• Sonuç bulunamadı

2.4. Kapadokya Bölgesinde İnanç Turizmine Kaynak Oluşturan Eserler

2.4.2. Kapadokya Bölgesi Külliyeleri, Camileri ve Medreseleri

Alaca Kümbet: Kayseri sınırları içerisinde bulunan Döner Kümbet’in, 1276 yılından

daha sonralarda yapıldığı sanılmaktadır. Kapı üzerindeki iki satırdan oluşan mermer kitabede Şah Cihan Hatun için yaptırıldığı yazılıdır. Tamamen kesme taştan yapılan türbenin dış yüzeyi on iki köşeli, tabanı kare planlı, iç kısmı ise silindir biçimindedir. Anıtsal bir yapıyı andıran Döner Kümbetin çatısı üzeri kabartmalarla süslü konik olarak inşa edilmiştir. Portal cephesi üstünde insan başlı, kanatlı iki pars figürü arasında çift başlı kartal kabartması yer almaktadır. Portalin solunda hurma ağacının üstünde çift başlı kartal ve iki tarafından birer aslan, sağında ise hurma ağacı kabartması bulunmaktadır (Gülyaz, 2012: 99).

55 Damat İbrahim Paşa Külliyesi: Osmanlı padişahı III. Ahmet’in damadı Sadrazam

Damat İbrahim Paşa tarafından 1726 yılında yaptırılan külliye; cami, medrese, kitaplık, sübyan mektebi, imarethane ve hamamdan oluşmaktadır (Öcal, 2000: 31).

Hacı Bektaş Veli Külliyesi: Külliye, eski Türk saraylarında gözlenen üç avlulu bir

yerleşim düzenine sahiptir. Külliyenin birimleri sahip oldukları fonksiyonlara uygun durumda bu avluların çevresine yerleştirilmişlerdir. Her durum için bir birim düşünülmüştür. Bektaşilik geleneğine uygun terminolojiyle bu birimler “mihman evi, at evi” şeklinde isimlendirilirler. Her birinin içinde farklı eserler bulunan avlulardan ilki Nadar Avlusu ’dur. Bu kısma Osmanlı’nın klasik mimari geleneğini yansıtan Çatal Kapı’dan girilir. Külliyenin en önemli eserlerinden biri sayılan Üçler Çeşmesi birinci avludadır. Diğer avlu, girişi Üçler Kapısı’ndan sağlanan Dergâh Avlusu (Meydan Avlusu)’dur. Bu avluda konuk evi, Aslanlı Çeşme, aş evi ve mescit yer almaktadır. Avlunun ortasında Meydan Havuzu yer almaktadır. Üçüncü avlu, Altılar Kapısı’ndan içeri girilen Hazret Avlusu (Huzur Avlusu)’dur. Külliyenin kutsallık bakımından en önemli birimi burasıdır. Üçüncü avlunun en önemli yapısı Hacı Bektaş-ı Veli’nin yaptırmış olduğu Kızılca Halvet (Çilehane)’tir. Hazret Avlu’sun da bulunan diğer eserler Hacı Bektaş-ı Veli türbesi, Güvenç Abdal Kümbeti, Resul Bali Kümbeti, Kırklar Meydan ve Balım Sultan Kümbetidir. Balım Sultan Kümbeti Şehsuvaroğlu Ali Bey tarafından 1519’da yaptırılmıştır. Selçuklu kümbet geleneğini sürdüren kümbet Anadolu’da türünün son örneğidir (www.nevsehir.bel.tr).

Eğri Minare (Kızıl Minare): Eğri Minare, İtalya’da bulunan dünyaca ünlü eser Pisa

Kulesi’ne benzerliğiyle dikkat çekmektedir. Aksaray’ ın merkezinde Nevşehir Caddesi’nde bulunan Eğri Minare, Selçuklu zamanından günümüze ulaşan önemli tarihi eserlerinden biridir. Minareye eğriliğinden dolayı halk tarafından Eğri Minare ismi verilirken, tuğlarının kırmızı renkte olmasından dolayı Kızıl Minare olarak bilinmektedir. 13. yüzyıl Selçuklu eserlerinden olan Eğri Minare, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1221-1236 yıllarında yapılmıştır. Eğri Minare, Horasan harcıyla inşa edilmiş kırmızı tuğlalardan meydana gelmiştir. Dört köşe bir kaide üzerine silindirik gövde, ince bir silme ile iki kısma bölünmüştür. Üst kısmı mavi ve yeşil, alt kısmı zikzak, çini mozaiklerle

56

kaplanmıştır. Şerefesi ve doksan iki merdiveni olan Eğri Minare’nin yüksekliği 30,6 metredir (www.aksaraykulturturizm.com).

Taşkınpaşa Medresesi: Kapadokya’da Türk dönemi eserlerinden biri Ürgüp’ün 18

kilometre güney batısındaki Damsa köyünde bir cami ve medrese ile iki türbeden oluşan Taşkın Paşa Külliyesi’ne ait kalıntılardandır (Ekici, 2014: 35).

Hüdavent Hatun Türbesi: Hüdavent Hatun Türbesini, Anadolu Selçuklu

Hükümdarı IV. Rukneddin Kılıç Aslan’ın kızı Hüdavend Hatun yaptırmıştır. Türbe orijinal güzelliğini korumaktadır. Yapı inşasında sarımtırak renkte trakit taşı kullanılmıştır. Temiz ve itinalı bir işçilik söz konusudur. Türbe yapı bakımından olduğu kadar, bitkiseli geometrik ve özellikle figürlü plastik bezemeleri bakımından özeldir (www.nigdekulturturizm.gov.tr). Türbe, 1990 sonrası yapılan düzenleme ile park, çocuk bahçesi ve çay bahçesi yer aldığı bir alan içindedir. Türbede Hüdavent Hatun’un türbesi yer almaktadır. Ve mezar taşında “Bu Hükümdar Hüdavent Hatun Kabri’dir” yazısı yer almaktadır. Niğde için tarihi dokusu olan özellikli bir türbedir (Gürer, 2009: 310).

Döner Kümbet: Kayseri’de bulunan Döner Kümbet’in, 1276 ya da daha sonra

yapıldığı düşünülmektedir. Kapı üzerindeki iki satırdan oluşan mermer kitabede Şah Cihan Hatun için yaptırıldığı yazılıdır. Tamamen kesme taştan yapılan türbenin tabanı kare planlı, dış düzeyi on iki köşeli, iç kısmı ise silindir biçimindedir. Anıtsal bir çadırı andıran Döner Kümbetin çatısı üzeri kabartmalarla süslü konik olarak inşa edilmiştir. Portal cephesi üstünde insan başlı, kanatlı iki pars figürü arasında çift başlı kartal kabartması yer almaktadır. Portalin sonunda hurma ağacının üstünde çift başlı kartal ve iki tarafında birer aslan, sağında ise hurma ağacı kabartması bulunmaktadır (Gülyaz, 2012: 99).

Cami Kebir (Ulu Cami): Kayseri şehir merkezinde olup, Kapalıçarşı’nın yanında

yer almaktadır. Ulu Cami olarak bilinmekte, değişik kaynaklarda Cami-i Kebir veya Sultan Cami olarak da adlandırılmaktadır. M. 1135 tarihinde, Danişmendli hükümdarı Melik Gazi tarafından inşa edilmiştir. Caminin kuzeye doğru açılan kapısının yanındaki kitabede ise bir onarım vardır. Melik Mehmet Gazi’nin

57

yeğenlerinden Yağıbasanoğlu, Muzaffereddin Mahmud tarafından 1206 senesinde restore edilmiştir. Şahsın kızı Atsuz Elti Hatun da Gülük Camii’ni aynı zamanda restore ettirmiştir. Abidenin bugün taşıdığı tek kitabe olan onarım kitabesi kuzey duvarın dış yüzüne, kapının yakınına konulmuştur. Onarım kitabesinde şu ifadeler yer almaktadır. “Bu cami, Kılıçaslan oğlu, büyük Sultan Keyhüsrev devrinde – Allah onun yardımını yüceltsin M. 1206 yılında Yağıbasanoğlu, Muzaffereddin Mahmud tarafından restore edilmiştir” (www.kayseri.gov.tr).

Şifahiye ve Gıyasiye Medresesi (Selçuklu Müzesi): Gevher Nesibe Mahallesi,

Mimar Sinan Parkı içinde yer alan medrese hastanesi, Selçuklu padişahlarından I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in kardeşi Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyetine “Şifahiye” adını taşıyan hastana yapılmış; bunun yanında, ilk tıbbiye “Gıyasiye” adlı bir medrese kurulmuştur. Osmanlı döneminde medrese hizmeti sağlayan darüşşifa, Birinci Dünya Savaşı sırasında askeri amaçlarla kullanılmış; sonra yarım yüzyıl içinde kendi haline terk edilmiş ve 19602larda tekrar onarılmıştır. Tıp Medresesi odaların birinde Gevher Nesibe Sultan’ın türbesi bulunmaktadır. Şıfahiye ve Gıyasiye Medreseleri, birbirine bitişik ve açık avlulu iki yapıdır (www.kayseri.gov.tr).

Kurşunlu Cami: Ana mekânı örten kubbesi kurşunla kaplandığı için Kurşunlu Cami

adını alan bu yapı, külliyenin güneydoğusunda, kalın ve yüksek duvarlarla çevrili avludadır. Avlunun kuzey, güney ve batıdan üç girişi bulunmaktadır. Günümüzde kullanılan batı kapısı üstteki sivri, alttaki basık iç içe iki kemerlidir. Avlunun ortasındaki şadırvan kurşun kaplı kubbesi ince işlemelidir. İçten ahşap olan kubbenin saçaklığı geometrik motiflerle bezelidir. Kubbeden kasnağa dek olan bölüm, Lale devrinin özelliklerini taşıyan kalem işleriyle süslüdür. Üç basamakla çıkılan son cemaat yeri kubbelerine de kulenin içinden girilir. Kare planlı ana mekân sekizgen kasnağa oturan kubbeyle örtülmektedir. Dıştan sade görünüşlü caminin içi, Lale Devri özelliğinde kalem işi nakışlarla bezelidir (Öcal, 2000: 31–32).

Hacı Kılıç Cami ve Medresesi: Selçuklunun son dönemlerinden kalma bir değer

olarak 750 yılı aşan durumuna göre hala dimdik ayakta duran Hacı Kılıç Cami, mihrabındaki süslemelerle ve taç kapısı, Kayseri’deki tarihi eserler arasında özgün

58

bir değere sahiptir. Kayseri’nin merkezinde ve İstasyon Caddesi üzerinde bulunan Hacı Kılıç Cami, Selçuklu döneminin en önemli yapıtlarından biridir. Kayseri’nin sahip olduğu dini yapılar arasında önemli bir yeri bulunan Hacı Kılıç Cami; Selçuklu devletinin son dönemlerinde 647 tarihinde Ebu’l Kasım Bin Ali Tüsi tarafından yaptırılmıştır (www.kayseri.gov.tr).

Hunat Hatun Külliyesi: Kayseri merkezde ve kalenin doğusundadır. I. Keykubad’ın

oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesi Mahperi Hatun tarafından 1237-1238’de yaptırılmıştır. Mimarı belli değildir. Medrese’nin avlusu açık ve dört yandan revaklıdır. Tek katlıdır. Medreseden külliyede bulunan türbeye giriş bulunmaktadır. Medresede müderris olarak birçok kişi görev yapmıştır. 1528’de medresede müderris olan Mevlana Muhyiddin, iki yıl dokuz aylığına otuz akçe ile görev yapmıştır (Boy, 2017: 65).

Gülük Medresesi: Yerel geleneğin dışında abidevi bir çini mihraba sahip olan

Gülük Cami, Bu özelliği ile Kayseri eserleri arasında ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Gülük Cami, Kayseri ili Melikgazi İlçesi Gülük Mahallesi’nde yer almaktadır. Danişmentliler döneminde yaptırılan Gülük Külliyesi, cami medrese ve onların hemen yanında yer alan ve günümüzde bulunmaya hamamdan oluşmaktadır. Külliyenin veya caminin inşa tarihini ve banisini belirten bir kitabesi yoktur. Yapı üzerinde bulunan iki kitabeden daha eski olanı kuzeydoğu cephede yer alan ve sonradan eklenen taç kapı üzerindedir. Bu kitabeye göre yapılar 1211 yılında Sultan Mehmet Melik Gazi’nin yeğeni olan Yağıbasan Mahmut kızı Atsız Elti Hatun tarafından restore edilmiştir. Taç kapı üzerindeki bu kitabe üç satırdan ibaret olup, Selçuklu sülüsü ile yazılan kitabesinin Türkçesi şöyledir: “Bu binayı Keyhüsrev’in oğlu, dünya ve dinin şerefi, fetihler sahibi, Müminlerin Emiri’nin ortağı, büyük Sultan Keykavus’un hâkimiyeti zamanında, Allah’ın en zayıf kulu, iffetli kadın, Yağıbasan oğlu Mahmud’un kızı Atsuz Elti Hatun 607 yılında restore ettirmiştir (www.kayseri.gov.tr).