• Sonuç bulunamadı

2. REKABETİN YATAY KISITLANMASI VE BU SORUNLA MÜCADELE

2.3. KARTELLERİN ZARARLARI

Hangi yöntemle işlerse işlesin bir kartelden beklenen ilk etki ilgili mal veya hizmetin fiyatını rekabetçi düzeyin üzerine çıkarmasıdır. Kartelin fiyatlama davranışlarını belirlemesi veya çıktıyı sınırlaması durumunda etki doğrudan görülmekte, pazarı paylaşması durumda ise etki dolaylı olmaktadır.21 Fiyat artışı, ödeme gücü yeten tüketicilerden kartel üyelerine karşılıksız bir refah aktarımına sebep olmanın yanı sıra ödeme gücü yetersiz kalan tüketicilerin bir kısmını piyasadan çekilmek, bir kısmını da tüketimini azaltmak zorunda bırakır.

Kartellerin fiyat etkisi kadar belirgin olmayan zararları da bulunmaktadır (Bkz.

Şekil 2.1). Bir endüstride kartelin varlığı, kartel üyesi olmayan firmalar üzerindeki rekabet baskısını azaltan “şemsiye etkisine” yol açabilmektedir. Bu sayede kartel dışı firmalar da rekabetçi fiyat üzerinde fiyatlar belirleyebilmektedir. Rekabeti tercih eden kartel dışı yerleşik firmalar veya olası rakipler ise kartellerin dışlayıcı uygulamalarıyla karşılaşabilmektedir. Diğer yandan kartel sebebiyle üretimin azalması, ilgili endüstriye girdi arz eden tedarikçilerin talebinin daralmasına yol açmaktadır. Ayrıca karteller, girdi tedarikçileri üzerinde alıcı gücü kullanarak girdi fiyatlarının rekabetçi düzeyin altına inmesine neden olabilmektedir (Freideriszick – Röller, 2010: 603-604).

21 Başarılı bir pazar paylaşımı her firmaya kendi pazarı üzerinde tekel gücü kazandırarak kısmen de olsa kendi fiyat miktar bileşimini belirleme imkânı sunar. Ayrıca firmanın fiyat dışı rekabete girmesini de gereksiz hale getirir. Sonuçta hem fiyat rekabeti hem de fiyat dışı rekabet sınırlanır. Bu açıdan fiyat kartelinden daha fazla toplumsal refah kaybına sebep olabilir (Bkz. Blair - Kaserman 2008:201-205).

85

Kaynak:Freideriszick – Röller, 2010: 603

Karteller bir yandan da uzun dönemli etkinsizliklere zemin hazırlamaktadır.

Rekabet sürecinde elenmesi beklenen düşük verimli firmalar, gerek kartele katılarak gerekse kartele katılmaksızın şemsiye etkisinden yararlanarak varlıklarını sürdürebilmektedir (Freideriszick – Röller, 2010: 604). Karteller yeteri kadar uzun süre devam ettiğinde önceleri etkin olan firmalar dahi rekabetçi baskıya maruz kalmadıkları için kaynaklarını israf eder duruma gelebilmektedir. Üye firmaların ürün ve süreç yeniliği yapma güdülerinin zayıflamasına neden olan karteller dinamik etkinsizliğe de yol açabilmektedir (Utton, 2011: 73-74; Damgaard vd. 2011: 412).

Açıktır ki yalnızca kuramsal tartışmayla kartellerin sebep oldukları zararların ciddiyetini ortaya koyabilmek mümkün değildir. Bu sebeple görgül yazına da başvurmak gerekmektedir. Ancak ölçümdeki güçlükler nedeniyle görgül yazının görece zayıf kaldığı söylenebilir. Dahası, dolaylı ve uzun vadeli etkileri ölçmenin zorluklarından ötürü görgül yazında genelde fiyat etkisinin ölçümüyle yetinildiği görülmektedir. Bununla birlikte fiyat etkisi bile kartellerin gerçekten zararlı olduklarına dair ikna edici kanıtlar sunmaktadır.

Kartelin fiyat etkisi, kartel fiyatı (PC) ile rekabet sonucunda oluşması beklenen fiyat (P) arasındaki farkla ölçülmektedir. Söz konusu fark, birim mal veya hizmet başına

Girdilerin veya Tamamlayıcı Ürünlerin Tedarikçileri

KARTEL

Potansiyel Müşteriler

Doğrudan Alıcılar

Dolaylı Alıcılar

Rakipler

Rakiplerin Doğrudan Alıcıları

 Çıktının Sınırlanması

 Eksik Fiyatlama

 Aşırı Fiyatlama

 Aktarma Etkisi

 Çıktı Etkisi

 Ayrımcı

Uygulamalar  Şemsiye Etkisiyle Aşırı Fiyatlama

Şekil 2.1. Kartellerin Olası Zararları

86 satıcı tarafından ele geçirilen tüketici artığı olup “fazladan ödeme” (overcharge - OC) olarak da adlandırılmaktadır. Ne var ki rekabetçi fiyatın tam olarak bilinmesi mümkün değildir. O halde karşı olgusal (counterfactual) yaklaşımla rekabetçi fiyat yerine kullanılabilecek bir fiyat belirlenmesi gerekmektedir (Davis – Garces, 2009: 351;

Arslan, 2015: 17). Bu durumda fazladan ödeme, kartel fiyatı (PC) ile kartel anlaşmasının olmadığı varsayımına dayalı olarak belirlenen ve “olmasa fiyat” (but-for price) adı verilen fiyat (PB) arasındaki farka eşit olacaktır.

B

C P

P

OC  (2.1).

Fazladan ödemenin büyüklüğü kartelin fiyatı etkileme gücünü, bir bakıma başarısını göstermektedir. Fazladan ödeme, oran olarak ifade edildiğinde daha açıklayıcı hale gelmektedir. Fazladan ödeme oranı (OCR), fazladan ödemenin olmasa fiyata oranlanmasıyla hesaplanabilir (Connor, 2014: 253):22

B B C

R P

P

OC P 

 (2.2).

Görgül çalışmalar kartellerin fiyat etkisinin ne kadar önemli boyutlara varabildiğini ortaya koymaktadır. Tablo 2.6’da yer verilen çalışmalar incelendiğinde kartellerin ortalama olarak %7,7 ile %95 arasında fiyat artışına neden olduğu görülmektedir. Aykırı değerlerden etkilenme olasılığına karşı ortanca değerler dikkate alınsa dahi etkinin ciddiyetini koruduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Tablo 2.6’da görüldüğü üzere en düşük ortanca %7,8, en yüksek ortanca ise %44,5 değerini almaktadır.

22 Fazladan ödeme oranı Lerner endeksi ile yakından ilişkilidir. Eğer karşı olgusal durumda tam rekabet koşulları geçerliyse olmasa fiyat marjinal maliyete eşit olur (PB=MC) ve fazladan ödeme oranı L=OCR/1+OCR formülü ile Lerner endeksine, Lerner endeksi ise OCR=L/1-L formülü ile fazladan ödeme oranına dönüştürülebilir (Connor, 2014: 328). Ancak karşı olgusal durumda tam rekabet koşulları geçerli değilse dönüşüm işlemleri hatalı sonuçlara yol açacaktır (Boyer - Kotchoni, 2015: 127).

87 Tablo 2.6. Kartellerin Fiyat Etkisi (%)*

Gözlem Sayısı

Ortalama Fazladan Ödeme

Ortanca Fazladan

Ödeme

Cohen ve Scheffman (1989) ** 5 – 7 7,7 – 10,8 7,8 - 14

Griffin (1989), özel karteller ** 38 46 44

Posner (2001) ** 12 49 38

Levenstein ve Suslow (2002) ** 22 43 44,5

Werden (2003) ** 13 21 18

OECD (2002) uç değerler hariç ** 12 15,75 12,75

Connor ve Bolotova (2006) 395 28,9 19

Bolotova, Connor ve Miller (2009) 333 26,2 22,5

Connor ve Lande (2008) 674 49 25

Bolotova (2009) 406 28 25

Connor (2014) 1535 94,9 23

Smuda (2014) 191 33,4 21

Boyer ve Kotchoni (2015) 1119 15,5 16

*Yayınlarda Lerner endeksi olarak verilen değerler uyum sağlamak amacıyla fazladan ödeme oranına dönüştürülmüştür.

**Connor ve Bolotova (2006: 1117)’den naklen.

Kaynak: Yazar tarafından hazırlanmıştır.

Tablo 2.6’daki çalışmalar arasında Connor (2014)’ın çalışmasını daha yakından ele almak yararlı olacaktır (Bkz. Tablo 2.7) Çünkü 1880’lerden 2013’e kadar varan geniş bir dönemi kapsayan söz konusu çalışma en yüksek gözlem sayısına sahip olmanın yanında fazladan ödeme oranının kartel türlerine göre nasıl değiştiğini de ortaya koymaktadır.

88 Tablo 2.7. Kartel Türlerine Göre Fazladan Ödeme Oranı (%)

Üyelik Yasal Durum İhalede

Danışıklı

Kaynak: Connor (2014)’deki 289, 290 ve 294 numaralı sayfalarda yer alan tablolardan yararlanılarak hazırlanmıştır.

Tablo 2.7’de ilk önemli ayrıntı etkili karteller ayrımıdır. Bu ayrımın sebebi kartellerden bazılarının fiyatı yükseltmekte başarısız olmalarıdır. Yalnızca etkili karteller dikkate alındığında ortanca ve ortalama fazladan ödeme oranlarının beklendiği üzere yükseldiği görülmektedir. Bir başka önemli ayrıntı uluslararası kartellerin fiyatı yükseltmekte ulusal olanlara göre daha etkili olmalarıdır. Bu eğilim Bolotova (2009) ve Smuda (2014: 79) tarafından görgül olarak da doğrulanmıştır.

Ortanca değerler dikkate alındığında fiyatı etkileme gücü en yüksek olan kartel türünün fiyat kartelleri olduğu görülmektedir. Ortalamalar dikkate alındığında ise ihale kartellerinin fiyatı etkilemekte daha başarılı olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu çelişkili durumun aksine Connor ve Bolotova (2006) ile Bolotova (2009)’da ihale kartelleri ile diğer kartel türleri arasında fiyatı etkileme gücü açısından anlamlı bir fark bulanamamıştır. Yasal durum açısından bakıldığında ise soruşturma sonucunda suçluluğu ispatlanamayan kartellerin fiyatı etkileme gücünün daha fazla olduğu görülmektedir. Ancak Connor (2014: 296) aradaki bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığını vurgulamaktadır.

Kartellerin makro ekonomik etkilerini ölçen çalışmaların çoğunlukla yasal karteller üzerine yapıldığı söylenebilir. ABD’de Büyük Bunalım döneminde alınan Yeni Görüş tedbirlerinin bir parçası olarak 1933’de yürürlüğe giren Milli Endüstriyel Islah Yasası (NIRA) kapsamında izin verilen kartel anlaşmalarının etkileri üzerine yapılan araştırmalar bu konudaki çalışmaların başını çekmektedir. Örneğin Romer (1999) NIRA’nın, fiyatın çıktıdaki değişime olan duyarlılığını azaltarak fiyat mekanizmasının

89 çalışmasına engel olduğunu vurgularken, Taylor (2002) NIRA kartellerinin aylık çıktıda

%10 düzeyinde bir azalmaya sebep olduğunu hesaplamıştır. Geliştirdikleri teorik model çerçevesinde Yeni Görüş tedbirlerinin makroekonomik etkilerini ölçen Cole ve Ohanian (2004) kartelleştirme uygulamalarının, düzelmeyi yavaşlatmak suretiyle GSMH ile tüketim ve yatırım harcamalarını olması gerekenin önemli ölçüde altına düşürdüğü ve Büyük Bunalımın süresini yedi yıl uzattığı sonucuna ulaşmışlardır. Harkrider (2009) ise kartelleşen endüstrilerde yenilik faaliyetlerinin azaldığına ve 1930’lu yıllarda çok az sayıda yeni ürünün piyasaya çıktığına dikkat çekmektedir. Benzer bir biçimde, Japonya’da yürütülen rekabeti kısıtlayıcı hükümet politikalarının, 1990’lardaki durgunluğun uzamasına sebep olduğuna işaret eden çalışmalar bulunmaktadır.23

Kartellerin makro ekonomik etkilerini tartışmayı sonlandırmadan önce iki çalışmadan daha söz etmek gerekmektedir. Avrupa Komisyonunun 49 adet kartel kararında yer alan 141 firmanın finansal verilerini kullandıkları çalışmada Günster, Carree ve van Dijk (2011), kartel dönemlerinde söz konusu firmaların karlılıklarının yükseldiğini ancak verimlilik ve dinamik etkinliklerinin zayıfladığını belirlemişlerdir.

Kartellerin makro ekonomik etkilerini 12 gelişmekte olan ülke özelinde inceleyen Ivaldi, Jenny ve Khimich (2016), bu ülkelerde rekabet otoriteleri tarafından cezalandırılan kartellerin etkilediği ticaretin GSYH’nın %6,38’ine, tüketiciye verdikleri zararın (fazladan ödeme) ise GSYH’nın %1’ine kadar ulaşabildiğini ortaya koymuşlardır.