• Sonuç bulunamadı

Kamu Kurumlarının Vatandaşlarla İlişkiye Geçebilmesi

DİJİTAL ÇAĞDA DEMOKRASİNİN VE SİYASAL KATILIMIN YENİ YÜZLERİ

2. Internet ve Demokrasi İlişkisine Genel Bakış

3.5. Kamu Kurumlarının Vatandaşlarla İlişkiye Geçebilmesi

Kamu kurumlarının belirli hizmetlerini halka anlatabilmesi ve toplumdan geribildirim alabilmesi açısından da internet dünyası oldukça verimli bir görünüm çizer. Üstelik bu konuda yararlanılan araçlar günden güne artmaktadır. En başta kurumun internet sitesine yapılan yorumlarla başlayan katılım süreçleri, zaman içinde çevrim içi anketlere, sosyal paylaşım platformları ve mikro blog’lardaki yorumların takibine ve mobil uygulamalara kadar ulaşmıştır.

Aynı şekilde kamu kurumlarının özellikle izlenecek belirli politikalara karşı vatanda-şın tepkisini ölçmek amacıyla da çevrim içi ortamdan yararlandıkları görülür. Örneğin belirli projeler hayata geçmeden önce tartışmaya açılarak vatandaşların katılımı sağlanabilmektedir. Bunun yanında, verilen bazı hizmetlerle ilgili değerlendirmeler de aynı kanallarla ölçülür. Böylece halkın tepkisi doğrultusunda bunların kapsam ve içeriklerinde değişiklik yapılabilir.

Bunun yanında, kamu hizmetlerinin sunumunda internet teknolojisinden giderek daha fazla yararlanılmaya başlanmıştır. Böylece hem hizmetlerin daha kısa sürede hedef kitleye ulaşması ve vatandaşların memnuniyet düzeylerinin yükselmesi sağlanmakta hem de kay-nak kullanımında ciddi anlamda tasarrufa gidilmektedir.

Kamu kurumlarının sanal âlemde yürüttüğü hizmetlerin en önemlilerinden biri de bir tür çevrim içi başvuru yoluyla vatandaşların istekleriyle şikâyetlerinin alınmasıdır. Herhangi bir kamu kurumu tarafından sunulan hizmetten şikâyetçi olan ya da belirli görevlilerin tutumlarını yetkili mercilere bildirmek ister-yen vatandaşlar doğrudan internet üzerinden başvuruda bulunabilmektedir. Söz konusu başvuruların dijital ortamda kayıt altına alın-ması fiziki ortamda yapılacak benzer şikâyetlerin aksine talebin sümen altı edilebilmesi riskini de en aza indirir.

Son olarak kamu kuruluşlarının ellerinde internet aracılığıyla sundukları hizmetlerden dolayı ciddi bir veri havuzu oluştuğu görülür. Büyük veri denilen söz konusu bilgi kaynağı doğru değerlendirildiği takdirde toplumla ilgili pek çok sorunun doğru cevabının bulunma-sını sağlayacaktır. Ancak burada söz konusu durumun devletin toplum üzerindeki kontro-lünün artmasını beraberinde getireceği ve özel hayatın gizliliği başta olmak üzere pek çok konuda bireysel haklara zarar verebilme ihtimali barındırdığını söylemek gerekir. Dolayı-sıyla internet ortamının sağladığı özgürlük ikliminin söz konusu süreç ve mekanizmalar devlet tarafından yönetildiği takdirde geriye dönme riski bulunur.

4. e-Aktivizm

Siyasetçilerin bir soruna ilgi duymaları ve çözüm için harekete geçmelerinin konunun çok sayıda insanı ilgilendirmesiyle bağlantılı olduğu açıktır. Daha açık bir ifadeyle belirli bir konu kamusal bir mesele haline geldiyse karar alıcılar en azından pragmatik mülahazalar-la bunun çözümü açısından adım atmamülahazalar-larının gerekli olduğunu düşünürler. Toplum için-de birbirleriyle çelişen çok sayıda yaklaşım olduğu düşünüldüğüniçin-de birlikte hareket eiçin-den gruplar büyüdükçe siyasetçilerin konuya ilişkin ilgilerinin yoğunlaşması beklenebilir. Do-layısıyla aynı hedef doğrultusunda bir araya gelerek örgütlenen insanların çıkarlarını daha güçlü şekilde savunması beklenebilir. Çevrim içi dünya, bu anlamda yeni bir örgütlenme modeli sunmaktadır. Birbirlerini önceden tanımayan, hatta gerçek hayatta bir arada hiç bulunmayan insanlar ortak amaçları doğrultusunda birlikte hareket edebilmektedir. Bu amaçla girişilen hareketlere vatandaş kampanyaları adı verilir.

Vatandaşlar internet aracılığıyla belirli konularda kampanyalar düzenleyerek toplumun il-gisini o yöne çekmek açısından çaba sarf edebilirler. Bu bakımdan, sosyal medyanın yeni bir kamusal alan görünümü taşıdığını söylemek yanlış olmaz. Belirli bir amaç çerçevesinde toplanan vatandaşlar, toplumu harekete geçirme açısından sosyal medyada örgütlenebilir-ler. Bilindiği üzere sivil toplum kuruluşlarının başlıca işlevi, herhangi bir konuyu gündemde tutarak toplumun ve siyasetin istenilen bağlamda adımlar atmasını sağlamaktır. Çevrim içi alan bu açından oldukça verimli bir katılım platformudur. Aynı sorunla ilgili paylaşımların altında toplandığı hashtag denilen başlık etiketleri çok sayıda kullanıcının kendi düşünce-lerini yazmasına imkân tanımaktadır. Aynı etiketin çok sayıda kullanıcı tarafından paylaşıl-masıyla birlikte konu bir anda ülke ve hatta dünya gündeminin üst sıralarına çıkabilmekte-dir. Bu durum, herhangi başka bir mekanizmayla karar alıcıları etkileme fırsatı olmayan bir vatandaşın düşüncelerinin bir anda dikkat çekmesini beraberinde getirebilmektedir.

1. GÜN | 1.OTURUM - “DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ”

53

Söz konusu etkileşim süreci belirli bir konudaki politikanın değişmesi sonucunu doğura-bilmektedir. Kuşkusuz bu durum somut eylemler kadar güçlü bir şekilde ortaya çıkmaz.

Ancak kısa sürede sonuç alması itibarıyla bazı durumlarda aktif eylemlerin ötesine bile geçen bir yüzü olduğu söylenebilir. Mesajların çok sayıda kişi tarafından paylaşılması il-gililerin bu meseleye öncelikli olarak eğilmesini zorunlu kılabilir. Üstelik sürecin şeffaflığı nedeniyle ilgili yöneticilerin konu hakkında bilgi sahibi olmadıklarını söyleme ihtimalleri de ortadan kalkmaktadır. Aynı durum meselenin takip edilmesi ve sonuçları hakkında ka-muoyunun bilgilendirilmesi açısından da geçerlidir. Siyasetçiler, hem sürecin farklı aşa-maları hem de sonuçları hakkında topluma bilgi vermektedir. Böylece tek bir kişi ya da sınırlı bir grupla ilgili olan, dolayısıyla çözümü ertelenebilecek durumda bulunan sorunlar dahi fazlaca insanın gösterdiği duyarlılık nedeniyle kısa sürede çözülebilmektedir.

Diğer taraftan bu tür bir aktivizmin gerçek anlamda harekete geçme açısından bazı sorun-lara neden olabileceği de iddia edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında sosyal medya aracı-lığıyla gerçekleştirilen bu faaliyetlerin insanlarda manevî bir tatmin duygusu yaratacağı ve sorunu adeta onların gündem çıkaracağı söylenebilir. Örneğin yardıma ihtiyacı olan bir kişinin çağrısını sosyal medyadan paylaşan kişi, bu konuda yapabileceği her şeyi yaptığı duygusuna kapılıp gerçek hayatta eyleme geçmeyebilecektir. Daha makro ölçekli bir sorun olan göçmenler ve mülteciler konusunda sosyal medyada yapılan pek çok paylaşımın da insanlarda manevî bir tatmin yarattığı, ancak sorunun çözümünde sınırlı bir etkisinin ol-duğu açıktır. Bu tavır, sosyal medyanın insanları gerçek dünyada eyleme geçme açısından tembelliğe ittiği varsayımıyla slactivizm veya clicktivism nitelemesiyle anılır. Ancak gerçek hayatta girişilen eylemlerin sosyal medya aracılığıyla yapılanlardan daha etkili olacağının güvencesi yoktur. Önemli olan doğru yöntemleri izleyerek uygun kişilere ulaşabilmektir.

Buna ek olarak e-aktivizmin etkilerinin sınırlı olabileceğini göz önünde bulundurmak ge-rekir. Örneğin Arap Baharı’nda olayların başlamasında sosyal medyanın rol oynayan bir etmen olduğu iddia edilse de aslında o dönem itibarıyla söz konusu ülkelerde sosyal med-ya kullanıcı sayısının sınırlı olduğu görülmüştür. Bu bakımdan, ülke içindeki örgütlenme-ler açısından sosyal medya kadar geleneksel iletişim ağlarının kullanıldığını da söylemek mümkündür. Sosyal medyanın asıl rolü ise olayların tüm dünyaya duyurulmasında görül-müştür. Tüm dünya kısa zaman içinde yaşanan gelişmelerden haberdar olmuş, böylece olayların yaşandığı rejimlerde diğer devletlerin ve uluslararası kamuoyunun baskısı doğ-muştur. Buradan da anlaşılabileceği gibi sosyal paylaşım platformları aracılığıyla ortaya konulan aktivist tavır en başta öngörülemeyen birtakım sonuçlar da doğurabilmektedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Son dönemde özellikle çevrim içi alanda yaşanan gelişmelerin siyasetin alışageldik kalıp-larını yıktığı ve dünyayı yeni bir ilişkiler ağı içine soktuğu açıktır. İnternet teknolojisinin dünyayı daha demokratik bir yer haline getireceğinin güvencesi yoktur. Zira aynı teknoloji aracılığıyla bir taraftan halkın katılım ve ifade kanalları genişlerken diğer taraftan devletlerin toplumu gözetim imkânları önemli ölçüde artmaktadır. Ağ teknolojisi sanal ortamda bırakılan izler aracılığıyla tekil kullanıcıların her türlü faaliyetinin takip edilmesini mümkün kılar. Bu durumun özel hayatın gizliliğin korunması bakımından da sorunlar yaratabileceği açıktır.

Üstelik çevrim içi ağların görüş ve kanaatlerin kolektif kimliklerle ifade edilebilmesine izin vermesi manipülasyona açık bir zeminin ortaya çıkması sonucunu doğurmaktadır. Devletler ya da terör örgütleri başta olmak üzere organize gruplar bu alanda kendi durumlarını meşrulaştırmak için çok sayıda mesaj üreterek dolaşıma sokmaktadır. Bu durum, kamuoyunu yanıltmakta ve tek taraflı bir bakış açısının güç kazanmasına neden olmaktadır. Farklı ideolo-jik eğilimlerin birbirlerine zıt manipülatif içerikler üretmesi ise kutuplaşma olgusunu ortaya çıkarabilmektedir.

Buna karşılık, söz konusu teknolojinin sağladığı fırsatlara odaklanıldığında siyasal temsil yol ve mekanizmalarının tarihteki en geniş boyutlarına ulaşıldığı görülür. Vatandaşlar çevrim içi ağlar aracılığıyla görüş ve taleplerini, doğrudan hem toplumdaki diğer insanlara hem de ka-rar alıcılara iletebilmektedir. Aynı şekilde kontrol mekanizmaları da güçlenmekte, böylece demokrasinin bir diğer işlevi de tamamlanmış olmaktadır. Çevrim içi teknolojinin bir taraftan demokrasinin toplumun kılcal damarlarına yayılmasını sağlayıcı bir etki yarattığı doğrudur.

Ancak diğer taraftan teknolojinin sunduğu aynı imkânların manipülatif ve dezenformatif bir içerikle kullanılması, popülist söylemleri ve totaliter eğilimleri besleyebilecek, toplumda ku-tuplaşmaya varan çatlaklara neden olabilecektir. Dolayısıyla internet teknolojisinin demokra-siyle ilişkisinin anlaşılabilmesi açısından kesin bir şey söylemek mümkün değildir.

Prof. Dr. Kudret Bülbül

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi

Bu çalışma esasen yazarın Siyaset Bilimi kitabındaki “Güvenlik, Özgürlük ve Siyaset” bölümüne dayanmaktadır.

1. GÜN | 1.OTURUM - “DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ”

57