• Sonuç bulunamadı

BOŞANMANIN ÇOCUKLARLA İLGİLİ HUKUKİ SONUÇLAR

F. Kişisel İlişki Kurma Hakkının Cebri İcra Yolu İle Uygulanması 1 Genel Olarak

2. Kişisel İlişkiye Dair İlâmların İcrası

Çocuklar hakkındaki ilâmların icrası, verilecek ilâmın niteliğine göre; “çocuk teslimine ilişkin” veya “çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin” olmasına göre, ayrı ayrı düzenlenmiştir. Çocukla kişisel ilişki kurulması hakkındaki ilâmın gereğini yerine getirmek, belirli sürelerle tekrarlanan, devamlı bir durumu içermektedir670.

Kanun koyucu, ayrıca; çocukların, ilâmın icrasından olumsuz etkilenmelerinin önüne geçmek için, özel düzenlemeler getirmiştir. Bu çerçevede, çocukların teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilâmların icrası; icra müdürü ile birlikte, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın, bunların bulunmadığı yerlerde, bir eğitimcinin hazır bulunması suretiyle yerine getirilir671 (İcra ve İflâs Kanunu madde 25/b).

665 Akıntürk, Boşanma, ss. 200-201; Akıntürk, Aile Hukuku, s. 306; Serdar, Kişisel İlişki, s. 768. 666 Serozan, Yetersizlikler, s. 400.

667 Serozan, Yetersizlikler, s. 400.

668 Bkz. Akıntürk, Boşanma, s. 201; Serdar, Kişisel İlişki, s. 768.

669 Serozan, Yetersizlikler, s. 400. Benzer yönde, Grassinger, ss. 195-196.

670 Hakan Pekcanıtez ve diğerleri, İcra ve İflâs Hukuku, 6. Bası, Ankara, 2008, s. 395.

671 Bkz. “Küçüğün velayetinin Mahkemece şikayetçi anneye bırakıldığı anlaşılmaktadır. İİK’ya 4949

sayılı Kanunla eklenen 25/b maddesi aynen ‘…’. Bu maddede amaç uzun vadede velayetin kendisine bırakılandan çocuğu alıp, şahsi münasebet için diğer tarafa verilmesi sırasında çocuğun psikolojik yönden etkilenmemesini sağlamaya yöneliktir. Kaldı ki, çocuk babaya teslim edilirken ilgili maddede belirtilen kişilerden yararlanılmamıştır. Yukarıda açıklandığı üzere küçüğün velayeti anneye verildiğine göre, babaya şahsi münasebet tesisi için bırakılan çocuğun tekrar anneye geri verilmesinde maddede öngörülen kişilerin bulunmasına gerek yoktur. Mahkemece şikayetin kabul edilerek icra müdürünün işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilerek

İcra ve İflâs Kanunu’nun 25/a maddesinde, çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilâmların icrası, özel olarak düzenlenmiştir. Velâyet hakkına sahip veya çocuk fiilen kendisine verilmiş kişi, çocukla kişisel ilişkide bulunma hakkına sahip olan kişinin, çocukla kişisel ilişki kurma hakkını kullanmasına izin vermezse; kişisel ilişkiyi öngören ilâmı, hak sahibi, icraya koyarak takip talebinde bulunabilir (madde 25/a). Bu talebi alan icra memuru, borçluya (velâyet sahibi tarafa), bir icra emri gönderir. Bu icra emrine, İcra ve İflâs Kanunu’nun 24. maddesindeki genel hususlardan başka; çocuğun, ilâm hükümleri dairesinde, lehine hüküm verilen taraf ile kişisel ilişkide bulunmasına engel olunmaması, aksi takdirde hükmün zorla yerine getirileceği ve İcra ve İflâs Kanunu’nun 341. maddesine göre cezalandırılacağı ihtarı da eklenir. Borçlu, bu emre uymazsa, ilâm hükmü zorla yerine getirilir ve çocuk, ziyaret hakkı sahibine, ziyaret amacı ile teslim edilir672.

Cebri icraya, çok istisnai durumlarda başvurulmalıdır. Çünkü, çocuğun resmi otorite kullanılarak teslim edilmesi, çocukta kalıcı izler bırakabilir673. Özellikle, bu hususta, İcra ve İflâs Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair 4949 sayılı Kanun ile eklenen İcra ve İflâs Kanunu madde 25/b hükmünde, çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâmların icrasında uzman bulundurulmasının düzenlenmiş olması, olumlu bir adım olarak görülmektedir674.

İlgili madde düzenlemesiyle, kanun koyucu, çocuk teslimine ilişkin ilâmların icrasında, çocuğun yüksek yararlarının korunması amacıyla, icra müdürünün yanında, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın; bunların bulunmadığı yerlerde ise bir eğitimcinin, mesleki bilgi ve tecrübesinden yararlanılması amacıyla, hazır bulundurulması öngörülmüş; böylece, çocuğun, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde öngörülen yüksek yararı gözetilmek ve Sözleşme’nin 9. maddesinde yer alan ilkelere uyum sağlanmak

işlemin reddi yolunda hüküm kurulması isabetsizdir.” Y. 12. HD, 20.12.2004, 21711/26246

(MİHDER, S:3, 2006, s. 1458).

672 Bkz. Serdar, Kişisel İlişki, s. 769.

673 Fatma Özdemir, “Boşanmada Çocuğun Korunması”, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Günleri,

17-18 Kasım 1995, İstanbul Barosu Yayını, S:22184, s. 161.

suretiyle, çocuğun, psikolojik yönden rahatsız edici unsurlardan etkilenmesinin önlenmesi amaçlanmıştır675.

Kanun koyucunun amacının, çocuğun yararının, icra aşamasında üstün tutulması olduğu; İcra ve İflâs Kanunu’nun 25/b maddesinin gerekçesinden de açıkça anlaşılmaktadır. Zira, gerekçede, “Çocuğun -ülkemizin de taraf olduğu- Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de öngörülen yüksek yararının gözetilmesi ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça, ana-babanın ikisiyle de düzenli biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına, sözleşmenin 9’uncu maddesi uyarınca taraf devletlerinin saygı gösterecekleri esasına uyum sağlanması amacıyla” 25/b maddesinin düzenlendiği ifade edilmiştir.

Kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hükmün icrasında; İcra ve İflas Kanunu’nun madde 25/a ve 25/b hükümlerinin uygulanması kapsamında, zor kullanılmasının mümkün olup olamayacağı hususunun, ikiye ayrılarak incelenmesi gerekir. Mahkeme kararı ile düzenlenmiş olan kişisel ilişkinin kurulmasını engelleyen, yani kişisel ilişkiyi reddeden taraf, çocuk da olabilir; velâyet hakkına sahip ya da çocuğu fiilen yanında bulunduran kişi de olabilir676. Her iki durumun, ayrı ayrı irdelenmesi gerekir.