• Sonuç bulunamadı

2.2. KiĢiler Dünyası

2.2.1. KiĢilerin Özellikleri

2.2.1.7. KiĢilerin Kıyafetleri

Giyim kuĢam, insanoğlunun kültürel geliĢim ve yaĢam sürecinde beslenme ve üreme gereksinimiyle beraber baĢlayan, kökeninde korunma ağırlıklı olmasına karĢın, geliĢim sürecinde geniĢ kültürel fonksiyonlar yüklenmiĢ bir olgudur. Ekolojik koĢulların, toplumsal ve kiĢisel değer yargılarının, törelerin, kültürel ve ekonomik koĢulların biçimlendirdiği önemli bir kültürel öge aynı zamanda da kültürün hızlı bir taĢıyıcısıdır. Bütün toplumlarda giysi ile ilgili değer yargılarının, inançların,

törelerin, üretilen obje, renk ve biçimlerin oluĢturduğu karmaĢık bir yapı vardır. Bu kompleks yapı, toplumların giysi kültürünü oluĢturur. Bir toplumun giysi kültürü bize o toplumun çevreyle ilgili koĢullarını, ekonomik yapı ve olanaklarını, çeĢitli gelenek ve törelerini, değer yargılarını, estetik ve sanatsal özelliklerini, etik

değerlerini kapsamlı bir biçimde tanıma konusunda oldukça önemli ipuçları verir. Eserlerde kiĢilerin kıyafetleri hakkında verilen bilgi onların özelliklerini tamamlama noktasında da dikkate alınmalıdır. Yazarın kiĢilerin kıyafetleriyle ilgili bilgiyi ne

90

amaçla verdiğini çözümleyerek yapısal ve oluĢumsal bir takım verilere ulaĢılabilir. Kıyafetler, eserin olay örgüsünün akıĢını değiĢtirmede iĢleve sahip olabildiği gibi kiĢilerin ekonomik ve sosyal durumunu yansıtan göstergeler olarak da kullanılır. Ayrıca kıyafetin kiĢinin psikolojisi üzerinde de etkili olduğu söylenebilir. ‗Topal Garo‘nun Mektubu öyküsünde Manuk onbaĢı kıyafelerinin kendisine ayrıcalık verdiğini düĢünmektedir. Ancak okura Manuk‘un bu tavrı anlatıcının yorumlarıyla aktarılır:

Manuk sıkıntıdan terlediğinden baĢındaki, üstüne ne gereği varsa bilinmez kar gözlüğü taktığı asker Ģapkasını yavaĢça masaya koydu. Sanki her davranıĢı ve tutumu ever askerim, askerim ama ben sizin gibi bitli piyade değilim der gibiydi. ġapkasındaki siperin üstüne çepeçevre lastikle tutturduğu mika gözlük ise daha baĢka bir ayrıcalık ve üstünlük veriyor sanısındaydı belli. (İt Yatağında Ekmek Ufağı 102)

Yazarın eserlerinde oluĢturduğu kiĢiler; savaĢ, kıtlık, kuraklık, yoksulluk, tehcir gibi birçok sorunla yüz yüze kalmıĢ ve birçoğu da eğitimsiz olan Anadolu insanıdır. Eserlerde, giysinin ve ayakkabının olması zenginlik alameti olarak görülmektedir. Ayrıca kıyafetlerin ―moda‖ kavramı kapsamında

değerlendirilemeyeceği söylenmelidir. Çünkü kıyafet, genellikle iklim koĢullarından korunmak için bir ihtiyaç olarak gösterilmiĢtir. Bundan dolayı olacaktır ki eserlerde kıyafetlerin modelleri, renkleri hakkında çok fazla bilgi verilmez.

Babamın Madalyası isimli öyküde, halkın giyimi ile ekonomik durumu arasındaki gerçekçi bağı yansıtması bakımından Ģu örnek dikkate değerdir: ―Kimimizin bacağında dizi yırtık zıvga, kimimizinkinde askerden bozma kilot pantolon! Hiçbirimizin sırtında, sırtı dirseği yamasız ceket yok. Ayaklarımızda kimi yemeni,

91

kimi lastik‖ (İt Yatağında Ekmek Ufağı 130). Yoksul olan Dalaklıgil‘in çocuklarının kıyafetleri onların içinde bulundukları sosyal ve ekonomik koĢulların göstergesidir. ―Ayaklarında ham gönden çarık, bacaklarında Adana bezinen zıvga bulunurdu. Yırtık iĢliklerinden her daim etleri görünürdü‖ (Cennet Kimin?14).

Eserlerde yamalı gömlekler, yırtık yemeniler yoksulluğu ifade etmek için kullanılır. Buna karĢılık eğitimli ve maddi durumu iyi olan Mukaddes öğretmen‘in tayyör giydiği görülmektedir. Cennet Kimin?‘de okula baĢlayan Kirkor sınıfın arka sıralarında oturmak zorunda olmasını sorgular. Sınıfta öğrencilerin kıyafetlerine göre sıra düzeni yapılmıĢ ve ceketi, ayakkabısı olmayan çocuklar arka sıralara

yerleĢtirilmiĢtir. Sınıf düzeninin kıyafetlere göre yapılması aslında ekonomik koĢullara göre toplumun sınıflara ayrılmasına benzemektedir. Öğretmen kıyafetleri olan ön sıradaki çocuklarla ilgilenir, arka sıradakileri neredeyse görmez. Öyküde anlatıcı Kirkor, bu ayrımı kimin, neye göre yaptığını sorgular:

Sordum; Seneker'e Koç'a, biz neden bu üçüncü sıranın da en arkasında tam duvarın dibinde debeleniyoruz? Hiç değilse Ģu öteki sıralar bizden daha usturuplu bizden daha az patırtılı yapıyorlar. Biz de gelin o tarafa geçelim, ikisi birden "mümkünü yoktur. Öğretmen geçen hafta hepimizi tek tek ayırdı. Bizi bu üçüncü sıranın da en arkasına yerleĢtirdi." NedenmiĢ o? "Çünkü Ģu baĢtaki sırada olanlar daha akıllı, üstleri baĢları daha düzgün, yalnız pantol değil ceketleri de var." Peki Ģu orta sıra? "Körmüsün, görmüyor musun onların yalnız pantolonu var, ceket falan yok! ĠĢlikli hepsi. Etleri gözükmüyor. Ya bizim taraf, görüyorsun. Bizim bu sıranın adı Collik Bölüğü, nasıl oluyor bu Colliklik, kim yapıyor. Kim ayırıyor bunu? Muallimimiz. Birkaç gün üstümüze baktı, bazı sorular sordu bizlere. On yedi çocuk varız. "Ulan

92

eĢĢek sıpaları siz kolay kolay adam olacağa benzemiyorsunuz. Sizin sıranız burası. Bunlar birinci sırası, Ģunlar ikinci sırası, siz ise Colliksiniz." dedi. Bize ne bakıyor ne öğretmeye uğraĢıyor. Biz öteki- leri dinleyip seyredip vakit geçiriyoruz. "îyi vallaha dedim, arkadaĢlar bende zaten bu kılıkta ancak sizin bölüğe yakıĢırım. (Cennet Kimin? 25)

Kıyafetleri ve ayakkabısı olmadığı için öğretmenin alakasına mazhar olamayan Kirkor, geleceğe dair umudunu kaybetmektedir. Bu durum iç monolog yoluyla aktarılan Ģu cümlelerden anlaĢılmaktadır: ―BaĢladık biz ikinci derslere girmeye. Hiç değilse mahallede adımız okula gidiyor çıksın. Zabit mi olacağız yoksa kaymakam mı? Öğretmen öteki iki sırada dizili talebelerle meĢgul. Onların üstleri, baĢları, ayakkabıları tamam. Biz ise collik sınıfı‖ (Cennet Kimin? 30).

Cennet Kimin?‘de entrik unsuru sağlamada ve olayların akıĢını değiĢtirmede kıyafetin fonksiyonu gözlemlenmektedir. Simon, Annia ve Setrak‘tan önce

kendilerine sığınan kaçakları nasıl kurtardığını Ģöyle anlatır:

Evet, evimizde o iki kaçak yakalandılar ya biraz tetik davranmadıklarından oldu. Hâlbuki onlardan evvel daha iki kiĢiyi ahırda tünel açmıĢ içinde altı ay saklamıĢ sonra o bulunmaz insan o kahraman insan Tekke köyünden Gani Kahyaların Mustafa ağaya bir gece kadın çarĢafı giydirip götürdük de orada sonuna kadar saklanıp canlarını kurtardılar idi. (56)

Kaçakların kadın kılığına girerek yakalanmaktan kurtulmaları olayın akıĢını etkilemektedir. Yine aynı eserde kadınlar anlatıcı tarafından çarĢaflarını düzeltme Ģekillerinden yola çıkılarak tanımlanır. Böylelikle, kiĢilerin özellikleri hakkında bilgi verilirken kıyafetlerinin gözlemlendiğini söylemek mümkündür. Çirkin kadınların

93

çarĢaflarını açmadan evlerine dönerken güzel kadınların ise eve gidene kadar defalarca çarĢaflarını düzelttikleri Ģu Ģekilde aktarılır:

Çirkin olanları fırında sarındıkları bürnüklerinin hiç kıyısını bile açmadan evlerine varırlar. Güzel, hükümlü, fıkır fıkır gelinler, evlerine varıncaya kadar, belki yedi yerde, çarĢaflarını bürnüklerini yeniden açıp açıp düzeltmeye çabalarlardı. Birincilerin çarĢafları bozulmadan eve kadar götürüyordu. Ġkincilerinki ne oluyor da iki dakikada bir bozuluyor yeniden düzeltiliyordu. (94)