• Sonuç bulunamadı

1.6. Gök Cisimleri

1.6.1. Kamer (Bedr, Hilâl, Mâh, Ay)

“Birinci felekte bulunan kamer, bu feleğin tamamına hâkimdir. Pazartesi gündüzüne ve cuma gecesine tesir eder. Sa’d-ı mutavassıt (orta kutlu) ve neyyir-i asgardır (küçük nurlu). Müneccimlere göre tabiatı nemli ve soğuktur. Bu yüzden bu seyyârenin tesirinde olanlar sebatsız, ihmalkâr, kararsız, hayalci, endişeli, zayıf ve metanetsizdirler. Uğurlu rengi beyaz, madeni gümüştür. Mesleği ise vezirdir. Keten, kamış ve otlar üzerindeki kurutucu etkisi nedeniyle de şiirlere konu olmuştur. Bunun dışında eski inanışlara göre, kozmik zaman, dünya yaratıldığında her bir seyyâreye biner yıl (başka bir rivayete göre yedişer bin yıl) verilmek üzere, yedi devreye bölünmüştür. İlk devir devr-i Zuhâl ya da devr-i Âdem’dir. Zuhâl, Mirrîh, Müşterî, Şems, Zühre ve Utârid devirleri geçmiştir. Şu an içinde bulunduğumuz devir son devirdir ve adı devr-i Kamer yahut devr-i Muhammedî’dir. Bu devrin sonunda kıyametin kopacağına inanılır. Bu yüzden kamer, beyitlerde kıyamet ile olan bu ilgisinden dolayı “fitne” ve “fitne-i ahir zaman” tabirleriyle birlikte kullanılmıştır. Güneş’in aksine ışığı ateşten değil nurdandır. Bu açıdan daha naif ve nazik teşbihlere de konu olmuştur. Divan şairlerinin en sık başvurduğu mazmundur. Ay ve ay ile ilgili her şey şiirlerde binlerce teşbih unsuruna dönüşmüştür. En çok da sevgiliye ve sevgilinin yüzüne teşbih edilmiştir.”139

İy kamer-çehre melek-sûret-i insânda seni Hüsn-i tasvîr idüben rûh-ı revân eylediler

G 24/2

Saldı pertev yüzün eflâke çün iy bedr-i münîr ‘Aks-i hurşîd ü kamer oldı o vech-i hasenün

G 55/4

Rûz u şeb devr eyleyüp yiryüzini pür-nûr iden Ay ile gün pertevi ‘aks-i cemâlündür senün

G 61/2

138 Nurefşan Kapal, “Zâtî Divanı’nda Kozmik Unsurlar”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 24, Kış 2013.

139 Emrah Gülüm, “Sünbül-Zâde Vehbî Dîvânı'nda (Sünbülistân) Kozmik Unsurların Kullanımı”, Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/9, Ankara Summer 2014, p. 519-546.

165

Tâli’üm şemsi benüm hîç tulû’ eylemedi Şeb-i yeldâ-yı gama togmadı bir mâh n'idem

G 87/4

G 25/2, G 58/1, G 62/5, G 79/4, G 90/1, G 93/2, G 131/2, G 132/1, G 140/3…

Adlî, daha çok ay’ı ışığı nedeniyle anar beyitlerde ve bu özelliği ile misafir eder dizelerine. Vech, suret, çehre gibi sözcüklerle zikrederek de hem tenasüb yapar hem de yüz güzelliğini vurgular zihniyete uygun olarak. Ayrıca ayın ışığının nur olduğunu da sezdirir bize.

Bir parmagınla sîbini şakk eyledin mehin Meşy etse da’vetinle şecer tan mıdır şehâ

K 3/14

Ay nûru günden almaya sâyemden isteye Bir gün ger iktibâs-ı ziyân eyleyem senin

K 6-V/6

Mâh-ı âlemin burc-i kamer kıldi zemîni Kim na'l-i semendinle hilâl oldu hüveydâ

K 11/67

Ben mi yüzünde yâ bulmuş mâh ile Pervin kırân Saç mı alnında yâ olmuş nûr ile zulmet karîn

K 23/12

Hâl-i Ahmed hüsnüne ey meh tamâm âyînedir Hüsnünün seyr etmege bâri nazar kıl dâ'imâ

G 2/12

Aç alnın ki ay yüzüne gün gulâm ola Çöz zülfün ki hıl'at-i hüsnün tamâm ola

G 5/1

Ey mâh-ı hüsne mihr-i ruhundan bihâ viren Olmaz iki cihân seni bir görmege bahâ

G 7/2

166

Nergislerin ki sürmesini naz eder dirig

G 140/7

K 5/1, K 13/12, K 19/50,52, K 24/2, K 26/2, G 3/1, G 4/9, G 26/13, G 29/2…

Ahmed Paşa, ilk beytiyle “şakk-ı kamer mucizesi” ile “ağaçların davetine icabet etmesi mucizesi ”ne telmih yapmaktadır. Yine bir diğer beytinde ay tutulmasını sevgilinin yüzüne saç gelmesine bağlayarak hüsn-i ta’lil yapar. Sık sık ayın nuru ile yeryüzünü aydınlattığını da vurgular dizelerinde. Son örnek beyitte ise fitne sözcüğü ile ay devrine vurgu yaparak kıyamet gününe telmihte bulunur.

Yüzün meh-i ‘îd ü ser-i zülfün şeb-i Esrâ Gamzen yed-i Mûsâ leb-i lâ‘lün dem-i ‘Îsâ

G 1/1

Alnun kamerine yüzün ayına müşâbih Bunca göz ile görmedi bu çarh-ı muallâ

G 1/3

Mihr ü meh âb içre ‘arz-ı hüsn iderlermiş sana Lîk kadri anlarun bu işden aşağa düşer

G 13/4

Bir güneş yüzlü melek gördüm ki ‘âlem mâhıdur Ol kara sünbülleri ‘âşıklarınun âhıdur

G 14/1

Ey perî hüsn ile çün germ oldı bâzârun senün Âfitâb ü mâh oldılar harîdârun senün

G 42/1

G 2/4, G 5/3, G 18/1,7, G 51/1, G 60/5, G 23/1, G 32/3.

Avnî, sevgiliyi her yönüyle kutsal bir mahiyette ifade etmiştir. Onun yüzü bayram hilali, zülüfleri İsrâ gecesi, dudakları Îsâ zamanı gamzesi de Hz. Mûsâ’nın Yed-i Beyzâ mucizesine benzetilmiştir. Sevgilinin alnı da ay’a benzetilir. Ay’ın üzerindeki lekeler ise sevgilinin yüzüne dökülen sünbül gibi zülüflerdir.

Kurs-ı mehi felekde iki pâre eyleyen Arpa külîçesin özine eyledi gızâ

K 2/7

167

Şakk eyleye kamer gibi bir barmagun şehâ

K 2/22

Anlar ki mâh u mihr idi çerh-ı nübüvvete ‘Ayneyn iken tapuna ‘aceb çekdiler ‘anâ

K 2/45

Ay ile gün felekde ‘aks-i rikâb-ı Ahmed Bunca şeref melekde ihsân-ı bâb-ı Ahmed

K 23-II/1

Ey zülf-i kamer-pûşı “ve’l-leyli izâ yagşâ” Gün gibi tecellî kıl tâ gaşy ola her eşyâ

G 4/1

Yâ Rab görem mi ol mehi kim mihrbân ola Râm ola ben garîbe vü ârâm-ı cân ola

G 5/1

Senün mihrünsüz ey mâhum bulınmaz Ararsam zerre zerre kâ’inâtı

G 15/6

Ay yüzün aydıncagıdur şehr-i Belkıs-ı cemâl Eksügi budur hemân anda temâşâlık gerek

G 89/2

Hamdullah Hamdi de ilk beyitlerinde Hz. Peygamberin ay’ı iki parçaya ayırması hadisesine telmih yapar. Yine sevgilinin yüzünün güzelliğini anlatmak için kullanır ay’ı ve güneşin ay ile birlikte dünyayı güzelleştirdiğini de vurgular.

Ey saʿâdet âfitâbı meh gulâm olsun sana Dil-rübâlık şûhluk devri temâm olsun sana

G 4/1

Saç zülfini ruhuna ki ʿanber gulâm ola Aç gün yüzün ki mâh-ı nev işi temâm ola

G 22/1

Hattunı an ko cevri ki âhır ider hurûc Küffâr-ı Rûma devr-i kamer çün temâm ola

168

Âb-ı neşât ile tolanur zevrak-ı kadeh Bâd-ı murâd ile yürür ey meh gemi ferah

G 43/6

Ey saʿâdet güneşi dil yüzüni mâh bilür İşigüni feleke virmezin Allâh bilür

G 64/1

Bedr olmış idi ay gice togdı ansuzın Gören didi ki var ise ol meh-likâ budur

G 79/3

Revâ mıdur ki güneş yüzüne kamer diyeler Gice ile seyre çıkarsan dahi neler diyeler

G 117/1

Sen gün sıfatlu ay içün ey müşterî-cebîn Âheng idince nâleye ben Zöhre na çalar

G 133/2

G 53/1, G 56/1, G 128/4, G 129/1, G 147/4, G 155/2, G 167/4, G 169/3, G 190/1…

Necâtî Bey, ilk örnek beytinde alışılmışın dışında ay’ı bir köle, esir yapar. Ayın tutulmasının bitişi ise sevgilinin saçını yüzünden çekmesiyle gerçekleşecektir şairimize göre. Devr-i kamer tamlaması ile de âhir zamanı işaret etmektedir. Sevgilinin güzelliğinin bütün olarak ifade etmek için güneşi, yüzünün güzelliğinin ifade etmek içinse ay’ı kullanır şair.

Kestin külîçe-i mehi tennûr-ı çerhde Çün hân-ı mu'cizâtüna germ oldu iştihâ

K 5/23

Bağlansa emrine nola şems ü kamer kemer Nurunla buldu neşv ü nema iki hod-nümâ

K 5/24

Sipihr sofrasın açar bu hâna mâ hazan Kültçe ay u güneş sevr ü berre biryânı

K 14/32

169

Halt u haddin ki olur sebzeyile mân garîb

G 6/5

Câdû gözün çü fitneye binip atar hadenk Sihr ile ay olur yayı kamçısı ejdehâ

G 2/3

Yazdı haddin varakına yine hattın tevkî Ki senin hükmüne meh bende ola mihr mutî

G 89/1

K 1/3, K 9/29, K 14/25,34, Mus 1-II/8, Mus 3-I/2, G 1/5, G 16/1, G 31/2, G 39/2…

Şeyhî, ilk beytinde peygamberi överken onu ay’ı bir ekmek somunu gibi ikiye böldüğünü söyleyerek şakk-ı kamer olayına telmih yapar. Yine ay ve güneşi peygamberin emrine vererek onları iki hizmetkâr kisvesine büründürür. Sevgilinin saçı siyahlığıyla geceye, yüzü ise nuru ile ay’a teşbih edilir. Bir diğer beyitte ise sevgilinin kaşı aya benzetilmiştir.

Benzer Belgeler