• Sonuç bulunamadı

Kimyasal Çalışmalar

Belgede Mahmoud ABU ASAKER (sayfa 67-94)

9- Antipsikotik etki

1.2.2.2. Kimyasal Çalışmalar

1.2.2.2.1. Silybum marianum (L.) Gaertner Bitkisinin Kimyasal Bileşimi

Silybum marianum (L.) Gaertner tohumlarının (meyveler) etken maddesi silimarin adı verilen flavonolignan karışımıdır. Flavonolignanlar, “taksifolol” adlı flavonol’e, koniferil alkol katılmasıyla oluşur. Flavonolignan karışımı bitkinin meyvelerinde

%1,5-3 oranında bulunmaktadır. Silimarin’in silibin, silidianin ve silikristin adlı üç izomeri bulunur. Silibin’in de “A ve B” isimli iki izomeri vardır. Flavonolignan yapısında izosilibin A ve B, 2, dihidrosilibin, 2,dihidrosilikristin, 3-deoksisilikristin, 3-deoksisilidianin, izosilikristin, silandrin, silihermin, neosilihermin A ve B gibi izomerler de flavonolignan olarak sayılmaktadır (Gruenwald ve ark., 2004; Demirezer ve ark., 2007; Başer, 2008; Tanker ve arkadaşları, 2003).

Bitki ayrıca taksifolin, kersetin, dihidrokemferol, kemferol, luteolin, apigenin, naringin, eriyodiktiyol ve krizoeriyol gibi flavonoitler içermektedir. %20-30 Oranlarında sabit yağ, steroller (beta-sitosterol, beta-sitosterol glukozit), dihidrokoniferil alkol, % 3,3 oranında fumarik asit, histamin, tiramin, vitamin C, E

ve K, alkaloit, saponin, şeker, proteinler ve müsilaj içermektedir (Morazzoni ve Bombardelli, 1995; Gruenwald, 2004; Demirezer ve ark., 2007; Başer, 2008).

1960’lı yılların başlarında Janiak ve Hansel Silybum marianum meyvelerinden hareketle hazırlanan etil asetatlı ekstreden, C25H24O10 molekül ağırlığı olan E5 ve C26H26O10 molekül ağırlığı E6 iki fenolik bileşik izole etmişlerdir, bu bileşikler flavonolun gruplaşmalarından meydana gelen yapılar içerir. 1965 yılında yağından arındırılmış meyve ekstresinden hareketle farmakolojik aktivitesi olan, silimarin veya silibin olarak adlandırılan ve C25H22O10 molekül ağırlığı olan bir bileşik izole edilmiştir. Bu bileşik ise Janiak ve Hansel’in izole ettikleri E6’ye benzemektedir.

1968 yılında Petler ve Hansel NMR ve kütle spektrometresi kullanarak silimarin (silibin) yapısını aydınlatmışlardır. İzole edilen bileşiğin benzodioksan gruplaşmayı içerdiğini ve bu gruplaşmanın taksifolin, koniferil alkol ile bağlanmasıyla oluştuğunu göstermişlerdir (Morazzoni ve Bombardelli, 1995).

Silybum marianum saf asetonlu meyve ekstresinden silibin’in bir izomeri olan silidianin izole edilmiştir. Silidianin’in daha sonra X-ışınları ile yapısı aydınlatılmıştır. Yine bitkinin meyve ekstresinden izole edilen diğer bileşikler arasında izomerisi başka bir flavonolignan olan silikristin izole edilmiştir. 1974 yılında tüm aktif flavanolignan karışımına “silimarin” ve bileşenlerine “silibin, silidianin, ve silikristin” isimleri verilmiştir. Daha sonra yapılan çalışmalarda silibin’in iki diastereoizomeri olan izosilibinler teşhis edilmiştir. Yapılan bir GLC analiz çalışması sonucunda bitkinin ekstresinde 2,3-dehidrosilibin varlığı tespit edilmiştir. Bu bileşik ilk kez Jammu’dan (Hindistan) toplanan S. marianum’dan hareketle Bandopadhyay ve arkadaşları tarafından izole edilmiştir. Daha sonra Takemoto ve arkadaşları tarafından bu bileşikle birlikte 2,3-dehidrosilikristin izole edilmiştir (Morazzoni ve Bombardelli, 1995).

Vömel ve arkadaşları flavanolignan içeriği açısından Türkiye’de yetişen bitkiler’in Almanya’dakine göre daha zengin olduğunu bildirmişlerdir. Silibin içeriği subtropik bölgelerdeki yetiştirilen bitkide daha yüksek olduğu bulunmuştur. S. marianum’un farklı varyetelerinde meyvelerin bileşenleri üzerinde yapılan sistematik bir çalışma,

bitkinin varyetesi olan beyaz çiçekli bitkinin meyvesinden silimonin (3-deoksi-silidianin) ve silandrin (3-deoksi-izosilibin) adı verilen iki yeni bileşiğin izolasyonuna ışık tutmuştur. HPLC ve HPTLC teknikleri kullanılarak ek olarak yeni flavonolignanlar (3-deoksi-flavanonlar) izole edilmiştir (Morazzoni ve Bombardelli, 1995).

Tetenyi ve arkadaşları S. marianum meyvesinden elde edilen yağın (%20-30) temel bileşeninin linoleik asit (%52-53) olduğunu tespit etmişlerdir. Diğer yandan sabunlaşmayan fraksiyonda β-sitosterol tayin edilmiştir. Rizk ve arkadaşları bitkinin meyvesindeki bulunan müsilajın kimyasal bileşimini incelediklerinde hidroliz işleminden sonra arabinoz, ramnoz, ksiloz, glukoz ve galakturonik asit bulmuşlardır.

S. marianum köklerinden hazırlanan ekstre üzerinde çalışan Schulte ve arkadaşları poliasetilen yapısında 12 adet bileşik izole etmişlerdir. Bitkinin meyvesinde bulunmayan bazı bileşikler çiçeklerinden izole edilmiştir. Bazı flavonoitler; apigenin, apigenin-7-O-glukozit, apigenin-7-O-glukoronit ve 4,7-diglukozit, kemferol, kemferol-7-O-glukozit ve -3-sülfat, luteolin ve onun glukozitleri bitkinin yapraklarından izole edilmiştir. Ayrıca β-sitosterol, glukozidi ve asetat triterpenvarlığı tespit edilmiştir (Morazzoni ve Bombardelli, 1995).

Meriçli’nin yaptığı bir çalışmada, Türkiye’nin değişik bölgelerinden toplanan S.

marianum subsp. marianum, S. marianum subsp. anatolicum ve ara formlara ait meyveler etkili bileşikler olan flavonolignanlar açısından incelenmişlerdir. Sonuçta incelenen tüm meyvelerin aynı etkili maddeleri taşıdıkları saptanmıştır. Türkiye’de yetişen S. marianum türlerinde ana flavonolignan olarak silibin bulunmaktadır, ayrıca incelenen tüm örneklerde silibin’in yanında izosilibin de teşhis edilmiştir. En fazla miktarda silimarin taşıyan örnekler Pamukkale, Foça, Menemen, Manisa ve Edremit yörelerinden toplanan örneklerdir. Pamukkale’den toplanan örnek, aynı yöreden toplanan diğer örnekler silimarin açısından fazla zengin değilken Türkiye’de saptanan en yüksek silimarin miktarını vererek ayrıca dikkatı çekmiştir. Edremit örneğinin % 2,68, Denizli- şehir içi örneğinin %1,92, Denizli- Pamukkale örneğinin ise %3,16 oranında silimarin taşıdığı tespit edilmiştir (Meriçli, 1984).

1.2.2.2.1.1. Flavonoitler

Flavonoitler, çok büyük ve önemli polifenolik yapısında doğal ürünlerdir. Bazı flavonoitler, antosiyaninler gibi aşırı derecede renklidir ve yapraklar, meyveler ve çiçekleri kırmızıdan maviye kadar renklendirilmesini sağlamaktadır. Flavonlar ise renksiz olduğundan dolayı çiçeklerde beyaz rengini verir. Flavonoitler genellikle yüksek bitkilerde yaygın şekilde bulunmaktadır. Aynı zamanda yosunlar gibi alçak bitkilerin yanı sıra, bulunurken nadiren mantarlarda bulunmaktadır (Harborne ve ark.; 1999 vol.1).

Flavonoitler, kromon türevi maddelerdir. Kromon (benzo-γ-piron) halkası bitkilerde şimdiye kadar serbest olarak rastlanmamıştır. Fakat fenilkromon çekirdeğinin hidroksilli türevleri olan flavonoitler, bitkiler aleminde çok yaygın sarı renkli pigmentlerdir. Bunlar en çok heterozit halinde bulunur ve flavonozit adıyla bilinirler.

Doğal olarak bir çok flavonoit bulunmaktadır. Bu maddeler, fenil grubunun kromon halkasındaki 2. veya 3. konuma bağlanması, kromon halkasındaki bazı değişiklikler ve gerek esas halkadaki, gerekse sübstitüe halkadaki fenol gruplarının ve konumu, bunların metil eterlerinin bulunması ile birbirinden ayrılmaktadır. Aynı aglikonu taşıyan heterozitler, ozlarının cinsi ve halkadaki yeri bakımından farklar göstermektedir (Tanker ve Tanker, 1998).

Flavonoitler, biyosentetik orijinlerine göre sınıflandırılabilmektedir. Bazıları; kalkon, flavanon, flavanon-3-ol ve flavan-3,4-diol gibi biyosentezin aşamaları sırasında oluşmuştur. Diğer sınıflar ise; antosiyanin, proantosiyanidin, flavon ve flavonol gibi biyosentezin son ürünü olarak bilinmektedirler.

Çeşitli flavonoitler arasında, 2 fenil 4 keto durumundaki flavonoitler; flavon, flavanon, dihidroflavonol, kalkon, dihidrokalkon ve auronlar sayılabilir

O

O 2 4 3 5

6 7

8 1

Kromon (benzo-γ-piron)

1.2.2.2.1.2. Lignanlar

Lignanlar, fenilpropan (C6C3) ünitelerinin ßß’- dimerleri olarak tanımlanan fenolik bileşik içeren büyük gruptur. Lignanların ilk tanımı 1963 yılında R. D. Howart tarafından yapılmış ve iki sinnamik asit ya da onların biyogenetik eşdeğerlerinin birleşerek oluşturduğu fenolik yapıda bileşik grubudur. IUPAC adlandırılmasına göre; lignanlar koniferil alkol yada diğer sinnamil alkollerin 8,8’ konumlarda çiftlenmiş dimerleridir. Lignanların 1000 yıldan daha uzun süreden beri tıbbi kullanışı bulunmaktadır. Örneğin Anthriscus sylvestris L. kökleri kanser tedavisinde katkı sağlayan deoksipodofillotoksin gibi çeşitli lignanlar içermektedir. Lignan içeren bazı bitkiler purgatif, antihelmentik, koleretik, antioksidan, antikanser fitoöstrojenik ve yakı olarak ve bazı yılan zehirlerine karşı antidot olarak kullanılmıştır. (Ionkova, 2007; Ayres ve Loike, 2008).

1.2.2.2.1.3. Flavonolignanlar

Flovonolignanlar, lignan ve flavonoitlerden oluşan polifenollerdir. Flavonolignanlar bir çok bitkide bulunur. Örnek olarak aşağıda sıralanmıştır;

1- Silybum marianum (milk thistle) içerdiği silimarin kompleksi; silibin, silikristin, silidianin, dehidrosilibin, deoksisilikristin, silandrin, silibinom, silihermin ve neosilihermin’i içermektedir. Silibin bitkinin köklerinde bulunmuşken silyamandin ise meyvelerde bulunmuştur.

2- Hidnokarpin doğal olarak Onopordon corymbosum bitkisinde bulunmuştur, aynı zamanda sentezi yapılabilmektedir.

3- Skutellaprostin A, B, C, D, E ve F Scutellaria prostrata’dan izole edilebilmektedir, aynı zamanda sentezi yapılabilmektedir.

4- Hidnowigtin Hydnocarpus wightiana tohumlarından izole edilmiştir.

5- Avena sativa’dan izole edilen flavon trisin’den üç flavonolignan türetilmiştir.

6- Palstatin Amazon ağacı olan Hymeneae palustris’ten izole edilmiştir.

7- Salsolin A ve salsolin B Salsola collina bitkisinde tespit edilmiştir.

8- Flavonol yapısında herbasetin’in 7,8 dihidroksi gruplarıyla koniferil alkol’ün oksidatif bağlanmasının sonucunda oluşan Rodiyolin maddesi Rhodiola rosea rizomlarında bulunmaktadır.

9- Trisin-4’-O-(eritro-beta-guayasilgliseril) eter ve trisin 4’-O-(treo-beta- guayasilgliseril) eter bu iki maddenin 7-O-glukozit’leri ile birlikte Hyparrhenia hirta yapraklarından izole edilmiştir (http://en.wikipedia.org/wiki/flavonolignan).

1.2.2.2.1.4. Silybum marianum (L.) Gaertner Bitkisinin Sabit Yağı

Bitkinin tohumlarından hareketle %20 oranında sabit yağ elde edilmektedir (Heinrich ve ark., 2004; Quaglia ve ark, 1999). Bu yağın %53,3’i linoleik asit (omega-6) ve

%21,3’ünü oleik asit oluşturmaktadır. Yağ asitleri olarak %9,4 palmitik asit ve %6,6 stearik asit, linolenik asit, araşidonik asit, A, B, D, E, F, K vitaminleri, biyojenik aminler ve prostaglandinler içermektedir (Quaglia ve ark., 1999;

http://www.zdravushka.ru/eoil.htm).

Bitkinin yağı, esansiyal fosfolipitler içerir ve ona bağlı olarak yüksek oranda doğal E vitamini içermektedir. Bilindiği gibi E vitamini iyi bir antioksidandır. Doğal E vitamini yapay olanına nazaran vücut tarafından daha kolay bir şekilde absorbe edilebilmektedir (Heinrich ve ark., 2004).

Silybum marianum yağının linoleik asit açısından zengin olması sebebiyle, bu yağın besin olarak kullanılabilmesi gündemdedir. S. marianum yağının sabunlaşmayan kısmı yaklaşık olarak yağın %1’ini oluşturmaktadır. Bu fraksiyon ise nemlendirici ve anti-aging ajan olarak kabul edilen fitosterol açısından çok zengindir. Yağdaki

toplam yağ asitlerinin miktar olarak % oranları şöyledir; miristik asit 0,1, palmitik asit 8, stearik asit 5, oleik asit 23, linoleik asit 53, alfa linolenik asit 0,2 (http://moravol.eu/english/for-specialists.htm).

1.2.2.2.1.4.1. Silybum marianum Meyvelerinden Yağ Elde Edilmesi

Bitkiden hareketle çeşitli özellikteki yağın elde edilmesinden önce meyveleri pres edilir;

1- Pres edilmiş Silybum marianum’un meyveleri

Daha yüksek oranda istenilen maddeleri (flavonolignanlar) elde edilmesi amacıyla ekstraksiyon işlemine geçmeden bitkinin tüm meyveleri iyi şekilde sıkılmalıdır. Bu işlem ile (pre-ekstraksiyon) bitkinin yağından arındırılarak yoğun konsantrasyonlarda flavonolignan ihtiva eden bir meyve elde edilebilmektedir (http://moravol.eu/english/milk-thistle.htm).

2- Pres edilmiş Silybum marianum’un meyvesi belli bir partikül hacimde eldesi Preslenmiş meyveler daha fazla ezip eleyerek gibi farklı bir ekstraksiyon tekniği kullanılarak muamele edilebilmektedir. Tüketicinin isteğine göre kullanılan ekstraksiyon tekniği ve prosedürüne bağlı olarak ürünün partikül hacminin dağılımı yapılmaktadır. Preslenmiş meyveler çok ince pudra şeklinde kalması; ekstraksiyon araçlarında tıkama gibi bir risk oluşmaktadır. Diğer yandan ise iyi şekilde flavonolignan eldesi için preslenmiş meyveler belirlenmiş kaba partiküllerde olmalıdır (http://moravol.eu/english/milk-thistle.htm).

3- Silybum marianum yağı- virjin

Preslenmiş meyveden elde edilen yağ, doğal kalite ve oranlarda yağlı bileşikler ihtiva etmektedir. Pres işlemi ile gelebilecek mekanik kirlilikleri uzaklaştırmak için inert bir filtrasyon tabakası kullanılarak soğukta filtrasyon gerçekleştirilmesi ile izlenen tek prosedürdür. Bu işlemin sonucunda elde edilen yağa “virjin yağ” adı verilir. Bu yağ ise koyu sarı renkli, bitkisel bir koku ve yağımsı bir tadı vardır (http://moravol.eu/english/milk-thistle.htm).

4- Silybum marianum yağı- rafine edilmiş, B sınıfı

Virjin yağından hareketle temel bileşiklere zarar vermeden istenmeyen bileşiklerin (renk verici, koku ve kirlilikler) uzaklaştırılmasıyla bu sınıftaki yağ elde edilir. Bu yağ açık sarı renkli olup, daha az kokuludur. Rafine işlemi ile yağ daha stabil hale gelerek kozmetik alanında kullanımı için uygun hale gelmektedir. Yağın daha uzun stabilitede kalabilmesi için inert bir gaz olan argon gazı kullanılarak yağdan oksijen uzaklaştırılmaktadır (http://moravol.eu/english/milk-thistle.htm).

5- Silybum marianum yağı- rafine edilmiş, A sınıfı

Bu aşamada yağ yüksek derecede saflığa ulaşmaktadır, çok açık sarı renklidir, kokusuz ve çok az oranlarda serbest yağ asitleri taşır. Bu yağ ise daha kaliteli ve daha önemli amaçlar için kullanılmaktadır (http://moravol.eu/english/milk-thistle.htm).

6- Konjuge linoleik asit ve türevleri

Silybum marianum yağı linoleik asit için çok önemli bir kaynaktır. Konjuge linoleik asit (CLA); asitteki çifte bağın geometrisi ve konumlarında özel kimyasal transferlerle oluşmaktadır. Bu yapıdaki major izomerler olan 9(Z),11(E)-oktadeka-9,11-dienik asit ve 10 (E), 12(Z)-oktadeka-10,12-dienik asit aktif oldukları düşünülmektedir. Stabilite açısından serbest CLA’nın sıvı haldeolan CLA etil esteri şekli alması ile dayanıklılığı artar. Ham CLA çeşitli işlemlerle daha çok rafine edilerek kalitesi yükseltilebilmektedir (http://moravol.eu/english/milk-thistle.htm).

C COOH H3

9 1 15 12

Alfa-linolenik asit (omega-3)

C COOH H3

9 1 12

Linoleik asit (omega-6)

Silybum marianum yağın triaçilgliseril kısmında yüksek miktarda linoleik asit (omega-6) taşımaktadır. Bu yağdaki linoleik asidin doymuş yağ asitleri diğer bitkisel yağların linoleik asidin doymuş yağ asitlerine nazaran daha az oranda bulunmaktadır.

Bu bitkinin yağı bazı dermatolojik preparatlarda yer almaktadır. Virjin yağdaki triaçilgliseritin yanında polariteyi arttırıcı iyi oranda (%5 a/a) bulunan mono- ve diaçilgliserolden söz edilimektedir. Bu özellik S. marianum yağ preparatlarının dağılımında önemli bir rol oynamaktadır. Bu yağın yüzey gerilimi yağ/su fazında 16 mNm-1 değerindedir. Avokado yağı kadar iyi bir polarite göstermektedir. Polar yağlar genellikle biyolojik aktivite açısından daha iyi potansiyel taşımaktadır. Bu yağlar derideki parafanik yağlardan daha fazla sebum özelliğini gösterebilmektedirler (http://moravol.eu/english/for-specialists.htm).

1.2.2.2.1.4.2. Konjuge Yağ Asitleri

Konjuge yağ asitleri doymamış yağ asitlerin izomerleridirler. Karbon zincirinin yapısında her iki çift bağın arasında bir çifte bağ bulunmaktadır. Konjuge çoklu doymamış yağ asitlerin önemi;

1- Toplam vücut yağlarının azalması 2- Antikanser etkilidir

3- İmmünitenin desteklenmesi

4- Kardiyovasküler sağlığının üzerinde etkisi 5- Tümor oluşumunun engellemesi

6- Kasların zayıflamasının engellemesi şeklinde sıralanmaktadır (http://moravol.eu/english/for-specialists.htm).

1.2.2.2.1.4.3. Silybum marianum Yağında Bulunan Konjuge Yağ Asitlerinin Özellikleri

Teorik olarak bu yağda konjuge linoleik asidin 16 izomeri bulunmaktadır.

Bağlanma özellikleri sadece iki izomerin 9(Z),11(E)-oktadeka-9,11-dienik asit ve 10 (E), 12(Z)-oktadeka-10,12-dienik asit üzerinde gerçekleşmektedir, geri kalan 14 izomer ise son üründe bir kalıntı olarak kalmaktadır (http://moravol.eu/english/for-specialists.htm).

1.2.2.2.1.4.4. Serbest Konjuge Linoleik Asidin Dezavantajları

1- Oksidasyona uğrayarak bozulma ihtimali yüksektir.

2- Yarı- katı özellikte olduklarından dolayı kullanımı zordur.

Serbest bağlanmış yağ asitlerin uygun alkollerle ester oluşturup bu oluşumlar engellenebilmektedir. Dört veya daha az sayıda karbon taşıyan alkoller ile meydana gelen esterleşmelerin sonucunda serbest yağ asitlerine nazaran oksidasyona karşı dayanıklılığı artmaktadır. Esterleşmelerin sonucunda bağlanmış linoleik asidin biyolojik aktivitelerinde bir değişiklilik söz konusu değildir (http://moravol.eu/english/for-specialists.htm).

1.2.2.2.1.4.5. Yağın Etki ve Kullanışları

Antienflamatuvar, antiülser, antioksidan, tonik, ağrı kesici, yara iyileştirici gibi etkileri bulunmaktadır. Masaj yağı olarak kullanılır, cilt hastalıklarında (ekzema, nörodermatit, yanıklar), vajinal iltihaplarda, hemoroit, fissür, kolit ve gastritte kullanılmaktadır (http://www.zdravushka.ru/eoil.htm; http://www.codina.net/eng-stmariethistle.shtml).

1.2.2.2.1.4.6. Yağın Preparatları

1- İrelona Besleyici El Kremi

Eller ve vücudun diğer bölgelerinde kuru cilt için besleyici bir kremdir. Yüksek konsantrasyonda Silybum marianum yağı içerdiğinden dolayı cildin hücrelerinde rejenerasyona yardımcı olur.

İçindekiler: Su, Silybum marianum meyve yağı, Desil kokoat, Balmumu, Gliseril oleat, PEG-60 Hidrojenlenmiş castoryağı, PEG-7 Gliseril Kokoat, Akrilat/Palmeth-25/ Akrilat kopolimer, Trietanolamin, Setil alkol, Cetereareth-25, Farnesol, Linalol, Metilkloroizotiazolinon, Metilizotiazolinon, Parfüm (http://www.irel.eu/english/cosmetics-food-supplements/products-irelona-nutritious).

2- Mariol Masaj Yağı

İçindekiler: Su, Silybum marianum meyve yağı, Polyakrilamit, İzoparafin C133-14, Laureth, Sedir yaprağın yağı, Silybum marianum ekstresi, Metilklorolizotiazolinon, Metilizotiazolinon (http://www.irel.eu/english/cosmetics-food-supplements/products-mariol-massage-gel).

3- Mariol Bebek Kremi

Bu kremin bebeklerin ciltlerinde rahatlatıcı, canlandırıcı, yumuşatıcı ve rejenere edici etkileri vardır. Aynı zamanda bebeklerin ciltlerini zararlı UV güneş ışınlarından ve soğuk havadan korur.

İçindekiler: Silybum marianum meyve yağı, PEG-30 Stearat, Poligliseril-3 Diisostearat, Propilen, Glikol Kaprilat, Tokoferil Asetat (http://www.irel.eu/english/cosmetics-food-supplements/products-mariol-baby).

4-Mariol Bebek Koruyucu Kremi

Bu krem bebeklerin ciltlerin yıpranma nedenlerinden korunmada yardımcı olur.

Yüksek miktarda Silybum marianum meyve yağı içermesi cildin rejenerasyonunda yardımcı olur. Bu krem olumsuz iklim şartlarına maruz kalan vücut bölgeleri için düzenli bir şekilde uygulanmalıdır.

İçindekiler: Çinko oksit, mısır yağı PEG-6 Esterleri, C8-C18 Asit Gliseritleri, Etoksilenmiş C8-C18 yağ asitleri, Silybum marianum meyve yağı, Saf vazelin, Tokoferil asetat (http://www.irel.eu/english/cosmetics-food-supplements/products-mariol-baby).

5- Mariol Bebek Banyosu

Bebeklerin ciltlerinde rahatlatıcı, canlandırıcı, yumuşatıcı ve rejenere edici etkileri vardır.

İçindekiler: Silybum marianum meyve yağı, mısır yağı PEG-6 esterleri, C8-C18 Asit Gliseritleri, Etoksilenmiş C8-C18 Yağ asitleri, Poligliseril-3Diizostearat, Askorbil palmitat, Illicium verum (Anason) yağı, (trans-Anetol, Metilcavikol, Anisaldehit), Foeniculum vulgare (rezene) yağı (trans-Anetol, (+)-Fenkon, Metilkavikol, Anisaldehit, Tokoferil asetat ).

6- Silybum marianum yağı (Zdravushka)

100 ve 200 ml’lik şişelerde satılmaktadır.

Kullanış:

-Siroz, hepatit ve karaciğer hastalıklarında 3-4 hafta boyunca günde 3 defa 1’er çorba kaşığı içilir.

-Gastrit ve kolitte 12-14 gün boyunca günde 3 defa 1’er çorba kaşığı içilir. 2 ay sonra kur yeniden başlanır

-Mide ve on iki parmak bağırsak ülserlerinde 12-14 gün süreyle sabah akşam aç karına 1’er tatlı kaşık içilir

-Hemoroit ve anal fissürde gazlı bez yağla ıslatılarak iltihaplanmış bölgeye 12-14 gün boyunca sürülür.

-Cilt hastalıklarında (ekzema, nörodermatit, yanıklar) 30-40 gün boyunca düşük dozlarda sürülür (http://www.zdravushka.ru/eoil.htm).

1.2.2.2.2. Silybum marianum (L.) Gaertner Bitkisinden İzole Edilen Bileşikler

1.2.2.2.2.1. Silybum marianum Bitkisinden İzole Edilen Dihidroflavonollar

Silibin A:

O

O

OH OH

O H

O

O O

CH3

OH CH2OH

Kaynak: Silybum marianum meyvesi

Kimyasal formül: 3,5,7-Trihidroksi-2-[3-(4-hidroksi-3-metoksifenil)-2-(hidroksimetil)-1,4-benzodioksan-6-il]-4-kromanon

C25H22O10

Molekül ağırlığı: 482,4

CAS: 22888-70-6 (Harborne ve ark.; 1999, vol. 2).

Silibin B

O

O

OH OH

O H

O

O O

CH3

OH CH2OH

Kaynak: Silybum marianum meyvesi

Molekül ağırlığı: 482,4 (Harborne ve ark.; 1999, vol. 2).

Silikristin

O

O

OH O

CH2OH OH

OCH3 OH

OH O

H

Kaynak: Silybum marianum meyvesi

Kimyasal formül: 2-[2,3-Dihidro-7-hidroksi-2-(4-hidroksi-3-metoksifenil)-3-(hidroksimetil)-5-benzofuranil]-3,5,7-trihidroksi-4-kromanon.

C25H22O10

Molekül ağırlığı: 482,4

CAS: 33889-69-9 (Harborne ve ark.; 1999, vol. 2).

İzosilikristin

O

O

OH OH

O H

O O H

OCH3

HOH2C

Kaynak: Silybum marianum meyvesi Molekül ağırlığı: 482,4

CAS: 77182-66-2 (Harborne ve ark.; 1999, vol. 2).

Silidianin

O

O

OH OH

O H

O

OH O OCH3 OH

Kaynak: Silybum marianum meyvesi

Kimyasal formül: (+)-2,3α, 3α, 7α -tetrahidro-7α-hidroksi 8(R)-(4-hidroksi-3- metoksifenil)-4-(3α,5,7-trihidroksi-4-okso-2β-kromanil)-3,6-metanobenzofuran-7(6αH) –on.

C25H22O10

Molekül ağırlığı: 482,4 CAS: 29782-68-1

(Harborne ve ark.; 1999, vol. 2; Sweetman, 2005)

İzosilibin A

O

O

OH OH

O H

O

O CH2OH

OH

OCH3

Kaynak: Silybum marianum meyvesi Molekül ağırlığı: 482,4

CAS: 72581-71 (Harborne ve ark.; 1999, vol. 2).

İzosilibin B

O

O

OH OH

O H

O

O CH2OH

OH

OCH3

Kaynak: Silybum marianum meyvesi

Molekül ağırlığı: 482,4 (Harborne ve ark.; 1999, vol. 2).

Silandrin

O

O

OH OH

O H

O

O CH2OH

OCH3 OH

Kaynak: Silybum marianum meyvesi Molekül ağırlığı: 466,44

CAS: 70815-32-6 (Harborne ve ark.; 1999, vol. 2).

1.2.2.2.2.2. Silybum marianum Bitkisinden İzole Edilen Flavonollar

Taksifolin

O

O

OH OH

O H

OH O

H

Kaynak: Silybum marianum meyvesi Molekül ağırlığı: 304,26

CAS: 17654-26-1 (Harborne ve ark.; 1999, vol. 2).

1.2.2.2.2.3. Silybum marianum Bitkisinden İzole Edilen Flavanonlar

Silimonin

O

O OH O

H O

O OH O

H

H3CO

Kaynak: Silybum marianum meyvesi Molekül ağırlığı: 466,44

Formül: C25H22O9

CAS: 70815-31-5 (Harborne ve ark.; 1999, vol. 2).

Silihermin

O

O OH O

H

OH O

CH2OH

OH OCH3

Kaynak: Silybum marianum var. albiflora meyvesi Beyaz çiçekli Silybum marianum varyetesi

Molekül ağırlığı: 466,44 Formül: C25H22O9

CAS: 96238-88-9 (İbrahim ve ark, 2007; Halim ve ark., 1982; Harborne ve ark.;

1999, vol. 2)

Neosilihermin A

O

O OH O

H

O HOH2C

OCH3 O

H

OH

Kaynak: Silybum marianum var. albiflora meyvesi Beyaz çiçekli Silybum marianum varyetesi

Molekül ağırlığı: 466,44 Formül: C25H22O9

CAS: 96291-04-2 (İbrahim ve ark, 2007; Halim ve ark., 1982; Harborne ve ark.;

1999, vol.2) Neosilihermin B

O

O OH O

H

O HOH2C

OCH3 O

H

OH

Kaynak: Silybum marianum var. albiflora meyvesi Beyaz çiçekli Silybum marianum varyetesi

Molekül ağırlığı: 466,44 Formül: C25H22O9

CAS: 96238-87-8 (İbrahim ve ark, 2007; Halim ve ark., 1982; Harborne ve ark.;

1999, vol. 2.

1.2.2.2.2.4. Silybum marianum Bitkisinden İzole Edilen Flavon Glikoziti

Apigenin 7-O-ramnozil-(1→2)-galakturonit

O

O OH O

OH O

O H

O HO2C O

H

O

O O H H O H

C H3

Kaynak: Silybum marianum çiçekleri

Kimyasal formül: 5,7,4’-trihidroksiflavon 7-ramnozil-(1→2)-galakturonit Molekül ağırlığı: 592,54

Formül: C27H28O15

CAS: 124167-97-1 (Ahmed ve ark., 1989).

1.2.2.2.2.5. Silybum marianum Bitkisinden İzole Edilen Flavonol Glikozit

Kaempferol 3-O-ramnozit-7-galakturonit

O

O OH O

OH O

O H

OH HO2C O

H

O O OH

CH3 O OH H

Kaynak: Silybum marianum çiçekleri Molekül ağırlığı: 608,51

Formül: C27H28O16

CAS: 124167-98-2 (Ahmed ve ark., 1989).

1.2.2.2.3. Silybum marianum (L.) Gaertner Bitkisi Üzerinde Yapılan Kimyasal Çalışmalar

Silybum marianum (L.) Gaertner bitkisi üzerinde çeşitli kimyasal çalışmalar yürütülmüştür. Bu çalışmalardan ekstraksiyon çalışmaları (Quaglia ve ark., 1999;

Wallace ve ark., 2003; Omidbaigi ve Nobakht, 2001; Duan ve ark., 2004; Alikaridis ve ark., 2000; European Pharmacopoeia 2002), izolasyon çalışmaları (Meriçli, 1988;

Liu ve ark., 2010) ve analiz çalışmaları hakkında bahsedilecektir (Quaglia ve ark., 1999; Wallace ve ark., 2003; Omidbaigi ve Nobakht, 2001; Kvasnička ve ark., 2003;

Zhao ve ark., 2005; Bilia ve ark., 2002; Lee ve ark., 2006; Harborne ve ark., 1999 vol.2; Ding ve ark., 2001; Rickling ve ark., 1995; Lee ve ark., 20071; Bilia ve ark., 2001).

1.2.2.2.3.1. Silybum marianum (L.) Gaertner Bitkisi Üzerinde Yapılan Ekstraksiyon Çalışmaları

Yapılan çeşitli ekstraksiyon çalışmaları; Silybum marianum meyvelerinden hareketle silimarin ekstraksiyonunun genellikle iki aşamadan oluştuğunu göstermiştir. İlk olarak bitkiden yağ içeriğini uzaklaştırmak amacıyla hekzan veya petrol eteri gibi lipofilik bir çözücü ile ekstre edildikten sonra ikinci aşamaya geçilir. Bu aşamada ise silimarin’in ekstraksiyonu gerçekleşmektedir, onun için farklı çözücüler (metanol, etanol, asetonitril, aseton vs.) kullanılmaktadır. Sanayide genellikle petrol eterinden sonra çözücü olarak metanol veya etanol kullanılmaktadır (Quaglia ve ark., 1999;

Wallace ve ark., 2003; Omidbaigi ve Nobakht, 2000; European Pharmacopeia 2002).

Bir diğer çalışmada basınçlı su kullanılarak farklı sıcaklıklarda bitkinin yağı uzaklaştırılmadan silimarin ve içerisindeki bileşenlerin maksimum verimleri ve aynı zamanda degredasyonlarıyla ilgili bir araştırma da bulunmaktadır (Alikaridis ve ark., 2000).

Quaglia ve arkadaşları Silybum marianum’un kurutulmuş meyvelerinin ekstresinde silimarin’in tayini yapmışlardır. Bu amaçla toz edilmiş 5 g Silybum marianum meyvesi Soxhelet apareyinde 4 saat boyunca petrol eteri ile ekstre edilmiştir. Ekstre edilen drog 5 saat boyunca metanol ile ekstre edildikten sonra rotavaporde 50 OC’de kuruluğa kadar yoğunlaştırılmıştır (Quaglia ve ark., 1999).

Wallace ve arkadaşları Silybum marianum meyvelerinden flavonolignan (silikristin, silibin A, silibin B, taksifolin ve silidianin) ekstraksiyonu gerçekleştirmek için metanol, etanol, asetonitril ve aseton çözücüleri kullanmışlardır. Toz edilmiş bitkinin meyvelerinden 2’şer g tartılarak 200’er ml metanol, etanol, asetonitril ve aseton ile ayrı ayrı çözücülerin kendi kaynama noktalarında ekstre edilmiştir. Çözücü kaynadıktan itibaren her 30 dakikada 1 ml’lik bir numune alınarak toplam üç numune alınmıştır. Ayrılan numuneler tartılmıştır. Daha sonra kuruluğa kadar azot buharı ile kurutularak 1’er ml metanol eklendikten sonra santrifüj edilmiş, süzüntü filtre edilerek YBSK’ye verilmiştir ve çözücülerin zamana bağlı olarak ekstre edilen silimarin bileşiklerinin verimlerine bakılmıştır. Elde edilen sonuçlar; ekstraksiyon

süresi uzadıkça bileşiklerin verimlerinin arttığını göstermiştir. EtOH ile ekstraksiyon sonucunda (ekstraksiyon süresi uzadığında bazı verimlerde azalma olduğu gözlenmiştir) bazı potansiyel bozulmalar gözlenmiştir. Ekstraksiyon sonucunda silibin A, silibin B ve silimarin’in verimi en çok EtOH ile sağlanmıştır, EtOH’dan sonra sırasıyla metanol, asetonitril ve aseton ile verim elde edilmiştir. Taksifolin’in verimi ise en etkili çözücüden en az etkiliye göre sırasıyla EtOH, metanol, asetonitril ve aseton ile tayin edilmiştir. Silikristin’in verimi en çok EtOH’la sağlanmışken EtOH’dan sonra sırasıyla aseton, metanol ve asetonitril ile verim elde edilmiştir.

Ekstraksiyon işlemi Soxhelet apareyinde gerçekleştiğinde silikristin ve taksifolin’in verimleri daha fazla artmıştır. Taksifolin, silikristin, silidianin, silibin A ve silibin B EtOH ile ekstre edildiğinde maksimum verimleri sırasıyla 0,6, 4,0, 0,4, 4,0 ve 7,0 mg/g olmuştur. Silibin diastereomerleri A ve B’nin en yüksek verimleri, metanol ile ekstre edilmesi ile elde edilmiştir. Bitkiden yağın uzaklaştırılması, ekstraksiyonun önemli bir aşamasıdır. Çünkü yağından arındırılmış materyalin silimarin konsantrasyonu normal verimin iki katıdır (Wallace ve ark., 2003).

Bir diğer çalışmada ise azotlu gübrenin S. marianum bitkisinin büyümesi, yetişmesi ve silimarin ve silibin’in içeriklerinin üzerinde etkisi araştırılmıştır. Ekstraksiyon için bitkinin meyveleri vakumlu fırında 50 OC 14 saat boyunca kurutulmuştur. Yağından arındırmak amacıyla 20 g kadar meyve toz edildikten sonra 300 ml petrol eteri ile Soxhlet apareyinde 60 OC’de ekstre edilmiştir. Posalar vakumlu fırında 50 OC’de 2 saat boyunca kurutulduktan sonra 300 ml metanol ile 80 OC’de, 16 saat boyunca ekstre edilmiştir. Metanollü ekstre rotavaporde yoğunlaştırıldıktan sonra 5-6 saat boyunca 50 OC’de vakumlu fırında kurutulmuştur (Omidbaigi ve Nobakht, 2000).

Genellikle hekzan, EtOH ve metanol gibi organik çözücüler kullanılmasına rağmen son zamanlarda su ile ekstraksiyon dikkat çekmeye başlamıştır. Su yüksek sıcaklıklar ve basınçlarda sıvı halini koruyarak çözünmesi zor olan maddeleri kolayca çözebilmektedir. Bu çalışmada Silybum marianum meyvelerinde yer alan silimarin ve bileşenleri, ekstraksiyon sürecinde sıcaklık va zaman etkenlerden degredasyona uğrayıp uğramdığı ve ne derecede uğradığı araştırılmıştır. Bunun için basınçlı

ekstraksiyon yöntemi uygulanmıştır. Bu amaç için, özel tasarlanmış bir alet kullanılmıştır.

Alet: Basınçlı su, gaz kromatografisinin fırınına yerleştirilen bir ekstraksiyon hücresine pompalanır. Ekstraksiyon hücresine gelmeden önce 3 m (1,6 mm id) paslanmaz çelikten yapılan ve ön ısıtmayı gerçekleştiren bir yaydan geçer. Ön ısıtmayı gerçekleştiren yay, ekstraksiyon hücresine ulaşmadan gerekli olan sıcaklıktaki suyun hazırlamasında önem taşır. Silybum marianum toz edilmiş meyveleri paslanmaz çelikten yapılan ekstraksiyon hücresinde yerleştirilir, fırından çıkarken ekstre edilen bileşiklerin çökmesini engellemek için sulu çözeltiye metanol eklenir. Buzda yerleşmiş durumunda olan soğutucu yay; su/ekstre/metanol karışımı toplanmadan önce oda sıcaklığının seviyesine getirilmesinde kullanılır.

Bitkinin ekstraksiyonu; Toz edilmiş Silybum marianum 0,5 g meyveleri ekstraksiyon hücresine yerleştirilmiştir. Sıcak su pompalanmıştır, bu sırada metanol eklenmiştir.

Basınç gaz kromatografisindeki istenilen sıcaklıktaki suyun basıncının üzerinde bir basınçta tutulmuştur. İstenilen sıcaklığa gelindiğinde önceden ayarlanmış zaman aralıklarına göre örnekler 1’er ml olarak toplanmış ve azotun altında kuruluğa kadar buharlaştırıldıktan sonra bir daha 1’er ml metanol ile çözünüp YBSK analizine verilmiştir.

Ekstraksiyon şartları ve sonuçları incelendiğinde; toz edilmiş bitki meyveleri (partikül büyüklüğü 0,4 mm) 100, 120 ve 140 OC sıcaklıklarda ve 0,30 ml/dk akış hızı ile ekstre edilmiştir. Sırasıyla 1, 4 ve 5 atm basınçlar uygulanmıştır. Analiz sonucunda zaman ve sıcaklığa bağlı olarak silimarin’in içerdiği bileşiklerin yüksekten düşüğe konsantrasyonları değerlendirildiğinde; silikristin, silibin A, silibin B ve taksifolin şeklinde tayin edilmiştir. Bu durumda 140 OC’de bileşik bazında en fazla konsantrasyon elde edilmiştir. Silimarin verimi açısından üç farklı sıcaklık ortamları (100, 120, 140 OC) karşılaştırıldığında; 120 OC’lik ortamda diğer iki ortama göre biraz daha fazla silimarin verimi elde edilmiştir. Sonuç olarak silimarin’in verimi paralel bir şekilde sıcaklıkla artmaktadır (Duan ve ark., 2004).

Silybum marianum meyvesinden hareketle flavonolignanları elde etmek amacıyla, genellikle petrol eteri kullanılarak yağ uzaklaştırıldıktan sonra EtOH ile ekstraksiyon gerçekleştirilerek flavonolignanlar elde edilmektedir. Bu çalışmada ise,

Subramaniam ve arkadaşları, ekstraksiyonun süreçlerinde petrol eteri ve EtOH’ün yerine su veya farklı sulu çözeltileri kullanabilme imkanını araştırmışlardır. Bu amaç için 8 g toz edilmiş bitkinin meyvesi, 72’şer ml %1,2 NaOH (a/a), %1,5 H2SO4 (a/a),

%2 NaHCO3 (a/a), su ve %0,14 sellülaz çözeltisi (a/a) ile ayrı ayrı ekstre edilmek üzere 250 ml’lik kahverenkli şişelere konup 60 rpm hızla 24 saat boyunca çalkalanmıştır. 40, 50, 60 ve 70OC olmak üzere farklı sıcaklıklar uygulanmıştır. Süre dolduğunda örnekler 10 dk boyunca santrifüj edilmişlerdir. Üst faz toplandıktan sonra meyvelerin posası oda sıcaklığında 24 saat boyunca kuruluğa bırakılmıştır. Ön işlemden geçirilen meyveler, 60 ml EtOH ihtiva eden 250 ml’lik şişelere yerleştirilip 60OC sıcaklığında su banyosunda 4 saat boyunca 60 rpm hızıyla çalkalanmıştır.

Başka bir yandan 8 g Silybum marianum meyvesi 60 rpm hızı, 50OC sıcaklığında ve 18 saat boyunca %1,5 H2SO4 (a/a) ile ekstre edilmiştir. Çözelti %10 konsantrasyonda olacak şekilde hazırlanmıştır. Ön işlemden sonra karışım santrifüj edildikten sonra meyveler havada kurutulmuştur. Bu ön işlemden geçen kurutulmuş meyvelerden 2 g alınarak Soxhlet apareyinde yerleştirildikten sonra 200 ml su ile 4 saat boyunca ekstre edilmiştir. Kontrol için, 2g toz edilmiş bitki meyveleri 200 ml petrol eteri ile Soxhlet apareyinde ekstre edildikten sonra, %95’lik EtOH ile 4 saat boyunca ekstre edilmiştir. Ön işlemde elde edilen tüm numuneler ve ekstrelerden 1’er ml alınarak azot buharının varlığında korutulduktan sonra 1’er ml metanol eklenerek YBSK’ye verilmiştir. Elde edilen sonuçlar; ön işlem sürecindeki, 50OC sıcaklığında ve 18 saat boyunca %1,5 H2SO4 (a/a) 60 rpm hızı ile ekstraksiyon işlemi, petrol eteri ile ekstraksiyonun yerini alabileceğini gösterirken petrol eteri/EtOH ekstraksiyonun sonucu ile elde edilen flavonolignanların değerlerinin aynısını, %1,5 H2SO4/su (100OC) ekstraksiyonu ile elde edildiği tespit edilmiştir. Kontrol ile karşılaştırılan sellülaz enzimi ile ekstre edilen numunelerde, flavonolignanların oranında artma gözlenmemiştir (Subramaniam ve ark., 2008).

1.2.2.2.3.2. Silybum marianum (L.) Gaertner Üzerinde Yapılan İzolasyon Çalışmaları

Meriçli’nin yaptığı bir çalışmada Silybum marianum (L.) Gaertner subsp. anatolicum meyvelerinden flavonolignan, herbasından kaempferol 3-sülfat ve diğer flavonoitler izole etmiştir. Mayıs ayında Hatay-Antakya’dan toplanan Silybum marianum (L.) Gaertner subsp. anatolicum bitkisinden hareketle izolasyon çalışmaları yürütülmüştür;

Flavonolignan izolasyonu: 250 g bitkinin meyvesi Soxhlet apareyinde petrol eteri ile ekstre edildikten sonra EtOH ile ekstre edilmiştir. 5 g EtOH’lü ekstre önceden asetillendirilmiş poliamit kolona uygulanmıştır. Toluen-etil metil keton (9:1) karışımı ve toluen, etil metil keton, EtOH (9:2:2) karışımları ile elüsyon işlemi gerçekleşmiştir. Flavonolignanlar içeren fraksiyonlar bir daha Kieselgel kolonun üzerinde toluen, aseton (85:15, 80:20, 70:30) ve farklı oranlardaki çözücü karışımı ile elüsyon yapılmıştır. Kloroform, etil asetat, aseton, formik asit (80:10:10:1) çözücü sistemi kullanılarak Kieselgel tabakaları üzerinde silibin ve izosilibin karışımı preparatif olarak ayrılmıştır. Sonuç olarak flavonolignan olarak 42 mg dehidrosilibin, 262 mg silibin ve izosilibin karışımı, 83 mg silidianin, 18 mg 2,3-dehidrosilikristin ve 35 mg silikristin izole edilmiştir. Aynı zamanda 40 mg taksifolin ve 14 mg kersetin izole edilmiştir. İzole edilen tüm maddelerin IR, UV ve İTK spektrumlarına bakılarak değerlendirilmiştir.

Kaempferol 3-sülfat ve diğer flavonoit izolasyonu: 1600 g bitkinin herbası

Belgede Mahmoud ABU ASAKER (sayfa 67-94)

Benzer Belgeler