• Sonuç bulunamadı

Bu bölümde araþtýrmaya açýklýk kazandýrmak amacýyla stres kelimesinin tanýmý ve kapsamý, stresin benzer kavramlarla iliþkileri, stres belirtileri, stres kaynaklarý, stresin etkileri, stres türleri, stres aþamalarý, stres yönetimi, ortaöðretim okul yöneticiliði ve stres konularýna iliþkin genel bilgiler açýklanmaya çalýþýlmýþtýr.

2.1.Stresin Tanımıve Kapsamı

Son yýllarda dünyada çok hýzlý bir deðiþim ve dönüþümün yaþandýðý, gerçekleþtirilen yeniliklerin toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda etkisini gösterdiði görülmektedir (Arslan ve Eraslan, 2003). Kýsacasý yaþanýlan hýzlý, sosyal ve kültürel dönüþümler, teknolojik geliþmeler, deðiþim ve rekabetler, bireyleri ve içinde bulunduklarý örgüt ve toplumlarý bunalýma sürüklemekte, bireyler iþ ortamýnda ve özel hayatlarýndaki sýnýrlýlýklarý bir þekilde dengelemeye çalýþmakta kendi yeteneklerini olaðanýn dýþýnda zorlamaktadýrlar. Bu yüzden stres günlük hayatýn ayrýlmaz bir öðesi haline gelerek, çocuklardan üst düzeydeki yöneticilere kadar kullanýlagelen bir kelime haline gelmiþtir (Ulukuþ, 2007). Stresin bu kadar popüler olmasýnýn nedeni belki de negatif, rahatsýzlýk verici durum olarak korku, endiþe, öfke ve depresyon gibi belirgin hislerin durumunu ifade etmesindendir ki bu kelime doðuþtan olmayan hisleri vurgulayan bir terimdir (Lazarus, 1966).

Ýnsanlarý bu kadar etkileyen stres nedir acaba? Anlýk bir öfke mi? Yoksa insan hayatýný kökten etkileyecek kadar güçlü ve uzun süreli bir gerilim, yoksa hem kýsa hem de uzun süreli bir kýzgýnlýk, tükenme veya yýlgýnlýk durumu mu?

Bazý insanlar stresi uyarýcýlar, zorlanmalar, durumlar veya dýþardan gelen zorlamalara aþýrý tepki koyulmasý, bunlarla uðraþamayacakmýþ gibi hissetmek þeklinde tanýmlarlar. Bu durumlardan stresör olarak bahsetmektedirler. Stres kimine göre

yapýlacak çok iþin olmasý ve onu yapmak için çok az zamanýn olmasý, kimine göre patronu, kimine göre kendilerine karþý fiziksel veya duygusal ilerleyen bir þey ve bunlarýn cevabý, kimine göre bir baþ aðrýsý, kimine göre midedeki bir yumru durumu, kimine göre endiþe hissetmek, kimine göre korku hissetmek, kimine göre bir topluluðun önünde bir konuþma yapmak hatta bunu düþündüðünde bile kendini kontrolsüz hissetmek ve bundan dolayý yaþanýlan bir kas gerilimi, kimine göre iyi yemek yemek için meþgul olmak ve kendine bakamamak, kimine göre tam zamanlý bir öðrenci olmak, kimine göre yarým gün çalýþan bir iþçi olmak, kimine göre ise zamaný olmayan birinin kýz arkadaþý olmak gibi çeþitli þekillerde ifade edilmektedir (Blonna, 2007). Stres farklý disiplinlerde (sosyoloji, psikoloji, fizyoloji, týp, psikiyatri, mühendislik) ve bu disiplinlerin uzmanlarý tarafýndan kullanýlmasý nedeniyle günlük konuþma diline girmiþ ve giderek yaygýnlaþmýþtýr (Levine ve Scotch, 1970).Günümüzde stres kelimesi uyaran yerine kullanýlmamakta, stres yapýcý etkenlere karþý vücudun fizyolojik ve psikolojik bir tepkisi olarak deðerlendirilmektedir. Buna göre uyaran rolü oynayan faktörler stresör olarak adlandýrýlýrken, vücudun stresörlere karþý gösterdiði tepkisi ise strestir. Buna göre stresörler neden, stres ise sonuç olarak ifade edilebilir (Aslan, 1995).

Öyleyse “Stres bireyler üzerinde etki yapan ve onlarýn davranýþlarýný, iþ verimini, baþka insanlarla iliþkilerini etkileyen bir kavramdýr. Stres durup dururken ya da kendiliðinden oluþmaz. Stresin oluþmasý için insanýn içinde bulunduðu ya da hayatýný sürdürdüðü ortam ve çevrede meydana gelen deðiþimlerin insaný etkilemesi gerekmektedir” (Eren, 2004). “Çevresindeki ya da içindeki dünyaya hiçbir tepki göstermeyenler, yalnýzca ölülerdir.” diyen Weiss aslýnda strese karþý tüm bireylerin herhangi bir þekilde tepki verdiðini güzel bir biçimde ifade etmiþtir (Weiss, 1993).

Buraya kadar açýklanmaya çalýþýlan stresi her birey kendine göre tanýmlamaktadýr. Ýnsanlar stresi birbirlerinden farklý bir þekilde algýlamaktadýrlar.

Sayýsýz tanýmý olan stresin ortak öðelerini bir araya toplayarak tanýmlaþtýran çeþitli bilim insaný, yazar ve araþtýrmacýlarýn tanýmlarýndan bazýlarý þunlardýr:

Ø Selye (1936) stresi, deðiþim taleplerine vücudun belirli olmayan tepkisi þeklinde tarif etmiþtir (Anonymous, 2007).

Ø Stres, içsel veya dýþsal tehditleri idare etmek için kullanýlan rutin metodlarýn baþarýsýzlýðýdýr (Gross, 1970).

Ø Stres, kiþinin içerisinde bulunduðu ortamdaki iliþkisinden kaynaklanan sosyo-psikolojik bir durumdur (Levine ve Scotch,1970).

Ø Stres, aþýrý psikolojik veya fiziksel talepleri yerleþtiren bir uyarýcýya karþý kiþilerin vermiþ olduðu en uygun yanýttýr (Moorhead ve Griffin, 1995).

Ø Stres, insanlarýn mutluluðunu ve huzurunu bozan, insan psikolojisine bir tehlike olarak yansýyan olaylara gösterilen psikolojik ve fizyolojik tepkidir (Þimþek, Akgemci ve Çelik, 1998).

Ø Stres, genellikle kiþide sýkýntý ve gerilim yaratan olaylar karþýsýnda bireyin gösterdiði bir tepki sürecidir (Pehlivan, 2000).

Ø Stres, organizmanýn fiziksel ve psikolojik dengesini bozan; çevresel, örgütsel veya bireysel kaynaklý bir içsel deneyimdir (Gümüþeli, 2001).

Ø Stres, kiþilerin rahatlarýný bozarak sýkýntýya girmelerini saðlayan her türlü taleplere uyum saðlama aþamasýnda gösterdiði dirençtir (Iþýkhan, 2004).

Ø Stres, bireyler üzerinde etki yapan ve bireylerin davranýþlarýný, iþ verimini, baþka insanlarla iliþkilerini ve iletiþimlerini etkileyen bir kavramdýr (Eren, 2004).

Ø Stres, bütün fizyolojik ve patolojik etkenler tarafýndan organizmaya yapýlan sert ve kaba etkidir (Can, 2005).

Ø Stres organizmanýn yoðun olarak karþýlaþtýðý baskýya karþý verdiði tepkidir. Her ne kaynaklý olursa olsun çevreden gelen herhangi bir talep karþýsýnda vücut tarafýndan gösterilen bir reaksiyon, bir tepkidir (Genç, 2005).

Ø Stres, bütüncül saðlýk olgusudur. Birinin fiziksel, sosyal, ruhsal, duygusal, entelektüel, iþsel veya çevresel dengesizliði içinde iyi olmaya çalýþmasýdýr (Blonna, 2007).

Çevre ile bireyin yetenekleri arasýnda denge oluþmamasý durumunda stres meydana gelmektedir (Özdayý, 1990). Öyleyse stres öncelikle kiþinin yaþadýðý ortamda bir deðiþim olmasý veya kiþinin yaþadýðý ortamý deðiþtirmesi neticesinde üzerinde çeþitli etkiler meydana gelmesi ile ilgilidir. Sonrasýnda ise etkilenen kiþinin kiþiliðinin etkilenme derecesidir (Eren, 2004). Çeþitli tanýmlarý yapýlmýþ olan stres, dýþardan uygulanan deðiþim, baský ve zorlanmalar karþýsýnda organizmanýn psikolojik ve fizyolojik olarak gösterdiði tepki, direnç, bir karþý koyma ve bunun akabinde organizmada meydana gelen her türlü deðiþme olarak tanýmlanabilir.

Stres ve stresin kökeni incelendiðinde Latince bir kelime olduðu görülmektedir.

Latince stres; zorlanma, gerilim ve baský anlamlarýna gelen “estrica”, Fransýzca

“estrece” kelimelerinden gelmektedir. 17. yüzyýlda ise felaket, bela, dert, keder, elem;

18. ve 19. yüzyýllarda güç, baský, zorlama ifadelerine gelen; kiþilere, nesnelere uygulanmýþ olan baskýyý anlatmak için kullanýlmýþtýr (Pehlivan, 2000; Güçlü, 2001;

Altuntaþ, 2003; Baltaþ ve Baltaþ, 2004; Aydýn, 2006).

Stres kelimesini bilim alanýnda ilk kez 17. yüzyýlda fizikçi Robert Hooke

“Elastiki nesne ile ona uygulanan dýþ güç arasýndaki iliþkiyi” açýklamak için kullanmýþtýr. Thomas Young adlý fizikçi ise stresi maddeye uygulanmýþ olan dýþ güce karþý maddenin gösterdiði tepki biçiminde açýklamýþtýr (Altuntaþ, 2003). Stres ile ilgili en eski çalýþmalar 1930’larda Hans Selye tarafýndan yapýlmýþtýr. Selye’ye göre organizmalar olumsuz hissettikleri duygusal ve fizyolojik olaylar karþýsýnda ortak bir biyolojik tepki göstermektedirler. Selye bunlarý stresör olarak tanýmlamýþtýr.

Stresörlerden kaçýnmanýn imkânsýz olduðundan bahseden Selye’ye göre bir deney faresi için elektrik þoku, av hayvaný için yýrtýcý hayvan, iþ yerinde sevilmeyen iþ arkadaþý veya patron, borsada büyük miktardaki düþüþlerin her biri birer stresördür (Iþýkhan, 2004).

Psikolojik özelliklerin fiziksel deðiþimlere yol açabileceðini ve bunlar arasýnda bulunan baðlantýyý Walter Cannon isimli bilim insaný araþtýrmýþtýr. Cannon stresi

“Ýstenmeyen çevresel etkenlerden dolayý bozulan fizyolojik iç dengeyi yeniden kazanmak için gerekli olan fizyolojik uyaranlar” þeklinde açýklamaktadýr (Aydýn, 2006).

Walter B. Cannon, bütün canlýlarda olduðu gibi insanda da kendini koruma ve tehlikelere karþý koruma mekanizmasýnýn var olduðunu ve bu dengeyi korumak

amacýyla da bir çaba gösterdiðini “homeostatis” kavramýyla açýklamýþtýr. Grekçe homeos ayný, benzer; statis durum, sabit kelimelerinden meydana gelmektedir. Bu kavram organizmanýn denge halini ifade etmektedir. Denge durumunun bozulmasý sonucu organizma tekrar dengelenim çabasýna girecek, eðer dengeyi tekrar saðlarsa eski yaþantýsýna geri dönecek, dengelenim saðlanmaz ise organizma bazý ruhsal bunalýmlara kapýlarýný açacaktýr. Homeostatis kavramýný kendiliðinden devreye giren týpký termostat gibi vazife gören bir mekanizmaya benzetmek yanlýþ olmayacaktýr. Termostat, ýsý yükseldikçe azaltýp, düþtükçe yükselmesini saðlayan; ýsýyý belli seviyede tutan otomatik bir mekanizmadýr. Homeostatiste insan için bu görevi yürütmektedir (Eroðlu, 2004).

Weiss’e (1993) göre strese sebep olan þey, kiþilerin olaylara karþý gösterdiði tepkiler ve bu tepkilerle baþa çýkýlamamasýdýr.

Stresin tanýmlarý genel olarak iki temel grupta incelenmektedir. Birinci grupta kiþi ve çevresindeki iliþkileri temel alan tanýmlar; ikinci grupta ise dýþardan organizma üzerine gelen talep ve aþýrý istekler karþýsýnda organizmanýn tepkilerini temel alan tanýmlardýr (Sunmaz, 2001).

2.2.Stresin Benzer Kavramlarla İlişkisi

Stres kelimesi engellenme, çatýþma ve endiþe gibi kavramlara benzemekle birlikte aralarýnda bazý farklýlýklar bulunmaktadýr. Bu kavramlara aþaðýda genel olarak deðinilmiþ benzer ve farklý yönleri açýklanmýþtýr.

2.2.1.Engellenme

Engellenme, günlük konuþma dilinde “hüsran”, “hayal kýrýklýðý” manalarýna gelmektedir (Eroðlu, 2004; Aydýn, 2006). Yani, bireyin yaþamýnda çözüm bulmayan problemler, aþýrý istekler, tatminsizlik ve güvensizlik bireyde hayal kýrýklýðý yaratmaktadýr (Aydýn, 2006). Kýsacasý hiyerarþinin, yarýþmanýn, baskýnýn varlýðý davranýþ üzerindeki engellenme sýklýðýný artýrmaktadýr. Gerilim durumu, engel ortadan kalkýncaya ya da yeri baþka bir þekilde dolduruluncaya kadar sürmektedir (Organ ve Hamner, 1982).

Ýnsanlar hayatýnýn bir kesiminde mutlaka bir takým engellenmelerle karþý karþýya kalmaktadýrlar. Bu durum bireyin kendi isteði dýþýnda olduðu için bireyde hayal kýrýklýðý, kaygý, gerilim yaratmaktadýr. Bu engellenme ve hayal kýrýklýklarý bazý bireylerde uzun süreli olurken, bazý bireyler bu devreyi daha kýsa süreli olarak atlatmaktadýr. Engellenme durumu bazen geçici, bazense uzun süreli olmaktadýr.

Baþarýsýzlýk, cezalar, çatýþmalar vb. nedenler hayal kýrýklýðý yaratmaktadýr. Bu unsurlar yani hayal kýrýklýðý yaratan engellenme unsurlarý stresin oluþma sebeplerinden sadece bir kaçýdýr. Stres daha geniþ kapsamlý olduðu için engellenme kelimesini stres için kullanmak yanlýþ bir yargý olacaktýr.

2.2.2.Çatışma

Can (2005) çatýþmayý, “Bir seçeceði tercih etmede bireyin ya da bir grubun güçlükle karþýlaþmasý ve bunun sonucu olarak karar verme mekanizmalarýnda bozulma”

olarak tanýmlamaktadýr. Taþtan’a (2004) göre çatýþma; “Ýsteklerdeki, inançlardaki deðerlerdeki ya da gereksinimlerdeki farklýlýklar nedeni ile iki ya da daha fazla kiþi arasýnda anlaþmazlýk çýkmasý ya da gerginlik yaþanmasý durumudur”. Eren (1996) ise bir örgütteki çatýþmayý, “Bireyin ve gruplarýn birlikte çalýþma sorunlarýndan kaynaklanan ve normal yapýlan faaliyetlerin durmasýna veya karýþmasýna neden olan olaylar zinciri” olarak ifade etmektedir. Toplumda yaþayan insanlarýn her birinin farklý deðerleri, inançlarý, bakýþ açýlarý ve gereksinimleri olmasýndan dolayý aralarýnda çeþitli konularda çatýþma yaþanma olasýlýðý yüksektir (Taþtan, 2004). Bu tanýmlardan sonra çatýþma bireyler, gruplar veya örgütler arasýndaki anlaþmazlýk durumu olarak ifade edilebilir. Ýnsanýn bulunduðu her yerde çatýþmadan kaçmak olanaksýz ise ondan en az zararla çýkmak birey ve örgütlerin amacý olmalýdýr. Nitekim Bursalýoðlu (2002),

“Hayatta çatýþmadan kaçýnabilmek olanaðý yoktur; bu yüzden ondan korkmak yerine yararlanmak gerekir” demiþ ve çatýþmanýn kaçýnýlmazlýðýný, ondan yararlanabilmek için üzerine gidilmesi gerektiðini vurgulamýþtýr.

Hangi tür çatýþma olursa olsun insanda bir takým baský unsurlarý oluþturmaktadýr.

Baský olan yerde de zorlanma ve stres durumu mevcuttur. Görülen o ki çatýþma ve stres

arasýnda bir baðýntý vardýr. Çatýþma, strese neden olan etkenlerden sadece birisidir. Bu iki kavramý birbirinin yerine kullanmak ise yanlýþ olacaktýr.

2.2.3.Endişe

Kiþiler tehlikeler ve zararlý olaylar karþýsýnda bazen kesin bir emin olmama duygusu yaþamaktadýrlar (Eroðlu, 2004). Bu duygunun temelinde ise bireyin duyduðu kaygý ve endiþe, sosyal ve maddi problemler, özgüven yitimi ve özellikle korku ve gerginlik durumu yatmaktadýr (Huges ve Boothroyd, 2002).

Öner (1985) endiþeyi, durumluk ve sürekli endiþe olarak iki gruba ayýrmaktadýr.

Tehlikeli þartlardan dolayý yaþanan korku ve tedirginlik hali durumluk yani geçici, anlýk endiþedir. Yani bireyi sadece o an için etkilemekte, etkisi kýsa sürmektedir. Sürekli endiþe ise o anla sýnýrlý olmayýp bireyin devamlý bir korku, gerilim algýlamasýdýr.

Fiziksel bir anlatýmla durumluk endiþe kinetik enerjiye, sürekli endiþe potansiyel enerjiye benzetilebilir (Akt. Eroðlu, 2004). Ýnsanlar tarafýndan durumluk endiþe normal bir hayat olayýný ifade ederken; sürekli endiþe ise stres ve beraberinde yaþanan durumlarý ifade etmektedir (Eroðlu, 2004).

Kocasý tarafýndan terkedilmiþ bir ev hanýmýnýn yaþadýðý durum kendisi ve ailesinin geleceði için endiþe hissetmesidir. Aniden kendisini yalnýz, çaresiz, gelirsiz, bakýlacak bir ev ve aile gibi yýllardan beri düþünmediði sorumluluklarla karþý karþýya býrakmýþtýr. Böyle bir durumda stresin nedenleri bayanýn korku, þüphe ve endiþeleridir (Hughes ve Boothroyd, 2002). Bayanýn iþ bulup hayatýný düzene koyacaðý zamana kadar yaþayacaðý durum sürekli endiþeye örnek teþkil etmektedir.

Görüldüðü gibi endiþe kelimesi korku, gerilim, baský kelimelerini içerisinde barýndýrmaktadýr. Fakat endiþe kelimesi tam olarak stres kelimesini karþýlamamaktadýr.

Stres kelimesi daha kapsamlýdýr.

2.3.Stresin Belirtileri

Kiþilerin olaylara karþý gösterdiði psikolojik, fizyolojik veya davranýþsal reaksiyonlar durumun biliþsel deðerlendirmesini tetiklemektedir. Bunlar stres belirtileri olarak adlandýrýlmaktadýr (Tosi, Rizzo ve Carroll, 1996).

Halktan bir takým kiþilere stresin ne olduðu sorulsa birinci olarak iyi ruh hali içerisinde olmamak, sýkýntý, gerginlik içinde olmak, pek mutlu olamamak cevabý verilirken; ikinci olarak da uykusuzluk, sinir bozukluðu, terleme, ülser ve diðer hastalýklar yani stresin fizyolojik belirtileri ifade edilmektedir (Ertekin, 1993).

Bireyler stres unsuru ile karþý karþýya kaldýklarýnda bunu mutlaka hissetmekte, insan bedeni alarm zilleri çalmamasýna karþýn bazý uyarý sinyalleri ile insanlara iþaret vermektedir. Çabuk sinirlenme, uyku düzeninde bozulma, hayattan zevk almama durumunu yaþama, daha az gülme, çabuk aðlama, kýrýlgan, hassas olma, kendini yetersiz hissetme, kuþkucu olma, konsantre olamama, yüksek tansiyon, baþ aðrýlarý, mide aðrýlarý gibi belirtilerle karþý karþýya kalmaktadýrlar. Harold Wilson her ne zaman bir meslektaþýný iþten çýkarmak istese karýn aðrýsý problemi ile karþýlaþýr; Henry Ford önemli karar verme aþamasýnda olduðunda karýn aðrýsý yaþar; Mussolini ise kendini baský altýnda hissettiðinde peptik ülserini hafifletmek için sýk sýk süt içermiþ (Norfolk, 1989). Zaten stresin en önemli özelliði öldürücü olmasý deðil, bireyin hayattan zevk almasýný engellemesi (Louis ve Schreýber, 1997), çeþitli þekillerde bireyi etkilemesidir.

Peker ve Aytürk’e (2000) göre çalýþma ve yönetim yaþamýnda stresli olma, fizyolojik ve psikolojik olarak bireyi yýpratmakta, insan saðlýðýný bozmakta, etkili ve verimli çalýþmayý engelleyerek baþarýsýzlýða neden olmaktadýr. Çalýþanlar ve özellikle de yöneticiler üzerinde fizyolojik ve psikolojik olarak olumsuz þekillerde kendini göstermektedir (Akt. Bayrakcý, 2001).

Okul yöneticilerinde stres genellikle “Fizyolojik ve Psikolojik” olarak bazý belirtiler göstermektedir. Bu belirtiler aþaðýda açýklanmýþtýr.

2. 3. 1. Fizyolojik Belirtiler. Strese maruz kalan okul yöneticilerinin fizyolojisinde çeþitli deðiþimler olmaktadýr. Bu deðiþimler genellikle; tansiyon yükselmesi, sindirim problemleri, iþtahsýzlýk, aþýrý yeme, terleme, nefes darlýðý, migren, baþ aðrýsý, çeþitli aðrýlar, yorgunluk, halsizlik hissi, uykusuzluk, uyuma isteði, tikler, gereksiz el-kol hareketleri, alerjiler (kaþýntý vb.) þeklinde görülmektedir.

2.3.2.Psikolojik Belirtiler.Okul yöneticileri stresli olduklarý zaman psikolojik olarak bazý duygu ve davranýþ deðiþimleri yaþamaktadýrlar. Bu deðiþimler genellikle; okula geç gelme/ gitmek istememe, okulu stres yaratýcý bir ortam olarak görme, okuldan uzaklaþma isteði (rapor, izin vb.), baþkalarýna karþý çabuk alýnganlýk gösterme, iletiþim sorunlarý yaþama, yalnýz kalma isteði, iþten/ mesai arkadaþlarýndan kendini soyutlama/

uzaklaþma, iþ kazalarý / dikkatsizlik, iþ performansýnýn etkilenmesi, öðrenci davranýþlarýndan çabuk rahatsýz olma, öfkesini çevresine hissettirme velilere karþý tavýr gösterme þeklinde görülmektedir.

Albrecht’e (1988) göre psikolojik stresi, fiziksel stresten ayýran baþlýca fark, psikolojik stresin vücuda yönelik herhangi bir fiziki etki olmaksýzýn bireyin kendi düþünceleri ve bunlarýn neticesinde ortaya çýkmasýdýr (Akt. Aslan, 1995).

Bireyler stresli olduklarýnda davranýþlarýnda, zihinsel düþünme güçlerinde, insani iliþkilerinde kýsacasý topyekûn psikolojik yapýlarýnda bir takým farklýlýklar yaþamaktadýrlar. Ýþine þevkle giden bir yönetici veya öðretmende stresli iken okula gitmek istememe, okula zamanýnda gitmeme, yalnýz kalmak isteme, iletiþim kurmak istememe, öðrencilere karþý þiddet kullanmak isteme, kapýyý vurma, iþe yoðunlaþamama neticesinde iþ kazalarý, sakarlýklar yaþama, mesai arkadaþlarýna ve velilere olumsuz davranarak negatif iklim oluþturma eðilimleri görülebilmektedir.

Örgütlerde yaþanýlan stres ne yazýk ki bulaþýcý bir hastalýk gibi bir bireyden diðerine geçebilmektedir. Yöneticilerden veya mesai arkadaþlarýndan birinde görülen stres diðer bireyleri de etkilemektedir (Ataklý, 1999). Ayný odayý paylaþan mesai arkadaþlarýndan birinin diðerinin yanýnda sürekli her þeyden þikâyet etmesi, olaylarý negatifize etmesi bir süre sonra diðerinin de çevreye olumsuz lenslerle bakmasýna yol açacaktýr.

Amerikan Stres Enstitüsü stres belirtisi olan 50 yaygýn stres iþaretini þu þekilde listelemiþtir (Anonymous, 2007):

1. Devamlý baþ aðrýsý, çene sýkmak veya aðrý hissetmek, 2. Diþlerini sýkmak veya gýcýrdatmak,

3. Kekelemek,

4. Titremek, dudaklarýný veya ellerini titretmek, 5. Boyun aðrýsý, sýrt aðrýsý, kas spazmlarý, 6. Baygýnlýk, bayýlma, baþ dönmesi,

7. Çalan, çýnlayan, uðuldayan gürültülü sesler duymak, 8. Sýk sýk yüzün kýzarmasý, terlemek,

9. Soðuk veya terli eller, ayaklar,

10. Dudak kuruluðu ve yutma problemleri,

11. Sýklýkla soðuk algýnlýðý, enfeksiyonlar, uçuk problemleri, 12. Ýsilik, kaþýntý, ürtiker, tüylerin ürpermesi,

13. Sýklýkla olan, açýklanamayan alerjiler, 14. Mide ekþimesi, mide aðrýsý, mide bulantýsý, 15. Aþýrý miktarda gaz olmasý,

21. Cinsel istek azlýðý veya performans düþüklüðü, 22. Aþýrý endiþe, kaygý, suçluluk hissi, sinirlilik, 23. Artan kýzgýnlýk, hayal kýrýklýðý, kin,

24. Depresyon, sýkça veya müthiþ sarsýntýlý ruh hali, 25. Artan veya azalan iþtah,

26. Uykusuzluk, kâbuslar, rahatsýz eden rüyalar,

27. Konsantrasyon kurmada güçlük, birbiri ile çeliþen fikirler, 28. Yeni bilgileri öðrenmede güçlük,

29. Unutkanlýk, daðýnýklýk, karmaþa, 30. Karar vermede güçlük,

31. Aþýrý dolmuþ veya iþe boðulmuþ hissetmek, 32. Sýkça aðlama nöbetleri, intihar düþünceleri, 33. Kendini yalnýz veya önemsiz hissetme, 34. Dýþ görünüþüne az dikkat etme, dakiklik,

35. Sinirli huylar, yerinde duramamak, huzursuzluk, ayak vurmak, 36. Artan hayal kýrýklýðý, asabilik, sinirlilik,

37. Ufak rahatsýzlýklara aþýrý tepki göstermek, 38. Küçük çaplý kazalarýn sayýsýnda artma, 39. Saplantýlý veya zorlayýcý davranýþlar, 40. Azalmýþ iþ etkililiði ve verimliliði,

41. Yalanlar veya kötü iþi örtmek için bahaneler, 42. Hýzlý veya geveleyerek konuþma,

43. Aþýrý savunma veya þüphecilik, 44. Ýletiþimde, paylaþmada problemler, 45. Sosyal geri çekilme ve izolasyon, 46. Sürekli yorgunluk, güçsüzlük, halsizlik, 47. Sýklýkla uyuþturucu, ilaç kullanýmý, 48. Kilo almak veya diyetsiz kilo vermek, 49. Sigara, alkol, ilaç kullanýmýnda artýþ, 50. Aþýrý kumar oynama veya alýþveriþ dürtüsü.

2.4.Stres Kaynakları

Stres kaynaklarý fiziki ve çevresel faktörler, ekonomik faktörler, sosyal hayattan kaynaklanan faktörler, çalýþma hayatý ve örgütten kaynaklanan faktörler ve bireysel faktörler þeklinde sýralanabilir.

2.4.1.Fizikive ÇevreselFaktörler

Kiþiler çalýþma ortamlarýnda ve yaþadýklarý diðer ortamlarda karþý karþýya kaldýklarý fiziki ve çevresel faktörler sebebiyle psikolojik ve fizyolojik olarak etkilenmektedirler. Fiziki ve çevresel faktörlerin baþlýcalarý þunlardýr: Gürültü, aydýnlatma, ýsýnma ve havalandýrma; kalabalýk ve daðýnýk, ergonomik olmayan çalýþma ortamýdýr.

2.4.1.1.Gürültü.Gürültü,Türk Dil Kurumu’nun sözlüðünde, düzensiz sesler topluluðu olarak geçmektedir (TDK, 2007). “Gürültü, belli bir ahenk ve ritmi olmayýp, insan organizmasýný çok veya az rahatsýz ederek hoþnutsuzluk yaratan birçok sesin hepsine birden verilen addýr. Belli bir zaman dilimi içindeki titreþim sayýsý yani sesin frekansý ve þiddeti bakýmýndan ölçülür.”Gürültüyü ölçen alet “sonometre”, gürültü birimi ise “desibel” (dB) olarak adlandýrýlmaktadýr. Buna göre yaprak hýþýrtýsý 10 dB, fýsýltýyla konuþma 20 dB, normal konuþma ve radyo müziði 50–60 dB, sokak trafiði 60–90 dB, tornalar 75 dB, disko müziði 120 dB, jet motoru 150 dB, uzay roketi 140–170 dB ölçülerine sahiptir (Eroðlu, 2004). Öyleyse gürültünün insanlarda meydana getirmiþ olduðu rahatsýzlýk sebebi gürültünün þiddeti olduðu söylenebilir. Buna göre insanlar için en ideal ses düzeyi 50 desibel olarak tespit edilmiþtir. Buna karþýn gürültü kavramý bireyin hazýr oluþ durumuna göre de deðiþiklik göstermektedir. Þöyle ki diskoya giden bir birey kendi arzu ve isteði ile orada bulunmasýndan dolayý 100 desibellik bir gürültüye

2.4.1.1.Gürültü.Gürültü,Türk Dil Kurumu’nun sözlüðünde, düzensiz sesler topluluðu olarak geçmektedir (TDK, 2007). “Gürültü, belli bir ahenk ve ritmi olmayýp, insan organizmasýný çok veya az rahatsýz ederek hoþnutsuzluk yaratan birçok sesin hepsine birden verilen addýr. Belli bir zaman dilimi içindeki titreþim sayýsý yani sesin frekansý ve þiddeti bakýmýndan ölçülür.”Gürültüyü ölçen alet “sonometre”, gürültü birimi ise “desibel” (dB) olarak adlandýrýlmaktadýr. Buna göre yaprak hýþýrtýsý 10 dB, fýsýltýyla konuþma 20 dB, normal konuþma ve radyo müziði 50–60 dB, sokak trafiði 60–90 dB, tornalar 75 dB, disko müziði 120 dB, jet motoru 150 dB, uzay roketi 140–170 dB ölçülerine sahiptir (Eroðlu, 2004). Öyleyse gürültünün insanlarda meydana getirmiþ olduðu rahatsýzlýk sebebi gürültünün þiddeti olduðu söylenebilir. Buna göre insanlar için en ideal ses düzeyi 50 desibel olarak tespit edilmiþtir. Buna karþýn gürültü kavramý bireyin hazýr oluþ durumuna göre de deðiþiklik göstermektedir. Þöyle ki diskoya giden bir birey kendi arzu ve isteði ile orada bulunmasýndan dolayý 100 desibellik bir gürültüye

Benzer Belgeler