• Sonuç bulunamadı

Kadınların Yönetici Olmalarının Dini Açıdan Bir Soruna Neden Olup Olmayacağına İlişkin Görüşler

KADINLARIN YÖNETSEL POZİSYONLARA YÜKSELMELERİNDE DİNİN ETKİSİ: NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ

6. Kadınların Yönetici Olmalarının Dini Açıdan Bir Soruna Neden Olup Olmayacağına İlişkin Görüşler

Kesinlikle bir sorun yoktur. Çünkü din insanın yeteneklerini kullanabilmesini ister… .(EĞK10).

Hayır, sorun olmaz. İslam şeriatında bu yoktur (EĞE9).

Kadınların duygusal yönü ağır bastığı için yönetici olamaz diye bir kanı var toplumda… Kadın bir sürü zor işin altından kalkıyorsa, bunun da altından kalkabilir (İLK15).

Sorun olmaması gerekir. Fakat bazı din alimleri sorun olabileceği kanısındadırlar (İLK12).

Dinde böyle bir yasaklama yoktur. Hz. Ömer kendi döneminde bir kadını pazarda sorumlu bir mevkiye atamıştır (İL10).

Koşullu Olarak Sorun Olmayacağına İlişkin Görüşler (EĞ6, İL4)

Dini ve ahlaki durumlara uygun olduğu sürece, sorun olmayacağını düşünüyorum (EĞE2).

Yanlış karar almadıkları sürece sorun olmaz (EĞE3).

Eğer kadın yönetici, cinsiyetini rant, avantaj elde etmek için kullanmıyorsa, erkeklere yönelik bir soruna neden olabileceğini düşünmüyorum (EĞE6).

… İbadetlere engel olmayan hiçbir iş sorun değildir (İLK2).

Kadınlar da dinin gerektirdiği şekilde adil bir yönetim tarzı benimserse, herhangi bir soruna neden olmayacağını düşünüyorum (İLE19).

Kendi cinsi ve karşı cinsle olan iletişiminde yönetim, adalet vb. konularda, giyim ve kuşamında Allah’ın emirlerine riayet ederse bir sorun olmaz (İLK1).

Sorun Olacağına İlişkin Görüşler (EĞ5, İL3)

… Yöneticilerin giyiminden tutun da yaptığı, söylediği her şey gündem konusu

olabilir. Birçok erkeğin göz hapsinde olmak, sürekli takip edilmek dinen uygun değildir (EĞK8).

Harama, helale dikkat edilerek yapılmalıdır. Ama bizim ülkemizde ve bu çağda çok zor (EĞK9).

Dine göre, evli olmayan bir kadın ile evli olmayan bir erkeğin aynı odada yalnız kalmaları doğru değildir. Kadınlar yönetici olduklarında bu durum sürekli gerçekleşir (EĞE4).

Sadece yaratılış (fıtrat) açısından sorun olacağını düşünüyorum (İLK17).

Kadın yöneticinin karşısında dini gerçek anlamda bilen insanlar olursa bir soruna neden olmaz. Ama karşısında boş, kuru bilgilerle yaşayan insanlar varsa bu durum kadın yöneticiyi yıpratır ama asla vazgeçmemelidir (İLK14).

Katılımcıların bazıları, kadınların yönetici olmalarının dini açıdan herhangi bir soruna neden olmayacağı şeklinde görüş belirtirlerken, katılımcılardan bir kısmı sunulan koşullara dikkat ettikleri sürece bir soruna neden olmayacakları görüşündedirler. Bazı katılımcılar ise kadınların yönetici olmalarının dini açıdan sorun olacağını ifade etmişlerdir.

7. Etkilendiğiniz / Beğendiğiniz Kadın Yöneticiler

Tarihte Hükümdarlık Yapmış Kadınlar (EĞ4, İL2) (Tomris Hatun EĞ2, Hayme Hatun EĞ1, Saba Melikesi Belkıs İL2…….)

İslam Tarihinde Etkili Olmuş Kadınlar (İL3) (Hz. Hatice İL2, Hz. Ayşe İL1…..)

Kadın Politikacılar (İL15, EĞ10) (Benazir Butto İL1; Johanna Sigurdardottir İL1; Tansu Çiller EĞ3, İL3; Angela Merkel EĞ3, İL2; Fatma Şahin EĞ1, İL4; Meral Akşener EĞ2, İL1……..)

Tansu Çiller’in idealist ve yönetici kişiliği beni çok etkilemekte ve düşüncelerime yön

vermektedir (İLK12).

İlk akla sanırım Tansu Çiller geliyor. Tam bir otorite, ilk ve tek kadın başbakan (bir kadın başbakan, kulağa hoş geliyor) (EĞK8).

Her zaman pes etmediği için başarmıştır. Hayatta üç kuralı vardır. 1. Ne olursa olsun

pes etme, 2. Gerektiğinde yardım al, 3. En zor şartlarda bile gülümsemekten vazgeçme (İLK14).

Kadın Rektör (Prof. Dr. Filiz Kılıç EĞ4, İL1)

Çok uzağa gitmeye gerek yok, dört yıldır üniversitedeyim ve bizim rektörümüz de kadın. Çoğu zaman takdir ediyor, hayran oluyorum (EĞK8).

Etkilendiğim / Beğendiğim Bir Kadın Yönetici Yok (EĞ6, İL1)

Maalesef yok, olmasını çok isterdim. Kadınlar işlerine ister istemez duygularını kattıkları için erkekler kadar başarılı değiller (EĞK9).

Etkilenilen / beğenilen kadın yöneticilerle ilgili olarak katılımcılar tarihten, politikacılardan, iş dünyasından ve rektör olan kadınlardan örnekler vermişlerdir. Bazı katılımcılar ise etkilendiğim / beğendiğim bir kadın yönetici yok şekline görüşünü belirtmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Araştırma sonuçlarına göre, katılımcılar büyük oranda kadınların yönetsel pozisyonlara yükselmelerinde dinin herhangi bir etkisinin bulunmadığı görüşündedirler. Hora (2004), çoğu ataerkil toplumda kadınların, türlerinin alt sınıfı olarak kabul edildiğine; mülk edinme, din ve devlet yönetimi dahil olmak üzere toplumsal konularda liderlik görevinin sadece erkeklere ait olduğuna değinmektedir. Yapılan araştırmada katılımcıların % 71'i, kadınların liderlik ve karar alma pozisyonlarında pek fazla temsil edilmediğini ifade etmişlerdir. Katılımcıların çoğunluğu, kadınların kamusal alanda açıkça temsil edilmediğini, kamusal alandaki liderlik ve karar verme mekanizmalarında kadın katılımının düşük olduğunu düşünmektedirler. Kadınların önünde engel oluşturan faktörlerin başında sosyo- kültürel tutumlar, aile içi sorumluluklar (% 80), kadınlara yönelik negatif erkek tutumu (% 78.87), eğitim yetersizliği (% 55), beceri eksikliği (% 24) gelirken, dini faktörler % 14.08'lik bir dilimi oluşturmaktadır. Yani, bu araştırmadan farklı olarak, katılımcıların yaklaşık % 15’i, kadınların yönetici olabilmelerinde dinin etkisinin olduğunu düşünmektedirler.

Yine Lunyolo, Ayodo, Tikoko & Simatwa (2014), kadınların hükümetin desteklediği ortaöğretim okullarındaki yönetsel pozisyonlara erişiminde bir dizi engel belirlendiğini belirtmektedirler. Bunlar; sosyal, kültürel, dini, ev temelli, bireysel, eğitim düzeyi, devlet politikaları ve siyasi engellerdir. Yani kültürel ve dini inançlara dayalı ayrımcılık, siyasi, sosyal normlar, erkek egemen bir anlayış, cinsel taciz, paydaşlardan sınırlı destek ve erkeklerce yapılan olumsuz eleştiriler kadınların yönetimde yer almalarında engel oluşturmaktadır. Lunyolo, Ayodo, Tikoko & Simatwa’nın (2014) araştırmalarında, kadınların yönetici olmalarında dini unsurların etkili olduğuna işaret edilmektedir. Jebessa, Amentie, Kaushik & Akessa’nın (2015) araştırmalarında, kadınların yönetsel pozisyonlara katılımında etkili olan faktörler arasında dini uygulamalar (% 46) yer almaktadır. Erkeklerin karar verici mekanizmalar olarak görülmeleri (% 87), kadınların sosyal iletişim yönünden zayıf olmaları (% 81) -ki bu ekstra aktivitelere fazla katılmadıkları anlamına gelmektedir-, kültür (% 76), en başta yer alan faktörler arasında sıralanmaktadır.

Günlü, Pala & Rahimi (2014), kadınların kariyer gelişimlerinde toplumsal ve dini faktörlerden ne derece ve hangi koşullarda etkilendiklerini belirleyebilmek için İran ve Türkiye üzerinde gerçekleştirdikleri araştırmada, dinin her iki ülkede de toplumsal değerler açısından belirgin bir rol oynadığı sonucuna ulaşmışlardır. Kamusal alanın din tarafından belirlenmediği Türkiye’de, katılımcıların sadece % 2.27’si kıyafetiyle, karşı cinsle ilişkileriyle dini ilişkilendirirlerken, bu oran kamusal alanın doğrudan din tarafından şekillendirildiği İran için % 66.66 olarak belirlenmiştir. Araştırmaya göre, İranlı katılımcıların meslek tercihi ve kariyer edinme süreçlerinde en etkili unsur aile (% 94.4) iken, dinin etkisi % 31.25 olarak bulunmuştur. Fakat en etkili unsur olarak bulunan aile etkisi üzerinde de din etkili olmaktadır. Türkiye’de kadınların meslek tercihi ve kariyer edinme süreçlerinde en ön sırada politik rejim (% 62.5) yer alırken, dinin etkisi % 45.45 olarak bulunmuştur.

Kuzgun & Sevim’in (2004) araştırmasında ise, eğitim düzeyi arttıkça kadının çalışmasına yönelik olumlu tutumun da arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Eğitim düzeyi arttıkça, dini yönelim düzeyi düşmektedir. Dini yönelim düzeyleri yüksek bireyler, kadının birincil görevinin çocuk yetiştirme ve ev işleri olduğunu, kadınların ev işlerini aksatmayacak şekilde çalışabileceklerini ifade etmektedirler.

Tapdık’ın (2013) araştırmasına göre, dindarlık algısı kadının çalışmasına ve iş hayatında yükselmesine bir engel oluşturmamaktadır. Araştırmada, kadınlarla ilgili oluşmuş bazı temel yargıların, kendilerini dindar olarak belirtmeyen kişilerde

oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca bu kalıp yargılar kadınlarda daha yoğundur. Din kadın ve çalışma hayatı ve kadınların yönetici olmaları konusunda bir engel oluşturmamasına karşın, kadınlar dinin ya da dini öğretilerin bir engel oluşturabileceği önyargısına sahip olabilmektedirler. Bu araştırmada da bazı kadın katılımcıların yöneticiliği doğrudan erkeklere uygun bulması Tapdık’ın (2013), araştırma sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. Başaran’ın (?) araştırmasında ise, ataerkil toplumsal yapı, yanlış / eksik yorumlanmış dini hükümler ve bazı politik düzenleme ve yönetmeliklerin kadınların iş yaşamını olumsuz etkilediği konusunda kadın ve erkekler ortak görüşe sahiptirler.

Katılımcı görüşlerine göre, İslam dininin kadına önem vermesi, yönetici olmanın dinle doğrudan bir bağlantısının olmaması, kadınların yönetici olmalarında dinin bir engel olmama nedenidir. Kadınların yönetici olduklarında sürekli toplumun gözü önünde olmaları ve dinin yanlış algılanması ve kadınların yönetici olmalarında dinin engel olma nedenidir. Ayrıca birkaç katılımcıya göre, dinen kadınların yönetici olmaları uygun değildir. Başka bir sonuç olarak katılımcıların bazıları, kadınların yönetici olmalarında dinin bir etkisi olma ve olmama nedenlerinin her ikisi için de dinin yanlış yorumlanmasını göstermişlerdir.

Araştırmada kadınların yönetici olmalarında dini açıdan bir engel görmeme kanısının daha çok okul, aile, çevre ve dini kaynaklarla edinilirken; kadınların yönetici olmalarında dini açıdan bir engel görme kanısının ise daha çok çevre, aile ve dini kaynaklar yoluyla edinildiği bulgularına ulaşılmıştır. Okul, kadınların yönetici olmalarında engel görme kanısının edinildiği yer olarak geri planda kalmaktadır. Katımcılara göre, okulda verilen din eğitimi yaklaşımının popülist ortamlarda verilen din eğitimi yaklaşımından daha sağlıklı olduğu anlaşılmaktadır. Öğretmen adaylarının, kadınların yönetici olabilmeleriyle ilgili bilinçli olmaları, aldıkları din eğitimi ile yakından ilgilidir.

Kadınların yönetici olmalarında dini açıdan bir engel görmemeye ilişkin olarak büyük çoğunlukla bir dayanak bilinmemektedir. Diğer katılımcılar ise Kur’an’dan ve İslam tarihinden örneklere yer vermişlerdir. Kadınların yönetici olmalarında dini açıdan bir engel gören katılımcılar, neredeyse eşit oranda konuya ilişkin dayanak sunmamış, ya da ayet, hadis, dini söylemler ve hukuki kaynaklardan örnekler vermişlerdir.

Katılımcıların büyük çoğunluğunun görüşlerine göre, kadınlar dini açıdan en üst yönetim görevlerine gelebilirler. Bunun yanında, azımsanamayacak bir oranda

katılımcı grubu, kadınların üst yönetim görevlerine gelmeleri için bazı koşulları yerine getirerek yönetici olabilecekleri ya da olamayacakları kanaatine sahiptirler.

Katılımcıların yarıdan fazlası, kadınların yönetici olmalarının dini açıdan bir soruna neden olmayacağı görüşündedir. Katılımcıların diğer yarısı ise, kadınların yönetim görevlerine gelmelerinde sorun yaşanmaması için ya koşul sunmuş ya da “sorun olur” şeklinde görüş belirtmişlerdir.

Katılımcıların etkilendikleri / beğendikleri kadın yöneticiler daha çok kadın politikacı ya da bürokratlar olmuştur. Bunu tarihte hükümdarlık yapmış kadınlardan verilen örnekler izlemiştir. Azımsanmayacak bir katılımcı grubunun, etkilendiği / beğendiği bir kadın yönetici bulunmamaktadır.