• Sonuç bulunamadı

KARİZMATİK OTORİTENİN ORTAYA ÇIKMASI

Daha önce ifade ettiğimiz gibi Weber, iktidarın ve gücün meşrulaştırılma türlerini açıklamak için kurduğu hâkimiyet sosyolojisinde otorite ilişkilerini meşrulaştıran üç ideal saf tip belirlemiştir. Bu ideal tiplerden karizmatik otoritenin ayırıcı özelliği meşruiyetini yasa veya geleneklerden değil de olağanüstü bir nitelik atfedilen karizmatik bir şahıstan almasıdır.66

İncelemelerimizde “karizma” herhangi bir kimsenin olağanüstü bir yeteneği olarak anlaşılmalıdır. Bu yetenek ister gerçek yakıştırma, isterse iddia olsun. O halde “Karizmatik Otorite” yönetilenlerin belli bir kişideki olağanüstülüğe inandıkları için itaat ettikleri, insanlar üzerinde ister dış, ister iç etkisi baskın, bir hâkimiyeti ifade eder. Sihirbaz, peygamber, av ve ganimet akınlarının lideri, savaşçı reis, “Sezar” tipi olarak adlandırılan yönetici ve belli koşullarda bir partinin başkanı, müritleri, takipçileri, askerleri, parti üyeleri vb. için hep bu türden yöneticilerdir. İdarelerinin meşruluğu, normal insan yeteneklerinin ötesinde olduğu, bir zamanlar doğaüstü sanıldığı için saygı duyulan olağanüstülüğe inanış ve bağlanıştan gelir. Karizmatik yönetimin meşruluğu böylelikle, sihirli güçlere, vahiylere ve kahramanlara hayranlığa dayanır.67       

64 Kurt, Din Sosyolojisi, ss. 207-208.

65 Öztürk, Karizmatik Bir Lider Olarak Hz. Musa, s. 62.

66 Niyazi Akyüz, “Dinlerin Teşekkülünde Dini Liderlerin Karizması”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. XLI, 2000,s. 284.

67 Weber, Sosyoloji Yazıları, s. 375.

Weber burada, genel hatlarıyla tanımladığı şekliyle, karizmatik otorite tipinin en temel unsurlarının kendisine olağanüstü bir nitelik atfedilen karizmatik bir lider ve liderin karizmasına inanarak itaat eden yönetilenler grubu olduğunu belirtmiştir.

Karizmaya dayanan otorite ise bu iki unsur arasındaki “itaat etme”, “tabi olma”

ilişkisinden türemiştir. Bir toplumsal eylem olarak bu “itaat etme” ve “tabi olma”

eylemi, herhangi bir atalar geleneğine veya resmi otoritenin yasalarına göre eylemekle değil de ilahi olan karizmaya deruni bir “adanma” ve “bağlanma” ile karakterize olur.

Buradaki eylemin temel niteliği geleneksel eylem ve araç rasyonel eylemden farklıdır.

Weber, Ekonomi ve Toplum kitabında, karizmatik otoritenin lider ve tebaadan oluşan bu iki unsurunu ve aralarındaki otorite ilişkisinin genel niteliklerini ve işleyiş biçimini, verdiği tarihi örneklerde detaylı bir şekilde açıklamıştır.68 Karizmatik otoriteye dair açıklamalarını yer yer geleneksel ve yasal otorite biçimleriyle mukayese eden69 Weber’in yapmaya çalıştığı saf karizmatik otorite tipinin ideal vasıflarını belirleyerek karizmaya dayalı otorite ilişkilerinin tarihteki kurumlara ne derece mal olduğunu ve süreklilik kazandığını anlamaya dayalı çözümleme yapmaktır. Bu açıdan Weber’in kaygısı, Julius Sezar değil, Sezarizm; Kalvin değil, Kalvinizm'dir.70

Weber’in açıklamaya çalıştığı ilk unsur karizmatik lider tipinin genel vasıfları olmuştur. Weber’e göre karizmatik lider, meşruiyetini resmi bir yeterlilikmiş gibi yerleşik düzenin yasalarından ya da yaşadığı toplumun geleneğinden almaz.

Meşruiyetini, kendisinde bulunan ilahi güçten alır. Bir peygamber ise mucize gösterir, bir savaşçı ise kahramanlığını ilan eder, bir sihirbaz ise gösterisini ortaya koyar.71 Bu meşruiyet biçimi nedeniyle gerçek karizmatik otorite hiçbir soyut yasa, yönetmelik ve resmi yargı kabul etmez. Karizmatik otorite sadece içsel irade ve denetim kabul eder.72 Nesnel hukuku, ilahi lütfu kişisel biçimde tecrübe etmekten kaynaklanır ve gerçek peygamberlik, kendi ahlakını yüceltme adına tüm harici düzenleri reddeder. Bu yüzden devrimci ve egemen tarzda hakimiyet bütün değerleri dönüştürür ve bütün geleneksel ve rasyonel normları yıkar: “Bu yazılmıştır....fakat bunu size söylüyorum…” 73

      

68 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. I, ss. 362-374; C. II, ss. 475-512.

69 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. I, ss. 362-374.

70 Gerth ve Mills, “Biyografisi”, Weber, Sosyoloji Yazıları, içinde, s. 101.

71 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. II, s. 478.

72 Weber, Sosyoloji Yazıları, s. 327.

73 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. II, s. 479.

Buna örnek olarak peygamberlerin ilahi vahyi tebliğ ettikleri toplumlarda küfre dayanan geleneksel otorite şekillerine köklü itirazlar yöneltmeleri gösterilebilir.

Peygamberler karizmalarına dayanarak kendi otoritelerini inşa ettikleri toplumlarda geleneksel normları kısmen yıkarlar. Çünkü bu geleneksel normlar kendi hâkimiyetlerine ve dolayısıyla ilahi hâkimiyete bir başkaldırı teşkil eder. Ticaretle geçimini sağlayan Hz. Muhammed, ilahi vahyi aldıktan sonra bir peygamber olarak Mekke toplumunda putperestlik gibi geleneksel dini uygulamalara köklü itirazlar yöneltmiş, insanlara tevhidi tebliğ etmiştir. Bunun sonucu olarak 23 yıl gibi bir sürede İslam dininin hâkimiyetini bölgesinde tesis ederek, İslam’a aykırı geleneksel uygulamaları kaldırmıştır.

Ayrıca Weber, Karizmatik önderlerin geleneksel normları yıkan bu devrimci niteliğinin, bürokratik rasyonelleşmeden farklı olduğunu savunur. Buna göre bürokratik rasyonelleşmenin geleneksel toplumu teknik rasyonel araçlarla “dışarıdan”

değiştirmesine mukabil, karizmatik otorite, geleneksel toplumu mucizevî irrasyonel araçlarla “içeriden” değiştirir. Zira rasyonel otorite uyum koşullarını araç ve hedeflerin rasyonel olarak belirlenmesiyle değiştirerek, ilk önce maddi ve sosyal düzenleri, onlar vasıtasıyla da insanları dönüştürür. Buna karşın karizmanın gücü vahye ve kahramanlara inanca, belli göstergelerin önemli ve değerli olduğu asketik, askeri, büyüsel başka türden bir kahramanlığa dayalıdır. Bu yüzden karizmatik inanç, insanları deruni bir bağlamda köklü olarak değiştirir ve devrimci iradesine göre maddi ve sosyal koşulları şekillendirir.74

Brian Turner Max Weber ve İslam adlı kitabında karizmatik otoritenin geleneksel normlar üzerinde yıkıcı olmasının yanında, kendini bir gelenek üzerinden inşa ettiği daha önemli bir tarafının da olduğunu belirtir. Bu itibarla her bir karizmatik lider, mevcut bir durumu eleştirmek için ölçüt olarak bir geleneğe, bir altın çağa başvurabilir. Karizmatik liderin bu tipi, kendisini, gelenekle ilişkisini kesme durumunda değil, fakat kaybolmuş bir geçmişi yeniden ihya etme konumunda görür. Geçmişin inanç ve eylem standartlarının modern koşullarla çoğunlukla uygunsuz olabilmesi

      

74 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. II, ss. 480-481.

dolayısıyla, karizmatik bir hareket geleneğin radikalleşmesini ve bu yüzden geleneğin dönüşümünü ihtiva edebilir.75

Karizmatik ve rasyonel otoritelerin toplumu dönüştürmedeki farklı devrimci tarzları, en somut düzeyde yönetilenlerin toplumsal eylemine yansıyacaktır. Bu nedenle, yönetilenlerin eylemlerini rasyonel otoritede kurallara ve düzenlemelere “dışsal uyum”

karakterize ederken, karizmatik otoritede bu “içsel itaat” olarak kendini gösterecektir:

Daha önce gösterdiğimiz gibi rasyonelleşme (bizim çarpım tablosunu

“öğrendiğimiz” ya da birçok hukukçunun hukuk tekniklerini öğrendiği gibi) yönlendirilen büyük kitlelerin çıkarları açısından pratik önemi olan dışsal, teknik sonuçları sadece kabul ettikleri ya da kendilerini buna uydurdukları tarzda gelişir, bu sırada fikirlerin yaratıcısı onların ilgisini çekmez. Fakat karizma, en kuvvetli normları içinde, gelenekle birlikte rasyonel hakimiyeti de bütünüyle bozar ve bütün kutsallık kavramlarını yerle bir eder. Eski ve dolayısıyla kutsal olan değerlere saygı yerine, benzeri görülmemiş mutlak anlamda eşsiz ve dolayısıyla ilahi olana içsel itaate zorlar76

Takipçilerin karizmatik otoriteye “içsel itaati” tamamen önderin rasyonaliteye uymayan olağanüstü özellikler taşımasıyla alakalıdır. Bu içsel itaatin sürekliliği de karizmatik yeteneğin kendisini mucizelerle, zaferlerle kanıtlamasıdır. Doğası gereği istikrarsız olan karizmatik yeteneğin dayandığı kanıtlar ortadan kalkarsa ona dayanan otorite de yok olacaktır. Bu yüzden karizma sahibi karizmasını kaybedebilir, takipçilerine “güçleri kendisini terk etmiş”, “Tanrı tarafından unutulmuş” gelebilir. Bu durumda takipçileri onu terk eder. Zira karizma defalarca kanıtlanmış kişisel güçten gelen dışında başka bir meşruiyet tanımaz. 77

Nitekim ilkel kabilelerde olduğu gibi geçmiş dönem krallıklarda da gizli bir gücün kralın milletini yükselttiğine, onların işlerini takdis ettiğine ve onlara refah verdiğine inanılmaktaydı. Kralın yardımıyla hububatın yeşerdiği, balıkların ürediğine inanılıyordu. Fakat aksine savaştaki başarısızlık, ekinlerin kıtlıktan dolayı kuruması gibi olaylar ise karizmanın kralı terk etmesi olarak yorumlanmaktaydı.78

Weber, karizmanın genel nitelikleri ve geçerlilik şartlarına dair bu açıklamalarından sonra, karizmatik otoriteye tâbi örgütlü bir grup teşekkül ettiğini

      

75 Turner, Max Weber ve İslam, s. 42.

76 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. II, s. 480.

77 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. I, s. 363; C. II, s. 478.

78 Akyüz, “Dinlerin Teşekkülünde Dini Liderlerin Karizması”, s. 282.

bildirir. Bu grup “karizmatik cemaat” olarak adlandırılacaktır.79 Zira grubun teşekkülü karizmatik liderden intişar eden deruni bir kuvvete dayanmıştır.80

Karizmanın bireysel tecrübeyi aşarak liderin etrafını kuşatan tilmiz ve refikler çemberinin oluşumuna vücut vermesi aynı zamanda karizmanın sosyolojik sürecinin ilk başlangıcıdır. Çünkü lideri karizmatik yapan “ilahi lütuflar” sübjektif dini tecrübeyi aşarak dini grup içinde objektif hale gelmeye başlamış, ortak dini tecrübeler “biz şuuru”

çerçevesinde yaşanmaya başlamıştır. Daha pek küçük tilmizler ve refikler grubunda dahi müştereken murakabeye varma, hep bir ağızdan dua okuma vs. gibi basit bazı ayin ve ibadet usulleri ve dini alışkanlıklar oluşmuştur. Tilmizlerin, kişisel fedakârlık, dostluk ve sadakatleriyle bağlı bulunduğu kurucunun arkadaşları olması da mümkündür.

Fakat müstesna bir tilmizin, kurucunun samimi sırdaşı, dostu, hatta onun özel bakımıyla yükümlü olması da, çok sık rastlanan durumlardır.81 Tilmizler grubu, sadece dost, arkadaş değil, aynı zamanda kurucunun mesajının kitlelere ulaşmasından ve hareketin başarıya ulaşmasından da sorumludurlar. Onlar, lideri, sempatileri ile destekler, şahsına saygı gösterir, akidesini ve temel düşüncesini tanıtarak onun tebliğine yardımcı olurlar.82

Karizmatik liderin hayatta olduğu dönemde, etrafında toplanan bu ilk salikler zümresi, dini grupların yerleştiği büyük cemaatlerin teşekkülünde bir köprü vazifesi görür. Bu ilk cemaat, dinden dolayısıyla karizmatik otoriteden doğan grupların ilk saf şeklidir.83 Karizmatik otoritenin bu dönemi için “saf karizma”84 tabirini kullanan Weber, küçük bir “karizmatik cemaat”in varlığına rağmen, grupta araç-amaç taslağına göre işlev gören hiçbir kişiler ve nesneler düzeni olmadığını söyler.85 Böyle bir dönemde her hangi bir teşkilata lüzum da yoktur. Zira “karizmatik cemaat”, üyelerinin karizmatik lidere olan şahsi bağlılığından neş’et etmekte ve hala hayatta olan karizmatik lider, her şeyin kendisinde döndüğü olağanüstü otoritenin ve grup bağının asli temeli

      

79 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. I, s. 363.

80 Freyer, Din Sosyolojisi, s. 52.

81 Freyer, Din Sosyolojisi, ss. 51-52.

82 Akyüz, Dinlerin Teşekkülünde Dini Liderlerin Karizması, s. 288.

83 Freyer, Din Sosyolojisi, s. 52.

84 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. II, s. 485; Weber, Sosyoloji Yazıları, s. 329.

85 Weber, Ekonomi ve Toplum,C. II, s. 482

olmaya devam etmektedir.86 Weber’in açıkladığı şekliyle saf karizma döneminin siyasi yapısına dair şu özellikler zikredilebilir:87

 Yerleşik idari araçların olmadığı karizmatik yönetim, geleneksel ya da rasyonel, genel normlara göre işlemez; ilke olarak, somut vahiylere ve ilhamlara göre işler ki bu açıdan, karizmatik otorite irrasyoneldir.

 “Karizmatik liderin yönetim kadrosu “memurlardan” oluşmaz; üyeleri teknik olarak eğitimli kişiler hiç değildir.” Karizmatik liderin müritleri yahut taraftarları vardır. “Taraftarlar ne sosyal imtiyaz temelinde ne de ailevi kişisel bağımlılık açısından seçilir. Bu daha ziyade üyelerinin karizmatik niteliği açısından seçilir.”

 Atama ya da azletme, kariyer, terfi gibi şeyler yoktur. Karizmatik liderin ve yardımcılarının uzmanlık sahibi olmaları gibi kavramlara yer verilmez. Sadece liderin isteği üzerine çağırıldıklarının karizmatik niteliği temelinde bir çağrı vardır.

 “Hiyerarşi yoktur; lider sadece, kadrosunun üyelerini belli bir görev için karizmatik nitelikten yoksun gördüğü durumlarda müdahale eder.”

 Yasal kurallar, soyut hukuk ilkeleri sistemi ve rasyonel adli karar süreci yoktur. Biçimsel olarak somut hükümler yeni oluşturulur ve ilahi hükümler ve vahiy olarak görülürler.

Weber’in “karizmatik cemaat”in siyasi ve idari yapısına dair zikrettiği bu özellikler bize bir bütün olarak saf karizmanın, her türlü rasyonel bürokratik ve geleneksel otoriteye kesinlikle karşı olduğunu gösterir. Günlük rutin yaşama uyumlu bürokratik ve geleneksel otoritelerin ilişkilerinde görüldüğü gibi uzmanlığa dayalı, sınırları belli emir memur ilişkisi içinde bir faaliyetten bahsedilemez.88 Günlük rutinin dışında takipçilerde “uyandırılan” karizmatik niteliğe dayalı, sınırları belli olmayan bir adanma ilişkisi vardır.89

      

86 Freyer, Din Sosyolojisi, s. 52.

87 Weber, Sosyoloji Yazıları, s. 375; Weber, Ekonomi ve Toplum, C. I, ss. 363-364.

88 Weber, Ekonomi ve Toplum, C. I, ss. 363-364.

89 Weber, Sosyoloji Yazıları, 364; Weber, Ekonomi ve Toplum, C. I, s. 369 “Karizma sadece

“uyandırılabilir”ve “test edilebilir”; “öğrenilemez” ya da “öğretilemez”.

Weber, saf karizmanın özel olarak ekonomik değerlendirmelere de yabancı olduğunu bildirir. Karizma temelde olağanüstü ve dolayısıyla zorunlu olarak ekonomik olmayan, ekonomik esaslara dayanmayan bir güçtür. Rasyonel ekonomik etkinlik açısından, karizmatik ihtiyaç tatmini tipik anti-ekonomik karaktere sahiptir. Günlük rutin yaşamla herhangi bir uğraşı reddeder. Yalnızca tam bir duygusal aldırmazlık tutumuyla, düzensiz, sistematik olmayan kazanç eylemlerini hoş görebilir. Bireylerin geçimi güvence altına alınmadığı kadarıyla, takipçiler karizmatik liderin bağış, ganimet ya da vakıf olarak aldığı ve onlar arasında hesapsız sözleşmeli bir bağlılık olmadan dağıttığı malların kullanımına ortak olurlar. Karizma, rasyonel ve metodik olan her türlü mali kazancı yakışıksız sayar.90 Karizmatik kişi, mali bir geliri olmasından sık sık bilerek kaçınır. "Saf" karizma, sahipleri için, ticaret yoluyla ekonomik sömürü anlamında özel kazanç kaynağı olamaz. Parasal ücret biçiminde bir gelir kaynağı olmadığı gibi, misyonun maddi gerekleri düzenli bir vergilendirmeyi de içermez.

Karizmatik yapılar için gerekli araçlar bireysel olarak sağlanır; ya da karizmatik kişinin hitap ettiği grubun üyeleri armağan, bağış gibi gönüllü katkılarda bulunurlar. 91

Weber’e göre saf karizma, kelimenin en vurgulu anlamıyla bir “çağrı” bir

“misyon” ya da ruhani bir görev oluşturur.92 “Sadece coşkulu küçük mürit grubunun üyeleri ve takipçileri kendi hayatlarını tamamen ideolojik olarak çağrıya adamaya hazırdır.”93 Saf karizma sahipleri (hem önder, hem de tilmizleri ve izleyicileri) misyonlarının hakkını verebilmek için bu dünyaya özgü ilişkilerin, beylik mesleklerin ve aile hayatının yükümlülüklerinin dışında kalmalıdırlar. Nitekim peygamberane ve sanatkarane karizma sahibi kişilerin çoğu bekardır. Bütün bunlar karizmayı temsil edenlerin bu dünyadan kaçınılmaz biçimde ayrı durduklarını göstermektedir.94 Hemen hemen bütün dini kaynaklar, tilmizler grubuna giren veya girmeleri takdir olunanların bu suretle o zamana kadar içerisinde yaşadıkları bütün sosyal yapılardan ayrıldıkları veya hiç değilse sair rabıtaların aşırı derecede gevşediğini gösterir. Bu kabilden Budizm’le ilgili kaynaklarda, Buda’nın ilk tilmizlerinin “gariplik yolunu tuttukları” yani o zamana kadar ki yurtlarını ve sosyal münasebetlerini terk ettikleri kaydolunur. Eski       

90 Weber, Ekonomi ve Toplum, C. I, s. 365; C. II, s. 483.

91 Weber, Sosyoloji Yazıları, ss. 328-329.

92 Weber, Ekonomi ve Toplum, C. I, s. 365.

93 Weber, Ekonomi ve Toplum, C. I, s. 369.

94 Weber, Sosyoloji Yazıları, s. 329.

Ahitte İsa’nın ilk havarilerine taalluk ettiği nisbette buna benzer tabirler kullanılmıştır.

Mesela pek çok yerlerde kan hısımlığının değil de grup üyelerinin birbirinin hakiki kardeşi, babası anası olduğu zikredilir.95