• Sonuç bulunamadı

4.2. Gizlenen Gelirin Tespitinde Vergi İstihbaratının İşlevi

4.2.3. Vergi İstihbaratının Önemi ve İşlevi

4.2.3.2. Kayıt Dışılığı Önleme İşlevi

Kayıt dışı ekonomi, milli geliri hesaplamada kullanılan istatistikî yöntemlere göre tahmin edilemeyen; gelir yaratan, beyan edilmeyen, resmi istatistiklere girmeyen, girmesi arzulanmayan ya da eksik yansıtılan yasal ve yasa dışı faaliyetlerdir (Yetim, 1999, s. 81). Kayıt dışı ekonomi kavramını, ekonomiyi düzenleyen hukuk kurallarına aykırı olarak hiç veya gerektiği şekilde belgeye bağlanmamış ve defterlere kaydedilmemiş (işlenmemiş) işlemler olarak tanımlamak da mümkündür (Taşdelen, 2004, s.143).

Kayıt dışı ekonomi; fiilen gerçekleşmiş olmasına rağmen kaydı tutulmayarak, kamu idarelerinin denetimi dışında kalan her türlü ekonomik işlem ve faaliyettir. Bu bağlamda, ulusal gelir hesaplarına kayıtlı olmayan faaliyetlerin, kayıt dışı ekonomiyi teşkil ettiği kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, resmî GSMH hesaplarında yer almayan ekonomik faaliyetlerin tümü kayıt dışı ekonomi olarak tanımlanmaktadır.

Kayıt dışı ekonomik faaliyetler vergi kaçakçılığı, faturasız alışveriş, haksız muafiyet ya da sübvansiyonlardan faydalanma, sigortasız çalışma, ikinci bir iste çalışma, kaçakçılık, uyuşturucu ticareti, falcılık, bireyin vücudunu (fahişelik) ya da organlarını satması gibi

yasaya aykırı faaliyetler olabileceği gibi; komşuya yardım, çocuk bakıcılığı, ev islerinin yapılması gibi masum faaliyetleri de kapsayabilir (Özsoylu, 1996, s.10).

Türkiye gibi kişi başına gelir düzeyi düşük, işsizlik oranı yüksek seviyelerde seyreden, hukuksal açıdan sistemi tam oturmamış, kanunlarının maliyetinin kişilerin geliri üzerinde önemli oranda yük olduğu, sağlıklı denetim mekanizmalarına sahip olmayan ve özellikle ekonomik geleceği çok net bir biçimde görülmeyen Türkiye’de vergisel açıdan kayıt dışılığın olması kaçınılmazdır (Çomaklı, 2008, s. 59).

Ödenen her vergi kişilerin harcama ve tasarruflarını azaltan bir unsur olmakta bu açıdan kişiler psikolojik olarak vergiyi az vermek uğraşı içinde bulunabilmektedirler.

Vergiyi az vermenin başlıca yolu da bazı ekonomik işlemlerin kayıt dışı bırakılmasından geçmektedir (DPT, 2001, s.4).

Vergisel anlamda kayıt dışı ekonomi; vergi kaçırma ve vergiden kaçınma güdüsü ile vergi idaresinin bilgi alanı dışında bırakılmış faaliyetlerin bütünüdür. Vergi kaçırma, yasalar uyarınca kendilerine vergi yüklenen gerçek ya da tüzel kişilerin, yine aynı yasalarda yer alan hükümlere uymamak suretiyle verginin hiç oluşmamasına ya da eksik oluşmasına neden olmalarıdır (Altuğ, 1996, s.3). Yasal faaliyetler olduğu halde bu yasal faaliyetlerin bir kısmı veya tamamı faaliyette bulunanın iradesi ile vergiden veya başka mükellefiyetlerden kaçmak veya kaçınmak amacıyla kayıt dışında bırakılmaktadır.

Bazı kayıt dışı ekonomik faaliyetler yasa dışı faaliyetler olduğu halde, bazıları ise yasaklanmamış bir faaliyetin bilinçli olarak kayıtlara geçirilmemesi, dolayısıyla vergilendirilmemesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, yasaklanmamış faaliyetlerden olup bilinçli olarak kayıt dışı kalan işlemler ve bu işlemler dolayısıyla ortaya çıkan vergi kayıp ve kaçağı önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır (GİB, 2009, s. 3).

Türkiye’de kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin büyük kısmı vergi idaresinde kaydı bulunan fakat defter ve belgelerinde ticarî faaliyetlerinin bir kısmı yer almayan yükümlüler tarafından yapılmaktadır. Alışverişte belge almayan veya fiş pazarlığı yapan tüketici, kira gelirini beyan etmeyen veya düşük beyan eden ev sahibi, sattığı malın bir kısmına fatura kesmeyen tüccar veya sanayici, bordroda gösterilen ücretin üzerinde ücret alan işçi, sattığı ziraî ürününden stopaj yapılmasını istemeyen köylü, vb. kayıt dışı ekonomiden menfaat sağlamakta ve kayıt dışı ekonomiden sorumlu bulunmaktadır (DPT, 2001, s.33).

Ülkemizde tüm sektörlerde küçük işletmelerin yaygın olması kayıt dışılığa ortam hazırlayan önemli faktörlerden biridir. Küçük işletmelerin yaygınlığı bir taraftan izleme ve denetlemeyi zorlaştırırken, diğer taraftan bu işletmelerin pek çok yasal düzenlemelerin dışında kalmalarına yol açmakta; vergi, iş, sosyal güvenlik, muhasebe vb. konularla ilgili yasalar genellikle bu tür küçük işletmeleri kapsamamaktadır. DİE Genel Sanayi ve İş yerleri Sayımı sonuçlarına göre (2002), ülkemizdeki toplam girişim sayısı 1.720.598’dir. “Mikro Ölçekli” olarak tanımlanan 1–9 kişi çalıştıran girişim sayısı 1.633.509’dur. Bu sayı girişimlerin %94,94’ünü oluşturmaktadır. Girişimlerin

%3,09’unda (53.246 girişim) 10–49 kişi çalıştırmaktadır (GİB, 2009, s. 12).

Kayıt dışı ekonominin yarattığı vergi kaybı, teorik olarak, tüm ekonominin kayıt altına alınmış olduğu hipotetik durumdaki potansiyel vergi geliri ile fiili olarak toplanan vergi geliri arasındaki fark olarak görülüp, öylece hesaplama yöntemleri geliştirilmeye çalışılmıştır. Söz konusu yöntemler, kayıt dışı faaliyetlerin neden olduğu göreli faktör getirisi farklılıklarına ve bu farklılıklar nedeni ile oluşan arz ve talep değişikliklerine dayanarak oluşturulan modeller üzerinden vergi hesaplama mantığına dayandırılmaktadır (Yılmaz, 1998, s.483). Bu modellere ilk eleştiri, kayıt dışı gelirin tamamına sabit bir vergi oranının uygulanması ve sadece gelir temelli vergi kaybı üzerinde yoğunlaşılması üzerinedir. Kayıt dışı gelir üzerinden bir sabit oran varsayımı ile vergi kaybının hesaplanması normaldir; çünkü ampirik imkânsızlıklardan dolayı kayıt dışı gelir tahminleri, farklı kaynaklardan beslenen gelirler arasında ayırım yapamamaktadır ( Savaşan, 2005, s. 270).

Vergi istihbaratın gizlenen geliri ortaya çıkarma misyonu aynı zamanda kayıt dışı ekonomiyi azaltma amacına da hizmet etmektedir. Bilindiği üzere kayıt dışı ekonominin en önemli iki unsuru, yasal olmayan faaliyetler ile yasal faaliyetlerin bilinçli olarak kayda geçirilmemesi, gizlenmesidir. Dolayısıyla gizlenen gelirin ortaya çıkarılması aynı zamanda kayıt dışı ekonominin yasal faaliyetlerden oluşan kısmını azaltmaya hizmet etmektedir.

Gelir İdaresi Başkanlığının ekonomik faaliyetleri izleme, veri ambarı oluşturma ve diğer kamu ve özel sektör kuruluşlarının bilgi havuzlarından yararlanma kapasitesi arttıkça, kayıt dışı işlem yapan mükellefler açısından caydırıcı etki yaratacak ve sonuçta kayıt dışı ekonomi azalacaktır.