• Sonuç bulunamadı

2.2.1. Kavramsal Sanat

2.2.1.2. Kavramsal Sanatın Değerleri

Kavramsal Sanat, 1960’larda büyük sosyal, kültürel ve politik değişiklikler döneminde, Modernizmin katı ve kısıtlayıcı tavrına bir tepki olarak gelenekselin hiyerarşik yapılarını yok etmek için ortaya çıktı. Kavramsal Sanat sanatsal tasarımın iletişimsel sınırlarını araştırır. Kavramsal yapıtların etkisi görselden çok entelektüeldir.

9 CoBrA (1948 – 1951) - Kopenhag (Copenhagen), Brüksel ve Amsterdam isimlerinin ilk

harflerinden oluşan bir kısaltma – Paul Klee ve Joan Miró’dan etkilenen grup doğaçlama ve deneyselliğe çok önem verirdi.

10 Letrizm 1940’ların ortalarında Dadaist ve Sürrealist geleneği izleyen bir grup avangart sanatçıyla

beraber Isadore Isou’nun önderliğinde kurulan Fransız avangart topluluğuydu. Aynı zamanda Letristler izleyicinin etkin katılımcı olduğu sinema fikrine tutkundu (Cabanas, 2014:3).

11 1960’ta Pierre Restany öncülüğünde başlayan Yeni Gerçekçilik akımı bünyesinde Yves Klein,

Arman, François Dufrêne, Daniel Spoerri, Jean Tinguely, César, Niki de Saint-Phalle ve Christo’yu barındırırdı. Yeni bir duyarlılık peşinde yeni yaklaşımlar oluşturan grup keskin bir tanımlamaya karşı çıkar.

22

Sanata,

“Alıştığımız tepkileri göstermemizi engelleyen Kavramsal Sanat, ona (sanata) yaklaşımımızda sanatı aşan şeyler üzerinde de yeniden düşünmemizi ister. Böylece alışılmış kalıpları yıkar, kendine özgü sorgulama biçiminde biz de onunla işbirliği yapmış oluruz. Öne sürdüğü fikri benimseyebiliriz; ama onu biçimlendiremeyiz, satamayız, yeniden üretemeyiz veya onu bir kağıt ağırlığı gibi kullanamayız” (Lynton, 2009:330).

1968 yılında İngiltere’de Terry Atkinson, David Bainbridge, Michael Baldwin ve Harold Hurrell tarafından kurulan Art & Language grubu (Mulholland, 2003:165) 1970’ler boyunca sanat üretimi sorguladı ve geleneksel sanat formlarından kuramsal formlara yöneldi. 1969’da Art & Language ilk dergisini yayınladı. Joseph Kosuth derginin Amerikan editörlüğünü yapıyordu. Grup izlenmek üzere sanat yapıtları üretmek yerine sanat kavramlarını tartışmaya açtıkları söyleşiler yaptılar. Bu tartışmaların bazıları daha sonra dergilerinde de yer almıştı. Böylece, Kavramsal Sanatçıların ileri sürdüğü kuramsal tartışmaların eseri niteliğini sorguluyorlardı.

Kavramsal Sanatçılar geleneksel sanat anlayışının kullanılan medyuma özel yönlerini yeniden tasarlamak için dil ve metne yöneldi. Böylece fikirlerini ortaya koyarken sanatsal üretimi gizemsizleştirecek ve görselliği yadsıyacaklardı. “Kavramsal Sanat ... sanatın özel bir tür obje (resim, heykel ve her ne ise) ve özel bir yerle (galeri, müze) sınırlanamayacağı fikrini getirir... En etkili Kavramsal Sanat eserleri ... gerçeğin derinliğini görmemizi sağlar... Böylece alışılmış kalıpları yıkar...” (Lynton, 2009:330-331).

Goldie ve Schellekens (2007:xiii) Kavramsal Sanatın hedefledikleri üzerine beş çıkarımda bulunur. Öncelikle Kavramsalda duyusal haz ve güzellik anlayışları yerlerini düşünce ve fikirlere yapılan vurguya bırakır. Sanat yapıtı ‘nesnesizleştirilir’. Sanat yapıtlarının kimlik ve tanımlarının sınırları soruşturulur.

Bunun yanı sıra, sanatın rolü yeniden tartışmaya sunulur. Sanat-yapımı bir sanat eleştirisine dönüşür. Nesnenin böyle yadsınması geleneksel sanattan en büyük kopuştur. Bu kopuş Kavramsal Sanat’ın aynı zamanda “Obje Sonrası Sanat” olarak anılmasına sebep olur.

23

Ayrıca Kavramsal Sanat geleneksel medyanın yerine fotoğraf, film gibi yeni medya ürünlerini koymayı tercih eder. Son olarak Kavramsal Sanat tanımlayan temsil yerine anlamsal temsili geçirir. Anlam bir metin ya da bir söylem üzerinden verilir. Kavramsal sanatta sanat nesnesinin yerini söylem alır. Aynı zamanda biçim içine hapisken mümkün olmayan çoklu okumalar kavramsal sanat sayesinde mümkün hale gelir.

Halil Akdeniz’e göre “Kavramsal sanat geleneksel anlamda sanat eserini ortadan kaldırmayı amaçlamış olsa da konseptlerini görsel olarak ortaya koymak için bir kısım malzeme ve tekniklere hep gereksinim duymuştur” (Akdeniz, 2004:45). Bu malzeme ve teknikler çok çeşitli ve disiplinleraşırı nitelikler de taşır.

Lucy Lippard Kavramsal Sanatın sanat yapıtını cisimsizleştirip maddesizleştirdiğini söyleyerek Kavramsal Sanatı “Bana göre Kavramsal Sanat düşüncenin baskın, malzemeninse ikincil, hafif, ucuz, iddiasız ve/veya maddeden arındırıldığı bir iş anlamına gelir” diyerek tanımlar (Godfrey, 1998:14). Öncelik kavrama verildiği için sanatın malzemesi sınırsız olarak düşünülür. Sanatçıysa bu denklemde “tıpkı bir hazineyi ortaya çıkarır gibi ağırlayarak, toplayarak, hazırlayarak, keşfederek, icat ederek işin formunu” belirler (Latour, 2006:9).

Rıfat Şahiner,

“...(Kavramsal) sanatçılar kullandıkları anlatım araçlarına göre birbirlerinden ayrılmaktadır. Bunlar filmler, haritalar, sertifikalar, eskizler, gazete ilanları, telefon ses kayıtları, planlar, numaralar v.b. şeylerdir. Kavramsal Sanat’ın uygulayıcıları ... sanat dışı alanlara özgü gereçlerden de yararlanmaktadırlar. Sanatçılar arasındaki ortak yön seyredilmek için bir yapıt meydana getirmek istememeleridir. Yapıtlarıyla kavramlar ve analizler öneren bu sanatçılar, seyirciyi bunu anlamaya çözmeye, kendi düşünceleriyle tamamlamaya çağırırlar. Nesnenin estetik değerini yadsıyarak, sanatın başlıca ilkelerinden birinin tanımını zedeleyen böylesi bir tavrın şaşırtıcı olduğu açıktır” görüşündedir (Şahiner, 2008:145).

Geleneksel ya da modern tüm sanat akımlarının aksine uygulamanın sonradan gelmesi kavramın öncelenmesi anlamına gelir. Hatta, Sol LeWitt fikrin görselleştirilmese de nihai ürün değerinde bir sanat eseri varsayılacağını, işin

24

kavramsal içeriğinin fizikselliği gereksinmediğini söyleyecektir (Stiles, 1996:825- 826).

Ahu Antmen Kavramsal Sanatın özünde, geleneksel anlamda sanat nesnesinin tekil, kalıcı ve maddi değer oluşturan ‘metasal’ yönüne, yani piyasa olgusuna, bir tepki de bulunduğu görüşündedir (Antmen, 2009: 193).

Kavramsal sanatçılar fikir olarak sanatın olasılıklarını sorgularken dilbilim, matematik ve estetiğin süreç üzerinden çalışan boyutlarını incelediler. Joseph Kosuth ve Art & Language grubu üyeleri kuramsal denemeler yazarak sanatın geleneksel olarak nasıl anlam kazandığı üzerinde durdular.

Kosuth, Ludwig Wittgenstein’ın dil felsefesi üzerine yazıları ile yakından ilgileniyordu. Yapıtlarında görülen kelime oyunları, anlamın doğasını inceleme ve dil ile sanat arasındaki ilişkiyi irdeleme meseleleri Wittgenstein felsefesinden çok etkilenmiştir. Wittgenstein’a göre kavram olarak hayal kurmak yapmakla ilgilidir. Birey hayal kurduğunda aslında bir yaratıcılık söz konusu olduğundan hayal kurma eyleminin yaratıcı bir sanat olarak değerlendirilmesi gereklidir (Wittgenstein, 1980:111). “Felsefeden sonra Sanat” adlı makalesinde sanat eserlerini analitik önermeler statüsünde değerlendirir (Wittgenstein, 2007: 857). Analitik önermeler metinseldir. Sentetik önermelerse, duyuşsallığı içerir. Sanat bir fikirse, madde ortadan yok olunca geriye sadece sanat kalacaktır.

Kosuth sanatın totolojik önermeler sunduğunu, kendi nesnesinde önemli bir şey dile getirmediğini ve bu önermelerin nesneleşmesinin önemi olmadığını öne sürer. Sanatçı morfolojik endişelerle kendine ket vurmaz. Onun meselesi sanat eserlerinin bir mantık silsilesi dahilinde süreç içinde var olmalarıdır. Lucy Lippard ve John Chandler Kosuth’un sanat yapıtlarından bahsederken bu kelimelerin kendine şeyler olmadıklarını, daha çok fikirleri ifade eden işaretler olduğunu belirtirler (1999:49).

Kavramsal Sanatçılar Kosuth önderliğinde sanatlarını Ludwig Wittgenstein, Ferdinand de Saussure, Claude Levi-Strauss ve Roland Barthes’ın göstergebilim anlayışından yararlanarak ortaya koydular (Atakan, 2008:46).

25

Kavramsal Sanat’ın Amerikalı öncülerinden Sol LeWitt çığır açan metni Paragraphs on Conceptual Art adlı makalesinde, üretim sürecini anlatır. Ona göre Kavramsal Sanat’ta başat mesele fikir veya kavramın kendisidir. Öncelikle olan sürecin planlanmasıdır. Planlamanın ardından gelen uygulama sadece gerektiği için yapılır (LeWitt, 2007:846).

LeWitt yapıtın fiziksel görünümünün önemi olmadığını, ancak yapıtın ne olursa olsun bir fikirle başlaması gerektiğini savunur. Bu fikir vücut bulduğunda ise önemli olan süreçtir. “Bütün müdahale adımları – karalamalar, eskizler, çizimler, başarısız çalışma, modeller, incelemeler, düşünceler, sohbetler – önemlidir. Sanatçının düşünme sürecini gösteren şeyler bazen son üründen daha ilginçtir” (LeWitt, 2007:848). LeWitt Kavramsal Sanat’ın başarılı olmasını fikrin başarısına bağlar.

LeWitt Paragraphs on Conceptual Art makalesinden iki yıl sonra yazacağı Sentences on Conceptual Art adlı yazısında (2007:896) “Bir sanat eseri … hiçbir zaman izleyiciye ulaşamayabilir, ya da hiçbir zaman sanatçının zihnini terk etmeyebilir” der.

Kavramsal Sanat sanatçıların yanı sıra prestijli sanat kurumlarının hemen ilgisini çekti. 1970’de New York Modern Sanatlar Müzesi Information adlı Kavramsal Sanat sergisini açtı. Dünya çapındaki genç sanatçıların etkinliklerini sergilemek amacıyla düzenlenen serginin küratörü Kynaston McShine sanatçıların ortak kaygılarının “1970’lerin sosyal, politik ve ekonomik krizleri” olduğunu söylüyordu. The Xerox Book12’un yedi sanatçısının yanı sıra sergide Joseph Beuys, Daniel Buren, Gilbert ve George, Michelangelo Pistoletto, On Kawara, John Baldessari, Bruce Nauman, Yoko Ono, Ed Ruscha ve Robert Smithson da yazılı metinler ve fotoğraflarla katılmıştı (Galenson, 2009:312).

12 The Xerox Book - Seth Siegelaub ve John W. Wendler’ın 1968’de yayınladığı en saygın

kitaplardan biridir. Siegelaub kitabı sanatçıların eserlerinin basılmış olduğu bir sergi olarak tasarlamıştı. Yedi sanatçı (Carl Andre, Robert Barry, Douglas Huebler, Joseph Kosuth, Sol LeWitt, Robert Morris ve Lawrence Weiner) toplam 25 sayfada belli bir formata uygun yapıtlar verecekti.

26