• Sonuç bulunamadı

1.6. TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİMLERİN GENEL YAPISI

2.1.1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Toplumların kendi tarihsel gelişimine bağlı olarak farklı özelliklere sahip olan demokrasinin tek tip, sabit bir yapısı bulunmamaktadır. Her toplumun özelliklerine göre farklı şekillerde algılanıp - tanımlanarak, ülkenin kendi şartlarına özgü bir yönetim yapısı olarak uygulanmaktadır.94

91 SARTORİ, Giovanni, Demokrasi Teorisine Geri Dönüş, (Çev. Tuncer Karamustafaoğlu – Mehmet Turhan), Türk Demokrasi Vakfı Yayınları, Ankara, 1993, s. 9.

92 ERDOĞAN, Mustafa, Anayasal Demokrasi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2005, s. 232.

Benzer tanımlar için Bkz, YILDIRIM, Selahattin, Yerel Yönetim Ve Demokrasi,

GÖRMEZ, Kemal, Yerel Demokrasi Ve Türkiye, ÖZTEKİN, Ali, Siyaset Bilimine Giriş, KÜÇÜKAĞA, Ahmet, Türkiye’de Ve İslam Ülkelerinde Demokrasi Oyunları, vb…

93 ÇAM, Esat, Siyaset Bilimine Giriş, 6, Baskı, Der Yayınları, İstanbul, 1999, s. 387.

94 ÖZÜERMAN, Tülay, Türkiye’nin Batılılaşma ve Demokratikleşme Açmazı, Dokuz Eylül Yayınları, İzmir, 1998, s. 51.

Demokrasinin üzerinde uzlaşılan ortak özelliklerinden birisi, siyasi kararların doğrudan doğruya bütün vatandaşların ortak katılımları ile alındığı bir yönetim şeklidir. Ancak böyle bir yönetim şeklinin var olabilmesi için demokrasinin, özgürlük, eşitlik, halk egemenliği, yasallık-meşruiyet gibi temellere dayanması gerekmektedir. Çünkü bu değerler demokratik bir yönetim şeklinin temel kriterleri olup95, bu biçimiyle demokrasi, siyasi iktidarların yerinde kararlar almasını sağlayabilmektedir. Diğer taraftan demokrasilerde vatandaşlar, kararların alınmasına katıldıkları gibi kanunlar çerçevesinde olmak koşuluyla, iktidara karşı muhalefet etme hakkına da sahiptirler. Bir başka deyişle demokrasi, egemenlik hakkının halka ait olduğu, her koşulda yöneticilerin halk tarafından seçilmesi gerektiği ve halkın yine seçtiği yöneticilerini denetleyebildiği bir yönetim sistemidir.96

Demokrasinin ikinci özelliği, yönetimde şeffaflık ve açıklıktır. Alınan kararların bütün halka açıklanması ve halkın tepkilerinin değerlendirilmesi sistemin işleyişi açısından son derece önem taşımaktadır. Böyle bir yöntem, sorunların çözümünü geciktirmeyeceği gibi, daha etkin kararlar alınmasını sağlayacaktır.97

Demokrasinin üçüncü özelliği, halkın siyasi kararların alınmasına katılıyor olmasıdır. Demokrasinin dördüncü özelliği, halkın siyasi kararları almaya “yetkili” olması da gerekmektedir. Demokrasiyi, diktatörlükten ve diğer yönetim şekillerinden ayıran, halka verilen siyasal kararları alma yetkisinin kaynağı, anayasalar veya kanunlardır. Diğer taraftan bu yetki ile birlikte, halkın siyasal kararları fiilen de kendisinin alması gerekmektedir.98 Ancak günümüz toplumunun nüfus yoğunluğunun yüksekliğinden dolayı,

95 ERDOĞAN, a.g.e., s. 246.

96 KÜÇÜKAĞA, Mehmet, Türkiye’de Ve İslam Ülkelerinde Demokrasi Oyunları, Emre Yayınları, İstanbul, 1995, s. 15–17,

97 TORTOP, Nuri, “Yeni Demokratik Yapılanmada Göz Önünde Tutulması Gereken İlkeler”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 25, Sayı: 2, Haziran 1992, s. 62.

98 ERDOĞAN, a.g.e., s. 233.

halkın siyasal kararları fiilen ve bizzat alabilmesini engellediği için, halk bu yetkisini belirli bir dönem için seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanmaktadır.

Demokrasinin beşinci özelliği, yönetenlerle yönetilenlerin haklar ve yükümlülükler bakımından aynı olduğunu ve halk tarafından kurulduğunu, halkın iktidarını ya da yönetimini ifade etmekte olup, eleştiriye ve sorgulamaya izin veren bir sistem olmasıdır. Böylece, demokratik sistemin içerisinde farklı ve karşıt görüşler herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan, kendilerini medeni sınırlar çerçevesinde ifade edebilmektedirler. Vatandaşlar arasında “eşitliği” ve toplum içinde de “çoğulculuğu / farklılığı” da yansıtan99 demokrasi, farklı ve karşıt görüşleri yok etmek yerine tüm görüşleri ortak bir noktada birleştirerek, uzlaşmacı bir platform kurabilmeyi amaçlamaktadır.100 Bir başka deyişle, demokratik bir sistem düşünce farklılıklarını ve düşüncenin serbestçe ifade edilmesini, bir dengesizlik ya da sisteme karşı bir tehdit olarak değil, aksine sistemi zenginleştiren temel unsurlardan biri olarak bünyesinde bulundurmaktadır.101

Ayrıca, toplumda her kesimin farklı bir anlamda algılanabildiği demokrasi, özellikle siyasi platformda, bireysel ya da belirli bir gruba ait düşünceleri ve görüşleri meşrulaştırmanın bir aracı olarak kullanılabilmektedir. Gerçekte demokrasi, bir sistem olarak, ait olduğu toplum içinde yaşayan ve farklı görüşlere sahip herkesi kapsayan, barış içinde yaşamayı hedefleyen bir yaşayış biçimi olup, hiçbir kişiye veya zümreye ait olamayacağı gibi, hiçbir siyasi ve ideolojik düşünceyle de özdeşleştirilemez.102 Demokratik siyasal sistemin sağlıklı bir şekilde

99 BEETHAM, David-BOYLE, Kevin, Demokrasinin Temelleri, Çev. BIÇAK, Vahit, Liberte Yayınları, Ankara, 1998, s. 4.

100 SAĞIR, Meral, “Demos’un Genişlemesi Ve Temsili Demokrasiden Küresel Doğrudan Demokrasi’ye”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 37, Sayı: 3, 2004, s. 3.

101 YEŞİL, Rüştü, Okul Ve Ailede İnsan Hakları ve Demokrasi Eğitimi, Nobel Yayınları, Ankara, 2002, s. 2.

102 ERDOĞAN, Mustafa, Demokrasi Laiklik Resmi İdeoloji, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1995, s. 137–138.

uygulanabilmesi için, demokratik sisteme uygun bir siyasal kültürün toplum içerinde yerleşmiş olması da gerekmektedir.103

21. yüzyılda demokrasinin, sosyal ve siyasal açıdan en ideal yönetim biçimi olduğu genel kabul görmektedir. Demokrasi, günümüzün evrensel ve hukuksal değerlerinin başında gelmektedir. Bu sebeple özünde demokrasiye zıt ideolojiler ve düşünceler bile, gerçek kimlikleriyle ortaya çıkmamakta, kendilerini demokrasi çerçevesi içinde göstermeye çalışmaktadırlar.

Günümüzde demokrasi, insan onuruna en uygun ve insanlar arasındaki tüm ilişkilerde uygulanması gereken bir yönetim biçimi olmakla birlikte, bir toplumda ortaya çıkması ve sağlıklı bir şekilde uygulanması oldukça zor olan bir yönetim biçimidir.104

Demokrasiyi sadece yönetimin oluşma şeklini belirleyen bazı siyasi haklardan ibaret görmek sağlıklı bir düşünce olmamaktadır. Medeni haklar dediğimiz kişisel özgürlük ve temel haklarında belirli bir yasal çerçeve içerisinde kurumsallaştırılması, demokrasilerin varlığı ve sürekliliği için bir koşul haline gelmiştir. Çünkü ancak medeni haklar siyasilerin keyfi davranışlarının önüne geçebilmektedir. Bu sebeple son yıllarda bütün dünyada gözlenen demokratikleşme çalışmalarında medeni hakların güçlenmesine yönelik girişimler arttırılmıştır. 105