• Sonuç bulunamadı

KADINLARIN ARAP ALEVİLİK TANIMI VE RİTÜELLERİ

5. BÖLÜM: ARAŞTIRMA VERİLERİNİN ANALİZİ

5.1. KADINLARIN ARAP ALEVİLİK TANIMI VE RİTÜELLERİ

Kadınların kendilerini “Arap Alevi” olarak tanımlama Ģekilleri farklı deneyimlere göre biçimlenmiĢtir. Kadınlar “Arap Alevilik” tanımını yaparken farklı kültürlenme boyutlarından bahsetmektedirler. Toplumsal yapıda simgesel anlamlara hâkim olmayan kadınlar, “yola giriĢ ritüeli” sürecinin de dıĢında tutulduklarından tanımlama biçimleri bu durumdan etkilenmiĢtir.

GörüĢme yapılan bütün kadınların “Arap Alevilik ile ilgili ne düĢünüyorsunuz, kendinizi Arap Alevi-Nusayri olarak tanımlıyor musunuz?(Evetse, nasıl?)”sorusunu “eksiklik” kaygısıyla yorumladıkları gözlemlenmiĢtir. Kadınlar kendilerini ifade ederken kendi sorularına cevaplar arayan yorumları tercih etmiĢlerdir. Bu yorumlar bağlamında inanç esaslarının gerekliliklerini yerine getirdiklerini düĢünen görüĢmecilerin bazılarının cevapları Ģu Ģekildedir:

Evet diyorum.Çok iyi, çok güzel, çok mesela medeni. Ne diyeyim, pozitif insanlarız yani bizde kin yok. Bizde, hepimiz kardeĢçe yaĢamak istiyoruz bu dünyada. Bizde böyle, Aleviler böyle, hepsi böyle bence. Bizde ayrım yok yani Allah‟a Ģükür. ġimdi biz, bizim yanımızda biliyorsunuz Kapısuyu. Onlar mesela Türk, biz de Aleviyiz. Ama kardeĢ gibi yaĢıyoruz, Allah‟a bin Ģükür.

Bizde ayrım yok, kin yok. KardeĢ gibi bakıyoruz yani.(GörüĢmeci 3, 54 yaĢında, Ġlkokul mezunu, Evli.)

Evli ve ilkokul mezunu olan GörüĢmeci 9 ise Ģunları söylemiĢtir:

Allah‟ımın sayesinde. Evet. Ziyarete gider, çocuklarım için dua ederim. Allah‟ıma çocuklarımı ve eĢimi bana bağıĢlaması için dua ederim. Bizim oralarda inanç kuvvetlidir, ziyarete gitmeyi, Allah‟a dua etmeyi severiz. Gadir Hum Bayramı için adaklar keseriz, hayır iĢleriz. ġerri hiç sevmeyiz. Yardım etmeyi severiz, çok Ģükür bu zamana kadar nasıl desem kendimizle övünmek gibi olmasın, kimseye zararımız yoktur çok Ģükür. Sadece hayrımız vardır(GörüĢmeci 9, 50 yaĢında, Ġlkokul terk, Evli).

Bu iki görüĢmecinin de Arap Aleviliği örnek bir kimlik olarak benimsedikleri yorumlarından anlaĢılabilir. Arap Aleviliğin iyi yanlarına atıfta bulunulurken kavramsallaĢtırmadaki bazı hatalar göze çarpmaktadır. Hatay‟a ait Samandağ ilçesinin Kapısuyu Köyü‟nde yaĢayan Türkmenlerin Sünni Mezhebinden olması bu kavramsallaĢtırmadaki hatayı ortaya koyan bir neden olarak ele alınabilir. Türk - Türkmen halkı mezhepsel sınıflandırmayla değil, tek bir kategori altındaki genel bir tanımla ortaya koyan görüĢmeci, Arap ve Alevi kimliklerini de genel bir kategorizasyonla ele almaktadır. Bu toplumun Türk modernleĢme sürecindeki diğer kültürlerle etkileĢiminin bir sonucu olarak da değerlendirilebilir. Kültürlenme durumu Arap Alevilerin kendilerini “Arap” olarak tanımlamaktan ziyade “Alevi” kimlikleriyle tanımlamalarıyla sonuçlanabilmektedir.

Ġki görüĢmecinin de Arap Aleviliğin “barıĢçıl” yanına vurgu yaptığı yorumlardan çıkarılabilir.

Arap Alevi toplumunun kültürlenme sürecinde “kardeĢçe yaĢam” kaygısı, kadınların yorumlarında tahayyül edilen bir durumun da göstergesidir. Ayrılıkçı, savaĢçı toplumların tarihsel süreçlerine tanıklık etmiĢ bir kültürel öğrenmiĢlik; kadınların beden diline yansıyabilmektedir. Kültürün temsilcisi olarak kadınları, tarihin ve rasyonel aklın belirleyicisi olarak erkeklerse temsilleĢtirmek pek çok ataerkil toplum örneğinde karĢılaĢılması olası durumlardır. Simgesel olarak söyleme ve vücut diline yansıyan örnekler, kadınların tanımlamaları içinde Arap Alevilikte iyiliğe, saflığa, Ģerden, ayrımcılıktan uzak olmaya iĢaret etmektedir.

Arap Alevi inanç sistemi bazı ritüellerin benimsenmesini Ģart koĢmaktadır. Bu ritüeller kadınlar için erkeklerden farklı biçimde simgeleĢmektedir. Dini ritüellerin oluĢumu, kadınlar için “basit”

olarak tanımlanan gereklilikleri içermektedir. Yukarıdaki görüĢme örneğinde verildiği gibi ziyarete (türbeye) gitmek, öğrenilen kısıtlı sayıda duayı okumak, Arap Aleviliğin en büyük dini bayramı olan Gadir Hum‟u anmak (onuruna adaklarla bayram yapmak) temel gerekliliklerden bazılarıdır. Kadınlar kendilerini “Arap Alevi” olarak tanımlarken bu aidiyet kültürüne bağlı kalmıĢlardır.

Topluma ait hissetme, toplumun bireyi inĢa etmesi sürecinden doğal olarak etkilenme durumları görüĢmecilerin betimlemelerine ve kimlik aidiyeti tanımlamalarına yansımaktadır. Arap Alevi toplumu bilgi aktarımı sürecinde kadınlar için yetersiz bir kültürlenmeyi yarattığından, kadınların yaĢam pratiklerinde sorgulamalar meydana gelebilmektedir. Tanımlama süreci

“erkeklerin biraradalığı” üzerinden yürütülen bilgi aktarımı sebebiyle, kadınlar kendi kendilerine öğrendikleriyle ya da sorularına cevap bulamama durumuyla baĢ baĢa

kalabilmektedir. Bu süreç kadınların inanç sisteminde çeliĢkili yorumları beraberinde getirebilmektedir.

Evli, ortaokul mezunu GörüĢmeci 4,“Kendinizi Arap Alevi-Nusayri olarak tanımlıyor musunuz?”,sorusuna Ģu Ģekilde cevap vermiĢtir;

Evet, aslında yani kendimi tabi ki Arap Alevisi olarak, yani öyle doğdum çünkü. O Ģekilde yönlendirildim, öyle büyütüldüm. Kesinlikle Arap Alevisi olmaktan gurur duyuyorum. Yani ben bunu her zaman söylerim. Yani bir defa inançlarımızın çoğunu benimsemiĢim; ama bazen baktığım zaman çoğu Ģey mantıksız gelebiliyor. Misal veriyorum; yani ziyarete gidip dua etmek yerine, bana göre yani o kadar çaba sarf etmektense evde de yani dua edilebilir. Yani istediğimiz zaman aslında, eğer gerçekten “Allah” dediğimiz o güç varsa, ki gerçekten varsa, onu evde de yapabiliriz illa ki ziyarete gitmeye gerek yok ya da illa ki türbeye gitmeye gerek yok. Ama varsayalım ki ben Allah‟ın var olduğuna inanıyor muyum? Çok değil. Bir güç var.

Bakın evrende bir gücün var olduğuna inanıyorum, biz o güce “Allah” diyoruz ama bu “Allah”

yemiĢ mi, içmiĢ mi, gerçekten doğmuĢ mu, bilmiyorum çoğu Ģeyleri belki de birazcık daha araĢtırmam gerekiyor ya da bazı konular belki de yarım kalmıĢ yanımda. O yüzden yeri geliyor çoğu Ģeye inanıyorum, sonra diyorum ki „ ama gerçekten Allah varsa, neden onca küçük çocuk katlediliyor? Ya da neden onca çocuk annesiz kalıyor, tek baĢına büyümek zorunda kalıyor? Ya da neden kadın, o doğum sancısı o kadar çok, fazla doğum sancısı çekerken neden ölüyor? Ya Allah varsa neden bu kötü Ģeyler oluyor? Neden bazı insanlar çok fazla tokken bazıları çok fazla aç? ” yani çok fazla “neden” var, çok fazla soru iĢareti var kafamda. Yani bir güç var mesela. Misal veriyorum biz doğduğumuzdan beri hep Allah‟a Ģükrediyoruz. Yani sürekli dilimizde; ama dikkat edin genelde zor durumda kaldığımız zaman Allah‟ın adını ağzımıza alıyoruz. „Allah‟ım ne olur yardım et‟ diyoruz. Yardım ediyor mu? Soru iĢareti. Öyle düĢünüyorum(GörüĢmeci 4, 35 YaĢında, Ortaokul mezunu, Evli).

Bu görüĢmeci “Arap Alevilik” kimliğini benimsemenin “gurur verici” olduğuna vurgu yaparken, sorularına cevap alamadığı noktada algılama biçimini yaĢamdan deneyimlediği somut örneklerle temellendirmeye çalıĢmıĢtır. Ġlk Arap Alevilik betimlemesiyle kendi inanç sistemi arasında yaĢadığı çeliĢkiyi, kültürün gerekliliklerini yerine getirmede temellendiremediği durumlarla aktarmaya devam etmiĢtir. Örnekte, “yönlendirilme - büyütülme” sürecine vurgu yapıldığına dikkat çekilebilir. GörüĢmeci burada kimliğin kültürel olarak inĢa edildiğine vurgu yaparken, geleneklerin aktarımı ve gereklilikleri sorgulamaktadır. Ġlahi bir varlıkla kurulan

iliĢkinin “ziyarete gitme” gibi bir gereklilikle sembolleĢtirilmesinin yetersiz olduğu yorumu aktarılan örnekten çıkarılabilir.

Toplumsal adaletin sağlanamaması, zorlu yaĢam koĢulları ve kötülük biçimlerinin tanımlaması doğrultusunda aktarılan örneklerle bir Ġlahi varlığın benimsenmesinden çok reddinin söz konusu olduğu yorumu yapılabilir. Bu da ritüellerdeki aksaklığın ortaya çıkarılmasındaki örnekle somutlaĢtırılmaktadır. Gerekliliklerin ve ritüellerin çeliĢkili bulunduğu yorumu yapılabilir.

Kadınlara bilginin eksik aktarılması durumu, görüĢmeci tarafından “daha fazla araĢtırma gerekliliği” vurgusundan tespit edilebilir. Kadınların kendi araĢtırmalarını yapması gerektiği, dini benimseme sürecine dâhil olmak için erkeklerden daha fazla çaba harcamaları gerektiği yorumu bu konuya eklemlenebilir.

Erkeklerin ergenlik döneminde öğrendikleri dini ritüeller, namaz kılma durumları ve namaz esnasında okudukları dualar kadınlara öğretilmemektedir. Erkekler kendi baĢlarına araĢtırma ihtiyacı duymadan “yola giriĢ ritüelleri” boyunca bilgiye ulaĢabilmektedir. ġeyhlerle bildikleri doğrultusunda tartıĢmalar yürütebilmektedir. Kadınlar ise Arap Alevi toplumunda kısıtlı bilgiyle ilerlemeye çalıĢmaktadır. Kadınların Ģeyhlere soru sorması durumu genellikle hoĢ karĢılanmamaktadır. Günümüzde farklılaĢan bu durum, yine de kadınlara “yeterli” bilginin verilmemesiyle sonuçlanabilmektedir.

Genellikle sözel gelenekten etkilenen bilgi aktarımı, toplumdaki eĢitlik vurgusunun aksine kadınların dine ve kültüre yabancılaĢmasına sebep olmuĢtur. GörüĢmelerinin kalanındaysa kadınların dinin dıĢında tutulmasının yansımaları somutlaĢtırılmıĢtır. Kadınların kendilerine dayatılan kalıplarla kendilerini tanımlamayı reddetmesi de bu yansımaların sonucu olmuĢtur.

Yine de bilgi eksikliği eleĢtiriyle beraber bazı belirsizlikleri de ortaya çıkarmıĢtır. Asimilasyon sürecine, toplumsal dıĢlanmaya, erkek egemen sistemin baskısına maruz kalan kadınlar, tam anlamıyla inançlarına iliĢkin bir reddi gerçekleĢtirememiĢ, kendilerini kültürle var etmeye devam etmiĢlerdir.

Evli lise mezunu GörüĢmeci 5, kendisini Arap Alevi‟si olarak Ģöyle tanımlamaktadır;

Ben evet tanımlıyorum, dinimi seviyorum. Kültür olarak yaĢıyorum daha doğrusu, din olarak düĢünmüyorum Aleviliği. Çünkü biraz bakıĢ açım farklı. Kültür olarak hani eksikleri yok mu, var; ama seviyorum ben kültürümü.

KonuĢmaya devam edildiğinde GörüĢmeci 5‟e “Kültürde neyi tanımlıyorsun mesela, ne üzerinden,Yani ehl-i beyt, Hz. Ali‟nin yolundan gitme inancınız var mı?” Ģeklindekisorusuna;

Bayramlarımız olabilir, birbirimize gidip geliĢler olarak. PiĢirdiğimiz yemekler, birbirimizle olan paylaĢımlarımız, büyüklerimizi dinlemek mesela anlattıkları hikâyeler… Öyle.ĠĢte ben dediğim gibi, kültür olarak. O konularda hani çok fazla inancım yok. Yani kendi açımdan söyleyeyim. Din olarak biraz uzağım. UzaklaĢıyorum da. Ama dediğim gibi, kültür olarak hani anlattıkları hikâyeler, büyüdüğümüz gelenler görenekler bunlar hoĢuma gidiyor. Seviyorum, demektedir. Yine dine yakın olma ya da uzak durma konusunda ise Ģunları ifade etmiĢtir;

Genel olarak ben uzaklaĢıyorum. Gördüğüm dinler, okuduğum farklı dinler de oldu. Diğer dinleri de hiç, hani insanların dinleri kendilerinin yarattığını düĢünüyorum ben. O yüzden bir temelinin olmadığını düĢünüyorum. O yüzden uzaklaĢıyorum. (GörüĢmeci 5, 27 yaĢında, Lise mezunu, Evli.)

Bu örnekler, Arap Aleviliğin etno-dinsel bir kimlik olmasının yansımasıdır. Kadınlar genellikle dini değerleri sorgularken bazı gelenek ve görenekleri sahiplenebilmektedir. Dinin çeliĢkili açıklamalarını kabullenmeyip kendilerine biçilen inanç biçimini reddeden kadınlar, yine de kendilerini “Arap Alevi” olarak tanımlamaktadırlar. EĢitlik, adalet, sınıf karĢılaĢtırması, mülkiyet iliĢkileri, ibadet biçimlerine sıkça gönderme yapılan söylemlerde, Arap Aleviliğin bir

“kültür” olarak yaĢandığı tekrarlanmıĢtır. Ġbadet biçiminin sorgulanması, kendilerine “dine uzak” olarak tanımlama, dinin erkek tekelinde geliĢen dayatmacı yapısının da reddini açıklayabilmektedir. Bu yapı, asimilasyonun yaĢandığını vurgularken kendi yöntemleriyle asimilasyonu gerçekleĢtirmiĢtir. Asimilasyon sürecinin kadınların dine yabancılaĢtırılmasıyla yeni bir eleĢtirme sürecini baĢlattığı gözlemlenebilir.

Arap Alevi toplumunda inanç bağlamında ele alınması gereken konulardan biri ahret inancıdır.

Arap Alevilikte ruh göçü inancı ve cennet - cehennem inancı vardır. Cenaze törenleri, ahiret inancı, yeniden doğma, Arap Alevilik inancının diğer inanıĢ biçimleriyle iliĢkisi, Arap Aleviliğin yolunu seçmiĢ ehl-i beyt kadınları, vb. konular sorulan soruların devamında ele alınmıĢtır. Arap Alevilikte cenaze törenleri ve ahret inancı bağlamındaki bilgi aktarımı süreçleri, sosyal yaĢam pratiklerinin ve dini ritüellerin geri kalanında olduğu gibi eĢit olmayan bir görev dağılımı ve pratikle sonuçlanabilmektedir. Kadınlar bu alanda da “yetersiz” görülebilmektedir.

Arap Alevi inanıĢında öldükten sonra yeniden dünyaya gelme (ruh göçü) inancı mevcuttur. Bu inanıĢa göre kötülük yapmıĢ olan kiĢilerin yeniden dünyaya geldiklerinde bu kötülüğünün bedelini ödeyen bir biçimde yaĢam sürerler. Örneğin dünyaya yeniden bir hayvan olarak

gelebilecekleri doğrultusunda bir inanıĢ vardır. Yeniden dünyaya gelme durumundaki eĢitsizlik, genellikle erkeği en üst mertebe olarak gören inanıĢla bağdaĢtırılmaktadır. Reenkarnasyon inancına göre, en “kutsal” olarak yeniden dünyaya gelmek, Arap Aleviliği sürdüren baĢlıca rollere sahip sır ve iç anlamı taĢıyabilecek kudretle bir erkek olarak yeniden dünyaya gelmektir.

Kadınlara bu konuda, diğer pek çok dinle alakalı konuda olduğu gibi, eksik bilgi aktarılmıĢtır.

Bu bağlamda katılımcılara cennet-cehennem inancın var mı, diye sorulduğunda;

Var tabi ki. ĠĢte kötü bir kadınsan, bir Ģey yapmıĢsan, birini öldürmüĢsen, tabi ki o diyorlar cehenneme kadar gidecekmiĢ. Ġyi bir kadınsa, hayır yapmıĢsa, adak yapmıĢsa, annene - babana iyi bakmıĢsan, yetimlere bakmıĢsan tabi ki cennete gideceksin, yanıtını vermiĢtir.

Aynı Ģekildeyedi yaĢam, yeniden doğma, “yedi cedd” durumu hakkında ne düĢünüyorsun,sorusuna ise, Vallah hiç onun hakkında bir Ģey bilmiyorum. Ne diyeceğim bilmiyorum. Ama biz bunu biliyoruz, Ģeyhler de böyle der iĢte:” Tabi ki iyi eken, iyi biçer.” Tabi ki kötü ektiysen kötü biçersin. Cehenneme gidiyorsun, Ģeklinde yanıt alınmıĢtır. Yeniden dünyaya geleceğine inanıyor musun ve farklı doğma durumuna ne diyorsun sorusuna ise,

ĠnĢallah gelirim, inanıyorum ama bu Allah‟ın iĢi. Elimizle ne yapmıĢsak hiç bilmiyorum yani.

ġimdi hiç kötülük yapmıyoruz, böyle ben düĢünüyorum. Ama ne doğacağım, Allah bilir. Tabi ki yani. Yani nasıl, ne doğacaksan Allah bilir, ben hiçbir Ģey diyemem. E tabi ki reenkarnasyona inanıyorum.

AraĢtırmanın baĢka bir sorusu da Ģöyleydi, “Hz. Ali inancı nasıl oluyor, nasıl gerçekleĢiyor?

Yani Hz. Ali‟ye inanıyor musun, ibadet ediyor musun? Nasıl gerçekleĢtiriyorsun bu inancını, hangi peygamberlere inanıyorsun?” Verilen yanıt,Evet vallah. Ġnanıyorum. Tabi ki ilk önce Allah‟a inanıyoruz. Hıdır, ya medet. Evet Hz. Hıdır, biz buna en çok inanıyoruz. Dua ederiz, Fatiha‟yı okuruz.

GörüĢmeci 8‟e Ģu soru yöneltildiğinde, Hiç Alevi, yani Ehl-i Beyt kadınlarından kimseyi biliyor musun? Hz. Ali‟nin yolundan gitmiĢ kadınları tanıyor musun? Hz. Fatma‟yı?Yanıtı çok basit olmuĢtur. ĠĢte kitaplarda ya da nenemiz, annemiz eskiden anlatmıĢ; ama yok ben ne gördüm ne hiç… Bilmiyorum. Hz. Ali‟nin “Nur” olduğuna inanıyor musun, sorusuna ise,Vallah bilmiyorum, herkes diyor “Nur”. Her yere düĢer yani. DüĢer de onun düĢtüğü yer ziyaret olur.

Öyle iĢte, millet böyle inanmıĢ. Ama o Nur değil, Allah‟ı hiçbir zaman, hiç kimse görmedi. Ve kimse görmez. Ama bu, ne derler, batıl inanç. Batıl inançta iĢte böyle derler: “Hz. Ali Nur.

Gider, gezer.” Hz. Ali yemiĢ, içmiĢ; ama Nur ne yemiĢ, ne içmiĢ ne bir Ģey ve kimse görmemiĢ.

Ama batıl inançta herkes böyle diyor .

GörüĢmeci 8‟e yöneltilen, bu ziyaret inançlarına, nur düĢmesi olayına inanıyor musun sen, sorusuna ise Ģöyle bir yanıt alınmıĢtır; Evet. ĠĢte nur düĢüyor o yere, diyorlar iĢte “Buraya nur düĢtü, ziyaret yapmamız lazım burada.” ġeyhler geliyor bakıyorlar, “bakhkhur” koyuyorlar.

Sonra bir ziyaret yapıyorlar, oluyor. Ama ben hiçbir ziyarete inanmıyorum, sadece Hıdır, ya medet. Bu en büyük, ya medet, bu Ģeyh değil. Ama ġeyh Hasan, ya medet, ġeyh Yusuf el-Hakim, onlar yemiĢler içmiĢler. Ama bu Hıdır, ya medet, Allah gibi. Ne içmiĢ, ne yemiĢ, ne kimse görmüĢ. ĠĢte buna inanıyorum ben. Onlara da inanıyorum; ama bu daha fazla. Ġlahi yani, çünkü bak deniz taĢacaktı oradan, Hıdır ya medet korudu, çıkmadı. Milleti alacaktı. Geldiler yıkmaya.

Anadolu Aleviliği ile benzeĢtiğimizi düĢünüyor musun? Anadolu Aleviliği, onlar nasıl bir Ģey sorusunda ise katılımcı farkı Ģöyle dillendirmiĢtir; Yani mesela on iki Ġmam inançları var, Hz.

Ali‟nin yolundan gidiyorlar iĢte. ĠĢte iyilik, saflık, temizlik üzerine yine Hz. Ali‟nin yolunu benimsiyorlar. Yalnız sazlı-sözlü ibadet biçimleri var. Yani ayrı iĢte, bizim ibadetimiz ayrı, onlar ayrı. (GörüĢmeci 8, 49 YaĢında, Ġlkokul Mezunu, Evli.)

Cennet-cehenneme, yedi kere dünyaya geleceğimize inanıyor musun, bu konuda Arap Alevilikte neler söyleniyor, ölüm adetleri, ölünün yüzünün açılması ve kadınların Ģeyh olamaması konusunu bize biraz anlatır mısın? ġeklindeki sorumuzu GörüĢmeci 9 Ģöyle yanıtlamıĢtır; Evet. Cennete - cehenneme inanırım. Vallah ben inanırım. Ben tüm bunlara inanırım. “Ruh göçü yaĢadı, Ģunu anlattı” falan diye anlatırlar ya, ben inanırım.Ne anlatayım, bizim orada ruh göçü yaĢamıĢ olan insanlar var. Anlatıyorlar, önceki hayatlarından kesitlerle

“Ģöyle yaptım, böyle oldu” diyorlar. Ġnanıyorsun. Biz inanırız yani. Allah‟tan yana her Ģeye inanırız. Yani bir rüya görürsem, olmasını istersem olur.Bizde ruh göçü yaĢamıĢ çok insan var.

Harıl harıl yanan ateĢi ve cenneti anlatanlar. Bu dünyada hayır iĢlersen öteki dünyada ödül alacağın söylenir. ġer olursa karĢılığı da Ģer olur, yani ateĢe gidersin. […]

Anlatının devamında ölünün yüzünün açılması geleneğinin olup olmamasına dair çok kısa açıklamalar yapılmıĢtır; Evet evet var. Kefende yüzü açan için iyidir bu. Ama anlamı nedir bilmem. Yüzü açan kiĢi için iyidir sadece. Bize böyle anlatırlar, ġeyh cenaze namazını okur ya.

[…] Kadınların Ģeyh olmasına dair gelen cevap ise Ģöyledir; ġeyh olamazlar; ama Kuran okuyabilirler. Çocuklara öğretiyorlar, cenazede falan okuyor. 7 gün baĢsağlığında okuyorlar.

Erkekler uzun süre bilgiyi tutmuĢlar, böyle gitmiĢ devam etmiĢ. Korkutuyorlar kadınları.Dinde zaten kendilerini yüceltmiĢlerdir erkekler. Yani bizim dinde Zehra Hatun, Fatma Ana vb. var.

Neden biz olmayalım bu dinde? Bunlardır kadınlar iĢte.Zehra Hatun, Kibra mıydı, halam anlatırdı. Hz. Fatma. (GörüĢmeci 9, 50 yaĢında, Ġlkokul terk, Evli.)

Arap Alevilik inanç esasları kapsamında tartıĢılan ahret inancı, GörüĢmeci 8 ve GörüĢmeci 9‟un örneklerinde yer almaktadır. Ġki görüĢmeci de Cennet - Cehennem inanıĢlarının olduğunu aktarmıĢtır. Her iki görüĢmeci benzer biçimde ölümden sonraki yaĢamın betimlemesini yapmıĢ ve reenkarnasyon inancına sahip olduklarını aktarmıĢlardır. Arap Alevilikteki kadın figürlerin varlığının bilindiğine; fakat diğer pek çok konuda eksiklik olduğu gibi bu konularda da yeterli bilgi sahibi olmadıklarına dair yorumlar alınmıĢtır. Hz. Hızır inancı, ehl-i beyt inancı, ziyaret inancı inanç esasları bağlamında yorumlanmıĢtır. Bu inanç esaslarının yorumlar çerçevesinde iki görüĢmeci tarafından da sahiplenildiği gözlemlenebilir. Reenkarnasyon inancı bağlamında GörüĢmeci 4, kendisinin ruh göçü olayını deneyimlemeden bu esasları değerlendiremeyeceğine ve bu durumun gerçekçi gelmediğine dair yorumlarda bulunmuĢtur.

Arap Alevilik Kadınlar tartıĢmaların devamında ikinci planda tutulduklarını, evlilik, miras, aile gibi kurumların Ģekillendirdiği kodların eĢitsizliğini tekrar etmiĢlerdir. Bu eĢitsizliğin sebebinin açıklanamamasında da sık sık aileden aktarılan öğretilerin kaynaklığına gönderme yapılmıĢtır.

Bu bazı kadınların görüĢünde bir kabullenme süreciyken, özellikle yeni neslin sorgulama aĢamasına daha yatkın olduğu gözlemlenebilmektedir. Arap Alevilikte erkekler arası sürdürülen

“sır” geleneği kadınların sorularının cevapsız kalmasına ya da geçiĢtirilmesine sebep olabilmektedir. Yok sayma kültürüyle kadını değersizleĢtiren, ikincilleĢtiren gelenekler ve aktarım süreci bazen kutsal kitaplara dayandırılmaktadır. Kutsal kitapların, duaların, yaradılıĢ miti gibi pek çok mitin oluĢturduğu kodlar Arap Aleviliğe de yansımıĢtır. Bu yansımalar, görüĢmecilere sorulan diğer soruların cevaplarında da yer almaktadır. Arap Alevilikte ibadet biçimi ve dini bilginin aktarılması doğrultusunda ritüelleri benimseme durumlarını ya da bu durumların reddini içeren örneklere rastlamak mümkündür.

Arap Alevilikte ibadet nasıl gerçekleĢtirilir, ibadet biçimiyle ilgili bilgi verebilir misiniz, sorusu kapsamında ibadetin nasıl gerçekleĢtiği ve kadınların neler öğrendiği, ziyarete gitme gibi ritüellerin benimsenme süreçlerinin yansımaları bir katılımcı tarafından Ģu Ģekilde aktarılmıĢtır;

ġöyle bize öğretilen, anlatılan Ģekilde. Annemiz ne anlattıysa o Ģekilde, tabi erkekler gibi değil.

Hani biz namaz kılmıyoruz; ama bizim de öğrendiklerimiz var.Fatiha‟yı bir de temizlenmeyi.

Kelim-i ġahadet mesela, onları öğretiyorlar mesela. Onları biliyoruz, ben onun bir eksikliğini de yaĢamıyorum. Hani dini görüĢ açısından. Öğrenmek ister miydim? Zamanında araĢtırdım,

birkaç kitap okudum. Gördüğüm kadarıyla bize anlatılan Ģeyler vardı yani içinde. Öyle bir eksikliğini hissetmiyorum ben açıkçası. Ġbadetimi de dua ediyorum yani o Ģekilde. Ziyarete gidiyoruz… Ama benim dini görüĢüm farklı olduğu için, ben çok sıkıntı yapmıyorum öyle Ģeyleri zaten. Ziyarete gitmeyi çok seviyorum; ama din açısından değil.Ne açıdan, yani sembolik olarak nasıl tanımlıyorsun?Ha Ģöyle, ben kendi açımdan, psikolojik olarak öyle büyütüldük ki gidince huzurlu oluyor insan. Çünkü hani bizi oraya alırlardı, dua ederdik, otururduk, huzur doluyorsun gerçekten. O da küçüklüğümüzden gelen bir Ģey bence. Piknikleri bile ziyarete gidip orada yapardık. O Ģekilde yapardık, Ģu an çok hoĢuma gidiyor, sanki çocukluğumuzu yaĢıyormuĢuz gibi oluyor. GeçmiĢi anımsatıyor. (GörüĢmeci 5, 27 yaĢında, Lise mezunu, Evli.)

Ritüelleri benimseme durumu, sembolik anlama hâkim olmama durumundan kaynaklı Arap Alevi toplumundan kadınlar için keskin bir sahiplenme duygusuna iĢaret etmeyebilir. Kadınlar

“dini gereklilikleri” yetiĢtirilme tarzlarıyla iliĢkilendirerek anlamlandırmaya çalıĢmaktadır.

Ritüellerin benimsenmesinin bir anlam ifade etmediğini belirten GörüĢmeci, gereklilikleri yerine getirmekten vazgeçmemektedir. Kutsal bir mekân olarak simgeleĢen ziyaretler (türbeler) Arap Alevi toplumlarının sosyalleĢme mekânları olarak görülebilir. Adakların yapıldığı, hastaların tavaf edip iyileĢtiğine inanıldığı mekânlar olarak gösterilen bu yerler, içine girilip dua okunan, tütsü yakılan ve dinle doğrudan bağlantılı mekânlardır. Ziyaretler kimi zaman piknik yapma mekânları olarak tercih edilse de kutsal mekâna saygı çerçevesinde geliĢen sosyalleĢme süreçleri, çocukluktan itibaren Arap Alevilere aktarılan öğretilerdir. Bu öğretiler ya da tütsü yakma, ziyarete gitme gibi dini ritüeller “dine bağlılık” anlamında sürerlilik sağlamasa da yukarıdaki örnekte olduğu gibi tam bir reddin gerçekleĢtiğinden söz etmek mümkün olmayabilmektedir.

Türbeler Arap Aleviler için kutsal mekânlardır. Türbe Arapça “Ziyara” (Ziyaret) kelimesi olarak anılır. Türbelere Arap Aleviliğin dini temsilcileri olan erkeklerin ismi verilmektedir. Buralara genellikle dini açıdan çok önemli önderlerin (Hz. Hızır vb.) ya da Ģeyhlerin isimleri verilir.

Türbe yapılan yere önceden nur düĢtüğüne inanılır. Ziyaretler erkeklerin namaz kılmak için tercih ettikleri mekânlardan biri olabilmektedir. Erkeklerin namaz kılma durumları öğretilen sır doğrultusunda bazı ritüelleri içerirken kadınlar bu ritüelleri bilmediklerinden aynı ritüelleri benimseme durumlarının söz konusu olup olmadığını bilmemektedirler.

“Ziyarete gitmek” olarak bahsedilen Türbe ziyareti, Arap Alevilikte kadınların ibadetinin temelini oluĢturmaktadır. Kadınlar Kitab-ul Mecmu‟daki dualara hâkim olmadıklarından, ibadetlerinin temel kısmını Türbe‟ye giderek, bildiği duaları okuyarak, ailesi ve yakınlarına iyi

dilekte bulunarak gerçekleĢtirmektedir. Adaklarda, Arap Aleviliğin özel günlerinde-Bayramlarında da ziyarete gidilir.Bu dualar kadınlara genellikle anneleri, ablaları ya da yakın bir kadın akrabası tarafından çok kısıtlı bilgiyle aktarılmaktadır. Bu dualar, banyoda manevi temizliğe gönderme yapan birkaç “Arınma Duası” ve “Fatiha” suresidir. Arınma duası genellikle kadınların adet döneminden sonra “kirlilikten arınmak-temizlenmek” için okunur.

Birkaç duadan oluĢan bu ritüele “Ģahadet” de denmektedir. Bu dua, dini bayramlar yapılırken de okunur. Fatiha ise cenazelerde ve türbe ziyareti gibi kutsal sayılan günlerde okunmaktadır.

Kadınlar genellikle yukarıda belirtilenler dıĢındaki duaları bilmemektedir. Yukarıdaki görüĢmecinin de belirttiği gibi genel olarak bilinen “gizli bilginin” kadınlara aktarılmadığıdır.

Bu “erkek gibi değil” tanımlamasıyla aktarılan durum, yine de kadınlara da bilginin bir kısmının aktarıldığı yorumunu içermektedir. Kısıtlı bilginin aktarılmasından rahatsızlık duyulmadığı, duyulsa da bunu değiĢtirmek için çok fazla adımın atılmadığı yorumu bu doğrultuda yapılabilir.

Bilginin ve ritüellerin aktarılması süreci dair sorular ve “Kadınlar Arap Alevilikte ibadet eder mi sorusu” baĢka bir görüĢmeci tarafından Ģu Ģekilde cevaplanmıĢtır;Yok, bizde yok. Vallah bilmiyorum. Yani ibadet ederiz, nasıl mesela… ġahadet yaparız tabi ki. Banyo yaptığımızda yaparız. Abdest alırız. Yalnız iĢte bazı Ģeyleri yapamıyoruz. Bu sorunun devamında, kadınların duaları ve ritüelleri kimden öğrendiğine, erkeklere öğretilen ritüellerin neden kadınlara öğretilmediğine dair sorulan sorulara aynı görüĢmeci tarafından yanıt Ģöyledir;Ben annemden öğrendim. Evet, anneleri öğretir, teyzesi öğretir, arkadaĢı öğretir böyle bizde. Birbirlerine öğretirler.Valla bizim dinimizde böyle. Erkek baĢka Ģey bilir, daha çok, kadından.Kadınlar hani adet görüyor ya, onun için fazla bir Ģey vermiyorlar.(GörüĢmeci 3, 54 yaĢında, Ġlkokul mezunu, Evli.)

Bu görüĢmeci Arap Aleviliğin ibadet biçimlerinin kadınlar tarafından pratiğe dökülmediğini ilk ifadesinde direkt aktarmıĢtır. Kaygılı bir ifade biçimiyle, sonraki sorularda duyduğu biçimde yaĢamında yer eden bilgiyi aktarmıĢtır. Üzeri örtük ifadelerle “namaz kılma” ritüellerini gerçekleĢtiremediklerini aktaran görüĢmeci, sır geleneğinin kadınlarca konuĢulmasının bile

“yasak” olduğu hatırlatmasını gözler önüne sermektedir. Sır geleneğini sürdüren erkeğin toplumda “temiz” olması kadının ise bedensel özellikleri sonucu “kutsaldan uzak” olması durumlarına göndermeler yapılmaktadır.

Arap Alevi toplumunda erkekler bilgiye yetkinliklerine “temiz, Ģerefli, kutsal varlıklar” olarak ulaĢabilmektedirler. Aidiyet durumları toplumda bu betimlemelerle temellenebilmektedir.

Kadınların “adet olma” durumu ise toplumda genellikle “kirli olma durumu” ile