• Sonuç bulunamadı

Kadın hareketi, hangi toplumda ve dünyanın neresinde olursa olsun altında başka bir neden aranmaması gereken, hakikaten tüm hatları ve boyutuyla özgür bir harekettir. Ve kesinlikle, toplumların özgürleşmesi ve demokratikleşmesinden bağımsız olarak düşünülmemelidir. Kadın hareketi, geleneksel yapıdan modern yapıya doğru ilerleyen süreçte, Fransız Devrimiyle birlikte Batı’da ortaya çıkan bir harekettir.83

Bu hareketin ortaya çıkmasının en önemli nedeni, daha önce de kısmen ifade edildiği gibi, erkeklerin kadınlar üzerindeki yasal otoriteleri de dâhil, tüm ayrıcalıkların ortadan kaldırılması ve kadınların kamusal, etkinliklere sınırlama olmaksızın katılmalarına imkân tanınmasıdır. Ayrıca, evlilik yasalarının adaletsizliğiyle birlikte, karı-koca aralarında ortaya çıkan olaylarda, dava açma ve davacı olma hakkının sadece kocalara veren önceliğinin önlenmesi ve aynı zamanda, erkeklere tanınan her türlü eğitim-öğretim olanaklarının kadınlara da tanınmasıdır.84

Böyle hakların istenmesi, sadece Batı kadınının ulaşmak ve elde etmek istediği bir hak olmayıp, diğer ülke kadın hareketleri örneğinde olduğu gibi, Afganistan’da ortaya çıkan kadın hareketlerinin de elde etmek istedikleri bir hak olsa gerek.

Afganistan’da ortaya çıkan ilk kadın hareketi “Nuhzat-ı Zenan-i Afgan”ın asıl hedefi, Batıdaki kadın hareketleri örneğinde olduğu gibi, doğrudan doğruya, kamusal ve politik etkinliklere katılmak değil; çok eşli evlilik, kadınların bir meta gibi satılmasının önlenmesi; toplumsal yaşama katılmaları sağlanarak, dışlanmalarının önlenmesi; kadın hak ve özgürlükleri ile eğitim-öğretim haklarının kazanılması gibi konular olmuştur. Bu amaçla kadınlar, dergiler yayınlayarak, dernekler kurmuşlardır.

İlk olarak Kral Amanullah döneminde, bürokrat çevrelerin yardımıyla ortaya çıkan kadın hareketi, 1921-1929 yılları arasında, “İrşad’un Nisvan” adıyla haftalık

83Semra Gökçimen, a.g.m., s. 6. 84

olarak yayınlanan dergiyi çıkarmıştır. Bu dergi, Afganistan’da kadınlara özgü ve sadece kadınların sosyo-kültürel durumuyla ilgili basılan ilk resmi dergi olarak bilinir. Esma Resmiye Hanımın müdürlüğü ve Ruh Efza Hanımın müdür yardımcılığı yaptığı bu dergi; genellikle kadınların toplumsal ve kültürel durumu üzerinde durmanın yanısıra, kadınların ezilmişlik sorunları ve bir meta olarak erkekler tarafından alınıp satılmaları gibi konuları işlemiştir.85

Batıdaki kadın hareketlerinden yoğun bir biçimde etkilenen Afgan kadın hareketinin birinci evresi olarak nitelendirebileceğimiz bu evrede kadınlar; eğitim hakkı, söz söyleme hakkı, aile içinde saygın bir konum edinme hakkı, çok eşliliğin yasaklanması, miras ve nafaka hakkı ile kadınlara kocaları tarafından gerekli saygının gösterilmesi gibi konular üzerinde mücadelesini yoğunlaştırmıştır. Ayrıca, bu kadın hareketi, dönemin reformcu hareketlerini ve modernizmi bizzat savunarak, kadın eğitimi, sosyal aktivite ve haklarını kısıtlayan geleneksel normları daima eleştirmişlerdir.86

Kadın hareketinin kökleşme dönemi olarak nitelendirebileceğimiz bu dönemde, Afgan kadınlarının kamusal alanda henüz bir kimlik kazanmadığı, sadece eğitim, mehir, miras, nafaka ve diğer türlü sosyal haklarına kavuşmak için çabaladıkları söylenebilir.

Diğer yandan, kadınların sosyal hayatla entegre olma mücadelesini gören Kral Amanullah Hükümeti, kadın sorunlarına özel olarak eğilmiş; kadınlara değişik alanlarda eğitim imkânı sunmanın yanısıra, hukuksal alanda da onlar lehine düzenlemeler yapmaya çalışmıştır. Kral Zahir Şah dönemine gelinceye kadar toprak, miras ve eğitim alanındaki hukuksal düzenlemelere paralel olarak kadınların sosyal durumunda iyileşme belirtisi görülmüştür. Yeni reformlarla kadınlar mirasa ortak oldukları gibi kendilerine verilecek olan örgün eğitim-öğretim de zorunlu hâle getirilmiştir.

1940’lardan sonra, Kral Zahir hükümeti döneminde mücadelelerini daha da şiddetlendiren bu kadın hareketlerinin amacı çok evliliğin yasaklanması, miras, nafaka, eğitim vs. hakların yanısıra, kamusal yaşamda da yer edinmek olmuştur. Bu kadın hareketleri ve kurdukları “Mirmenu Tuluna 1946”87

ve Encümen-i Refah-i Zenan88 gibi

85Kazım, a.g.e.,s. 145-146. 86

Naziri, a.g.m.

87Mirmenü Tuluna: Paştunçe iki kelimeden oluşan birleşik bir kelime olup, kadınlar topluluğu, kadınların

toplandığı yer gibi anlamlara gelirken, burada ise kadınlar derneği anlamında gelmektedir.

88Encümen-i Refah-i Zenan: Yükselmiş, ilerlemiş, değişmiş ve gelişmiş kadınlar birliği anlamlarına

derneklerin en önemli amacı, Afgan kadınlarının ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yaşam alanlarında yer alabilmesiyle birlikte sanayi ve hizmet sektörlerinde çalışma hakkını elde etmek olmuştur.89

Kadın hareketinde en önemli dönemlerden biri Kral Zahir döneminden cumhuriyetin ilanı olan döneme kadar devam eden süreç içinde görülmüştür. Bu dönemi, kadınların kamusal alanda sosyal bir aktör olma evresi olarak tanımlamak mümkündür. Kadın hareketinin ikinci evresi olarak niteleyebileceğimiz bu evrede kadın hareketi, kamusal alanda kadınların katılabilmelerinin yanısıra, devlet katında kadınlar açısından çok önemli bazı reformların gerçekleşmesine de neden olmuştur. 1960’ta yapılan karma eğitim reformu, 1964 yılı anayasasıyla eşit yurttaşlık ve siyasî faaliyet hakkı tanınan reformlardır. Kendilerini Afgan Milliyetçileri olarak tanımlayanların bile, kadın hakları ve özgürlükleri bağlamında yaşanan gelişmeleri içtenlikle desteklemeleri dolayısıyla, kadın hareketinin gittikçe güçlendiği görülmüştür.90

Uzun bir yolculuk neticesinde ekonomik, sosyal, kültürel, çalışma vb. alanlarda söz sahibi olan on binlerce kadının yanısıra, bu kadın hareketleri sonucu 1965 yılı seçimlerinde 4 kadın milletvekilinin de Millet Meclisine girmeyi başardığı görülmüştür.91

Ayrıca, Batı ve diğer ülke ve toplumlardaki kadın hareketlerinden ilham alan Afgan kadın hareketlerinin düşünce özgürlüğü ve yayın özgürlüğünün önündeki engelin anayasal düzenlemeyle ortadan kalkmasıyla, faaliyetlerini kapsamlı bir şekilde sürdürebilmek için harekete geçtikleri bilinmektedir.92

Nitekim 3 Kasım 1966’da sol görüşlüler tarafından düzenlenen genel yürüyüşe katılarak ülkede eşitlik, özgürlük ve demokrasi istiyoruz sloganıyla seslerini duyurmaya çalışan kadınların yanısıra, bazı kadınların sol görüşlü siyasi partilere katıldıkları bilinmektedir.93

Bu durum, azda olsa ülkede eşitlik, özgürlük ve demokrasinden yana bir rüzgârın esmeye başladığının bir göstergesidir denilebilir. Nitekim 1965’lerden önceki tarihsel süreçte kadın hareketleri, hemcinslerinin eğitim-öğretim, miras, mehir, nafaka haklarının verilmesi, koca veyahut aile şiddetinin durdurulması gibi konular üzerine yoğunlaşırken, 1965’lerden sonra ise, adı geçen konuların yanısıra, kamusal alanda eşit

89Şehla Ferit, “Hukuki Siyasi Zenan dar Afganistan” Yayınlanmamış Makale, Kabil 2005. 90 Kanun-ı Esasi-yi 1964, yılı 31. md.

91Kazım, a.g.e., s. 289.

92 Kanun-ı Esasi-yi 1964, 32. md. 93

hak ve eşit özgürlük gibi konuların üzerine daha çok yoğunlaştıkları bilinmektedir. Üstelik, 1965’ten önceki kadın hareketleri, modernistlerin, libaralistlerin ve entelektüel solcuların yardımıyla yarı bağımsız bir şekilde faaliyetlerini sürdüre geldikleri için, siyasi ve toplumsal alanda kendilerine özgü bir çizgi oluşturamamışlardır. Durum böyle iken, kadın hareketleri, faaliyet alanlarını merkezden kırsala doğru genişletememenin yanısıra, kadınların kadın olmaktan doğan sorunlarına karşı kapsamlı bir çözüm getirmemiştir.

Ancak 1965’lerden sonra, bir yandan devletin daha özgürlükçü, demokratik bir tavır ve yaklaşım içinde olması, öte yandan ise toplumsal ve siyasal sistemin demokratik bir çizgiye girmesi; kadın hareketlerinin daha özgür ve bağımsız bir biçimde faaliyet göstermelerinin önünü açmıştır. Böylece, ilk olarak 1965 tarihiyle kadın hareketleri, bağımsız bir hareket olarak merkezden kırsala doğru; diğer bir deyişle, büyük şehirlerden taşraya doğru daha geniş bir toplumsal yelpazede faaliyetlerini sürdürmek üzere harekete geçmiştir.

Kadın özgürlüğü, eğitim-öğretimi, çalışma hakkı ve siyasi alanlardaki konumlarıyla ilgili önemli gelişmelerin yaşanmasına imza atan bu kadın hareketleri, Rus işgali döneminde Maarif Bakanlığı ve Devimci Konsey Başkan Yardımcılığı gibi çok önemli mevkilere getirilecek olan hanım Anâhitâ Ratipzat önderliğinde ülkedeki siyasi, sosyal ve demokratik iyileşmelerden yararlanarak 1965 yılında bağımsız birçok kadın derneğini de açmayı başarmıştır. Açılan bu derneklerle kadın hareketi mülkiyet, eğitim, ekonomik özgürlük ve sosyal güvenceden yoksun bırakılan geniş kadın kitlelerinin haklarını korumada adeta bir devlet işlevini görmüştür. Ayrıca, kadın hareketleri, okuma-yazma bilmeyen kırsal kesim Afgan kadınlarını, ülke genelinde dernekleri bünyesinde açtırdıkları meslek eğitim kurslarında, dershanelerinde okuma- yazma, dikiş-nakış, dantel, halı-kilim dokuma, kuaförlük, müzik ve güzel sanatlar gibi birbirinden farklı bilim ve sanat dallarında yetişmelerini sağlayarak, ekonomik ve toplumsal kalkınmada bu kadınların bilgi ve becerilerinden yararlanmaya yardımcı olmaya çalışmışlardır.94

Sonuç olarak, Kral Amanullah hükümeti döneminde başlayıp da Kral Zahir Şah hükümetinin sona ermesi kadarki tarihsel süreçte çığ gibi hızla büyüyen kadın

94

hareketleri, yayınladıkları dergilerle, kurdukları derneklerle, bir yandan kendi sosyo- kültürel ve ekonomik problemlerini çözmek üzere sosyal ve kamusal hayatla bütünleşmeye çalışırlarken, öte yandan da, devletin ve toplumun ekonomik kaynaklarına katkıda bulunmuşlardır.