• Sonuç bulunamadı

2- İşin esasına gelince;

1.2.3. İptal Sonrası Süreç

1.2.3.2. Kamuoyuna Göre Anayasa Mahkemesinin İptal Kararı

Karşı oy gerekçelerinden çıkaracağımız neticeye benzer pek çok yorum kamuoyu tarafından da yapılmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk tur oylamanın yapıldığı meclis tutanaklarını incelediğimizde Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın bu konuya ilişkin yaptığı açıklamalar manidardır. Bülent Arınç yaptığı konuşmada “Sayın milletvekilleri, 96'ncı madde ve 102'nci maddeler konusunda bütün milletvekillerimiz bilgi sahibidir. Yani toplantı yeter sayısını öngören 96'ncı

29Ali Ekber ERTÜRK, Bülent SARIOĞLU, “Siyasi afet istemiyoruz”, Akşam, 29.04.2007

(R.Tayyip Erdoğan’ın açıklaması)

30 Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, “Ayın Tarihi”, Nisan, Mayıs, Haziran

maddenin pek çok uygulamaları olmuştur. 102'nci madde de seçimle ve kararla ilgilidir, onun da pek çok uygulamaları olmuştur. Ben, bu konuda, Sayın Anadol'un da ifade ettiği gibi, pek çok programa çıktım, herkesin bir şey söylediği yerde Meclisimizin istikrar bulmuş uygulamalarını anlattım. Ancak, bu tartışma üzerine, izin verirseniz, biz 1982 Anayasası'nı uyguluyoruz, 1961 Anayasası'nı uygulamıyoruz. 1961 Anayasası'nda iki meclisli bir sistem vardı. Toplantı ve karar yeter sayısı salt çoğunluk olarak belirlenmişti.

1982 Anayasası yapılırken, 1961 Anayasası ile ortaya çıkan uygulamadaki pek çok aksaklıklar dikkate alınarak yeni düzenlemeler yapıldı. Başkaca bir hüküm yoksa üçte 1'lik toplantı yeter sayısı, ama pek çok şey için de ayrıca, nitelikli çoğunluklar ve karar yeter sayıları öngörüldü. Bunu ben söylemiyorum.

1982 Anayasası, bildiğiniz gibi, hem Danışma Meclisinin Anayasa Komisyonunda hem Millî Güvenlik Konseyinin Anayasa Komisyonunda görüşüldü ve o şekilde kabul edildi. Eğer arzu ediyorsanız -ki, burada gerek olduğunu düşünüyorum. Biz, bildiğiniz gibi, her maddenin bir gerekçesini, kanun tasarı ve tekliflerinde, ayrıca, genel gerekçeyi de ortaya koyarız- Millî Güvenlik Konseyinin ve Danışma Meclisinin Anayasa Komisyonlarında bu maddelerin gerekçesi şöyle belirlenmiştir, 96'ncı maddenin gerekçesini okuyorum: "1961 Anayasası'nın 86'ncı maddesinde düzenlenmiş olan toplantı ve karar yeter sayısı, 1961 Anayasası'nın uygulandığı dönemde Meclis toplantılarının ve karar alma zorluklarının ortaya çıkması nedeniyle yeniden gözden geçirilmek suretiyle düzenlenmiştir. Getirilen yeniliklerin Meclis toplantılarına istikrar getireceği ve kararların daha kolay ve daha tutarlı olmasını sağlayacağı görüşü Komisyonumuza hâkim olmuştur. Yeni düzenleme şöyledir: Anayasa'da başka bir hüküm mevcut değilse, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının üçte biriyle toplanacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, yukarıdaki şartlarda yaptığı toplantıda, toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar alabilecektir, ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tam sayının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz. Bu suretle, Anayasa'da öngörülmeyen hâller dışında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanması

kolaylaştırılmış olmaktadır." Ben söylemiyorum bunu. Bu maddeyi Anayasa'ya koyan her iki komisyon, aynen, ortak olarak gerekçesini almış.

102'nci maddenin gerekçesini okuyorum: -Burada, "seçim" düzenlenmiştir- "Seçilmesi Meclis tarafından yapılmaktadır. Ancak, ilk iki oylamada herhangi bir aday üçte iki çoğunlukla Başkan seçilemezse üçüncü turda salt çoğunluk aranacaktır. Üçüncü turda da salt çoğunluk elde edilemezse, üçüncü turda en fazla oy alan iki aday arasından…" Bildiğiniz şeyleri söylüyorlar. "Türkiye Büyük Millet Meclisi, uzun olmayan bir süre sonunda tercih yapmaya zorlanmakta -bu, 61'de yoktu- ve seçimin müzminleşmesi önlenmektedir. Seçimlerin uzamasının gerek Devlet Başkanlığı makamı ve gerekse seçilecek kişiler için arzu edilmeyen eğilim ve düşüncelerin doğmasına yol açtığı görülmüştür. Bundan dolayı, 61 Anayasası'ndan farklı olarak, dördüncü turda sonuç alınamazsa, Cumhurbaşkanınca, milletvekilleri seçimlerinin yenilenmesi uygun görülmüştür."

Değerli arkadaşlar, yine, 82 Anayasası'nı hazırlayan Danışma Meclisinin Adalet Komisyonu Sözcüsü Sayın Profesör Doktor Turgut Tan'ın tutanaklara geçen ifadesini okuyorum: "Anayasa'nın hiçbir maddesinde, biz, özel toplantı yeter sayısı koymadık." diyor. Toplantı yeter sayısının 96'ncı maddede, seçim için yeterli olan, gerekli olan karar yeter sayısının da 102'nci maddede öngörülmüş olduğunu düşünerek, ben, bu uygulamayı yapıyorum” diyerek bu uygulamayı meclisin oyuna sunmuş, kabulü ile o günkü oturumu açmıştır31.

Bu konu hakkında ki diğer değerlendirmeleri de özetleyecek olursak:

“1982 Anayasası öncesi parlamentonun (meclis ve senatonun) toplantı yeter sayısı, işleyişi zorlaştıracak kadar yüksek olduğu için yeni Anayasa'da bu sayı azaltılmıştır. (1961 Anayasası m.85. "üye tamsayısının salt çoğunluğu" 1982 Anayasası m. 96. üye tam sayısının 1/3'ü). Parlamento hukukunun evrim çizgisi de,

31 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı 22. Dönem 5. Yasama Yılı 96. Birleşim

toplantı yeter sayılarının daha aşağılara çekilmesi yönündedir. Bu yöntem, iktidar- muhalefet ikileminde parlamenterleri görüşmelere katılmaya zorlayıcıdır. Meclisin çalışmasını zorlaştıracak yorumlar, hem parlamentarizmin çağdaş doğrultusuna ve hem Anayasamızın konuluş amacına ters-düşmektedir. Anayasamıza göre, TBMM (550/3=) 184 milletvekili ile toplanacaktır.

Anayasamız, cumhurbaşkanlığı seçiminde ve başka hiçbir işte, özel toplantı nisabı (nitelikli yeter sayı) öngörmemiştir.

Toplantı ve karar nisapları, gerek hukukî kavram ve gerekse işlevleri itibarı ile tamamen ayrıdırlar”32.

“Anayasa koyucu 1980 yılı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan nerede ise bir yılı alan sonuçsuz turlar krizinin tekrarını önlemek için seçimin kısa süre içinde tamamlanmasını, son turda da sonucun alınamaması halinde erken genel seçim yapılmasını amaçlamıştır. Toplantı yeter sayısını karar nisabı olarak gören anlayışın, Anayasa kuralının konuluş amacı ile de bağdaşmadığı açıktır. Seçimin 20 günde tamamlanmasını amaçlayan kurucu iradenin, daha birinci turda sistemi tıkayan bir modeli istemiş olması düşünülemez ”33.

“Bu karar yanlış bir karar oldu. Şöyle ki; anayasa mahkemesinin norm kontrolü dediğimiz faaliyeti üç esasa dayanıyor. Biri kanunlara karşı açılan davalar biri kanun hükmündeki kararnamelere karşı diğeri de iç tüzükteki bir düzenlemenin anayasaya aykırılığına karşı açılan davalarda söz konusu oluyor. CHP’nin anayasaya açtığı davada birinci ve ikinci ihtimal yok, üçüncü ihtimal hatıra geliyor yani bir iç tüzüğe karşı dava açması hatıra geliyor. Burada yeni bir iç tüzük düzenlemesi de yok. Yani şimdiye kadar uygulanan şu kadar senedir belki 20 senedir uygulanan 96. maddenin uygulanması söz konusu yani yeni bir iç tüzük ihdası söz

32İyimaya Ahmet, Danışma Meclisi, Anayasa Komisyonu Tutanağı, s. 271 Any . M. 14.05.1996 t,

21/15-E/K (AMKD. 1997–32/2 s. 704, aynı şekilde

33 Any. M. 11,2001 t, 424/354-E/K (AMK. 2003–38/1 s. 357 ve devamı). İçtihat, üyelerden Haşim

Kılıç, Yalçın Acargün, Sacit Adalı ve Ali Hüner'in karşı; Mustafa Bumin, Fulya Kantarcıoğlu, Rüştü Sönmez, Ertuğrul Ersoy, Tülay Tuğcu, Ahmet Akyalçın ve Enis Tunga'nın kabul oylarıyla oluşmuştur.

konusu değil. Bundan evvelki Cumhurbaşkanları nasıl seçildiyse hangi çoğunlukla toplantı açıldıysa yine aynı çoğunlukla toplantı açıldı ve devam edildi. Birinci tura geçildi. Birinci turda üçte iki çoğunluk sağlanamadığı için seçilmiş sayılmadı. Bir diğer deyişle toplantı karar çoğunluğuyla karar çoğunluğu yani toplantı yeter sayısıyla karar yeter sayısı birbirinden farklı. 184 ve üstü bir sayıyla başkan toplantıyı açar, açtı; ondan sonra toplantıya geçer, geçti. Üçte iki çoğunluğu arıyor anayasanın 102. maddesi, o çoğunluk bulunamadığı için ikinci tura ne zaman geçeceklerini söylemesi lazımdı ve onu dedi. Burada yeni bir iç tüzük düzenlemesi yok. Anayasa mahkemesi gereksiz yere bu talebi kabul etti ve hatta iptal kararı verdi. Gereksiz yere dava kabulü ve gereksiz yere iptal kararı söz konusu. Bu kadar biz hukukçular tarafından, ilim adamları tarafından çok tenkit edilecek sanırım önümüzdeki aylarda, yıllarda, bilimsel çalışmalarda tenkit edilecek. Eğer 367 çoğunluğu toplantı yeter sayısı kabul ederseniz bundan sonra bunu bulmak zor olur hele koalisyonlu hükümetlerde ve birçok partili parlamento aritmetiğinde daima partiler senin dediğin değil benim dediğim olacak inadı üzerine politika yürütürler, çünkü 367’yi bulmak çok çok zor. 367 üçte iki çoğunluk demek. Pratik açıdan da çok zora soktu Türk Parlamento hayatını. En direk olarak anayasa mahkemesi böyle bir şey istemese de verdiği iptal kararı böyle bir yanlışa götürdü34şeklinde olmuştur.

Hukukçuların yaptığı değerlendirmelerin buluştuğu ortak nokta mahkemenin yorumlama yanlışı yaptığı ve anayasanın 102. maddesinde olmayan veya talep edilmeyen bir toplantı çoğunluğunun olması gerektiği kararını vermesidir. 61 Anayasasının uygulandığı 1980 yılında sistemi tıkanması demokrasinin askıya alınması ve sonraki süreçte daha önce oluşan tıkanıklığı gidermenin amaçlandığı bir anayasada, sıkıntının neden olduğu yapıdan daha da zorlayıcı bir toplantı sayısının amaçlanmadığı daha ilk turda sistemi tıkayan bir anlayışın var olmadığı ve Anayasa Mahkemesi adına talihsiz bir karar olduğu yönündeydi.

Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar, mevcut seçim süreci ile bundan sonraki Köşk seçimleri konusunda şu içtihatları doğurdu:

Birinci tur oylama başlamadan yoklama yapılması talebini reddeden TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın tutumu ve bu kararını milletvekillerine oylatması işlemi "TBMM İçtüzüğü ihlali" sayıldı. Böylece seçim turlarında "yoklama yapılması" zorunluluğu doğdu. 367'ye ulaşılamazsa oylamaya geçilemeyeceği anlaşıldı.

Seçim için "toplantı" ve "karar" yeter sayılarının aynı olduğu sonucu çıktı. İlk iki turda hem toplantının başlaması hem de seçilebilmek için 367; seçilmek için salt çoğunluğun arandığı 3. ve 4. turlarda ise 276 milletvekilinin bulunmasının şart olduğu içtihat haline geldi.

İlk turda 367'ye ulaşılamamışsa, sürecin sonlanmayacağı, 4 turun Anayasa'da gösterilen sürede sonuçlandırılması ihtimali varsa yeniden birinci turun yapılabileceği anlaşıldı35.