Sagânî, mevzû olduğunu belirttiği rivayetleri belli kitaplardan derlemiştir. Bu rivayetleri ihtiva eden kitaplar şunlardır:
2.1. Şihâbü’l-ahbâr
Ebû Abdillah Muhammed b. Selâme b. Ca’fer el-Kudâî95 (v. 454/1062), Hz.
Peygamber’in (s.a) öğütlerini, tavsiyelerini ve ahlaka dair hadislerini Şihabü’l-ahbâr fi’l-
92 Sagânî, ed-Dürrü’l-mültekat fî tebyîni’l-galat ve nefyi’l-lagat, nşr. Ebü’l-Fidâ Abdullah el-Kâdî, Beyrut:
Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1405/1985, s.43; Hattâbî, Meâlimü’s-Sünen, nşr. Muhammed Râgıb et-Tabbâh, Haleb: Matbaatu’l-İlmiyye,1351/1932, IV, s. 299.
93 Sagânî, el-Mültekat, s. 43.
94 Sâmi Mekkî el-Anî, “ed-Dürrü’l-Mültekat fî Tebyîni’l-Galat li’s-Sagâni”, Mecelletü Külliyeti’l-İmâmi’l-
‘Azam, I (1972), s. 139-172.
95 Kudâî, tahminen 380’li yıllarda Kahire’de doğmuştur. En verimli çağı Müstansır Billâh el-Fâtımî (v.
487/1094) dönemine denk gelmektedir. Bu dönemde Sünnî halkı temsilen kadılık görevinde bulunmuştur. Öğrencisi İbn Mâkûlâ, Kudâî’nin pek çok ilim dalında ihtisas sahibi olduğunu söylemiştir. Kudâî Şafiî mezhebine göre yetişmiş bir âlimdir. Mekke, İstanbul, Remle ve Trabluşşam’a gidip 130 kadar âlimden hadis rivayet izni almıştır. Ayrıca Bağdat, Musul, Dımaşk, İskenderiye, Horasan, İsfahan,
24
hikem ve’l-emsâl ve’l-âdâb mine’l-ehâdîsi’n-nebeviyye 96 adlı eserinde derlemiştir. Şihâbü’l-ahbâr ilk kelimeleri aynı olan ya da ortak bir özellik taşıyan hadisleri ihtiva eden on yedi bölümden meydana gelmektedir. İhtiva ettiği hadislerin çoğu iki kelime ile bir satır arasında değişen kısa ve öz metinlerdir. Şihâb’da 1200 cümlelik 897 hadis vardır. Kudâî’nin mukaddimesinde “elf ve mietey kelime” ifadesi 1200 hadis olarak anlaşılmış ve Türkçe’ye yapılan tercümesinde Bin İki Yüz Hadîs-i Şerîf olarak hatalı bir şekilde çevrilerek basılmıştır.97
Kudâî, Şihâb’ın mukaddimesinde Hz. Peygamber’in (sav) tavsiye âdâb, mev’iza ve darb-ı mesel türünden bir miktar hadisini topladığını beyan etmektedir.98 Kudâî eserinde daha önce kitap tasnif yöntemi olarak kullanılan ale’r-rical ve ale’l-ebvâb’dan farklı bir yöntem olarak hadisleri alfabetik olarak (ale’l-hurûf) tasnif etmiştir. Yeni bir çığır açan Kudâi’nin tasnif şekli kabul görmüş ve daha sonra eser veren muhaddisler onun yolundan yürümüşlerdir. Nitekim müellifler eserlerinin mukaddimesinde ‘bu kitabımı Şihâbü’l-ahbâr’ın metoduna uygun olarak tasnif ettim’ şeklinde ifade etmişlerdir.99 Bu
yöntemi alfabetik hâle getiren de Suyûtî (v. 911/1505) olmuştur.
Sagânî her ne kadar Şihâb’ı eleştirse de Meşârikûl-envâr’ı Kudâî’nin yöntemini kullanarak ve hatta Şihâb’daki sahih hadisleri de eserine alarak yazmıştır. Ayrıca Sagânî, Şihâb’ı Keşfu’l-hicâb ‘an ehâdîsi’ş-Şihâb adlı eseriyle tashih etmiştir.100 Bu tashihte
Sagânî kitabı bablara ayırmış ve hadislerin sıhhat durumlarını gösteren işaretler koymuştur.101 Sagânî bir de Şihâb’a Dav’ü’ş-Şihâb adında bir ihtisar kaleme almıştır.
Kudâî, ilim ehlinden olmayanlar için kullanımı kolay olsun diye senedsiz olarak tasnif ettiği Şihâb’ı ilim ehli için Müsnedü’ş-Şihâb adında metinleri senedleriye birlikte tekrar telif etmiştir. Daha önceleri müsned tabiri ilk ravilerine göre tasnif edilen eserler için kullanılırken Kudâî ile senedli anlamını kazanmıştır.102 Müsnedü’ş-Şihâb’ın önemli
Şîraz gibi bölgelerden gelen âlimlerle görüşme fırsatı bulmuştur. (Ali Yardım, "Kudâî", DİA, XXVII, s. 309-310.)
96 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn, II, s. 1067.
97 Mehmet Efendioğlu, "Şihâbü’l-ahbâr", DİA, XXXIX, s. 143.
98 Kudâî, Müsnedü’ş-Şihâb, nşr. Hamdi Abdülmecîd es-Silefî, Beyrut: Müessesetü’r-Risale, 1405/1985, s.
18.
99 Ali Yardım, “Kuzâî ve Müsnedü’ş-Şihâb’ı”, DÜİFD, IV, s. 285-348. 100 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn, II, s. 1067.
101 Suat Koca, “İbn Melek’in Mebâriku’l- Ezhâr Şerhu Meşâriki’l-Envâr’ındaki Şerh Yöntemi ve Eserin
Hadis Şerh Literatüründeki Yeri”, AÜİFD, 2012, s. 7.
25
hadis kaynaklarından biri sayıldığını söyleyenlerin103 yanında güvenilir bir hadis kitabı
olmadığını söyleyenler de bulunmaktadır.104 Bu konuda Ali el-Kârî, Şihâbü’l-ahbâr’ı
tamamı uydurma hadisler ihtiva eden kitaplar arasında saymıştır. Muhakkik Abdülfettâh Ebû Gudde, Ali el-Kârî’nin bu görüşüne karşılık “Sagânî’nin Keşfü’l-hicab kitabında beyan ettiği gibi Şihâb’da sahih hadisler de bulunmaktadır. Ama Şihâb’daki hadislerin çoğu uydurma ve zayıftır.” demektedir.105 Ayrıca Kudâî, Şihâb’da beş yerde “bu hadis
sahihtir”, “Buhârî hadisidir” diye belirtmiştir.106 Bu örnekler dışında diğer rivayetler
hakkında sahih olduğuna dair bir görüş bildirmemiştir. Bu ifadeler Şihâb’ın tamamının mevzû rivayetlerden oluştuğu görüşünün doğru olmadığına delil teşkil etmektedir.
Eser iki cilt halinde Hamdi Abdülmecid es-Silefî tarafından 1985 yılında Beyrut’ta neşredilmiştir107. Silefî, eserin sonuna Irâkî’nin kaleme aldığı er-Red ale’s-
Sagânî adlı risalesini de eklemiştir. Ali Yardım, Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi adıyla Türkçeye tercüme etmiştir.108
2.2. en-Necm
Endülüslü âlim Ebü’l-Abbâs Şihâbüddin Ahmed b. Mead b. Îsâ el-Uklîşî’nin109 (v.
550/1155) Şihâbü’l-ahbâr’a yazmış olduğu en-Necm min kelâmi seyyidi’l- ‘Arab ve’l- ‘Acem adındaki zeylidir. Uklîşî, Şihâb’a bazı hadisler ve hikmetli sözler eklemiştir. On bölümden oluşan eserin son bölümü müstakil bir cilt olarak Rasulullah’dan (s.a) nakledilen dualara ayrılmıştır.110 Rivayetler senedsiz bir şekilde zikredilmiştir.
Ebû Saîd Muhammed b. Mes‘ûd el-Kâzerûnî (v. 758/1356), en-Necm’i şerh etmiştir.111 Sagânî de ed-Dürrü’l-Mültekat’ın ikinci bölümünde en-Necm’den mevzû
olduğunu tespit ettiği on dört rivayeti zikretmiştir. Kitabın adı konusunda iki farklı
103 Mehmet Efendioğlu, “Şihâbü’l-Ahbâr”, DİA, s. 144.
104 Mücteba Uğur, “Firdevsü’l-Ahbâr”, DİA, 1996, XIII, s. 129-131.
105 Ali el-Kârî, el-Masnu’ fî ma’rifeti’l-hadîsi’l-mevzû’, nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Haleb: Mektebetü’l-
Matbuati’l- İslamiyye, Beyrut, 1414/1994, s. 232.
106 Kudâî, Müsnedü’ş-Şihâb, I, s. 36-41-63-70-99.
107 Kudâî, Müsnedü’ş-Şihâb, nşr. Hamdi Abdülmecîd es-Silefî, Beyrut: Müessesetü’r-Risale, 1405/1985. 108 Ali Yardım, Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi, Damla yay., İstanbul, 1999.
109 Endülüslü hadis âlimi ve mutasavvıf olan Uklîşî, 485 yılında Daniye’de doğmuştur. İlk eğitimini
babasından aldıktan sonra çeşitli hocaların rahleyi tedrisinden geçmiştir. Özellikle hadis alanındaki eserleriyle tanınan Uklîşî Arap dili, nahiv ve tasavvuf alanlarında da döneminin önemli şahsiyetleri arasında sayılmıştır. Cemal Ağırman, "Uklîşî", DİA, 2010, XLII, s. 71-72.
110 Cemal Ağırman, "Uklîşî", DİA, s. 72. 111 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn, II, s. 1930.
26
okunuş bulunmaktadır. Ebû’l-Fidâ kitabın ismini en-Nücem olarak harekelemiş, M. Yaşar Kandemir hem en-Necm hem de en-Nücem olarak okunabileceğini söylemiştir.112
2.3. el-Erba‘ûne’l-Ved‘âniyye
Ebû Nasr Muhammed b. Alî b. Ubeydillâh b. Ved‘ân el-Mevsılî (v. 494/1100) amcası Ebü’I-Feth Ahmed b. Ubeydullah’dan dinlediği hadisleri Erba‘ûne’l-Ved‘âniyye adlı eserinde rivayet etmiştir. Hz. Peygamber’in (s.a.) zühd ve ahlâka dair konuşmalarının yer aldığı iddia edilen bu kitaba el-Hutabü’l-erba’ûn de denmektedir.113 Her ne kadar İbn
Ved‘ân bu kitabı amcasından rivayet etse de aslında amcası, hadislere bazı filozofların sözlerini karıştırarak senedlerine de meçhul râviler ekleyerek yazılan bu kitabı Zeyd b. Rifâa’dan çalmıştır.114 Sagânî, bu kitabı tamamı mevzû rivayetler içeren kitaplar arasında
saymıştır.
Yûsuf b. İsmâil en-Nebhânî’nin Mecmûʿu’l-erbaʿîn adlı kitabıyla birlikte 1952’de Kahire’de neşretmiştir. Eser, Mehmed Şefik Arvâsî tarafından tahkik edilerek önce Arapça metni, sonra da Türkçe tercümesi ve şerhiyle birlikte neşredilmiştir. Ayrıca eser, Ali Hasan Ali Abdülhamîd’in tahkikiyle basılmıştır.115
2.4. Fedâilü’l-‘amâl
Muhammed b. Sürûr el-Belhî (v. 206/822) tarafından yazılmıştır. Ali el-Kârî bu kitabı Fazlü’l-Ulemâ adıyla müellifini de Şerefeddin el-Belhi adıyla kaydetmiştir.116 Hakkında
terâcim kitaplarında bilgi bulunmamaktadır.
2.5. Vasaya Ali b. Ebî Tâlib (r.a)
Rasulullah’a (s.a.) nispet edilen Hz. Ali’ye (r.a.) tavsiyelerini içeren rivayetlerdir. Hammad b. Amr en-Nasibî tarafından uydurulduğunu belirten Sagânî, kitabın ilk rivayeti hariç diğerlerinin uydurma olduğunu söylemektedir. Bu rivayet “Ey Ali, senin yanımdaki
112 M. Yaşar Kandemir, Mevzû Hadisler, İFAV, İstanbul, 2017, s. 150.
113 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn, I, s. 715. Kâtib Çelebi, bu kitabı eserinde iki farklı isim ile zikretmiştir. Bir
yerde el-Erba´ûne’l-Ved´âniyye (I, s. 60) bir yerde de el-Hutabü’l-erba´ûn olarak kaydetmektedir. Ayrıca İbn Ved’ân’ın vefat tarihini 594 olarak vermiştir.
114 Emin Aşıkkutlu, “İbn Ved’ân”, DİA, 1999, XX, s. 440-441; İbn Ved’ân için bknz.; Zehebî, Siyeru
a’lâmi’n-nübelâ, 1996, XIX, s. 164-167. Zeyd b. Rifâa, ihvân-ı safâ topluluğunun beş kurucusundan biri olduğu düşünülmektedir. (Enver Uysal, “İhvân-ı Safâ”, DİA, XXII, s. 1-6)
115 Zekeriya Güler, İlk Yedi Asırda Hadis İlimleri Literatürü, s. 186. 116 Ali el-Kârî, el-Masnu’, s. 238.
27
yerin Hârûn’un Mûsâ’nın yanındaki yeri gibidir. Yalnız benden sonra peygamber gelmeyecektir.” hadisi Müslim’de geçen sahih bir hadistir.117 Hadisin sebeb-i vurûd’una
baktığımızda doğru anlaşılmadığı görülmektedir. Nitekim Rasulullah (s.a.) Tebük gazvesinde Hz. Ali’yi ardında Medine valisi olarak bıraktığında Hz. Ali “Ya Rasulullah beni kadınlar ve çocuklar içinde görevli mi bırakıyorsun” serzenişi üzerine Rasulullah (s.a.) söz konusu hadisi buyurmuşlardır.118
Ali el-Kârî, “Ya Ali” diye nida ile başlayan Vasaya’ya dair rivayetlerin hepsinin mevzû olduğunu söylemektedir.119
2.6. Hutbetü’l-vedâ
Rasulullah’a (s.a.) nispet edilen Ebû’d-Derdâ’dan (r.a.) rivayet edilen veda hutbesidir. Nasr b. Hadr el-Erbilî (v. 619/1222) tarafından telif edilmiştir.120
2.7. Edebü’n-Nebî (s.a.)
Sagânî’nin hakkında bilgi vermemiş sadece ilk rivayetini zikretmiştir. Kaynaklarda da bu isimde bir kitaba rastlanılmamıştır.
3. ed-DÜRRÜ’L-MÜLTEKAT ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR VE