• Sonuç bulunamadı

Tarih, insanın zamanla ilişkisinin çocuğudur. İnsan, eşrefi mahlukattır. Adalet, insanın bu özelliğinin sürdürmesinde en önemli noktaya isabet eder. Önemine binaen olsa gerek ki insanoğlu yaşamın her anında bu konuya ilgisiz kalamıyor. Ve yine insanın icadı devlet var oluyor.

“Devletin dini adalettir.” deniyor. Bir sözüm var bunu özetleyen: Adalet devlet için bedende dolaşan kan gibidir” Adaletle hüküm ferma bir tarihimiz var. Devamla tarihte zulmetmiş bir hatıramız yok. Bu bize bir güzel miras bırakıyor. Adaletle hükmetmeye devam şan-sı gibi. Zaten ne zaman bundan uzaklaşmışız çokça felaket ve zorluklar yakalayıvermiş bizi. Şimdi bir gayret bir güzel niyet içindeyiz. Adli teşkilatın yetkilileri gayret içindeler.

Özellikle Cumhuriyet tarihimizde yaşanmış sorunları tamamen ortadan kaldırmak gibi bir özlemleri var. Bunu faaliyetlerinden -acemi de olsa- tatlı telaşlarından anlayabiliyoruz.

Özellikle istikrarlı bir siyasi iktidarın verdiği imkânda kolay yakalanacak bir durum değil.

İstiklal Mahkemeleri, Yassıadalar, 12 Eylül yargılamaları, 28 Şubat anlayışı gibi çok sorunlu yargı tarihimiz var. Yine işleyiş olarak, bağımsızlık, tarafsızlık gibi ilkelerin göz ardı edil-diğini biliyoruz. Kayırmanın, kasıtlı davranmanın, hukukun alet edildiği birçok hadiseyi yaşadık. Rüşvetin, yargıç satın almanın, mahkemeyi etkilemenin, nüfuz ve baskı kullan-manın nice örnekleri var. Teknik olarak hükûmet binalarına sığınmış adliyeler, yetersiz ekipman ve başkaca birçok eksiklikler hep sorun olarak vardı. Daktilo ve zabıt kâğıdının emanet alındığı, avukatlardan istendiği günleri bizler yaşadık. Elbette birçok hükûmet ve yargının yetkilileri daha önceleri bu sorunlarla baş etmeye çalıştılar. Lakin siyasi istikrar-sızlık, kesintili demokrasimiz, ekonomik imkansızlıklarımız istenileni gerçekleştirmemize izin vermedi.

Özellikle son yirmi senelik zaman sürecinde yapılan Yargı Reformu başlığı altındaki çalışmalar ve bu çalışmaların belli bir strateji ile zamana yayılarak takip edilmesi sevindiricidir. Mekânlar Adliye sarayları haline gelmiş, teknik ve ekipman olarak birçok eksik tamamlanmış, çalışma imkânları artırılmıştır. Yargı çalışanlarının ekonomik durum-ları, azımsanmayacak düzeye getirilmiştir.

İletişim olanakları vb. durumlarla yargılama süreleri azaltılmıştır. Yargının ağır ve birik-miş yükünün oradan kaldırılması amaçlanmış ve bir ölçüde başarılı da olunmuştur. Yine

yasalarda yapılan düzenlemelerle yıllardır devam eden atalet ve haksız durumlar ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Süreç içerisinde temel kanunlarımız Medeni Kanun, Borçlar Ka-nunu, Ticaret Kanunu yeniden düzenlenerek yasalaşmıştır. Bununla beraber bu temel ya-salara bağlı birçok özel yasada değişmiş çağın ve şartların gereklerine uyum sağlanması amaçlanmıştır.

Yeni yargı alanları ve bu alanlardaki ihtilaf konuları ile ilgili hassasiyetler çok önemsene-rek müdahaleler yapılmıştır. Yargının tamamlayıcı unsurlarından olan savunma/avukat-larla ilgili uzun zamandır bekleyen hem mesleğin kendisi hem de yargılamada görülen aksaklıkların giderilmesiyle alakalı çalışmalar olmuştur. Hakeza hakkın tespiti ve hukuki güvenliğin sağlanması noktasında yargı reformu belgesinde ve yasal düzenlemelerde no-terliklerle ilgili de çalışma yapılmış ve yasal düzenleme gerçekleştirilmiştir. Söylediğimiz gibi bütün bunlar azımsanmayacak doğrular ve yıllardır bekleyen kronik sorunlardı. Bütün bunlara rağmen elbette eksik kalan ve sonrasında yapılacak birçok yenilik ve değişiklikler olacaktır.

Bu itibarla başta Sayın Adalet Bakanı Abdulhamit Gül olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Özellikle Sayın Bakanın ve ilgili bürokratların çalışmadaki heyecan ve özverilerini görmek ve takdir etmek gerekir. Bütün bunlara rağmen elbette eleştirilerimiz ve önerilerimiz ile eksik kaldığını düşündüğümüz konular olacaktır. Baştan söylemek ge-rekirse reform kavramının neyi ifade ettiği üzerinden hareketle, yapılacak olanın aslında kötü gidişin bir bütün iyileştirici felsefeyle ele alınması gerekir. Bir bütün sistem işleyişi tespit edilir. Birbirini tetikleyen doğru ile eğrinin her türlü yasal düzenlemeye rağmen ar-kadaşlıklarının olduğu bir anlayıştan kurtulunur.

Başat yargısal sorunların çözümünde gündelik olmaktan uzak nihai çözüm içermeyen ini-siyatiflerin başkaca sorunlara yol açtığı görülmelidir. Örneğin cinsel suçlar, terör suçları ve yargılamaları, ekonomik yolsuzluklar gibi benzer sorunlar ciddi bakış açıları ve analizleri gerektirirken sadece cezaların ağırlaştırılması gibi yöntemlerle sorunlar çözülmeye çalışılmaktadır.

Ne yapmak lazım?

2. GÜN | 1.OTURUM - “ 1. YILIN SONUNDA YARGI REFORMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ ”

193

Öncelikle mevcut halin iyice bir bütün olarak masaya yatırılması lazım. Toplumun yapı-sı, gelişen olayların durumu iyi bir hukuk sosyolojisi incelemesine tabi kılınmalı tarihten bu yana elimizde bulunan normatif arşivimiz açılmalıdır. Yeni gelişmeler ve yeni hukuk alanları genel kanunlarımızla uyumlu hale getirilmeli. Evrensel hukuk ilkelerinin yerellik üzerinden ele alınması lazımdır. Bütün bunların yanında kavramsallaştırma ve tarif etme hassasiyetle gözden geçirilmesi gerekmektedir. Yargının bağımsız ve tarafsızlığı, suçların kanuniliği, iyi niyet, hakkaniyet, mülkiyet vb. kavramların içeriği varsa kutsallığı ve za-manın şartlarına uyumu gibi konular canlı, uygulanır mekanizmalar haline getirilmelidir.

İlgili konular ehilleri tarafından ve başkaca yan bilim dallarından faydalanılarak yapılmalı-dır. Bu öneriler yasa koyucunun evvelinde olması gerekenlerdir. Bütün bunlar yapıldıktan sonra bir de yargı mensuplarının somut inisiyatifler alması gerekmektedir. Tutuklamalar, tahliyeler, el atmalar, tedbirler, kayyum meseleleri, tahditler gibi konular günü gününe izlenmeli, bir dayatma bir keyfilik var mı bakılmalıdır. Üşengeç yargı anlayışı ne yazık ki vardır ve bundan somut davranışlarla kurtulabiliriz. Maalesef yargıya güven bugün itiba-rıyla bütün bu reformlara rağmen en aşağılarda seyretmektedir. Yargı, hakkı tespit edip ortaya çıkaracağına bizzat hakkın kaybolmasına sebep olmaktadır. Yargı görevlilerinin ahlaki, ekonomik, kişisel kapris, siyasi tutumlar gibi nedenlerle inanılmaz kötü bir görün-tüsü vardır. Hâkim, savcı ve avukat soruşturmalarına bir göz atarsanız gözlerinizi hemen kapatmak zorunda kalırsınız. Mideniz bulanır tiksinirsiniz. İşte bu olmadı. Denetimlerin yetersizliği ve başkaca sorunlar bazı doğal işleyişleri tıkamıştır. Bölgesel farklılıkların oluştuğunu dahi gözlemliyoruz. Doğrusu bütün bu iyi niyetli çalışmalar yanında esası, za-man zaza-man gözden kaçırıyoruz. Samimiyet ve gayretin yoğun olduğu ve adaletin tecelli edeceği günler temennisiyle.

2. GÜN | 2.OTURUM

ULUSLARARASI

DÜZEN VE HUKUK

Doç. Dr. Murat Yeşiltaş

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi

2. GÜN | 2. OTURUM - ULUSLARARASI DÜZEN VE HUKUK

197