• Sonuç bulunamadı

2.7. Van Kalesi

2.7.2. Van Kalesinin Tarihi

Van Kalesi’nin tarihini çok eski devirlere giderek anlatan Evliya Çelebi, buradaki ilk yerleşmelerden şöyle bahseder; “Arap, Rum ve Acem tarihçiler ve bu memleketlerin her yeri hakkında eser veren tarihçi Mığdısî-i ye göre eskiden bu Van kalesi kayasında Âd kavmi yaşardı. Zira bütün Kürdistan’da ve Ermenistan memleketinde Nemrûdîler ve Âdiler yaşarlardı ki bunlar boy pos sahibi olduklarından ve sıkıntıya tahammül edemediklerinden tüm Âd kavmi Kürdistan dağlarında ve diğer diyarlarda ne kadar büyük dağlar varsa oralarda büyük aileler ve küçük aileler için mağara evler yapıp yaşamışlardı. Sonraları bu Van kayası nice devletlerin eline geçmişti. Hz. Peygamberin doğumundan 1600 sene önce, Hz. Davut zamanında Melik Calut bu Van kayası üzerine büyük bir kilise yaptırmıştı. Hz. Davut, Melik Calut’u öldürdükten sonra bu kilise de elden ele geçmiş, nihayet Hz. Peygamberin doğumundan 881 yıl önce Büyük İskender hakim olmuştu”361

.

Evliya Çelebi, anlattığı birçok efsanede ve tarihi olayda kaynak gösterdiği Mığ- dısî’den rivayetle İskender’in Van Kalesini hile yaparak ele geçirdiğini bir hikayeyle anlatır.

Evliya Çelebi’nin anlattığı bu rivayetlerin doğruluk payının olup olmadığı yönünde elimizde bilgiler bulunmamakla birlikte Evliya’nın Seyahatnâme’sinin genelinde olduğu gibi olayları tarihi kişilerle ve olaylarla ilintili olarak anlattığı görülmektedir.

Kaynaklara bakıldığında Van bölgesi ve çevresindeki yerleşmelerin tarihinin M.Ö. 4000’lere kadar gittiği dile getirilmektedir. Bu tarihten itibaren bölgede Huri

359

Kılıç, XVI-XVII. Yüzyıllarda Van, s. 2. 360

Göyünç, “Van”, s. 198. 361

varlığını görülmektedir, sonrasında ise Nairi ve Uruatri ülkeleri ile Asurlar arasında mücadeleler başlamıştır362

.

M.Ö. IX. asrın sonunda Urartu kıralı Sarduri’nin oğlu İşpuini zamanında Tuşpa’da birçok mabetler, bir kale ve çok sayıda bina yapıldığı Urartu Kitabelerinden ve Asur Yıllıklarından öğrenilmektedir363.

Kalenin I. Sardur’un oğlunun değil, hükümdarın kendi döneminde (M.Ö. 855) yapılan bir eser olduğu yönünde görüşte bulunmaktadır364

.

Urartulardan sonra bu bölgede İskitler, Medler ve Persleri görmekteyiz. Büyük İskender Persleri yenip bölgeyi ele geçirmiş, M.Ö. 323’de ölümünden sonra O’nun komutanları bölgede hakim olmuşlardır. Evliya’nın Van Kalesinin tarihini anlatırken doğrudan İskender’le bağlantılı şekilde vermesi İskender’in bölgede kurduğu bu hakimiyetten kaynaklanmaktadır.

Evliya Çelebi, İskender’in vefatından 882 sene sonra Hz. Muhammed zamanında Van Kalesi’nin adil kisralardan Enûşirvan’nın eline geçtiği yönünde de bilgi verir.

Evliya Çelebi, Van Kalesi’nin ve çevresinin İslamiyet’le ilk tanıştığı dönemi Hz. Muhammed dönemiyle başlatır. Hz. Ebu Bekir’in Van diyarına İslamiyet’i yaymak için elçi olarak gönderildiğini, buradaki Calut Kilisesinin rahibi ve on iki bin Ermeni’nin Müslüman olduğunu, kilisenin cami yapıldığını söyler. Daha sonraki dönemde Yezid Cird soyundan Tâceddîn Şah isminde birinin buralara sahip olup Van Kalesi’ni yeniletiğini ve aşağı kaleyi yaptırdığını anlatır365

.

Tarihi kaynaklara bakıldığında, 625 (1227-1228) tarihin de bölgede Hazar Türklerini görmekteyiz. 638 (1240-1241) senesinde Hz. Ömer döneminde İyaz bin Ganem komutasın-daki İslam orduları bu bölgeyi Hazarlardan almış ve burası İslamiyet ile tanışmıştır. Sonrasın-da Hazarlarla, Emeviler arasında bölgedeki hakimiyet konusunda sürekli mücadele olmuş, Hazarların Müslüman olmasıyla burada Abbasi idaresi tesis edilmiştir366

.

Bölgeye Türk akınları Büyük Selçuklular döneminde başlamıştır. Van’da Ahlatşahlar’ı, devamında sırayla Eyyubiler, Harzemşahlar, Anadolu Selçukluları, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safeviler’i görmekteyiz. Evliya Çelebi,

362

Kılıç, XVI-XVII. Yüzyıllarda Van, s. 3. 363

Göyünç, “Van”, s. 197. 364

Sevgen, Anadolu Kaleleri, s. 331. 365

Evliya Çelebi, Seyahatnâme, C. 4, s. 108-109. 366

Osmanlı döneminde Van Kalesi’yle ilgili siyasi olaylar hakkında özetle şu bilgileri verir; Sonraları Van, 811 (1408-1409)tarihinde Azerbaycan padişahlarından Karakoyunlu Kara Yusuf Celayir’in eline geçmiştir367

.

Evliya’nın da bahsettiği, Kara Yusuf Van Kalesi hakimi İzzettin Şîr üzerine yürümüş ve onu bozguna uğratarak kendine tabi yapmıştır, bu tarih 1405 yılıdır. Karakoyunlu- Timur mücadelesinde Van’ı elinde tutan İzzettin Şîr, Timur tarafında yer almıştır368

.

Evliya Çelebi şöyle devam eder; O (Kara Yusuf), Timur’un korkusundan Kaçarak Yıldırım Han’a sığınmıştı. Yine Azerbaycan Şahlarından Akkoyunlu Uzun Hasan-ı Bayındırî Timur’a itaat edip yanında yaya yürüdüğü için Azerbaycan, Ahlat ve Van Kalesi, Timur tarafından kendisine verilmişti369.

955 senesinde Van Kalesi’ni Şah Tahmasb almıştır. 956 senesinde Sultan Süleyman’ın hilafeti döneminde, Şah Tahmasb’ın kardeşi Elkas Mirza kaçıp Sultan Süleyman’a gelmiş ve Acem diyarını yağma ve talan ettirmeye kalkışmıştır. Evliya Çelebi’nin belirttiği Şah Tahmasb’ın kardeşi Elkas Mirza’nın kaçıp İstanbul’a sığınması ve gelişen olayları, aynı şekilde Peçevi İbrahim Efendi’de, Peçevi tarihinde geniş şekilde anlatmıştır370

.

Evliya şöyle devam eder; Makbul İbrahim Paşa Serdar-ı Muazzam olup kendisine gelen yardımlarla Van Kalesi sahrasında büyük bir askeri birlik oluşturmuş ve çadırlarını kurdurmuştur. Acemler Osmanlı Devleti güçlerinin yetmeyeceğini anlayınca, Makbul İbrahim Paşa’ya kalenin anahtarlarını (940) teslim etmişlerdir. Kalede ki Kızılbaşlar da Karnıyarık Kalesi’ne gitmişlerdir. Bölgedeki başka kalelerin anahtarlarını Mahmudi Beyi Emîn Beğ, serdara verdiğinden buraların yönetimi kendisine verilmiştir. Sonrasında bölgedeki başka kalelerin hakimleri ve bütün Kürtler itaat ederek anahtarlarını serdara teslim etmişlerdir. Büyük Serdar Van Eyaletini Şam Veziri Koca Hüsrev Paşa’nın idaresine bırakıp, bölgedeki hanların çoğunun Şah Tahmasb’ın hakimiyetini kabul ettiklerini, buradaki Müslümanlara eziyet edildiğini ve Van Kalesi ile diğer kırk üç kalenin fethi haberlerini Süleyman Han’a bildirmiştir. Süleyman Han bu tarafa yöneldiğinde, Hüsrev Paşa’da bu kaleyi imar etmekteydi. Şah Osmanlıların Van Kalesi’ni ele geçirdiklerini duyunca Van Kalesi üzerine yürümeye karar vermiş.

367

Evliya Çelebi, Seyahatnâme, C.4, s. 109. 368

Kılıç, XVI-XVII. Yüzyıllarda Van, s. 10. 369

Evliya Çelebi, Seyahatnâme, C. 4, s. 109. 370

Serdar İbrahim Paşa’nın kendisine karşı büyük bir orduyla hazırlandığını ve üzerine geldiğini duyunca ordusuyla kaçmıştır. Bu dönemde İranlılarla mücadeleler devam etmiştir.

Van Kalesi, Safeviler ve Osmanlılar arasında el değiştirmiştir. Sultan Süleyman Tebriz seferi dönüşünde Sadrazam Rüstem Paşa’yı, yetmiş beylerbeyi ile birlikte Van Kalesi’nin fethine memur etmiştir. Kale muhasara edilmiş ve muhasaranın on ikinci gününde, ikinci defa fetih olunmuştur. Süleyman Han kırk gün burada kalmış ve burayı öyle imar etmiştir ki Osmanlı devletinde böyle güzel, sağlam ve surları büyük bir kale olmaya371.

Tarihi kaynaklara baktığımızda, 1534-35 yıllarında gerçekleşen İran Seferi sırasında Bağdat, Tebriz, Van gibi önemli merkezler Osmanlı hakimiyetine girmiş, sonrasında Avrupa’yla özellikle Macarlarla yapılan mücadelelerle ilgilenildiği için elden çıkmıştır372

.

1548 tarihinde öncelikle Van’a gidilmek üzere plan yapılmışken önce Tebriz üzerine gidilmiş, burada tekrar hakimiyet sağlandıktan sonra Van Kalesi üzerine hareket etmek üzere dönülmüş, Padişah’ın (Sultan Süleyman) otağı Van sahrasına kurulmuş ve Sadrazam Rüstem Paşaya kalenin fethi görevi verilmiştir373. Evliya’nın da hemen hemen aynı şekilde anlattığı gibi kale tekrar fetih edilmiştir. Sadece Peçevi Tarihi’nde muhasaranın onuncu günü dediği fetih için, Evliya Çelebi on ikinci günde fethedildiğini anlatır.

Evliya Çelebi, Van Kalesi’nin Osmanlı hakimiyetine ne şekilde geçtiğini detaylı şekilde anlattıktan sonra Anadolu’da gezip gördüğü sağlam kalelerin isimlerini sıralar ve sonrasında ise bütün bu kalelerin sultanı Van Kalesi’dir, diyerek kaleyi ayrı bir yere koyar. Timur Şah’ın üç sene yedi kere yüz bin askeriyle toprak sürüp muhasara ettiğini ama kaleyi ele geçiremediğini ve bu toprağın Demâvend dağı gibi hala yığılı bulunduğunu anlatır374

.

371

Evliya Çelebi, Seyahatnâme, C. 4, s. 109. 372

Kılıç, XVI-XVII. Yüzyıllarda Van, s. 19. 373

Peçevi İbrahim Efendi, Peçevi Tarihi, s. 196. 374