• Sonuç bulunamadı

Benöyküsel Anlatıcı: Öykü BaĢkiĢisinin Sınırlı BakıĢ Açısı

1.2. Lucien Goldmann ve OluĢumsal Yapısalcılık

2.1.2. Anlatıcı

2.1.2.1. Benöyküsel Anlatıcı: Öykü BaĢkiĢisinin Sınırlı BakıĢ Açısı

Anlatının zaman, mekân, kiĢiler gibi unsurları hikâyenin ana kahramanı tarafından aktarılıyorsa bu tür anlatıcıya benöyküsel anlatıcı denilmektedir. Anlatıcının bilgisi, hikâyenin kahramanının bilgisi ile sınırlıdır. Anlatıcı metni meydana getiren iç unsurlar üzerinde kendi bilgi ve kültür seviyesi ölçüsünde hâkimdir.

Anlatma esasına bağlı itibari metinlerde vaka, Ģahıs kadrosu ve mekâna ait hususiyetler kahramanlardan biri tarafından nakledilir. Bu durumda anlatıcı, söz konusu kahramanın müĢahade kabiliyeti, tecrübesi ve bilgi seviyesi ile sınırlıdır. Kısacası anlatıcı, kahramanlardan birisiyle aynileĢir. Böylece metnin yapısı ve üslubu üzerinde kahraman anlatıcının kültür seviyesi, mizacı, dikkati ve içinde bulunduğu sosyolojik ve psikolojik Ģartlar etkili olur. (AktaĢ, ―Roman Sanatı…‖ 101)

Benöyküsel anlatıcı, olayları yaĢamıĢ veya olayların içinde bulunarak onlara Ģahit olmuĢtur.

Anlatıcının kahraman olarak olaylara karıĢtığı yani anlatıcı benin yanında anlatılan benin de bulunduğu bir roman, ben romanına yaklaĢır. Ben romanına baĢka bir yanaĢma da, anlatılan benin anlatıda gitgide anlatıcı ben üzerinde daha fazla ağırlık kazanması, yani ben anlatım, son safhada içmonoloğa dönüĢmesi Ģeklinde düĢünülebilir. (Stantzel 57-58)

38

Bu anlatıcı, yazar tarafından kendi varlığını gizlemek için yansıtıcı karakter olarak kullanılır. Yazar, ifade etmek istediklerini bu anlatıcı aracılığıyla aktarır. BaĢka bir deyiĢle yazarın sözünü emanet ettiği kiĢidir.

Ceyhan, eserlerinde genellikle benöyküsel anlatıcıyı kullanmıĢtır. Anlatıcı, hatırlama, anlattığı olayları tekrar yaĢama ve bunları anlatma eylemlerini

gerçekleĢtiren kiĢidir. Hatıraların anlatıldığı eserlerde hem geçmiĢ hem de öyküleme zamanına yani ―Ģimdi‖ye dair yorumlar aktarılır. Anlatıcı geçmiĢi hatırlarken aynı zamanda olayları yaĢayan kiĢidir. Duygusal ve düĢünsel zeminde birleĢen öyküler, tekrar yaĢanıyor gibi anlatılır.

Ceyhan‘ın benöyküsel anlatıcının kullanıldığı eserlerinden biri olan Cennet Kimin’de anlatıcı, öyküleme zamanından geriye dönüĢle hatırladığı, çocukluk yıllarına ait olayları, çatıĢmaları, duyguları, mekân ve zaman düzleminde anlatırken merkeze ―ben‖i koyar. YaĢanılan zaman ile içinde bulunan zamanın algılanması ve değerlendirilmesinde bakıĢ açısı öznel bir nitelik taĢır. Eserin ilk cümlesinde anlatıcının hatırladıklarını anlatacağı mesajı verilmektedir. Anlatıcı ―Ģimdiki‖ zamanda geçmiĢi anlatmaktadır. "Ġyice hatırımda, aralık vermeden yağmur yağıyordu. ġimdiki evimize yeni taĢınmıĢtık" (Ceyhan, Cennet Kimin? 7).

Kapıyı Kimler Çalıyor‘da da benöyküsel anlatıcı hâkimdir. GeçmiĢ zamana ait olaylar zaman, mekân ve kiĢiler iliĢkisi içinde iĢlenerek kurmaca dünya içinde yeniden kurulur. Benöyküsel anlatıcı, öykü zamanına ait yaĢantısal süreci, iliĢkisi olduğu kiĢileri, yaĢadığı mekânları kendi bilgisi ile sınırlı olarak anlatır. Anlatıcının baĢından geçenleri anlatacağı öykünün ilk cümlelerinde anlaĢılır. GeçmiĢ zamana ait zaman ifadesi kullanan anlatıcı, öyküye Ģu Ģekilde baĢlar:

Ağustos ayının sonlan, bir salı günü öğlen paydos bitimiydi. Kireçlerin, yer yer tahtaların üstünde oturmuĢ, tozlu kirli

39

torbalarımızdan çıkarıp yumruk kadar sert arpa unundan yapılmıĢ kuru ekmeklerimizi Kızılırmak'tan getirip de teneke içinde bulanığı, çamuru dinlensin diye beklettiğimiz sudan, teneke taslarla içip içip, kemirerek yeni bitirmiĢtik. (11)

Bu eserde Kirkor Ceyhan‘ın babasının hikâyesini anlattığı bilinmektedir. Ancak yazar ve anlatıcı arasındaki mesafe unutulmamalıdır.

Atını Nalladı Felek Düştü Peşimize‘deki Küpçü Hoca isimli öykü ―Babam anlatıyor:‖ diye baĢlar. Öyküde yazar babasının baĢından geçen olayları benöyküsel anlatıcıyı kullanarak aktarır.

Babam anlatıyor: Bizi Seferberlik‘ten on-on iki ay önce muvazzaf olarak askere aldılar. Zaten her birimizin yaĢı askerlik için epey geçmiĢti. En genç olanımız yirmi beĢ yaĢındaydık. Tabii zaman geçtikçe ve harpde baĢlayınca otuz beĢ kırk yaĢındakiler de katıldı aramıza. (24)

Teneke Bağlayanlar‘da gözlemci anlatıcı yoluyla öykü anlatılır ancak anlatıcı sözü sık sık öykü kiĢilerine bırakır. KiĢiler kendi baĢından geçenleri anlatır. Bu anlatılan hikâyelerde de benöyküsel anlatıcı kullanılır. Gözlemci anlatıcı tarafından tanıtılan Azamet Efendi öncelikle zaman tasviriyle baĢladığı anlatıda Ģahit olduğu bir olayı aktarır: ―Ayinat senesi Eyyam hiç iyi gitmiyordu. Kurban olduğum Mevla o yıl memlekete ne bir avuç rahmet düĢürdü ne de poyraz estiriyor. Besbelli ki yaman bir kıtlık görünüyor‖ (39).

Eserlerin bazılarında anlatıcı, yine anlatıcının ağzından peĢinen tanıtılarak okura kolaylık sağlanmaya çalıĢılır. Oysa okur anlatıcıyı eylemleri ve tutumuyla kurgu içinde tanıyarak aktif bir rol üstlenebilir. Fakat burada yazarın genel tutumundan kaynaklı bir durum söz konusudur. Ceyhan‘ın eserlerinde anlatıcı,

40

kiĢileri tanıtır, yargılar, kendini tanıtır, olayı anlatmayı keser ve uzun izahlar yapar. Bir baĢka deyiĢle Ceyhan‘ın eserlerinde okur, edilgen konumdadır.

Cennet Kimin?‘in henüz baĢında okur, anlatıcıyı Ģu Ģekilde tanıtır: ―ġimdi siz ne tahmin ne de tahayyül edebilirsiniz. Yok eğer benim gibi beĢ altı yaĢlarında iken mahallesinden ayrılan iseniz diyeceğim yok. Sizde üç yukarı dört aĢağı aynı sıkıntılı durumları bilirsiniz‖ (7). Burada aynı zamanda okurla doğrudan bir iletiĢim de söz konusudur. Cennet Kimin?‘de anlatıcı, Kirkor‘un annesinin kendisine söylediklerini aktarırken okuyucuyla iletiĢime geçmesi söz konusudur:

Oğlum iĢte Gağant geliyor. Adettir kıĢ gelince nasıl ki cümle alem, kurdu kuĢu evine yuvasına tünerse, Ermeni milleti de müvekez (kesinlikle diyor olmalı) evinde olur. Olur ki evinde yaĢayan bütün mahlükata sevgi gösterisinde bulunup da gağantel etsin. Herhalde anlamıĢsınızdır. Ġsa efendimiz doğum günü olan Noel‘in Ermenicesini kastettiğini anamın. (Cennet Kimin? 35)

Buradaki amaç okurun anlamakta zorlanacağı bir kavramı açıklamaktır. Anlatıcının okuru muhatap alması, genelde okura açıklama yapmak istediği durumlarda olmaktadır. Teneke Bağlayanlar’da kaymakamın sözlerini aktaran anlatıcı, okuyucuyu muhatap alarak ona soru sorar ve soruyu kendisi yanıtlar:

Ha diyeceksin ki, kaymakam doğruyu söyledi de neyi düzeltti? O bahsi diğer. Kaymakam hiç olmazsa parmağı yaraya bastı. Ötekiler gibi boĢ konuĢmadı. Efendi ağam, düzeltmeye gelince o çok zor. Değil bir kaymakamın her zaman, her yerde, bir toplumun bile kârı değildir. (77)

Benöyküsel anlatıcının bakıĢ açısı sınırlıdır. Hâkim anlatıcı gibi her Ģeyi görüp bilemez. Ceyhan da bu anlatıcı tipinin farkındadır. Kapıyı Kimler Çalıyor‘da

41

benöyküsel anlatıcı, sınırlı bir bakıĢ açısıyla olayları aktarmaktadır. Anlatıcının bakıĢ açısı sınırlı olduğu için söylenmek istenenler tahmin yoluyla aktarılmakta tahmin ifadesi olarak da genellikle ―herhal‖ veya ―kendi aklınca‖ sözleri kullanılmaktadır. Öykü kiĢilerinden biri olan anlatıcı, diğer bir öykü kiĢisi Anania‘nın düĢündüklerini tahmin ifadesi olarak Ģöyle aktarmaktadır:

Miralayın biraz önceki arkadaĢı Kâzım beye açık açık anlattığı itiraflardan da güç yalan Anania kardaĢ kendi aklınca "Madem artık iĢ iĢten geçti, her taraf çözülüp dökülecek" diye kanaata varmıĢ adam herhal ittihatçı değil. Evet orduda kumandan ama muhaliflerden. Onun için fırsat bu fırsat, yalnız çocuklar için değil kendim için de bir kaç söz söylerim diye de cesaretlenmiĢti. (50)

Bu ifadelerle Anania‘nın düĢüncelerini tahmin eden anlatıcı, bu tahmini devam ettirirken sınırsız bakıĢ açısının imkânlarına geçer ve Anania‘nın ―derununda‖ söylediklerini bilir.