• Sonuç bulunamadı

1.2.4.1. Eysenck’in Kişilik Modeli

1.2.4.1.1. Kişiliğin Hiyerarşik Yapısı

Eysenck bir kişilik faktörünün belirlenmesi için dört temel kriter belirlemiştir.

Bu kriterler ve Eysenck’in modelindeki karşılığı şöyledir (Feist ve Feist, 2008, s.408): İlk olarak, bir faktörün varlığı için psikometrik kanıt oluşturulmalıdır. Bu kritere göre, faktör güvenilir ve tekrarlanabilir olmalıdır. Yani diğer araştırmacıların da aynı sonuçları bulması, P, E ve N’yi tanımlayabilmesi gerekir. İkincisi, bir faktör kalıtsallığa sahip olmalı ve genetik bir modele uygun olmalıdır. Bu kriter öğrenilmiş özelliklerin ve dinî veya politik inançların etkisinin ortadan kaldırılması açısından önemlidir. Üçüncüsü, faktör teorik olarak anlamlı olmalıdır. Eysenck, araştırmalarının başlangıcında ve sonrasında teoriyle mantıksal tutarlılığı olan verileri toplayarak tümdengelim metodunu kullanmıştır. Dördüncü ve son kriter olarak, bir faktörün sosyal yansımaları olmalıdır. Yani matematiksel olarak türetilmiş faktörlerin uyuşturucu bağımlılığı, sporda performans, psikotik davranışlar, suç işleme, sağlık, eğitim gibi sosyal değişkenlerle ilişkisi ortaya konmuş olması gerekir. Bu kriterler açısından değerlendirildiğinde Eysenck’in kişilik

modelindeki temel faktörler, güçlü psikometrik kanıtlara sahiptir ve kişilikle ilgili yapılan hemen hemen tüm faktör analitik çalışmalar sonucunda tekrar tekrar elde edilmiştir. Yapılan araştırmalar faktörlerin biyolojik temellerinin varlığını ortaya koymuştur. Modeldeki temel üç kişilik faktörü teorik olarak tutarlıdır. Son olarak, yapılan birçok çalışma bu üç faktörün uyuşturucu bağımlılığı, cinsel davranışlar, kalp rahatsızlıkları, kanser, yaratıcılık, suç ve eğitim gibi sosyal konularla ilişkili olduğunu göstermiştir.

Herhangi bir bilim için sınıflandırmanın (taxonomy) nedensel analizlerden önce geldiğini söyleyen Eysenck (1991), bu kriterleri temel alarak gerçekleştirdiği faktör analizleri sonucunda, kişiliğin yapısını üç ana temel faktörle açıklamıştır. Bu üç faktör hiyerarşik bir modelle oluşturulmuş ve faktör analizindeki proseslere uygun olarak inşa edilmiştir. Veri toplamak ve ölçüm yapmak için kullanılan soru listeleri ve değerlendirmeler, spesifik tepki seviyeleri ve alışılmış tepkilerden seçilmiş itemlerden oluşmuştur. Bu itemlere büyük veri setlerinden bir dizi boyutların çıkarılmasını sağlayan faktör analizinin uygulanması sonucunda, itemler arasındaki korelasyonların oluşturduğu kümelenmeler, tip ve vasıf seviyelerindeki faktörleri ortaya çıkarmıştır. Eysenck’in teorisinde “vasıf” (trait-ayırt edici özellik) ve “tip”

(type) kavramları temel kavramlardır. Daha sonra geniş bir şekilde açıklanacağı gibi, Eysenck, “tip” kavramını kategorik yaklaşımlardaki anlamda kullanmaz, onun tip kavramı daha çok hipotetik (varsayımsal) bir kavramdır. Bu kavramı ele alınan vasfın (trait) ya da boyutun (dimension) daha iyi anlaşılması için tercih eden Eysenck’e göre, vasıf, kişinin belli bir şekilde davranma eğilimlerinin, “tip” ise vasıfların bir kümelenmesidir. Modelde bireyin kişilik vasıfları ve davranışlar, genelliklerine ve önemlerine göre hiyerarşik bir şekilde düzenlenmiştir. Eysenck bu hiyerarşik yapıda kişilik ve davranış organizasyonunu dört seviyede değerlendirmiştir (Eysenck, 1990,s.244). Şekil 1’de bu hiyerarşik yapının genel özellikleri, Şekil 2, 3 ve 4’te ise Psikotizm, Dışadönüklük ve Nörotisizm boyutlarını oluşturan vasıflar görülmektedir.

Şekil 1. Eysenck’in 4 seviyeli hiyerarşik kişilik yapısı (Eysenck, 1990, s.246)

Bu hiyerarşik yapıya göre , (Şekil 1’de de görüleceği gibi) en genel olan, üst düzeyde “tipler” ve en az genel fakat özgül düzeyde “spesifik tepkiler” yer alır.

Arada ise “alışılmış tepkiler” ve “vasıflar” bulunmaktadır (Larsen ve Buss, 2008 s.

76):

Birinci seviyede bulunan ve Şekil 1’de S.T1, S.T2... simgeleriyle gösterilen spesifik tepkiler, bir kez gözlenen ve bireyin genel bir özelliğini oluşturmaları şart olmayan tekil davranışlardır. İkinci seviye ise, Şekil 1’de A.T1, A.T2… simgeleriyle gösterilen “alışılmış tepkiler” seviyesidir. Bu tepkiler, aynı koşullar altında tekrar tekrar ortaya çıkan spesifik tepki kümelerinden oluşmaktadır. Alışılmış tepkiler, kişilik organizasyonunun en alt düzeyi olarak tanımlanmaktadır. Bu seviye, tekrarlanan bir durumda davranışın tutarlı bir şekilde ortaya çıkacağını ifade etmektedir. Bu noktada birçok kişilik tanımında ‘tutarlılık’ kavramının önemli bir yere sahip olduğunu hatırlatmak yerinde olacaktır. Bu tepkiler, kişinin karakteristik davranışıdır ve kişi hakkında nerede nasıl davranacağını tahmin edebilmemizi

sağlayan tepkilerdir. Üçüncü seviye, “vasıflar seviyesi”dir ve Şekil 2’de bunlar Psikotizm boyutunda “anti-sosyallik”, “dürtüsellik”, “yaratıcılık” vb.; Şekil 3’te Dışadönüklük boyutunda “sosyallik”, “heyecan arama”, “aktiflik”, “canlılık” vb. ve Şekil 4’te ise Nörotisizm boyutunda “kaygı”, “suçluluk hisleri”, “gerginlik”,

“duygusallık” vb. olarak örneklendirilmiştir. Bu vasıflar, alışılmış tepkiler arasında gözlenen korelasyonların bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Son olarak dördüncü seviye, vasıfların bir araya gelerek kümelendiği “tip” seviyesidir. Bu seviyede

“Dışadönüklük”, “Nörotisizm” ve “Psikotizm” yer almaktadır ve bunlara en üst seviyede yer aldıkları için süper faktörler de denmektedir.

Eysenck’e göre (1951) kişiliğin hiyerarşik modeli aynı zamanda kişilik yapısına ilişkin deneysel olarak elde edilen olguların çoğunluğunu temsil yeteneğine sahiptir. İlerde örneklerini sunacağımız deneysel verilerle faktör analizi sonuçlarının paralelliği teorinin güçlü yönlerindendir.

Şekil 2. Psikotizmin hiyerarşik yapısı (Eysenck, 1990, s.246)

Şekil 3. Dışadönüklüğün hiyerarşik yapısı (Eysenck, 1990, s.246)

Şekil 4. Nörotikliğin hiyerarşik yapısı(Eysenck, 1990, s.246)

Eysenck hiyerarşinin tepesini “tip seviyesi” olarak ifade etmesine rağmen dışadönüklük, nörotisizm ve psikotizm tip değil boyutturlar ve bundan dolayı herhangi bir kişi bu üç boyutta değişik derecelere sahip olabilir (Hampson, 1985, s.

45– 46). Yani hiçbir kişi P, E, ve N boyutlarında yüzde yüz veya yüzde sıfırlık bir düzeyde olmak zorunda değildir. Kişi bu üç boyut kontinyumunda değişik

derecelerde yer alabilirler. Örneğin bir kişi yüksek P, orta derecede E ve düşük N değerine sahip olabilir.

Tip seviyesindeki üç boyuttan birinde bir kişinin derecesinin bilinmesi onun spesifik tepkileri, alışılmış tepkileri ve vasıflarının derecesi hakkında tahminde bulunabilmemizi sağlar. Fakat bu tahmin hiyerarşinin alt basamaklarında daha az güvenilir bir hale gelir.

Wakefield’in (1979) Eysenck’in ölçme araçlarını kullanarak öğrencilerle yaptığı çalışma sonucunda elde edilen psikotizm, dışadönüklük ve nörotisizm boyutlarının çeşitli kombinasyonlarına karşılık gelen kişilik özelliklerinin bulunduğu tablo bu konuda iyi bir örnektir (bkz. Tablo.1, akt. Center ve Kemp, 2003).

Tablo 1. Psikotizm, Dışadönüklük ve Nörotisizm boyutlarının kombinasyonlarına karşılık gelen kişilik özellikleri (Center ve Kemp, 2003, s.80)