal bilimcidir (Kazgan, 1984: 62). Onun on iki kitabından biri olan ve kısaca “Ulusların Zenginliği” diye ifade edilen “An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations” adlı kitabı 1776 yılında yayımlanmıştır (Savaş, 1999: 259).

Smith, ö dönemde bulunan girişimcilerin aç gözlülüğünü ve tekelci konuma gelmek ve işçi ücretlerini düşük düzeyde tutmak için yaptıkları filli anlaşma ve komploları sık sık eleştirmiş ve girişimcilerin bu tür davranışlarının ahlaki olmadığını ifade etmiştir. Bu tip girişimcilerin aç gözlü ve tekelci ruhunun toplumun bütün katmanları için zararlı olduğunu vurgulamıştır ve bu ruha sahip girişimcileri eleştirmiştir.

Smith çalışmalarında serbest piyasa kapitalizmi yoluyla zenginlik ve refahın nasıl yaratıcılacağına yönelik klasik bir modelden bahsetmiş ve bu modelin üç özelliğinden bahsetmiştir:

 Özgürlük: Ürünleri, emek ve sermayeyi üretme ve mübadele etmek hakkı,

 Kişisel Çıkar: Kişinin kendi işini takip edip başkalarının kişisel çıkarına başvurma hakkı,

 Rekabet: Mal ve hizmetlerin üretim ve mübadelesinde rekabet etme hakkı.

Smith klasik modelinde bahsetmiş olduğu bu üç unsurun işçiler, toprak sahipleri ve sermayedarlar arasında bir doğal ahenge yol açacağını savunmuştur. Bu çerçevede bireylerin gönüllü kişisel çıkarının, devletin merkezi yönlendirmesine ihtiyaç olmaksızın istikrarlı ve müreffeh bir toplum yaratabileceğini ifade etmiştir. Smith’in kişisel çıkar olarak ifade ettiği kavram çoğu zaman “görünmez el” olarak isimlendirilmiştir. Smitg görünmez eli “Ulusların Zenginliği” kitabında şu şekilde açıklamıştır (Skousen, 2001: 20):

“Sermaye ve emek harcayan her kişi ne kamu menfaatini destekleme

amacındadır ne de ona ne kadar destek olduğunu bilir. Niyetinin bir parçası olmayan bir amacı desteklemek için, görünmez bir el tarafından yönlendirilir. Kişisel çıkarının peşinden koşmakla, genellikle toplumun da menfaatine destek olmuş olur.”

Tüm bunlarla birlikte Adam Smith, Ulusların Zenginliği isimli eserinde girişimciyi şu şekilde ifade etmiştir (Sciascia ve De Vita, 2004: 4):

 Her zaman riski arayan/peşinde koşan bir maceraperest,

 Geleceği görüp önceden olacakları tahmin edip bu doğrultuda planlar yapma beceresine sahip olduğu için ileri görüşlü,

1.6.2.2. David Ricardo (1722-1823)

Hollanda’dan İngiltere’ye göç eden Yahudi bir ailenin oğlu olan Ricardo baba mesleğini seçerek zengin bir borsa komisyoncusu olarak meslek hayatına başlamıştır. Adam Smith’in ünlü eseri “Ulusların Zenginliği” kitabını yazıldıktan ancak 23 yıl sonra 1799 yılında okumuş ve oldukça etkisinde kalmıştır. 1817 yılında en önemli eseri olan “On The Principles of Political Economy and Taxation” kitabını yayınlanmıştır. Bu kitabı ile ününü artıran Ricardo İngiliz Parlamento’suna seçilmiştir (Savaş, 1999: 309: 311; Kazgan, 1993: 61).

Ricardo, ticari faaliyetlerin serbest bir ortamda gerçekleşmesinin herkesin yararına sonuçlar doğuracağını ifade etmiştir. Serbest ticaret sayesinde hem bireyler, hem bölgeler, hem ülkeler hem de tüm insanlık kazanacaktır. Emek sahipleri de, toprak sahipleri de, sermayedarlar da serbest ticaret sayesinde sahip oldukları kaynakları en iyi şekilde değerlendirme imkânına kavuşurlar (Hunt, 2002: 107-109).

Ricardo girişimci unsurunu diğer unsurların yanında biraz geri planda tutmuştur. Girişimcinin bir şeyleri başarması için mücadele etmesi gerektiğini savunmuştur. Bunun yanı sıra yenilikçi girişimcinin rolü Ricardo’nun çalışmalarında yoktur. Çünkü piyasanın durumu dengeye yakın kabul edilmektedir. Dışsal değişiklikler durumunda ise girişimci kârını maksimize etmek için yeni hesaplamalar yapan kişi olarak tanımlanmaktadır (Sciascia ve De Vita, 2004: 4).

1.6.2.3. John Baptiste Say (1767-1832)

Klasik iktisadın en önemli temsilcilerinden biri de J.B. Say’dır. Say’ın klasik teorinin temel taşlarından birisi Say Kanunu olarak adlandırılan görüşüdür. Say tasarrufun tüketimi azaltmayacağını, tasarrufun bir gün mutlaka değişik şekillerde tüketileceğini ve paranın sadece bir mübadele aracı olduğu görüşünü ileri sürmüştür. Ona göre bir mal üretilir üretilmez kendi kıymetine eşit kıymette diğer mallara bir pazar meydana getirir. Bilinen tabiriyle “her arz kendi talebini kendi yaratır.” şeklinde ifade edilebilir (Savaş, 1999: 299).

İktisat tarihi literatüründe müteşebbis terimini Say’ın icat ettiği görüşü hakimdir. Bir eğitimci olan Adam Smith gibi konuyu es geçmeyip bir pamuk ithalatçısı olmasının da etkisiyle Say girişimcilik kavramını ekonomik modeline dahil etmiştir. Bu çerçeve de müteşşebbis kavramını, kar amacıyla bir iş başlatmak ve idare etmek için sermaye, bilgi ve emeği bir araya getiren ticari serüvenci ya da girişimci sermayedar olarak ifade etmiştir. bölüşüm üzerine konulu Kitap II’nin yedinci bölümünde Say müteşebbis kavramını, usta temsilci ya da serüvenciyi toprak sahibi, işçi hatta sermayedardan ayrı bir iktisadi karar birimi olarak takdim etmiştir.

Ayrıca Say, müteşşebisin zengin olmak zorunda olmadığını çünkü ödünç alınmış bir sermaye ile de iş yapıyor olabilir görüşünü de ortaya koymuştur. Girişimcilerin sermayeyi batırma ihtimallerinin her zaman var olduğunu ama başarılı oldukları zaman da en büyük serveti biriktirenlerin girişimciler olduğunu ifade etmiştir. Say, bir girişimcinin başarılı olabilmesi için bir takım özelliklere sahip olması gerektiğini söylemiştir (Say, 1971: 329-332):

 Muhakeme, sabır ve dünya hakkında bilgisinin olması,

 Kabul edilebilir bir yanılma payıyla söz konusu ürünün önemi, muhtemel talep miktarı, ve üretim araçlarını tahmin etmesi,

 Bir gün çok sayıda işçi istihdam etmesi; başka bir gün hammadde satın alması veya sipariş etmesi, işçi toplaması, tüketici bulması ve her zaman düzene ve ekonomiye dikkati vermesi,

 Amirlik ve idare sanatına sahip olması,  Bir dereceye kadar risk almaya istekli olması.

Say’a göre girişimci, üretim faktörleri olan emek, toprak ve sermayeyi birleştirme riskini üstelenen kişidir. Say, girişimciyi üretim süresince dördüncü üretim faktörü olarak ifade etmiştir. Faizi sermayenin, karı da girişimcinin üstlendiği riskin bir fiyatı ve karşılığıdır. Ayrıca Say, bütün üretim faktörlerinin değer yaratmak için gerekli bulunaniki niteliğe sahiptir ve bu nitelikler azlık ve faydalı olma nitelikleridir görüşünü savunmuştur. Üretim faktörlerini planlayan, piyasa talebine göre üretim miktarını belirleyen ve üretim faktörlerinin bileşimini sağlayan girişimcidir.

Girişimciler, piynasa talebine göre en çok faydayı sağlayan malların üretime ağırık verdiklerini ifade etmiştir (Ersoy, 2008: 364).

Say, girişimciyi malların üretimi amacıyla üretim faktörlerini bir araya getiren bir komisyoncu olarak ifade etmiştir. Ancak girişimcinin yapmış olduğu bu uyarlama sadece şans ile ortaya çıkan bir şey değildir. Bu uyarlama girişimciye fayda ya da değer sağlayacak mal ya da hizmet geliştirmesine öncülük etmelidir. Ayrıca Say, girişimciyi sadece üretim araçlarının bir koordinatörü olarak değil, bu aktiviteleri kendi riski ile yürüten bir kişi olarak ele almaktadır (Landstorm, 2005: 29).

1.6.2.4. Jeremy Bentham (1748-1832)

Bentham normalde iktisatçı olmamasına bir hukukçu olmasına rağmen 1787- 1798 yılları arasında iktisadi konularla ilgili yazılar yazmıştır. Bentham’ın bu çalışmaları iktisadi düşüncenin gelişmesinde önemli katkılar yapmıştır. Bentham’ın Marhinal Fayda Teorisi’nin fikri temellerini atması ve Refah İktisadı konusunda ilk tanımlamaları yapması onun iktisat tarihi içerisinde yer almasını sağlamıştır (Savaş, 1999: 302).

Bentham, hapishanelerin nasıl olmasına yönelik çeşitli fikirler ortaya koymuştur. Bu çerçevede Panopticon ismini verdiği bir hapishane düşüncesi ortaya koymuştur. Bu modeli ile girişimcilik ile yenilik arasındaki ilişkiye farklı bakış açısıyla bakmıştır. Bentham’a göre insan davranışlarının motive edilebilmesi için devlet olgusunun da katkısıyla güven yönetimi ile sağlanabilecektir. Aynı zamanda insan davranışlarının istenilen yöne yönlendirilebilmesinin de kişisel ilgiyle alakalı olduğunu ifade etmiştir. Bu fikrine de sözleşme yönetimi adını verdiği yönetim modeliyle bir şekil vermiştir. Bu model çerçevesinde Bentham girişimciyi, hapishanenin istenilen bir şekilde yürütülebilmesi için ihtiyaç olan şeyleri satın alan ve hapishanedeki mahkumların ürettiği ürünlerden aldığı vergi ile belirli bir kazanç el eden kişidir. Bentham, bu tarz bir girşimcinin hem devlet hem de bireysel çıkar açısından önemli kazanımlar ortaya koyacağını söylemiştir. Bentham, ayrıca hayat sigortası kavramı ile mevcut çalışanların korunmasında önemli aşamalar kaydedeceğini düşünmüştür. Bentham’a göre hapishanedeki bir mahkumun ölmesi

durumuna karşılık tüm mahkumlardan belirli bir tutar toplanacak ve paranın bir kısmı mahkumun yakınlarına verilecektir. Toplanan paranın geri kalan kısmı ise girişimcinin kendisine kalacaktır.

Benzer Belgeler