• Sonuç bulunamadı

2.2. TÜKENMĠġLĠK

2.2.3. TükenmiĢliğin Nedenleri ve TükenmiĢliğe Etki Eden Faktörler

2.2.3.1. KiĢisel Faktörler

Sağlam Arı ve Çına Bal (2008: 136), bireysel özelliklerin bireyin sahip olduğu, bazı durumlarda tükenmiĢliğe zemin hazırlayan veya tükenmiĢliği artıran, bazı du- rumlarda da tükenmiĢliği ve etkilerini azaltan özellikleri ifade ettiğini, tükenmiĢliği etkileyen bireysel ve sosyal özelliklerin arasında cinsiyet, yaĢ, eğitim, medeni durum, iĢte çalıĢma süresi, sosyal destek, kiĢilik ve beklentilerin sayıldığını ifade etmiĢlerdir. Sürgevil (2006: 51-56), bireysel faktörleri A tipi kiĢilik yapısında olma, dıĢ kontrol odaklı olma, kendine yeterlilikten yoksun olma, empati yeteneği, beklenti düzeyi ve demografik değiĢkenler Ģeklinde incelemiĢtir.

Chernis tükenmiĢlikle yaĢ arasındaki iliĢkiye yönelik olarak uzun vadeli araĢ- tırmalar yapmıĢ, mesleğe yeni baĢlayan kiĢilerde uzun vadede bu iliĢkinin olumsuz sonuçlara yol açmadığı sonucuna ulaĢmıĢ bunun gerekçesi olarak da bu kiĢilerin iĢle-

rini değiĢtirme imkânının olmamasını göstermiĢtir (Chernis, 1992: 1-11; Akt. Yıl- maz, 2007: 38).

Tümkaya (1996: 19), yaĢ ile tükenme arasındaki iliĢkiyi inceleyen birçok araĢ- tırmacının (Anderson ve Iwanicki, 1984; Schwab ve Iwanicki, 1982; Chapman ve Lowther, 1982; Kyriacou, 1987) genç öğretmenlerin yaĢlı öğretmenlere göre duygu- sal açıdan daha tükenmiĢ olduklarını bildirdiklerini ifade etmiĢtir.

Schwab ve Iwanicki (1982; Akt. Tümkaya (1996: 19), cinsiyet ile tükenme ara- sındaki iliĢkiyi inceledikleri araĢtırmalarında öğrencilere yönelik tutumlarla ilgili olarak erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlerden daha çok olumsuz tutumlara sahip olduklarını tespit etmiĢlerdir.

Terborg (1977), kadınlar tarafından tecrübe edilen yüksek düzeylerdeki duygusal tükenmiĢliğin erkek ve kadınların aynı stresörlere tepki kalıplarındaki farklılıklardan veya iĢ yerinde karĢılaĢılan gerçek stresörlerdeki farklılıklardan kaynaklanabileceğini, bunun yanında erkek egemen iĢlere giren kadınların sıklıkla belirtilene kıyasla geleneksel cinsiyet-rol sosyalleĢmesiyle baĢa çıkmada daha az baĢarılı olmasının da etkili olabileceğini ifade etmiĢlerdir (Akt. Konakay, 2010:108).

Freudenberger (1974), Niehouse (1981) ve Helliwell (1981), A tipi kiĢilik özelliğini potansiyel bir tükenmiĢlik olarak tanımlarken; Mazur ve Lynch, (1989) çalıĢmalarında çok fazla yarıĢmacılık, sabırsızlık gösteren baĢarı için didinen A tipi kiĢiliğin tükenmiĢliğin önemli bir belirleyicisi olduğunu tespit etmiĢlerdir. Ayrıca Iacovides vd. (2003), bireyin iĢiyle iç içe olmasını (yabancılaĢmaya zıt olarak), kontrolü (acizliğe zıt olarak) ve mücadeleye davet isteğini (ilgisizliğe zıt olarak) içeren Kobasa’nın “dayanıklılık” kavramının da tükenmiĢlikle bağlantılı olan bir diğer kiĢilik özelliği olduğunu ifade etmiĢtir (Babaoğlan, 2006: 24).

Gann (1979) ve Heckman (1980)’e göre tükenmiĢlik riski; düĢük özgüven, kararlılığın olmayıĢı, sınır koyma yeteneksizliği, baĢkaları tarafından kabul görme ihtiyacı, yüksek sabırsızlık ve düĢmanlık gibi belirli kiĢilik özelliklerine sahip insanlarda daha fazla görülmektedir (Akt. Özdemir, 2009: 39).

Schwab, Jackson, Schuler, (1986), tükenmiĢlik ve stres üzerinde etkisi olan önemli bir diğer faktörün de kiĢilik özelliği olduğunu; kiĢinin stresi yaĢamamasının

kiĢilik donanımları ve elindeki imkanları kullanabilmesine bağlı olduğunu, bu yüzden kiĢisel özelliklerin stresten korunabilme derecesini de belirlediğini, bunların da kiĢinin değiĢimlere uygun olarak kendini programlama yeteneğine bağlı olduğunu, yeni koĢulları kabullenmenin değiĢim Ģartlarını görmeye gayret etmenin ve esnekliğin problemle baĢaçıkma konusunda büyük önem taĢıdığını ifade etmiĢtir. Ayrıca kiĢinin yetmediği, eksikliğini farkettiği durumlarda olayın yarattığından daha yoğun bir stresin ortaya çıktığını; tükenmiĢlik duygunu yoğun olarak yaĢayıp yaĢamamanın kiĢinin hayatını etkileyen olaylar üzerindeki kiĢisel kontrolüyle de iliĢkili olduğunu, çeĢitli araĢtırmacıların otonomi veya kontrol eksikliğinin yapılan iĢte tükenmiĢliğe yol açabileceğini belirttiğini dile getirmiĢlerdir (Akt. Tümkaya, 1996: 15).

Gaines ve Jermier (1983: 581; Akt. Konakay, 2010:110), tükenmiĢlikle ilgili en önemli etkenlerden birinin de kiĢinin terfi beklentisi olduğunu, terfi fırsatının duygusal tükenmiĢliğin hem sıklığı hem de yoğunluğunun en güçlü tahmin edicisi olarak bulgulandığını ifade etmiĢlerdir.

Edelwich ve Brodsky (1980), dikkatin çoğunun tükenmiĢliğin durumsal ve iĢ bağlantılı nedenlerine yöneldiğini ancak buna rağmen bazı kiĢisel faktörlerin de tükenmiĢliği etkileyebileceğinin yapılan araĢtırmalar tarafından ortaya konulduğunu, bunlardan baĢlıcasının bireyin meslek ve kiĢisel baĢarı hakkındaki beklentileri olduğunu dile getirmiĢlerdir (Akt. Babaoğlan, 2006: 23).

Cordes ve Douhherty (1993; Akt. Yıldırım, 2010: 65), çalıĢanların meslekleri, çalıĢtıkları kurum ve kiĢisel yeterlilikleri ile ilgili gerçekçi olmayan, dolayısıyla karĢılanması güç beklentilerinin de tükenmiĢliğe katkıda bulunan önemli bir etken olduğunu belirtmiĢlerdir. Ayrıca iĢlerine çok bağlı olan ve hayatlarının en önemli ilgi alanını çalıĢmanın oluĢturduğu kiĢilerde yüksek düzeyde tükenmiĢlik görüldüğünü, bu kiĢilerin iĢlerine aĢırı önem vermelerinin kendi üzerlerinde baskı yarattığını ve dolayısıyla da tükenmiĢliğe maruz kalmalarına yol açtığını ifade etmiĢlerdir.

Jakson vd. (1982, 630-640; Akt. Konakay, 2010: 110), çalıĢma hayatına yeni atılmıĢ bir bireyin iki tür beklenti nedeniyle tükenmiĢlik yaĢayabileceğini; bu beklentilerin baĢarı ve organisazyonel beklentiler olduğunu; baĢarı beklentilerinin

kiĢinin hizmet verdiği kiĢilerle karĢılaĢıldığında ulaĢmayı umduğu baĢarıyla ilgili olduğunu, iĢe yeni baĢlayan bireyin müĢterileri karĢısında baĢarılı olma yönündeki beklentilerinin onu iĢe yönelik aĢırı miktarda duygusal enerji harcamaya sürüklediğini, bunun da genellikle tükenmeyle sonuçlandığını; organizasyonel beklentilerin ise kiĢinin bir çalıĢan veya bir profesyonel olarak çalıĢabileceği meslek ve sistemlerin yapısı hakkındaki beklentileri olduğunu, örneğin örgütün tatmin edici olmayan gerçekleriyle yüz yüze kalan ve bu sistemi değiĢtirmek için çabalayan kiĢi için tükenmenin ĢaĢırtıcı bir sonuç olmayacağını ifade etmiĢtir.

Stevens ve O’Neill (1983; Akt. Yıldırım, 2010: 66) ise genç ve tecrübesiz elemanlarda yaĢlı ve tecrübeli elemanlara göre daha yüksek düzeyde tükenmiĢlik görülmesinin beklenti düzeylerindeki farklılıktan kaynaklandığını; yeni iĢe baĢlayan gençlerin hem kendilerinden hem de örgütten çok Ģey beklediklerini; bu bireylerin tükenmiĢlik içine girmesinde iĢin çekiciliğinin, ödüllerin, amirlerin takdirinin, mesleki geliĢim konusundaki yüksek beklentilerin karĢılanmamasının ve bu Ģartların değiĢebileceğine iliĢkin umutların gerçekleĢmemesinin etkili olduğunu; yaĢın ilerlemesiyle ve tecrübe kazanılmasıyla bireylerin daha gerçekçi olduğunu, hizmet verdikleri kiĢilerin takdiriyle ve örgütsel kaynaklarla ilgili beklentilerinin azaldığını, dikkatlerini kendi becerilerini geliĢtirmek gibi baĢka yönlere yönelttiklerini ifade etmiĢlerdir.

Friedman ve Farber (1992; Akt. Tümkaya, 1996: 19), araĢtırmalarında öğretmen tükenmiĢliği açısından önemli bir yordayıcı olan mesleki yetkinliği incelemiĢ, ilkokulda görev yapan öğretmenlerden elde ettikleri sonuçlara göre mesleki yeterlilik, iĢ doyumu ve tükenme arasında negatif bir iliĢkinin olduğunu tespit etmiĢlerdir.

Mearns ve Cain (2003; Akt. UlutaĢdemir, 2012: 30), tükenmiĢliği etkileyen faktörlerden birinin de kiĢinin iliĢkilerindeki eĢitsizlik olduğunu; öğretmenlerin öğ- rencilerine, arkadaĢlarına ve okullarına yaptıkları yatırımın yani verdiklerinin aldık- larından daha fazla olduğunu düĢündüklerinde duygusal, psikolojik ve mesleki açı- dan problemler yaĢayabileceklerini ifade etmiĢlerdir.

Cordes ve Douhherty (1993; Akt. Yıldırım, 2010: 68), hizmet verilen kiĢilerle iliĢkilerin niteliğine bağlı olarak meslekler arasında duygusal tükenme farklılıklarının oluĢabileceğini; bu farklılıkların iliĢkilerin sıklığı ve yoğunluğuna bağlı olduğunu; kiĢiler arası iliĢki sıklığı ve yoğunluğu fazla iĢlerde yüksek, bu unsurların az olduğu iĢlerde ise düĢük düzeyde duygusal tükenmenin görülebileceğini, sıklık ve yoğunluk unsurlarından birinin yüksek diğerinin düĢük olması halinde ise orta düzeyde duygusal tükenmenin ortaya çıkacağını ifade etmiĢlerdir.

Leiter (2003: 2; Akt. Budak ve Sürgevil, 2005: 97)’e göre, birey ile iĢ çevresi arasında yaĢanabilecek uyumsuzluk, bireyin iĢe yönelik sahip olduğu enerjiyi, aidiyet ve yeterlilik duygusunu azaltıcı bir etki ortaya çıkarmakta ve tükenmiĢliğe neden olmakta; bunun aksine var olan uyum ise bireyin iĢe bağlılığını artırmaktadır.

Konakay (2010: 112), insanların iyi iliĢkilere sahip oldukları ortamlarda bulunmaktan mutluluk duyduklarını, kiĢilerin tükenmiĢliğe yakalanma riskinin diğer kiĢilerle iyi iliĢkilere sahip olduğunda azalabileceğini, aynı zamanda tükenmiĢlik duygusu yaĢayanların bununla mücadeledeki baĢarısının yine diğer insanlardan aldığı destekle artabileceğini; çalıĢma ortamlarındaki anlaĢmazlık ve çatıĢmaların ise sosyal desteği azaltıcı bir etki yapacağını ve bireyin duygusal olarak tükenmesine neden olabileceğini ifade etmiĢtir.