• Sonuç bulunamadı

KAUTSKY'NİN PANNEKOEK İLE TARTIŞMASI

Belgede DEVLET DEVRIM. EMEK "'l yay1nlar1 (sayfa 155-176)

KAUTSKY'NİN HASMI olan Pannekoek saf­

larında Rosa Lüxembourg, Karl Radek ve daha başkalarını toplayan «radikal sol» eğilimin tem­

silcilerinden biriydi. ihtilalci taktiği öneren radi­

kal sollar Kautsky'nin ilkelerden yoksun «merkez­

ci» bir tutum kabul ettiğini ve marksizmle opor­

tünizm arasında sallandığını kabul etmekte birle­

şiyorlardı. Haksız yere marksist adı verilen «mer­

kezci» ya da «Kautsky'ist» denilen eğilim bütün çirkin yoksulluğuyla ortaya çıkınca bu değerlen­

dirmenin doğruluğunu, savaş tamamen kanıtıı­

yordu,

Pannekoek. başka şeyler arasında devlet so­

rununu da inceleyen «yığın eylemi ve devrim» ya­

zısında Kautsky'nin durumu «pasif bir radika­

lizm» olarak «gayri - faal bir bekleme teorisiıı ola­

rak tanımlıyordu. «Kautsky devrim sürecini gör­

mek istemiyor>-' ( s. 616) . Pannakoek, sorunu bu biçimde koyarak, bizi ilgilendiren konuya, proleter ihtilalin devlet karşısındaki görevleri konusuna değiniyorrlu :

«Proleterya mücadelesi, diye yazıyordu Pan­

nekoek, sadece burjuvaziye karşı devlet iktidarı için bir mücadele değildir; proleterya mücadelesi, ayni zamanda devlet iktidarına karşı bir mücade­

ledir de . . . Proleter ihtilali, devlet gücünün aletıe­

rini parçalamak ve onları proleterya gücünün - 155

aletleriyle ortadan kaldırmaktan (Auflösung, har­

fiyen : yoketmek, dağıtmak) ibarettir . . . Mücadele, ancak kesin sonuç alındığı anda, ancak devlet ör­

gütü tamamen yıkıldığı anda biter. ı Çoğunluk ör­

gütü, egemen azınlık örgütünü yok eder, üstünlü­

ğünü ispatıarıı (s. 548)

Pannekoek'ün düşüncesini ifade etmek için kullandığı formülde büyük hatalar var. Bununla birlikte fikir açıktır; ve Kautsky'niiı bu düşünce­

yi nasıl çürütmeye çalıştığını görmek ilginçtir.

Kautsky şöyle yazar :

«Şimdiye kadar, sosyal - demokratlarla anar­

şistler arasındaki karşıtlık, sosyal - demokratların devlet iktidarını ele geçirmek, anarşistlerin ise onu yıkmak istemelerinden ibarettir. Pannekoek ikisini birden istiyor» (s. 724 ) .

Pannekoek'ün açıklaması, açıklık ve sarahat ten yoksundur (yazısının, üzerinde durulan ko­

nuyla ilgili olmayan başka hatalarını bir yana bı­

rakıyoruz) ; ama Kautsky, Pannekoek tarafından ortaya konmuş bulunan prensip meselesini ele almış, ve bu çok önemli prensip meselesinde, opar­

tünizmin göbeğine geçmek için, marksizmin mev­

zilerini tamamen terketmiştir. Kautsky'nin sosyal - demokratlar ile anarşistler arasında kurduğu ayırım tamamen yanlıştır; marksizm kesin olarak tahrif edilmiş ve alçaltılmıştır.

Marksistleri anarşistlerden ayırdeden şeyler şunlardır :

ı - Marksistıer, devleti tamamen ortadan 156

-kaldırmak istemekte devam ederek, bunu ancak sosyalist devrimle sınıfların ortadan kalkmasın­

dan sonra, devletin yokolmasına götüren sosyaliz­

min kuruluşu sonucu olarak, gerçekleşebili!" bir şey olduğuna inanırlar; anarşistler ise, bunu mümkün hale getiren şartları anlamaksızın, dev­

letin bugünden yarına tamamen ortadan kalkma­

sını i:sterler.

2 - Marksistler, proleterya için, politik ikti­

darı ele geçirdikten sonra, eski devlet makinesini tamamen parçalamanın ve onu silahlı işçilerin Komün örneğine göre örgütlenmesine dayanan ye­

ni bir devlet makinesiyle değiştirmenin zorunlu bir şey olduğunu söylerler; anarşistler ise, devlet iktidarının devrimci proleterya tarafından kulla­

nılmasını reddetmeye kadar, devrimci diktatorya­

yı reddetmeye kadar giderler.

3 - Marksistler, modern devletten yararlana­

rak, proleteryanın devrime hazırlanmasını ister­

ler; anarşistler ise böyle bir davranışa karşıdır­

lar.

Bu tartışmada, Pannekoek, Kautsky'ye karşı marksizmi temsil etmiştir; çünkü Marks, açıkça, proleteryanın devlet iktidarını ele geçirmekle yeti­

nemiyeceğini (eski devlet aygıtının sadece başka ellere geçmekle kalmaması anlamında) ayrıca bu aygıtı kırmak, parçalamak ve onu bir yenisiyle de­

ğiştirmek zorunda olduğunu öğretmiştir.

Kautsky, oportünizm adına marksizmi terke­

der; çünkü devlet makinesinin tahribini, oportü­

nistıer için kabulü mümkün olmayan bir şeyi, apaçık bir biçimde elçabukluğuna getirir, ve

böy 157 böy

-lece, oportünistlere, devletin ccfethi>ıni basit bir çoğunluk sağlama olarak yorumlama imkanım veren bir kaçamak yolu bırakır.

Marksizmin bu tahrifatını gözlerde n sakla­

mak için Kautsky, iyi bir şarih (açımlayıcı) ola­

rak hareket eder : söz konusu olan bizzat Marks'­

ın bir «alıntısı», Marks'tan bir metin - aktarırrı..ı­

dır, Marks 1850'de <<devletin elleri arasında azimli bir kudret temerküzü»nü öneriyordu. Buna daya­

narak Kautsky bayram eder : Pannekoek <<merke­

ziyetçiliği» yıkmak istemiyor muydu?

Basit bir hokkabazlık; merkeziyetçiliğe yeğ tutulan federasyon üzerindeki görüşlerinde, Mark­

sizm ile Proudhon'culuğu özleştiren Bernstein'ın oyununu hatırlatan basit bir hokkabazlık.

Kautsky'nin «metin - aktarımı», çorbaya düş­

müş saça benzer. Merkeziyetçilik, eski devlet ma­

kinesiyle olduğu gibi, yenisiyle ·de mümkündür.

Eğer işçiler, kendi silahlı güçlerini özgürce birleş­

tirirse, bu, merkeziyetçilik olacaktır; ama bu mer­

keziyetçilik, merkezi devlet aygıtının, sürekli or­

dunun, polisin, bürokrasinin «tamamen yıkılma­

Sl» üzerine dayanacaktır. Kautsky, Marks ve En­

gels'in Komün üzerine iyi bilinen düşüncelerini atlayarak, meseleye hiçbir ilgisi olmayan bir me­

tin parçasını bulup, çıkartacak kadar dürüstlüğe aykırı bir tarzda hareket eder.

Ve, şöyle yazar :

« . . . Acaba Pannekoek memurların kamu gö­

revlerini mi ortadan kaldırmak istiyordu? Ama devlet yönetimi şöyle dursun, biz ne parti, ne de sendikalar örgütünde memurlardan vazgeçemeyiz.

158

-Programımız, devlet memurlarının yokedilmesini değil, halk tarafından seçilmesini ister ... »

«Şimdi bizde söz konusu olan şey, 'müs­

takbel devlet'teki yönetim aygıtının hangi biçime­

bürüneceğini bilmek değil, bizim politik mücade­

lemizin devlet iktidarını, biz bu iktidarı ele geçir­

meden önce, yıkıp yıkmayacağını ( anflöst, harfi­

yen : yokedecek, dağıtacak) bilmektir («biz bu ik­

tidarı ele geçirmeden önce»nin altı Kautsky tara­

fından çizilmiştir. Memurlarıyla birlikte ortadan kaldırılabilecek bakanlık hangisidir? Kautsky, Eğitim, Adalet, Maliye, Savunma bakanlıklarını sayar - L.) . Hayır, mevcut bakanlıkların içinde,.

hükümete karşı olan politik mücadelemiz tarafın­

dan ortadan kaldırılacak tek bakanlık yoktur . . . Yanlış anlamalardan kaçınmak için tekrar adıyo­

rum : söz konusu olan, muzaffer sosyal - demokra­

sinin 'müstakbel devlet'e hangi biçimi vereceğini bilmek değildir; söz konusu olan bizim muhalefe­

timizin bugünkü devleti nasıl dönüştüreceğini bil­

mektir:. (s. 275 ).

İşte bu hakiki hokkabazlıktır. Pannekoek, sa­

rih ihtilill sorununu koyuyordu. Yazısının başlığı ve aktarılan parçalar bunu açıkça gösterir. Ka­

utsky, «muhalefet» sorununa sıçrayarak, devrim­

ci bakış açısı yerine, oportünist bakış açısını koy­

maktan başka bir şey yapmaz. Düşünce tarzı şöy­

le özetlenebilir : şimdi, muhalefet; iktidarın elde edilmesinden sonra, bir çare düşünülecek. ihtilal yokoluyor! Bu, epo:rtüıııistl�rin istediği şeyin ta kendisidir.

Söz konusu olan şey, ne muhalefet, ne de ge-- 159

·-nel olarak politik müçadeledir; söz konusu olan şey, açıkça devrimdir. Devrim de-şundan ibarettir:

Proleterya, «yönetim aygıtı»nı ve bütün devlet ay­

gıtını parçalar ve onun yerine silahlı işçiler tara­

fından teşkil edilen bir yenisini koyar. Kautsky,

«bakanlıklar» için «dindarca bir saygııı gösteriyor;

ama, işçi ve köylü temsilcilerinin hükümran ve son derecede güçlü sovyetleri yanında ve bu sov­

yetlere bağlı, uzmanlardan kurulu komisyonlar, neden bu bakanlıklar yerine geçmesinler?

Önemli olan, «bakanlıklar»ın kalıp kalmaya­

cağını, ya da bunların «uzman komisyonları», ya da başka örgütıerle değiştirilip değiştirilmeyeceği­

ni bilmek değildir; bunun hiçbir önemi yoktur.

Önemli olan, (binlerce bağla burjuvaziye bağlı ve tamamen görenek ve muhafazakarlık etkisinde bulunan) eski devlet makinesinin muhafaza edi­

lip edilmeyeceği, ya da parçalanıp bir yenisiyle değiştirHip değiştirilmeyeceğidir. Devrim, yeni sı­

nıfın eski devlet makinesi yardımıyla huyurup yö­

netmesine değil, eski devlet makinesini parçala­

dıktan sonra, yeni bir makine yardımıyla buyurup yönetmesine götürmelidir. İşte Kautsky'nin elça­

bukluğuna getirdiği, ya da hiç anlamamış olduğu şey, marksizmin bu temel fikridir.

Memur meselesi karşısındaki tutumu açıkça gösterir ki, Kautsky ne Komün'den çıkan dersleri anlamıştır, ne de Marks'ın doktrinini. O şöyle di­

yordu : «Biz ne parti, ne de sendikalar örgütüne memurlardan vaz geçemeyiz . . . »

Biz kapitalist rejimde, burjuvazinin egemen­

liği altında memurlardan vazgeçemeyiz. Proleter 160 Proleter

-ya, kapitalizm tarafından ezilmiş, çalışan yığınlar köleleştirilmiştir. Kapitalist rejimde demokrasi, yığınların ücretli �öleliği, ihtiyaç ve sefaletinin yarattığı bu havayla daralmış, sıkışmış, kolu - ka­

nadı budanmış ve sakatlanmıştır. İşte bu nedenle, ama sadece bu nedenle, bizim politik ve sendikal örgütlerimizdeki memurlar kapitalist çevre tara­

fından bozulmuşlardır (ya da daha doğrusu bozul­

maya eğilimlidirler) ve bürokratlar haline, yani imtiyazlı, yığınlardan kopmuş ve onlar üzerinde yer alan kimseler haline dönüşme eğilimi gösterir­

ler.

Bürokratizmin esası işte buradadır. Kapita­

listler istimlak edilmedikçe, burjuvazi alaşağı edil­

medikçe, bizzat proleterya memurlarının belirli ölçüde «bürokratlaşmaları» kaçınılmaz bir şeydir.

Kautsky, kısacası şöyle der : madem ki seçil­

miş kamu görevlileri olacak, öyleyse sosyalist re­

jimde de memurlar ve bir bürokrasi olacaktır! İş­

te yanlış olan da budur. Marks, Komün örneğiyle göstermiştir ki, kamu görevlileri, sosyalist rejim­

de, seçimle işbaşma gelmeleri bir yana, ayrıca her an görevden azledilebilmeleri yöntemi yerleştiril­

dikçe, aylıkları ortalama işçi ücretleri düzeyine indirildikçe, ve üstelik parlamenter kuruluşlar ye­

rine «hareketli», «ayni zamanda hem yürütücü, hem de yasamac1» topluluklar geçtikçe, «bürok­

rat» olmaktan, «memur» olmaktan çıkarlar.

Gerçekte, Kautsky'nin Pannekoek'e karşı bü­

tün kanıtlaması, hele özellikle, parti örgütlerinde olduğu gibi sendikal örgütlerde de memurlardan vazgeçemiyeceğimiz yolundaki o hayranlık verici

161 - F : l l

kanıtı, onun, Bernstein'ın genel olarak marksizme karşı eski «kanıtlar»ını yeniden ele aldığını gös­

terir. Bernstein, Sosyalizmin öncüleri adlı dönek­

lik kitabında, «ilkel» demokrasi fikrine karşı, Dak­

triner demokratizm» - emredici vekalet, ücretsiz memuriyet, iktidarsız merkezi temsil vb. - dedi­

ği şeye karşı, savaşa girişir. Bu «ilkel» demokrasi­

nin eksikliğini, başarısızlığını ispatlamak ıçın.

Bernstein, İngiliz trade - union'cularının, karı ­ koca Webb'ler tarafından yorumlanan deneyine başvurur. Sözüm ona «tam bir özgürlük içinde»

(almanca baskı, s. 137) evrimlenmiş bulunan trade - union'lar, gelişmelerinin yetmiş yılı esnasında, ilkel demokrasinin etkisizliğine kaani olmuşlardır ve onu bürokratizme bağlı bildiğimiz parlamenta­

rizmle değiştirmişlerdir.

Aslında, trade - union'lar «tam bir özgürlük içinde» değil, tam bir kapitalist kölelik içinde ev­

rimlenmişlerdir. Şüphesiz, hüküm süren kötülüğe, şiddete, yalana, yoksulların «yüksek» yönetim elenmesine taviz vermekten «kaçınılamazdı. » Sos­

yalist rejimde, «ilkelıı demokrasinin birçok yönleri yeniden canlanacaktır; çünkü, uygar toplumların tarihinde ilk defa olarak, halk yığınları, sadece oylama ve seçimlere değil, günlük yönetimede, özerk olarak katılma düzeyine yükselecektir. Sos­

yalist rejimde herkes sırayla yönetecek, ve böyle­

ce, aslında kimsenin yönetmemesine hızla alışa­

caktır.

Dahiyane tahlil ve eleştiri zekasıyla, Marx, Komün'ün pratik tedbirlerinde, oportünistıerin

al 162 al

-çaklıkları ve burjuvaziyle kesin olarak bozuşmayı reddetmeleri yüzünden, o kadar korktukları ve ka­

bul etmek istemedikleri; anarşistlerinse, ya fazla aceleleri, ya da büyük toplumsal dönüşümleri içinde oluştukları şartları genel olarak anlamama­

ları yüzünden görmek istemedikleri bu dönüm noktasını görmüştür. Burjuva darkafalılığı ilikle­

rine işlemiş bulunan oportünist, «eski devlet ma­

kinasını yıkmayı düşünmek bile doğru değildir;

bakanlardan ve memurlardan nasıl vazgeçebili­

riz?, biçiminde muhakeme yürütür ve aslında dev­

rime ve onun yaratıcı gücüne inanmak şöyle dur­

sun, devrimden ödü patlar (tıpkı bizim Menşevik­

lerle Devrimci Sosyalistlerimizin devrimden kork­

tukları gibi) .

Anarşi ise, «Sadece eski devlet makinasını mayı düşünmek gerekir; daha önceki proleter ili­

tilallerinden çıkan somut dersleri derinleştirmek, ve yıkılan şeyin yerine neyin ve nasıl kanacağını tahlil etmek yararsızdıt» biçiminde muhakeme yü­

rütür ( anarşistlerin en iyisi tabii, yoksa Kropot­

kin ve şürekasını takiben burjuvazinin peşinde sürükleneni değil) ; bu nedenle, anarşist, gözüpek, sert, ama aynı zamanda yığın hareketinin pratik şartlarınıda hesaba katan somut bir devrimci ey­

lemi değil, umutsuzluk taktiğini benimser; muha­

k:eme tarzı onu bu noktaya ulaştırır.

Marx, bu iki hatadan da kaçınınayı öğretir bize. Bir yandan, eski devlet makinasının tama­

men parçalanmasında en büyük gözüpekliğin gös­

terilmesini; öte yandan da, meseleyi somut bir 163

-tarzda koymasını öğretir : Komün, şu -tarzda dav­

ranıp, daha büyük bir demokrasl sağlamaya ve bürokratizmin kökünü kazımaya yönelen şu şu tedbirleri alarak, birkaç haftada, yeni bir devlet makinası, proleter bir devlet makinası kurmaya başlayabilmiştir. Öyleyse, Komünar'lardan ihtilal­

ci gözü pekliği öğrenelim, onların pratik tedbirle­

rinde, pratik bakımdan acil ve hemen gerçekleş­

tirilmesi mümkün tedbirlerin bir taslağını görme­

ye çalışalım; bürokratizmi tamamen yıkmaya, an­

cak böyle, bu yolu izleyerek ulaşabiliriz.

Sosyalizm, işgücünü kısaltacak, yığınları yeni bir hayata yükseltecek, halkın büyük kısmını, is­

tisnasız herkesin «kamu görevleri» yapmasını sağlayan şartlara kavuşturacaktır; bürokratizmin yıkılınası imkanını garanti eden şey, işte budur.

Ve genel olarak tüm devletin tamamen yokolma­

sına götürecek şey de, budur.

« . . . Yığın grevinin rolü, diye devam eder Ka­

utsky, asla devlet iktidarını yıkmak olamaz; sade­

ce hükümeti belirli bir mesele üzerinde taviz ver­

meye razı etmek, ya da proleteryaya düşman bir hükümeti, proleteryanın ihtiyaçlarını karşılayacak (entgegen kommende) bir hükümetle değiştirmek olabilir . . . Ama bu, « ( yani proleteryanın kendine düşman hükümet üzerindeki zaferi) » asla ve hiç bir durumda, devlet iktidarının yıkılmasına götü­

remez; bunun sonucu, ancak ve ancak, güçler den­

gesinde, devlet iktidarı dahilinde belirli bir deği­

şiklik «Verschiebungıı olabilir . . . öyleyse, bizim po­

litik mücadelemizin ereği, gene geçmişte olduğu

�- 164

-gibi, pariementoda çoğunluğun sağlanmasıyla dev­

let iktidarının elde edilmesi ve parlementonun hü­

kümetin efendisi haline getirilmesidir>> (s. 726, 727, 732) .

İşte, en katkısız ve en yavan oportünizmin ta kendisi; bu, lafla devrimci kalarak, gerçekte dev­

rimden vazgeçmekten başka bir şey değildir. Ka­

utsky'nin düşüncesi, «proleteryanın ihtiyaçlarını karşılayacak bir hükümet»ten öteye gitmez; bu, Komünist Manifesto'nun «proleteryanın egemen sınıf olarak örgütıenmesi»ni ilan ettiği 1847'ye göre, burjuva darkafalılığına doğru �tılmış bir geri adımdır.

Böylece Kautsky, hepsi de «proleteryanın ih­

tiyaçlarını karşılayacak» bir hükümet için müca­

delede ittifak halinde bulunan Scheidemann'lar, Plekhanof'lar, Vandervelde'lerle, o kadar sevdiği ,,birlik»i gerçekleştirmek durumuna düşecektir.

Bize gelince, biz bu sosyalizm dönekleriyle se­

lamı - sabahı kesecek ve silahlı proleteryanın biz­

zat hükümet haline gelmesi bakımından, bütün eski devlet makinasının yıkılınası için mücadele edeceğiz. Bu, «iki büyük fark»tır.

Kautsky, «güçler dengesinde, devlet iktidarı dahilinde belirli bir değişiklik, için, «parlamento­

da çoğunluğun elde edilmesi ve parlementonun hükümetin efendisi haline getirilmesi» için savaş­

maktan daha ala bir şeyi istemeyen Legien ve Da­

vid'lerin, Plekhanof, Patrossof, Çereteli ve Çernof'­

ların o zarif dost topluluğu içinde kalacaktır; bu - 165

zarif topluluğun erekleri, hepsi de oportünistıer tarafından kabul edilebilecek olan ve parlamenter burjuva cumhuriyeti çerçevesi dışına asla çıkma­

yan çok asil ereklerdir.

Bize gelince, biz oportünistıerle selamı - saba­

hı keseceğiz; ve bilinçli proleterya, «güçler denge­

sinde bir değişme» için değil, burjuvazinin alaşa­

ğı edilmesi için, burjuva parlamentarizminin yı­

kılması için, Komün tipinde bir demokratik cum­

huriyet ya da bir işçi ve asker temsilciler Sovyet­

leri cumhuriyeti için, proleteryanın devrimci dik­

tataryası için mücadelede bütünüyle bizimle bir­

likte olacaktır.

ENTERNASYONAL SOSYALiZM içinde, Ka­

utsky akımından daha sağda yer alan akımlarda bulunmaktadır : Almanya'da Aylık Sosyalist Def­

terler (23) ( Legien, David, Kolbe ve İskandinav­

yalı Stauning ve Branting dahil daha bir çokları) ; Fransa ve Belçika'da .Jaures'ciler ve Vandervelde;

(İtalya' da) Turati, Terves - ve İtalyan partisi sağ kanadının öteki temsilcileri; İngiltere'de Fabian'­

lar ve « bağımsızlar» (gerçekte daima liberaııerin eğemenliği altında bulunan Independent Labour Partyn ) (24) vb . . . Parlamenter faaliyet içinde ve parti yayınlarında öıı.emli ve çoğunlukla hakim bir rol oynayan bütün bu efendiler, proleterya diktatoryasını açıkça reddederler ve kılık değiştir­

memiş bir oportünizm uygularlar. Bu efendilere göre, proleterya <<diktatorya»sı, demokrasiyle çe­

lişir ! Gerçekte, bu efendileri küçük - burjuva de­

mokratlardan ayırdeden ciddi hiç bir şey yoktur.

166

-Bundan dolayı ı . Enternasyonalin, resmi tem­

silcilerinin büyük çoğunluğu itibarıyla tamamen oportünizme saplandığı sonucunu çıkarmakta haklıyız, Komün deneyi sadece unutulmakla kal­

mamış ayrıca tahrif de edilmiştir. İşçi yığınlarına, harekete geçmek eski devlet makinası parçalayıp onun yerine bir yenisini koymak ve böylece kendi politik egemenliklerini toplumun sosyalist dönü­

şümünün temeli yapmak gerekeceği anın yaklaş­

tığı inancını aşılamak yerine bunun tam tersi tel­

kin ediliyordu. Ve «iktidarın elde edilmesi» o tarz­

da sunulmuştu ki bütün kapılar oportünizme açık kalıyordu.

Proleter devrimi devlet karşısında ki tutumu sorununun tahrifi ve bu sorun etrafındaki fesat­

çı sükut, emperyalist rekabet sonucu güçlendiril­

miş bir askeri aygıtıa süslenmiş devletler, dünya üzerinde, İngiltere ya da Almanya'dan hangisinin İngiliz mali sermayesi ya da Alman mali sermaye­

sinden hangisinin hüküm süreceğini kararlaştır­

mak için milyonlarca insanı yok eden kan dökücü canavarlar haline gelmiş bulunduğu anda önemli bir rol oynamaktan geri kalamazdı ( * )

ı 0 ı Müsveddede daha sonra şunlar yazılıdır :

167

-BÖLÜM 7

1905 VE 1907 RUS DEVRİMLERİ DENEYi BU BÖLÜMÜN başlığında belirtilen konu o kadar geniştir ki bu konuda ciltlerce kitap yazıla­

bilir. Ve yazılmasıda gerekirdi. Bu broşürde elbet­

teki kazanılan deneyin devrim esnasında proletar­

yanın devlet iktidarı karşısındaki görevleri ile doğrudan doğruya ilgili en önemli dersleriyle ye­

tinmemiz gerekecektir. (Müsvedde burada biter.)

BİRİNCİ BASK lY A SON SÖZ

BU BROŞÜR 1917 Ağustos ve Eylül'ünde ya­

zılmıştır. Son bölümün, « 1 905 ve 1917 Rus devrim­

leri deneyi, başlığını taşıyan 7. bölümün planını daha önce kararlaştırmıştım. Ama, başlık dışında bu bölümün bir tek satırını bile yazacak vaktim olmadı. 1917 Ekim devrimi arifesini belirleyen po­

litik bunalım tarafından «Engellendim». Böylesi­

ne bir «engel»den sadece kıvanç duyulabilir. Ama bu broşürün « 1905 ve 1917 Rus devrimleri deneyi­

ne ayrılmış» İkinci fasikül'ü şüphesiz çok daha sonraya bırakmak gerekecek; «bir devrim deneyi»

yapmak, o konuda yazmaktan daha güzel ve da­

ha yararlıdır.

30 Kasım 1917 Petrograt

168

-Yazar

AÇlKLAYlCI NOTLAR

1 ) Devlet ve devrim, Lenin tarafından, 1917 Ağustos - Eylül ayları içinde yazılmıştır. Lenin, 1916'nın ikinci yarısından itibaren, devlet sorunu­

nun teorik bir incelemesinin zorunluluğu üzerin­

de ısrar ediyordu. Gene bu dönemde gençlik enter­

nasyonali başlıklı bir yazı yazdı. Bu yazıda Bukt harin'in devlet sorunu üzerindeki anti - marksist tutumunu eleştiriyar ve marksizmin devlet karşı­

sındaki tutumu üzerine ayrıntılı bir yazı yazmayı vaad ediyordu. Kolantaya yazdığı 17 Şubat 1917 tarihli mektuptan Lenin bu mesele üzerine gerek­

li dokümantasyon toplama işini hemen hemen ta­

mamladığını bildirir. Bu mektupta söz konusu edilen şey, Marxsizm ve Devlet başlığını taşıyan mavi kaplı bir defter içine ince ve sık bir yazıyla kopye edilmiş malzemedir. Karl Marx ve F. En­

gels'in eserlerinden alınmış metin - aktarımlar, Kautsky, Pannekoek ve Bernstein'nin kitapların­

dan alınmış parçalar, Lenin'in eleştirici düşünce­

leri, çıkardığı sonuç ve genellemelerle birlikte bu defterde biraraya getirilmiştir. Devlet ve Devrim 7 bölümden meydana gelecekti ama 7. bölüm

« 1 905 ve 1917 Rus devrimleri deneyi» hiç yazılma­

dı. Bu bölümden sadece inceden ineeye hazırlan­

mış bir plfm kaldı. Eserinin yayınlanmasıyla ilgili olarak yayıncıya gönderdiği bir mektupta Lenin

« . . . eğer 7. bölüm için biraz gecikmişse, ya da bu bölüm kitabı fazla kalınlaştıracaksa ilk altı bö­

lüm ayrı olarak I. fasükül olarak yayınlanması

169

-gerekeceğini» yazmıştı. Kitabının ilk sayfasında

«FF. İvanovski» takma adı bulunur Lenin kitabını takma ad altında yayınlamayı düşünüyordu, yok­

sa geçici hükümet kitabı toplatabilirdi. Eser an­

cak 1918'de yayınlanabildiği için takma ada lü­

zum yoktu ı . Kitabın 2. bölüme Lenin tarafından eklenmiş yeni bir kısmı «Marx 1852'de nasıl ko­

yar» kısmını ihtiva eden bir ikinci baskısı, 1919'­

yar» kısmını ihtiva eden bir ikinci baskısı, 1919'­

Belgede DEVLET DEVRIM. EMEK "'l yay1nlar1 (sayfa 155-176)