• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.5 Kültürlerarası İletişim

2.5.2 Kültürlerarası İletişimde Temel Öğeler ve İletişim Biçimler

2.5.2.3 Ekstrasözel Öğeler

2.5.2.3.3 Kişilerarası Uzaklık (Mesafe)

Bireylerle, iletişimde bulundukları kişiler arasında oluşturdukları alan, ilişkilerinin düzeyini belirlemektedir (Mısırlı, 2010: 81). Etkileşim içinde

olanların aralarındaki mesafe ve mekânsal ilişkiler, iletişimsel sinyaller olarak, etkileşimin bütün safhalarında önemlidir. Bunların kabul edilebilirlikleri başlangıç safhasında belirlenmektedir. İletişime girilen mekânda göreceli kavramlar olan yakın ve uzağın somutlaşması, öncelikle iletişime katılanların bireysel koşullarına göre gerçekleşse de, temelde kültürel beklenti normlarının çerçevesinde gerçekleşmektedir (Oksaar, 2008: 62).

Kişilerarası uzaklık kültürden kültüre önemli ölçüde değişen bir unsurdur. Örneğin, Amerikalılar etraflarında büyük boşlukların olmasını istemekte ve bu olmadığında kendilerini kalabalığın içerisinde hissetmektedir. Bununla beraber faklı kültürlerdeki bireyler daha az kişisel mesafeyi görmekte ve kalabalıktan rahatsız olmamaktadır. Bu tip insanlar Amerikalıları soğuk olarak algılarken, Amerikalılara göre de bu insanlar kaba ve dikkat çekme meraklısı olarak algılanmaktadır (Spinks ve Wells, 1997: 288).

Her insan en azından belirli zamanlarda, kendine ayrılmış, başkasının girmeyeceği, kişisel bir mekana gereksinme duymaktadır. Eğer bir başkası bu mekana izinsiz olarak girerse, saygısız, ölçüsüz ya da saldırgan bir kişi olarak değerlendirilmektedir. Biyologlar, hayvanların da bu tür bölgelere sahip olduklarını belirtmektedirler. Ancak hayvanların kontrol ettikleri bölgelerin genişliği cinse bağlı olduğu halde, insanların kişisel mekanları kültürden kültüre farklılık göstermektedir (Kartarı, 2006: 173).

İletişim anındaki bireyler arası mesafeye ilişkin olarak kültürlere özgü davranış kuralları vardır. İnsanlar bu kuralları kendi kültürlerinde öyle otomatik olarak uygularlar ki, bunların farkına çoğunlukla, ancak başka birisi ihlal ederse varmaktadırlar. Bir başkasına ne kadar yakın durulabileceği doğaldır ki, sosyal faktörlerin yanı sıra durumla ve konuyla ilgili faktörlere de bağlıdır. Ancak başlangıç noktasını, etkileşime katılanların kişisel mekân duyguları oluşturmaktadır. Örneğin, iletişim kurma konusunda girişken ve çekingen kültürlerden gelen bireylerin durumunda olduğu gibi, bir uyuşma söz konusu olmazsa, bu durum, aralarındaki ilişkiyi ve iletişimi olumsuz yönde etkileyebilir. Güney Avrupalılar, Araplar ve Orta Amerikalılar gibi konuşkan ve girişken kültürden gelen insanlar, Kuzey Avrupalı ve Asyalılar

gibi içine kapanık, çekingen kültürden gelenlere göre, iletişim sırasında muhataplarıyla aralarında daha az mesafe bırakmaktadırlar (Oksaar, 2008: 63).

Her insanın kendine özgü bir alana gereksinim duyduğu, bu alanı algılayışının, düzenleyişiniin ve bu alanı koruma çabasının bulunduğu ifade edilmektedir. Aynı zamanda her bireyin bu alana ilişkin, çevresindeki kişilere belirli mesajlar ilettiği de açıklanmaktadır. Kişinin çevresinde oluşturduğu bu alanın sınırlarını mahrem alan (gizli alan), kişisel alan, sosyal alan (toplumsal alan) ve genel alan (kamusal alan) olmak üzere dört grupta sınıflandırılmıştır (Gürüz ve Eğinli, 2008: 201). Şekli 5’de bu mesafeler gösterilmektedir.

Mahrem alan 0-25 cm Kişisel alan 25-80 cm Sosyal alan 80-200 cm Genel alan 200 cm den fazla

Şekil 5. Kişilerarası Mesafeler

Kaynak: Mısırlı, İrfan. (2010). Genel ve Teknik İletişim Kavramlar İlkeler Uygulamalar. (5. Baskı). Ankara: Detay Yayıncılık.

Mahrem Alan: cinsiyetle ilgili olan ve diğer her türlü dokunmayı içeren

etkileşim bölgelerini kapsamaktadır (Kartarı, 2006: 176). İnsanın psikolojik korunma sınırına mahrem alan denir. İnsanların çok yakınları ile paylaştıkları bir çeşit korunma alanıdır. 0-25 cm yakınlık içine sadece özel duygusal ilişkide olunan kişiler alınmaktadır. İlk 15 cmde konuşulanlar genelde çok özel konular, 15-35 cm arası gizli konular olarak değerlendirilmektedir. Çok yakın mahrem alan kişilerin birbirlerine temaslarını kapsamaktadır. İki sevgili, anne ve oğlu arasındaki etkileşimde birbirlerini öpmeleri, el ele tutuşmaları ve sarılmaları bu paylaşım alanı içinde oldukça normal kabul edilmektedir (Gürüz ve Eğinli, 2008: 202).

Akdeniz kültürlerinin üyeleri, birbirlerine Kuzey Avrupalılar, Kuzey Amerikalılar ve İngilizlerden daha yakın durmaktadır. Otobüs, tren ve

otomobille yolculuk yapan, kahvelerde ve hatta evlerinde oturan Akdenizliler, diğer kültürlerin üyelerine bakarak “birbirlerine sokulmuş” bulunmaktadırlar. Ancak bu kültürlerde de, toplumun üst tabakalarında bireyler arasındaki mesafenin geniş halk kesimindekinden daha çok olduğu gözlenmektedir (Kartarı, 2006: 174).

Kişisel Alan: kişiler arasında samimi ilişkilerin bulunması, sevgi ve

saygı ilişkisinin yaşanması durumunda ortaya çıkan alan kişisel alan olarak adlandırılmaktadır. Sosyal ortamlarda, işyerinde birbirini tanıyan ve arkadaş kabul eden insanlar, birbirleriyle bu mesafe içinde ilişki kurmaktadır. Kişisel alanda kişilerin egemenlik altında tutmak istedikleri ve kendileri için bir hareket alanı bıraktıkları görülmektedir. Kişisel alan içerisindeki ilişkilerde saygının korunması temel alınmaktadır (Gürüz ve Eğinli, 2008: 202).

Kuzey Amerikalılar, kişisel alanda birbirleri ile daha bir samimiyet içinde konuşurlarken, konuşanlar arasındaki mesafenin yaklaşık bir metreyi bulduğu sosyal alanda normal konuşmaktadırlar. Ancak, Yakın Doğu ve Latin Amerika ülkelerinde konuşurken samimi ve kişisel alan kullanılmaktadır. Konuşulan kişiye dokunulacak ya da nefesi hissedebilecek kadar yakın olunabilmektedir (Oksaar, 2008: 64).

Örneğin Almanlar kişisel alanını korumak için her türlü çabayı göstermektedir. Almanlar, evlerinin balkon ve bahçelerini, başkalarının kendilerini göremeyeceği şekilde düzenlemektedir. Almanya’da çok sayıda, ses geçirmeyen ve gizliliği koruyan çift kapı bulunmaktadır. Bu durum, içeridekilerin rahatsız edilmemesi gerektiği mesajını vermektedir. Açık kapılar Almanlar için düzensizlik ve savsaklamanın göstergesi olarak algılanmaktadır (Kartarı, 2006: 174).

Sosyal Alan: kişilerin toplumsal rolleri, statüleri vb. konumlar nedeniyle

oluşmaktadır. Kişiler, kendilerini içinde bulundukları ortama göre konumlandırarak etrafındaki sınırlarını da buna göre belirlemektedir. Genellikle resmi bir özelliğe sahip olan bu tür iletişimde, bilgilendirme, ortak

hareket etme ve işlevsellik sağlama gibi amaçlarla sosyal alan oluşturulmakta ve sürdürülmektedir (Gürüz ve Eğinli, 2008: 202).

Kişisel mekâna saygı göstermemek, Kuzey Avrupa kültüründe büyük bir nezaketsizlik sayılmaktadır. Teklifsiz bir şekilde başkasının özel alanına girilmemelidir. “Bu sandalye boş mu?” ya da “Yanınıza oturabilir miyim?” gibi sorular - tanıdıklar arasında dahi olsa- bunun göstergeleridir. Hamburg’da bir lokantada yabancı birisinin yanında oturmak nezaketsizlik sayılırken Münih’te bunu yapmak saygısızlıktır (Oksaar, 2008: 65).

Genel Alan: toplumsal yaşamda diğer bireylerle karşılaşılan bölgeyi

belirlemektedir (Kartarı, 2006: 176). Yakın genel alan, 2.5-5 m arasıdır ve daha resmi bir dil ve yüksek ses gerekmektedir. Uzak genel alan ise 5 m den fazladır. Kişiler bu alan içerisinde ilişkilerini “yabancılık” sınırlarına göre düzenlemektedir (Gürüz ve Eğinli, 2008: 202).

Örneğin, bir Latin Amerikalı ile bir Kanadalı etkileşimde bulunurken, Latin Amerikalı muhatabına yaklaştıkça, o geri çekilmeğe çalışacak ve aralarındaki mekansal davranış farklılıkları yüzünden, yanlış anlamalar ortaya çıkacaktır. Farklı mekan kavramları, mekan aracılığıyla gönderilen mesajların yorumunda da farklılaşmayı beraberinde getireceğinden, kültürlerarası iletişimde yanlış anlamaların ortaya çıkması doğal kabul edilmektedir (Kartarı, 2006: 177).