• Sonuç bulunamadı

MAKİNALAŞMAK Trrrum,

4.5.9. Kavramsal Sanat

Fikir sanatı olarak da adlandırılan ve ilk kez Sol Lewit tarafından tanıtılmış olan akım 1960’larda ortaya çıkmıştır. Kavramsal sanat yanlıları, sanatı kavramsal olarak değerlendirmekle birlikte önemli olanın düşünce ve fikir olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu anlamda madde olarak var olan sanatı kabul etmemişlerdir. Dolayısıyla sanatçının üzerinde durduğu düşünce ve fikri anlamış olmak o sanat eserine sahip olmakla eş değer tutulmuştur. Sanatçının acı çekmesiyle birlikte ki bu çektiği acı kendi acısı değil evrensel bir olgu olarak fikrinin kavramsal bir dille ifade edilmesidir. Kavramsal sanatla birlikte alışılagelmiş geleneksel ve kalıplaşmış sanat anlayışının yerine yepyeni bir anlayış gelişmiştir. Sanatçılar düşüncelerini ifade ederken tuval, fırça gibi alışa gelmiş malzemelerin dışında video, gazete, yazılı belge, eskiz, hazır nesne, fotoğraf gibi istedikleri çeşitli materyali özgürce kullanmışlardır. Bu araçlar içerisinde yazı dili, içerdiği anlamlar açısından sanatçısı ve suje için imgesel gizleri içerisinde barındırmaktadır. Örneğin; Rene Magritte’nin ‘İmgelerin İhaneti’ adlı resminde yer almakta olan pipo gerçekçi görüntüsüne rağmen yine altındaki yazı ile çelişki oluşturmaktadır. ‘Bu bir pipo değildir.’ derken görünenin aksine sözcüklerin daha gerçekçi olduğunu göstermektedir. Bireyler açısından bu durumu değerlendirmek gerekirse dışardan bakarak fikir sahibi olmak doğru değildir. ‘Ben’in yüzeysel değerlendirmesi yeterli olmamakla birlikte doğru ve gerçekçi bir sonuca varmak için içselleştirmek ve öze inmek gereklidir. Aynı şekilde sanatçının eserine yüzeysel bakmak, bu eseri anlaşılması zorlaştırmakla birlikte anlamayı da engelleyecektir. Düşünmek ve sonrasında fikir üretmek gereklidir. Bu şekilde sanatçı, nesneler ve yazıları çelişkili bir Resim 4.47 Rene Magritte, İmgelerin İhaneti, Tuval Üzerine Yağlı

biçimde bir araya getirirken, onlara ait bilinen değerlere gizemli bir kavramsallık kattığı görülmektedir. Yine Magritte’nin ‘İmgelerin İhaneti’ resminde yer alan pipo oldukça gerçekçi yapılmasına rağmen altında yazan ‘Bu bir pipo değildir.’ cümlesiyle tam bir çelişki oluşturmaktadır. Pipo ne kadar gerçeğe yakın resmedilirse resmedilsin eline alıp kullanamayacağın bir nesne olduğu gerçeğini değişmemektedir. Yani gerçekten gerçek değildir. Bu noktada da izleyiciyi düşünmeye itmiştir. Başka bir örnek vermek gerekirse Joseph Kosuth ‘Sanat sanatın tanımıdır.’ ifadeleri ile dikkat çekerken “farklı nesnelerle de gerçekleştirdiği ‘Bir ve Üç Sandalye’ adlı yapıtında nesnenin kendisini, tanımını ve imgesini bir araya getiren Kosuth, görsel algıdan dile, dilden kavrama uzanan zihinsel süreçlerin ardındaki dinamikleri irdelemiş, sanatın doğasını sorguladığı yapıtlarında izleyiciyi felsefi bir sürece ortak etmiştir.” (Antmen, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, 2013, s. 192).

Üretilen eserden ziyade ortaya atılmış olan düşünce ve kavramsallık önem kazanmaktadır. “Kavramsal sanat yapan bir sanatçı, yapıtını önceden tasarlar, yapıtıyla ilgili kararları önceden verir: Uygulama o kadar önemli değildir. Düşünce, sanatın gerçekleştirilmesini sağlayan bir makineye dönüşür. Bu tür bir sanat kuramsal ya da kuramların görsel karşılığı değildir; sezgiseldir, her türlü zihinsel süreçle ilgilidir ve bir amaç gütmez. İyi olan pek çok düşünce aslında son derece basittir. İyi düşüncelerin basit görünmesinin nedeni, kaçınılmaz gibi görülmelerindendir. Düşünce bağlamında sanatçı kendi kendini bile şaşırtmakta özgürdür. Düşüncelere, sezgiler yoluyla varılır. Sanat yapıtının nasıl göründüğü, o kadar önemli değildir. Tabii fiziksel bir biçimi varsa, bir şeye bezemek durumundadır. Ama Resim 4.48 Joseph Kosuth, Bir ve Üç Sandeaye, Bir Ahşap Sandalye

ve Bir Sözlük Anlamı Yazan Fotoblok Üzerine Baskı Fotoğraf, 1965, Museo Reina Sofía.

sonuçta ne biçim alacaksa alsın, bir düşünceden yola çıkmak zorundadır. Sanatçının meselesi, kavramsallaştırma ve gerçekleştirme sürecidir. Sanatçı tarafından fiziksel bir kavuştuktan sonra yapıt, sanatçı da dâhil olmak üzere herkesin algısına açık hale gelir.” (Antmen, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, 2013, s. 197,198). Bazen ortada sadece kavramlar vardır ve dönemin sanatçıları, eleştirmenleri bir araya gelip bu kavramları irdeleyip, tartışıp sonrasında sanatı her yönü ile ele almışlardır. Bazen bu konuşmalar manifesto olarak yayınlasa da bazıları yayınlanmamıştır. Bu yönüyle de sanatçı, sürekli olarak yaşamın kendisine ve çevresine karşı yabancılaşmakta ve sürekli eleştirel bir bakış açısıyla her şeyi sorgulamaktadır. Kavramsal Sanat’ın anlaşılması, başlangıç noktası olarak diğer bütün sanat akımları içerisinde yer alan değişmezlikleri kabul edip varlıklarını anlamakla olacaktır. Bu şekliyle bireyin özüne dönüp bir çözümleme yapmaya zorlamaktadır. Böylece bireyin kendini çözümlemesi ve ‘ben’i tamamlaması mümkün olacaktır. Öze inmektir bir anlamda. “Tinsel bir varoluş içinde oluşan umutsuzluk hâli, sanat açısından bilincin dışına taşarak, özüne ait bir iç hesaplaşmaya dönüşmektedir. Kavramsal Sanatın İç yüzü Aslına bakılırsa tinsel varoluş durumunda tekil nesneyi dışlayarak yerine düşünceyi koyan kavramsal sanat hareketi, sanatın geleneksel tanımını ve biçimini sorgulayan bir devrimmiş gibi görünmesine karşın bu devrim” (Çalkuş, 2015, s. 425) ile birlikte maddi bir varlık gösteren sanat eseri yerini sunulan kavramla birlikte izleyicinin düşüncelerine bırakmaktadır. Bu şekilde izleyicinin ilgisini çekip aynı zaman da suje olması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Çünkü önce bakmalı, sonra anlamalı ve çözümleyebilmelidir. Ama tabi bu izleyicinin entelektüel bilgi dağarcığı ile sınırlı kalmış olacaktır.

Kavramsal sanatçıların eleştirdikleri bir diğer konu ise sanat alıcısının, sanatsal bilgi ve donanımı neticesiyle sanata sahip olmayıp aksine ne kadar zengin olduğunu göstermek ve böbürlenmek için koleksiyoncu hâline gelmesidir. Kavramsal sanatçılar sanatı ticari bir mata olmaktan kurtarmayı hedeflemişlerdir. 1960’larda ortaya çıkan akım bugünde etkileri göstermektedir. Kavramsalcılık da ticari bir amaç güdülmezken günümüzde pek çok kişi yaşamını da idam ettirebilmek için yaptığı çalışma ve kavramsal düşüncesini birleştirip izleyiciye öyle sunmaktadır.

Benzer Belgeler