• Sonuç bulunamadı

Kişiler Dünyası (Karakter Yapısına Göre)

1.3. Eserleri

2.1.3. Yeşil Peri Gecesi

2.1.3.7. Kişiler Dünyası (Karakter Yapısına Göre)

Başkişi

Şebnem romanın başkişisidir. 70’li yılların sonundan başlayarak 2000’li yılların ilk yarılarına kadar uzanan bir yeniden doğma mücadelesinin kadın kahramanı roman boyunca yaşadıklarını anlatır. Mutlu bir çocukluktan, güzelliğinden başka hiçbir şeyi elinde kalmayan, toplumun riyakârlığına karşı tek başına savaş açmış “Donna Kişot” un (YPG, s.427) hayat hikâyesidir.

Şebnem annesi gibi güzelliği ile dikkat çekmeye başladığı yaşlardan itibaren taciz edilmeye, güzelliğinin bedelini ödemeye, toplum tarafından kullanılmak istenmeye, kurban edilmeye başlar. Bu durum onu yalnızlığa, birey olarak toplumdan intikam almaya yöneltir. Eşi Osman ve Osman’ın kardeşi Teoman da onu maddi çıkarlarına kurban ederler ve onu “çirkef çukurun[a]” (YPG, s.430) atarlar.

Şebnem ilk ve en büyük acıyı babası iş kazası sonucunda ameliyatlar geçirdiği sırada Süleyman amcasını annesinin bacakları arasında görmesiyle yaşar. Bu olaydan sonra

48

Şebnem bir boşluğun içerisine girer. Annesi tarafından terk edilir. Akrabaları tarafından sevilmez. Sevgilisi Ali de Şebnem’i terk eder. Bu olay Şebnem’i ikinci kez yıkıma götürür. Eşi Osman ve Osman’ın kardeşi Teoman tarafından Uluçmüdür’e arzu nesnesi olarak sunulur. Mahallerine yeni taşınan Köpekli Lokantacı, Osman’ın arkadaşlarından biri olan basçı, lise yıllarındaki İngilizce öğretmeni Seçkin Bey, Fikriyanım kapıcılarının oğlu Barbaros, annesinin ikinci eşi Doktor Ekrem tarafından tacize, aşağılanmaya, hakarete uğrar. Başkişi birey olarak hiç olduğunu duyumsamaya başladığı andan itibaren topluma doğru varoluşunu gerçekleştirmek için dış dünyaya açılır. Bir boşluk içinde kendini bulan bilinç, boşluk olarak kalmaz. Boşlukta yaşayamayan bilinç, hiçlikten oluşa geçer. Çocukluk yıllarında yaşanan travma, kadın kimliğini nesneleştiren toplumun arzuları Şebnem’i hiçliğinin bilincinde olan bir varlık olarak onu yalnız bırakır, [k]endini yabancılar” (YPG, s.307). Yaşadığı çevreye uyumsuz, yabancılaşan Şebnem sonuç olarak mutsuzdur. Mutsuz bir yaşamda “içimize hayatta kalma kuşkusunu düşürdüğünde, varoluş soluklaşır ve artık olmaz. Ve kendimizi yeniden Ümit’e uyarlamaktan korkarız… mutsuzluğumuza ihanet etmekten, kendimize ihanet etmekten…” (Cioran, 2014: 68) çekinir hale gelinir.

Norm Karakter

Yeşil Peri Gecesi romanında başkişinin gerçek aşkı ve sevgiyi bulduğu Ali ile başkişiye varoluşunu hatırlatan Gün norm karakterler olarak görülür.

Kendinden ve çevresinden kaçan başkişi Şebnem gerçek sevgiyi bulduğu ve aşkı gerçek anlamda yaşadığı Ali’ye sığınır. Ali’den önce ve sonra birlikte olduğu kişilere rağmen her daim yalnızlık hisseden başkişi her şeyi geride bırakmak ister. Ali onun için sığınacağı bir liman olur. “Ömrü sevilmek için geçen” (YPG, s.18). Şebnem 23 yıl ayrı kaldığı tek sevdiği erkek olan Ali’nin kapısını çalar. “‘Beni bu gece misafir et.. senden başka kimsem yok..’ diyebilmişti[r]” (YPG, s.54). Ali Şebnem’e sahip çıkmasıyla onun kaderini kendi kaderiyle birleştirir. Şebnem’i toplumun elinden alarak, onun bedensel ve ruhsal gelişimini Ali tamamlar.

Ali ile 19 yaşında tanışan Şebnem hayatının dönüm noktası olacak günleri yaşar. Phoneix dergisine kapak kızı olmak, kendini yakmak, ailesinden intikam almak için

49

çabaladığı bir dönemde karşısına çıkan Ali kolalı mendiliyle - mendil annelik imgesidir. Bu imge güçlü bir annelik alanı olan yuvayı yaratır.- annesiyle yaşadığı ev ile Şebnem’e babasını, yuvayı, aileyi, anne sevgisini verir. Ali’yle ayrıldıktan sonra Şebnem kendini arzu nesnesine dönüştürenlere karşı mücadele eder. Bu mücadele sonunda “uyanış olur; zihnin berraklaştığı ama başın ağırlaşıp yüreğin çarpmakta olduğu hissedilir”( Sartre, 2011: 498). Şebnem akrabası Selda’nın yardımı ile mücadelesinde başarılı olur. Kendini mutlu ve güvende hissettiği Şile’de Ali’yle beraberdir. Hayatında önemli bir yeri olan arkadaşı Gün’ün kucağında öldüğü otelde, aynı odada Ali’yle “yüzyıl uyumaya” (YPG, s.463) yatar.

Şebnem Gün ile Phoneix dergisine kapak kızı olmak istediği dönemde tanışır. Gün ve sevgilisi Kubi Molla Bayırı’nın döküntü apartmanlarından birinin bodrum katındaki stüdyolarında fotoğraf çekimleri yapar. Şebnem’in Phoneix’te mart ayında yer alan pozlarını Gün ve Kubi çeker. Bu pozlarla Şebnem toplumdan, akrabalarından intikam alacağını düşünür. Vicdanlarında derin yaralar yaratıp, rüyalarında onlara karabasanlar gördürecektir. Bu pozlardan sonra arkadaş olan Gün ve Şebnem Gün’ün kansere yenik düşeceği zamana kadar hiç ayrılmazlar.

Ortaköy’de küçük bir evde yaşayan Gün ve Kubi’nin daimi misafiri Şebnem’dir. Şebnem Gün ile kendi arasında benzerlikler kurar. “Her şey haddinden fazla zavallıydı. Gün ve Kubi en az benim kadar zavallıydı” (YPG, s.198). Hayatın kendilerine yaptığı haksızlıklar en büyük ortak noktalarıdır. İkisi de hayata karşı öfkelidir.

Gün zamanla Şebnem’in arkadaşı sonra da kardeşi olur. Şebnem’i yaptığı hatalardan zaman zaman kurtaran, ona sahip çıkan, güzelliğini kıskanmayan tek kadındır.

Pek çok manyakla veya ciğeri beş para etmez para etmezle çıkmamı Gün engellemişti. Bana akıl vermişliğinin, bir tür annelik etmişliğinin yanında, dayaktan kurtarmışlığı, beni aşağılayan, hırpalayan hayvanların yakasına yapmışlığı da vardı sağlıklı zamanlarında. (…) Yine olmadık heriflere tutulurdum. Annemin yerini tutan Gün’ü üzmek pahasına (YPG, s.239).

Hayatta karşı tek başına mücadele eden, yaşamda tutunmaya çalışan, özyıkım arzusu içinde olan Şebnem’i koruyup kollayan tek kişi Ali’den sonra Gün olur. Eşi Osman’la tanışmasını sağlayan da yine Gün’dür.

50

Kart Karakterler

Yeşil Peri Gecesi romanında tek bir özelliği temsil edenler Şebnem’i hayatın kıyısına atan annesi, Süleyman Amca, Osman, Teoman’dır. Kart karakter olan bu kişiler ikiyüzlü, yozlaşmış, benliklerinden uzaklaşmış, menfaatin, paranın, 1980 sonrası oluşan yeni düzenin değer yargısı olmayan bireyleridir. Romanda yer alan metinlerarasılık bağlamındaki alıntılar, şiirler bu kişilerin toplumsal ve bireysel anlamdaki değerlerini imler. Percy Lubbock’un belirttiği gibi, “sahnede konuşan, rollerini oynayan insanların yerini şimdi sayısız duygu ve düşünce imgeleri almıştır” (Aytür, 2009: 213). Bu imgelerin başında da aile, mutsuzluk, sevgisizlik, ikiyüzlülük, yozlaşma, yalnızlık, aşk gibi duygular yer alır.

Şebnem’in Süleyman amcasını annesinin bacaklarının arasında görmesi ile mutlu çocukluk yılları sona erer. Babasının, kardeşi ve eşinin arasındaki ilişkiyi hissettiğine emin olan Şebnem, babasının tepkisizliğine isyan eder, onları “Habil ve Kabil” e (YPG, s.313) benzetir. Babanın uzuv kaybı evdeki yok oluşunu, işlevsizliğini imler. Kazadan sonra kolu kopan baba, hastalanan- aldatılan - kendini deliliğe vuran baba aşamalarını takip eder.

Babam bana bilinçli bir şekilde kafayı yemiş numarası yapıyordu. Böylece beni affet demek istiyordu: Benim hayata gücüm yetmedi kızım. (…) Mağdurun özür dileme biçimi buydu(YPG, s.408).

Gerçek aşkı ve sevgiyi bulduğu Ali’nin kendisini terk etmesiyle Şebnem birçok erkekle birliktelik yaşar. Erkekler Şebnem’i güzelliği için kullanır. Osman’la evliliği Şebnem’in Uluçmüdür’e para karşılığında satılmasına kadar uzanır. Şebnem, Osman için psikolojik bir sonuca varır:

Osman hep çok yakışıklıydı, hep kompleksti, Ödip’ti, kadınların içindeki anneliği uyandırıyordu (YPG, s.64). Osman bende annesini aradı. Ben kendimi annesiz hissettiğim için anne olmaya korktum.(..) Doğurmadım. Ama Osman’ın annesi oldum. (YPG, s.286).

Osman çocukluk ve gençlik yıllarında profesör babasının şiddetine ve aşağılamalarına maruz kalır. Yaşayamadığı ergenlik günlerini evli bir adam olarak yaşamaya çalışır. Gerçeklerden uzaktır. En büyük özelliği ise bilip de bilmemekten, görüp de görmemezlikten gelmedir.

Romandaki kart karakterlerin hepsi Şebnem’in roman boyunca başının derde girdiği, toplumun kirli yüzünü oluşturan, ikiyüzlü insanlardır. Gerçek olan şey karşısında

51

gerçek olmayana öncelik tanımak söylemi Freud’un insanların gerçeklerden kaçma eğilimini özetleyen cümlesidir. Gerçek dünya, yüzleşemeyeceğimiz kadar korkunç ve her seferinde bir gün ölüp çürüyeceğimizi hatırlatırlar. İnsana ölümü unutturacak, ihtiyaç duyduğu yalanı ve hayali sunacak bir illüzyon lazımdır. Her toplum yasaklanmış dürtülerini, gizli arzularını ve fantezilerini ifade edecek, mümkün hale getirecek bir şeye bazen bir ‘kapak kızına’ ihtiyaç duyarlar. Yaşayamadığı erotizmi, hissedemediği cinselliği Şebnem’in üzerinden gizli gizli yaşarken, toplumsal alanda da Şebnem’i lanetlerler.

Fon Karakterler

Eser fon karakterler açısından zengindir. Fon karakterler eserin bütünlüğü ve olay kurgusunun genişlemesini sağlar. Eserde yer alan fon karakterlerle başkişi olan Şebnem’in içinde bulunduğu sosyal ve ruhsal durumun belirginleşmesine, somutlaşmasına katkı sağlar. Eserdeki fon karakterler şunlardır: Fikriyanım, Selda, Ersin, Bünyamin, Berrin Abla, Kubi, Teoman, Ekrem amca, Lamia, Mükerrem yenge, Doğan dayı, Lami dayı, Seçkin Bey, Haluk hoca, Oyuncu çocuk, Sibel Hanım, Sami abi, Dilara,Cemal usta, Filiz hanım, Necmi bey, Vartanuş, Elif, Azime, Barbaros, Cavidan hala, Hünkar Hanımefendi, Necmi Bey, Tanya, Köpekli lokantacı ve karısı, kurye, fener bekçisi.