• Sonuç bulunamadı

4.3. Kırsaldan Kente Göç

4.3.1. Kentleşme

Kentleşme, İşleyimleşmeye ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının artmasını ve büyümesini doğuran; toplumda artan oranda örgütleşmeye, uzmanlaşmaya ve insanlararası ilişkilerde kentlere özgü değişikliklere yol açan nüfus birikim süreci504

olarak tanımlanır. Kentleşmenin başlıca iki nedeni vardır. Birincisi kırsalın itmesi, ikincisi ise kentin çekmesidir.505 Kırsalın itmesi, köylü nüfusun eskisi kadar karnını doyuramadığı dönemlerde ortaya çıkar. Nüfusun hızla arttığı, devamlı kuraklık yüzünden tarım ürünlerinin azaldığı ve para etmediği, tarımsal üretim tekniğindeki değişmelerin bir kısım tarım işgücünü işsiz bıraktığı

502 Ratip Yüceuluğ, Demografi, Devlet İstatistik Enstitüsü, Yayın No: 489-11, Ankara, 1966, s. 100.

503 Gürtan, Demografik Analiz Metodları, ss. 316-317.

504

Ruşen Keleş, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumları Yayını, Ankara, 1980, s. 70.

dönemlerde kırsal, fazla nüfusu kentlere doğru itmeğe başlar. İş imkânları ile ücretlerin arttığı dönemlerde kentler kırsalda yaşayan nüfusu çekmeye başlar. Köyden kentlere akının nedenleri arasında, önemsizde olsa, kent hayatının çekiciliği vardır.506

4.3.1.1. Kırsalın İticiliği

Nüfus hareketi ve nüfusun sosyal özelliklerinin yeni şekiller kazanmasında etken, nüfus hareketinin genel istikametinin kırsaldan kent merkezlerine doğru olmasıdır. Türkiye'de nüfusu kırsaldan kentlere yönelten kuvvetlerin kentin çekiciliğinden çok kırsalın itimine tabi bulunduğundan yapısal değişmenin kırsal kesimde meydana gelen olumsuz faktörlerin neden olduğu itici güçlerin işleyişiyle ortraya çıkmıştır.507

Ön şartları geleneksel kesimde hazırlanıp, cemiyet yapısının her tabakasında karşılığını bulan bu değişme de önemli payı olan faktörlerden biri nüfus artışıdır. Türkiye’de özellikle nüfusun çoğunluğunu oluşturan kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışının ürünü olan genel nüfus artışı, tarımda beliren öteki etmenlerle birleşerek ekonomik-sosyal değişme ve kentleşme sürecinde dinamik bir rol oynamıştır.508

Nüfusun büyük bölümü geçimini tarımdan sağlamasına rağmen bu çoğunluk milli gelirin oldukça küçük ve gittikçe azalan bir oranını yaratmıştır. Türkiye nüfusunun yaklaşık % 75’i kırsalda ikamet etmiş ve faal nüfusun asgari % 80’i tarımla ilgili mesleklerde çalışmıştır. Genel olarak, Türkiye ulusal gelirinin yaklaşık % 40 ile 50’sini tarımsal gelir oluşturmuştur.509 Türkiye tarımında çalışanların % 60 oranındaki faal nüfusun, milli gelirin sadece % 20’sini sağlaması nüfusun tarım dışı sektörlere kaymasının başlıca nedenidir.510

Kırsaldan kente göç, temelde kırsaldaki itmenin bir sonucudur. Bu itişi etkileyen özellikler önemlidir. Bunları birkaç başlık altında toplamak mümkündür:

506 Öngör, Türkiye’de İç Göçler Karşısında Yüz Binden Fazla Nüfusun Şehirlerin Durumu, s. 265.

507

Edward F. Bergman, Human Geography: Cultures, Connections and Landscapes, Prentice Hall, New Jersey, 1995, s. 158.

508 Yakut Sencer, Türkiye’de Kentleşme, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 1979, ss. 36-37.

509 Baran Tuncer, “İktisadi Kalkınmamız Yönünden Ziraat Sektörünün Önemi”, Ankara Üniversitesi

Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C. 15. S. 1, 1960, s. 34.

510

Ruşen Keleş, Kentleşme ve Konut Politikası, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Ankara, 1984, s. 31.

a. Nüfus Artışı: Hem koruyucu ve tedavi edici usullerin etkisiyle ölüm oranlarında gözle görünür bir seviyede düşme meydana gelmesi hem de Cumhuriyet kuşağının doğurgan çağa gelmesi Türkiye’de nüfusun hızlı bir şekilde artmasına yol açmıştır. Kırsal kesimdeki yüksek doğurganlık seviyesi de bu artışı hızlandırmıştır.511

Nüfus artışı 1950’lerden sonra, insanların kentlere yönelmesine yol açan itici güçlerin önkoşulu olmuştur. Kırsalda hızlı nüfus artışının yanı sıra tarımsal yapının özelliklerinde ortaya çıkan değişmeler, itici güçleri harekete geçirmiş ve büyük bir köylü nüfusun tarımdan ayrılarak kentlere göçmesiyle hızlı bir kentleşme olayı meydana gelmiştir.512

Bu da kentlerde aşırı nüfus artışına neden olmuştur.513

b. Ekilebilir Alanların Azalması: Artan nüfus sebebiyle kırsal kesimde kişi

başına düşen toprak niceliğinin azalması ve makineleşmeyle birlikte tarıma açılan yeni alanların son sınırına ulaşmasıyla ekibilebilir alanlar azalmıştır.

1945-1960 yılları arası dönemde kişi başına düşen toprak miktarı hemen hemen aynıdır. Bu toprağın hektar başına verimin neredeyse aynı seviyede kalmasına neden olmuştur. Ekilebilir toprak alanı başlangıçta hızlı bir artış göstermiş ve 1955 yılına gelindiğinde hemen hemen son sınırına ulaşmıştır.

c. Tarımsal Üretim Teknolojisi: Tarım sektöründe süregelen ekstansif

üretim yöntemine bağlı olan tarım teknolojisi, 1950 yılından sonra Marshall Planı yardım programlarına göre Türkiye tarımında kullanılmaya başlanmıştır. Buna rağmen tarımsal makineleşmenin yanı sıra ensantif tarım yöntemleri kullanılmadığından küçük çiftçilerin rekabet imkânları ortadan kalkmıştır.514

Bunların yarıcı, marabacı ve işçi olarak büyük çiftliklerde çalışabilme imkânları da sarsılmıştır.

511 Koray Başol, Demografi, Anadolu Matbaası, İzmir, 1995, s. 107.

512 Sencer, Türkiye’de Kentleşme, ss. 37-42.

513 Ruşen Keleş, “Türkiye’de Kentleşme ve Kentsel Gelişme Politikaları”, Kentsel Bütünleşme, haz. Türköz Ender, Türkiye Gelişme Araştırmaları Vakfı, Ankara, 1982, 67.

514

Richard D. Robinson, “Tractor in the Village-A Study in Turkey”, American Journal of

Bir traktörün 6 tarım işçisini tarımdan ayrılmaya mecbur bıraktığı düşünülürse, 2,5-3 milyon insanın köyünü terketmiş olduğu sonucuna varılır.515

Bu tarımsal makineleşmenin ürünü olan ve özellikle endüstri bitkilerinin tek ürün olarak üretilmesinin (monokültür) gereksinme duyulduğu işgücünü karşılamış,516

insanların önemli bir bölümü tarımdan ayrılmak zorunda kalmış517

ve nüfus içgöçler yoluyla kente yönelmiştir.518

d. Aşırı Arazi Parçalanması: Kırsal yörelerde nüfusun hızla artmasıyla

tarımsal işletmeler sürekli parçalanarak cüce işletmeler şekline dönüşmüştür. Tarım işletmelerinin sahibi oldukları tarımsal toprak parça sayısı da artmıştır.519

Aynı mahalde birden çok arazi parçasını elinde bulunduran çiftçi, modern tarım yöntemlerini bu küçük parçalara uygulayamamıştır. Bu parçaları birbirinden ayıran çit, sınır, yol gibi tarım dışı amaçlar için kullanmıştır. Bu nedenlerden, işletmelerin çok parçalı olması tarımsal verimin azalmasına,520

toprak savurganlığına, rasyonel büyüklükte tarımsal işletmelerin kurulamamasına, zaman ve emeğin yitirilmesine yol açmıştır. Verimliliğe yansıyan bu etmen, nüfusu tarımdan itmiştir.521

4.3.1.2. Kentin Çekiciliği

Kırsal nüfusun kente akın etmesindeki faktörlerden biri de kentin çekişidir. Bunun etkisi azda olsa, göçü etkilemiştir. Bu etki göç olayını yaratan temel faktör değil, kırsal kesimde ortaya çıkan iktisadi ve ve demografik evrim neticesinde çaresizlik ve arayış içindeki insanları yönlendiren ikinci derecede olan bir faktördür.

Şehrin çekiciliği sebebiyle kente göçenlerin oranı epey düşük bulunmaktadır. Köyden şehre göçün nedenlerinin başında kırsalda yaşanan olumsuz koşullar gelmektedir. 1950 yılından itibaren Türkiye'nin hızlı bir endüstrileşme içine girmesi, kentleşme hareketlerinde "çekici faktörler" olarak adlandırılan şartlara ön ayak olmuştur. Sanayi kuruluşlarının genellikle İstanbul, İzmir, Adana gibi büyük illere

515 Ruşen Keleş, Kentleşme Politikası, 2. b., İmge Yayını, Ankara, 1993, s. 49.

516

Sencer, Türkiye’de Kentleşme, ss. 58-61.

517 Yahya Kanbolat, Türkiye Ziraatinde Bünye Değişikliği, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Enstitüsü Yayını, Ankara, 1963, s. 42.

518 Keleş ve Türkay, Köylü Gözü İle Türk Köylerinde İktisadi ve Toplumsal Değişme, s. 490.

519 Ruşen Keleş, Kentleşme ve Konut Politikası, s. 31.

520

Dinler, Tarım Ekonomisi, s. 100.

kurulması, kırsal nüfusun kentlere göç etmesine neden olmuştur.522

Kentin çekişi ile ilgili nedenler şu şekildedir:

a. İş Sağlama Fırsatı: Kentlerde, endüstriyel faaliyetlerin ortaya çıkması

yeni istihdam alanlarının açılmasına yol açmıştır. Böylece hem işgücüne olan talep artmış hem de bu olgunun sonucunda kentlerde ücretler kırsal kesimdeki ücretlerden daha yüksek seviyede olmuştur. Dolayısıyla kentler gerek artan iş olanakları gerekse yüksek ücretler nedeniyle tarım sektöründeki işçileri ve bilhassa toprağı olmayanları çekmiştir.523

Türkiye’de bulunan köylü alışkın bulunduğu hayat tarzını değiştirmekten kaçınmıştır. Tarlasının geliri, köylünün kendi gerekesinimini karşılamadığı zaman fabrikalarda, madenlerde iş aramıştır. Ancak çalıştığı işte uzun süre kalmamış, biraz para kazandıktan sonra terkrar köyüne dönmüştür. Tarım ürünü veriminin iyi olduğu yıllarda bazı işletmeler işçi bulmakta zorluk çekmiştir. Bu durum uzman bir işçi sınıfının yetişmesini engellemiş ve 1950 yılına kadar kırsaldan kente doğru olan hareketin zayıf kalmasına neden olmuştur.524

1950'lerden başlayarak endüstrileşmenin gelişme umudu vermesinden kentlere ve ilçelere göç olayı yaşanmıştır. Endüstrileşme, ileri teknolojik sanayi ile gelecek başka kurumlar, örgütler ve hizmetler ortaya çıkarmadığından kırsaldan şehre şehre göçenler525

genellikle kapıcılık, çöpçülük, çamaşırcılık, inşaat işçiliği, garson yamaklığı gibi vasıfsız işlerde çalışmıştır.526

b. Daha İyi Yaşam Koşullarına Kavuşma İsteği: Kırsal ile kent arasındaki

farklar, daha iyi bir eğitim alma isteği, eğlence ve boş zamanları değerlendirme, iş bulma umudu, daha yüksek hayat standardı yakalama arzusu, modern sağlık

522 Kayıhan Özoğuz, "Türkiye'de Kent Nüfusunun Sayısal Gelişimi", Hızlı Şehirleşmenin Yarattığı

Ekonomik ve Sosyal Sorunlar, Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Yayını, İstanbul, 1986, s. 201.

523

Dinler, Tarım Ekonomisi, ss. 102-103.

524 Ömer Celal Sarc, Elli Yıldaki Gelişmeler, Ekonomik ve Sosyal Etütler Konferans Heyeti, 17 Kasım 1973, s. 6.

525 Mübeccel Kıray, Ülkemizin Temel Çelişkileri ve Bu Çelişkilerin Eğitime Etkileri, Devrimci Eğitim Şurası, No. I, Türkiye Öğretmenler Sendikası, Ankara, 1968, s. 4.

526

Halil İbrahim Çapan, Köy Kalkınması ve Kooperatifçilik, Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1968, s. 18.

kuruluşları, ulaşım imkânları, kentin rahatlığı nüfusu kırsaldan kente doğru çekmektedir.527

Köyün itimi sonucu iş ve yüksek gelir elde etme umuduyla kentlere gelenlerin yanı sıra kentlerin çekimi sonucu bir takım kolaylıkları elde etme umuduyla kentlere gelenler arasında önemli farklar vardır. Kentlerdeki yaşamın çekiciliğine kapılanlar, genellikle varlıklı köylüler ve toprak ağalarıdır. Bunlar kırsal yöreden kazandıkları geliri kentlerde harcayan ve kentlere göçerken iş bulma isteği ağır basmayan bir grubu oluşturur. Bunlar zamanla kentte iş güç sahibi olmuşlardır fakat kırsal bölgedeki arazilerini de genellikle satmamışlardır. Toprak reformu söz konusu olduğunda önemli bir sorun olarak ortaya çıkan ve kendilerine “absenteisiler” denilen bu gruptakiler, kırsaldan itilen gizli işsizlerin yanı sıra ikinci derecede kalmakla birlikte tarım dışı sektörlere göçenlerin öncüleri olmuşlardır.528

c. İletici Güçlerdeki Gelişmeler: Kırsaldan göçen nüfusu, kentlere taşıyan

ulaşım araç ve olanaklarındaki gelişmelerdir. Kentleşme hareketleri, mal ve hizmet alışverişinin belli taşıma ve iletişim ağları içinde merkezileşmiş belli yerleşim yerleri ile bunlara bağlı çeşitli seviyelerdeki yerleşmeler arasındaki yoğunlaşmadan kaynaklanmıştır. Kentlerde mal ve hizmet dağıtımının ve fonksiyonun gerektirdiği bir işbölümü, uzmanlaşma ile nüfusun merkezileşmesi süreci olarak kabul etmek mümkündür.

Türkiye’de cumhuriyet rejiminin kuruluşundan sonra, iletici güçlerdeki gelişmeyi hızlandıracak bir hareket başlamıştır. Ulaşım ve iletişim araçlarında sağlanan iyileşme kırsal nüfusun hareketliliğini artırmış ve onları köylülükten uzaklaştırarak modern-kentsel toplumla tanıştırmıştır. Bu süreci izleyen aşamalarda "kentlere gidiş" oldukça yaygınlaşmış ve göç adeta kurumsallaşmıştır.529

Eğitim düzeyinin yükselmesiyle ve kitle iletişim araçlarıyla artan akışkanlık ve yurt dışından geri dönen işçilerin önemli bir bölümünün kentleri tercih etmesinde bu hareketin katkısı olmuştur.530