• Sonuç bulunamadı

1.2.6. Otorite Türleri

1.2.6.2. Kişisel ve Örgütsel Özelliklere Göre Otoriteler

1.2.6.2.1. Bilgisel Otorite

Belli bir konuda uzmanlığa sahip olmanın verdiği bir güçtür. Uzmanlaşma modern işletmeciliğin en önemli niteliklerinden biri olduğu gibi kişilerden tam olarak faydalanmasını da sağlar. Bilgi otoritesi, hiyerarşik kademelere bağlı olmaktan ziyade akıl, zekâ, tecrübe, öğrenme arzusu gibi kişisel özelliklerle de yakından ilgilidir (Şahin, 1999;15). Bu tip bir otorite de kişilerin otoritesi, nihayetinde sadece aklın itaatine ve feragatine dayanmaz. Bilakis kabul edilmeye ve bilgiye yaslanır. Ancak bu bilgi, kişinin yargılarında ve vukufunda bizzat üstün olan bir ötekidir; bir başka ifadeyle, söz konusu otoritenin, kişinin kendi üstünde bir önceliği vardır (Çınar, 2006; 235).

Bilgisel otorite de, bilginin denenmiş olması ve otoriteyi kabul edecek kişileri tatmin etmesi gerekmektedir. Eğer bir bilginin otoritesinden bahsedeceksek, şunu da belirtmeliyiz ki; bir bilgin, ancak yapıtlarına göre ya da kanıtlara göre yargılandıktan sonra otorite sayılır (Mendel, 2005-b; 24). Bu şu anlama gelmektedir ki, bilgisine saygı duyulacak ve itimat edilecek kişinin bilgisi tecrübeyle sabit olmalıdır.

Bilgisel otorite de üzerinde durulması gereken bir diğer önemli husus ta şudur: Bilgili olmak, otorite olmak için tek yeterli şart değildir. Otoriteye maruz kalan kişilerin

de otorite uygulayanın bilgili olduğuna inanması ve ayrıca bilgiye bir değer -ona itaat edecek kadar- biçmesi gerekmektedir. Bu durumda yeterince bilgili olmayan bir kişi dahi bilgili olarak kendini gösterebilirse ya da karşı taraf onun bilgili olduğu inancına kapılırsa bir otorite durumu meydana gelebilir.

Uzmanlar örgüt dışı bağlılıklara, sadakatlere ve statü niteliklerine sahip örgüt üyeleridir. Bireyler olarak uzmanlık alanlarına karşı uzun dönemli bir kariyer taahhütleri altına girmişlerdir. Bunun karşılığında ise, kendilerine özel bir güç türü olan bilgi otoritesi verilmiştir. Bilgi otoritesi ile mevki otoritesi yani hiyerarşi arasında zıtlıklar vardır ve bu ikisi birbiri ile çatışabilir. Bilgi otoritesi komuta zincirine dikeydir ve potansiyel olarak özerktir. Hiyerarşik otorite ile rekabet halindedir ve çoğu zaman yönetimin hiyerarşik otoritesinden çok daha doğrudan bir örgütsel misyona sahiptir (Hodgkinson, 2008; 91). Genelde yaygın olan bir kanaat, tecrübeli ve deneyimli olan kişilerin diğerlerine göre daha bilgili olduğu yönündedir. Fakat günümüzde, özellikle bilimsel ve teknik ilerlemelerin hızlı olduğu kimi mesleklerde, çoğu zaman genç bir çalışan kendinden yaşlı olanlara göre daha bilgili olabilir. Burada verimlilik ilkesi, yaş önceliği üzerine kurulu otorite ilkesinin aleyhine ve yetkin kişiden yana olmaktadır (Mendel, 2005-b; 88).

1.2.6.2.2. Mevkiye Dayanan Otorite

Hiyerarşik basamaklar halinde biçimlendirilmiş bir örgütte, bir üst basamakta bulunan kimse onun altında ve ona bağlı olan basamaklardaki astların üzerinde başka hiçbir şart aranmaksızın emretme ve yöneltme yetkisine sahiptir. Yöneticilere düşen hiyerarşiye saygı gösterme ve dürüst davranmaktır. Astlar da kuralları ve emirleri üstlerden geldikleri için ya da daha rasyonel davranacaklarını düşündükleri için kabul ederler (Şahin, 1999;15-16). Mevkiye bağlı otorite sahibi, bir örgüt hiyerarşisinde ihtisaslaşmanın gereği olarak itaat etmeyi beklemek, emretmek ve bunu kuvvetle istemek hakkına sahiptir. Bu hak üst yöneticilerden alt kademe yöneticilere inildikçe görev alanı, yetki ve sorumluluklar bakımından azalmalar gösterecektir (Aydoğdu, 2001; 23-24).

1.2.6.2.3. Kişisel Otorite

Karizmatik otorite olarak da adlandırılan kişisel otorite, şefin kişisel değerine, onun kutsal karakterine, kutsal ya da örnek karakterine dayanır. Temeli duygusaldır. Đnsanları büyük bir görevi yerine getirecek kişiye terk eder (Mendel, 2005-b; 26). Đnsanların kişiliklerine bağlı olarak gerçekleştirdikleri baskı ve korku gibi psikolojik olaylara dayanmayan manevi düşler, kişisel otorite olarak adlandırılır. Yönetimde etkili sayılabilecek başlıca kişisel özellikler, azim sahibi olma, his ve akıl arasındaki ilişkiler gibi özelliklerdir. Bu özelliklerin uygun bir şekilde bilgi otoritesi ile birleştirilmesi sonucu itaat ettirme gücünün arttığı görülür (Şahin, 1999;16)

Bir otoritenin kurumsal niteliği ne kadar köklü olursa olsun, bu otoriteye boyun eğenlerin onun kişisel niteliğine dikkat etmemeleri imkânsızdır. Geleneksel bir kral ya da bir bürokrat olsun, yönetilen halk her zaman kuralların ötesinde kişisel saygınlığı bulunanlar ve bulunmayanlar arasında bir ayrım yaparlar. Bu tür bir çekiciliği olanlara itaat daha fazla ve kolay olur (Berberoğlu, 1985; 138).

1.2.6.2.4. Manevi Otorite

A.Comte, yeni “pozitif felsefe”nin, eski düzenin yerini alacak yeni bir “toplumsal itaat” biçimini, bir “pozitif hiyerarşi”yi meşru kıldığı görüşündeydi. Yeni “manevi iktidar” topluma rehber olacak “ahlakı” kuracaktı; bunun rolü “fikirlerin üzerinde hükümet etmek, yani çeşitli toplumsal ilişkilerin tabi olması gereken ilkelerin konulması ve sürdürülmesi olacaktı. Hem eğitsel işlevi hem de toplumsal çatışmalara düzenli şekilde müdahale etmesi nedeniyle etkin olacak bir otorite uygulayacaktı. Comte, bunun yeni bir otorite ilkesi “çağdaş bir manevi iktidar” olduğuna açıkça inanıyordu (Lukes, 2002; 643). Comte’nin inandığı ve yapmaya çalıştığı şey, tam da bizim açıklamaya çalıştığımız manevi otoriteye denk düşmektedir. Manevi otorite, toplumsal ya da örgütsel itaati gerçekleştirmek için fikirlere hükmedecek, toplumsal ya da örgütsel ilkeleri oluşturacak ve bunların işlemesini, sürdürülmesini sağlayacaktır. Ancak günümüzde, genel refah ve toplu eğitimin yaygınlaşması, medya ve iletişimdeki teknolojik ilerlemeler, algılanan yaşam kalitesindeki düşüş, dini ve ruhani değerlerin yitirilmesi, yabancılaşma ve anlamın kaybedilmesi, politikacılar ve yöneticilerin

çoğunun hamurunun çok sıradan olduğu yönündeki gitgide keskinleşen algılama gibi nedenlerle, geleneksel diye adlandırılan manevi otorite zayıflatılmış ve otoriterlik karşıtı bir iklim oluşturulmuştur. Bu nedenlerle yöneticiler, daha açık bir biçimde uzlaştırıcı, iletişimde daha ikna edici, girdileri daha kabullenici olmalıdır. Bu süreçte ödün verme ve genişletilmiş katılımcı karar alma süreçleri gibi yapısal değişiklikler de gündeme getirilebilir (Hodgkinson, 2008; 93).

Bütün bu değerlendirmelere rağmen günümüz iş örgütlerinde, bir yöneticinin manevi otoriteye sahip olması imkânsız değildir. Onun astları üzerinde etkisinin sadece itaat ettirme yönünde değil; sürükleyici olma, kendisini taklit ettirme, hayran olma şeklinde ortaya çıkması mümkündür. Manevi otoriteye sahip kişilere genelde lider adı verilir. Manevi otorite sahibi kimse bütün icraatlarında kendisini takip edenler tarafından yetenek ve adalet hisleriyle değer kazanır (Şahin, 1999;16)