• Sonuç bulunamadı

KARAHANLI DEVLETİ TARİHİ

0.2. KARAHANLI DEVLETİ TARİHİ VE KARAHANLI DEVRİ ESERLERİ

0.2.1. KARAHANLI DEVLETİ TARİHİ

Karahanlı Devletiʼnin kuruluşuna dair bilgi vermeden önce bilinmelidir ki Karahanlı Devletiʼnin hangi Türk boyu tarafından kurulduğuna dair net bir bilgi bulunmamaktadır. Karahanlı Devletiʼni kurucusu olduğu tahmin edilen bir çok Türk boyu vardır. Öne sürülen bu tezlerden “Karluk” ve “Yağma” tezleri en fazla kabul gören tezlerdir. Bu nedenle öncelikle devleti kurduğu düşünülen Karluk ve Yağma kavmi hakkında bilgi verilecek ardından devletin tarihi anlatılacaktır. Bu bölüm Ahmet Bican ERCİLASUNʼun Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi adlı eserinden özetlenerek oluşturulmuştır.

Köktürk Devleti, 742 yılında Basmıl, Uygur ve Karluk müttefik güçlerinin isyanıyla yıkılmıştı. Köktürklerin yıkılmasıyla devlet, bu üç Türk boyunun idaresi altında yönetilmekteydi. Bir müddet süren bu ittifak Uygurlar tarafından bozulmuştu.

Uygurlar, önce Basmıllara ardından Karluklara karşı saldırıya geçti. 745 yılında Karluk kavmi Uygur tehdidinden ötürü yerlerini terk ederek On Ok (Türgiş) ülkesine girdiler ve Isık Göl ve Talas civarını yurt tutmaya başladılar. Bu bölgede de Uygurlardan kaçamayan Karluklar 747 yılında Uygur Kağanı Bayan Çor tarafından büyük bir yenilgiye uğradılar. 752ʼde tekrar Karlukların ve Türgişlerin üzerine gelen Uygurlar, onları mağlup ederek Uygur sınırlarını Seyhunʼa kadar uzattılar. Ağır bir yenilgiye uğrayan Türgişler Devleti, vuku bulan iç çekişmeler sonucunda 766 yılında dağıldı. Meydana gelen boşluktan yararlanan Karluklar, Balasagun merkez olmak üzere ülkenin tümüne hakim oldular. Ve bu tarihten itibaren Karluklar kimi zaman

3 yılında göç kararı almışlardı. Öyle ki Cüveynîʼnin 13. yüzyılda anlattığı bir efsaneye göre her yerden göç sesleri duymaktalardı. Böylelikle 840 yılında yüzyıllardan beri Büyük Türk Kağanlığının merkezi olan Orhun bölgesi Uygurlar tarafından terk edilmişti. Yağmalar ise bu göçte yer alan bir Türk boyuydu ve bu göçün ardından Kâşgar ve civarına yerleşmişlerdi.

V. V. Barthold, Zeki Velidî Togan ve Reşat Genç, Karahanlıların Yağma boyuna mensup olduğu tezini savunmaktadır. Reşat Genç özellikle Mücmelü't-Tevârîhʼteki

"Yağma padişahına Buğra Han derler." ibaresine dayanarak bunu bu tezin en önemli kanıtı kabul eder.

Karluk tezinin müdafileri arasında ise başta Omeljan Pristsak olmak üzere, İbrahim Kafesoğlu ve Peter Golden gibi isimler yer alır. Omeljan Pritsakʼa göre 840 yılında Uygurların dağılmasıyla Karluklar kendilerini meşru halef kabul ederek kağanlıklarını ilan etmişlerdir. Golden ise bu tezi savunurken özellikle Mes'ûdî ve Gerdizîʼnin kayıtlarını öne sürer. Bu kayıtlarda Karluklar için hükümdar ve hakanlar hakanı ibareleri yer almaktadır. Karluklar için bu ibareleri kullansalar da gerek Mes'ûdî gerekse Gerdizî Karahanlılar ile bağlantı kurmazlar.

Mücmelü't-Tevârîhʼteki "Yağma padişahına Buğra Han derler" kaydı sarih bir kayıttır ve Buğra Han unvanı açıkça Karahanlıları işaret eder. Reşat Gençʼin söylediği gibi Yağmalar, Kâşgarʼda güçlendikten sonra Balasagunʼu da almış olabilirler.

Hiç şüphe götürmeyen husus Karahanlıları oluşturan esas boyların Yağmalar, Karluklar ve Karluklardan ayrılıp müstakil boylar hâline gelen Çigiller ve Tohsılar olduğudur.

Karahanlı Devletiʼnin ilk dönemlerine ışık tutan ve bugüne ulaşan tek eser Cemal Karşîʼnin 1300 civarında yazdığı Mülhakâtü's-Sürâh adlı eseridir. Bu eserden hareketle adı tespit edilebilen ilk Karahanlı hakanı Bilge Kür Kadir Hanʼdır. Onun

4 ardından tahta iki oğlundan biri olan Oğulçak geçmiştir. Muhtemelen 944-945 yılında ise Oğulçakʼın yeğeni Satuk Buğra Han, kağanlığı amcasının elinden alarak tahta oturmuştur.

Cemal Karşîʼden edindiğimiz bilgiye göre Oğulçakʼın yeğeni olan Satuk Buğra, henüz on iki yaşında iken Buharaya gelen bir kafileye, hem getirdiklerini görmek hem de taşınan mallardan vergi almak amaçlı Artucʼa gitmiş ve burada o bölgenin valisi olan Nasr el-Sâmânî ile yaptığı görüşme sırasında İslam ile tanışmış ve iman ederek İslâmiyetʼi kabul etmiştir. Müslüman olduktan sonra el-Mücâhid Abdülkerim unvanını alan Satuk Buğra 25 yaşına geldiğinde geldiğinde muhtemelen 944-945 tarihinde amcasıyla mücadeleye girişmiş önce Atbaşıʼnı ardından Kâşgarʼı hükmü altına almıştır.

962 yılında gelindiğinde Alp Tigin, Afganistanʼda Gazneʼde Gazneliler Devletiʼni kurdu. 977-998 yıllarında Sebük Tigin ile hızla yükselişe geçen devletin başına 998 yılında Gazneli Sultan Mahmud geçti. O tarihte Mâveraünnehirʼde hüküm süren Sâmânoğulları Devleti, güneyden Gaznelilerin, doğudan Karahanlıların baskısı altında idi. 999 yılında Gazneli Mahmudʼun Sâmânİ hükümdarını ağır bir yenilgiye uğratmasının ardından 999ʼda Karahanlılar Buharaʼya girdi ve Sâmânoğullarına son verdi. Gazneli Mahmudʼun Buharaʼyı ele geçiren Nasr İlig Hanʼın kızıyla evlenmesiy iki devlet arasında iyi ilişkiler kurulmasına vesile olduysa da iki devlet arasında bir müddet devam eden bu ilişkiler, Nasr İlig Hanʼın 1006ʼda Horosanʼa saldırmasıyla bozuldu. 1006 ve 1008ʼde Nasr İlig Han büyük bir yenilgiye uğradı.

Bu ağır yenilgiler üstüne devlette kardeş kavgaları baş gösterdi.

1012ʼde Nasr İlig Hanʼın ölümüyle tahta geçen Mansur İlig Han, kısa zamanda hakimiyet alanını genişleterek merkezî yönetim ile çatışmalara girmeye başladı.

Mansur İlig Han 1017-1018ʼde Ahmet Togan Hanʼın ölümüyle en güçlü hükümdar hâline geldi. Mansur İlig Han, Ahmed Togan Hanʼnın ölümüyle birlikte onun yerine geçen Yusuf Kadir Han ile birlikte Horasanʼa sefer düzenlediyse de 1020ʼde Belhʼte büyük bir yenilgiye uğradı.

Kardeş kavgalarının, iktidar çekişmelerinin son bulmadığı Karahanlı Devleti, 1020 yılından itibaren Selçuklular ile temas kurmaya başladı. Yusuf Kadir Hanʼın kardeşi Ali Tigin, Selçukʼun oğlu Arslan Yabguʼnun desteğiyle Buharaʼyı ele geçirdi. 1024-1025ʼte Mansur İlig Hanʼın hükümdarlıktan vazgeçmesiyle Yusuf Kadir Han tüm

5 ülkeye hakim oldu. Yusuf Kadir Han ülkenin hakimi olsa da kardeşleri Ahmed ve Ali Tigin ile iktidar mücadeleleri yaşadı. Yusuf Kadir Han, hakanlığını ilan ederek Fergana ve Balasagunʼu ele geçiren kardeşi Ahmedʼin üzerine yürüdü ve onu mağlup ederek 1025ʼte Semerkantʼa girdi. Diğer yandan Ali Tiginʼe karşı saldırıya geçerek onu yenen Sultan Mahmud da Semerkantʼa ulaştı. Burada iki hükümdar görüşmeler sonucunda anlaşmaya vardılar.

1030 yılında Sultan Mahmud, 1032ʼde Yusuf Kadir Han öldü. Yusuf Kadir Hanʼın ölümüyle istikrarın sağlanamadığı ülkede iç çatışmalar tekrar arttı ve nihayetinde devlet 1042 yılında Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı.

O dönemde yükselişte olan Selçuklular ise 1040 yılında Dandakan Savaşıʼnda Gazneli Mes'udʼu yenerek Horosan ve İranʼa hakim oldular.

26 Ağustos 1071ʼde Malazgirt zaferiyle süper güç haline gelen Selçuklular 1074ʼte Sultan Melikşah ile Semerkantʼa yürüdü. Batı Karahanlı hakanı Şemsülmülk teslim olarak barış istedi. 1089ʼda Melikşah, bu sefer doğuya yönelerek Buhara ve Semerkantʼı aldı. Doğu Karahanlılar da böylelikle Selçuklulara tâbi oldular.

12. yüzyılın ilk yarısı itibariyle Karahıtaylar, Tüskistan bölgesini tehdit etmeye başladılar. 1137ʼde Hocentʼte Karahanlılara galip gelen Karahıtaylar, ardından 1141ʼde gerçekleşen Katvan Savaşıʼnda Karahanlı ve Selçuklu müttefik güçlerini bozguna uğrattı. Selçuklu hakanı Sançar, Tirmizʼe kaçarken Karahanlı hakanı Mahmud Han da topraklarını terk etti. Doğu ve Batı Karahanlılar böylece Karahıtayların tâbiyetine girdiler. 1212 yılında ise Karahanlı hanedanı son buldu.