• Sonuç bulunamadı

Kıbrıs’ta Vuruşanlar (Mücahidin Romanı) Romanının Özeti

IV. Bağımsızlığa Giden Yol

2. ROMANLARIN ÖZETLERİ

2.2. Kıbrıs’ta Vuruşanlar (Mücahidin Romanı) Romanının Özeti

Özker Yaşın’ın, Kıbrıs’ta Vuruşanlar romanı, 21 Aralık 1963’te şiddetini artıran, kanlı olaylarla başlar ve 1964’te, Şehit Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in cenaze töreniyle biter. Bu günler arasında yaşanan olaylar, okuyucuya tarihleriyle birlikte sunulur.

Romanda olaylar, eserin ana kahramanı olan Halil Öğretmen’in ve köylülerin, (Hasan, Talât, Salih ve Orundalı Ramadan) Rumlarla çarpışmasıyla başlar. Bu çatışmada Talât, şehit düşer, on yedi yaşındaki Ramadan, bir kolunu kaybeder, Halil’in ise bir el bombası ayağını zedeler. Bu olaydan sonra Halil Öğretmen ve Ramadan’ın annesi Kızılhaç’ın arabasıyla Lefkoşa Türk Genel Hastanesi’ne gönderilir. Halil ve diğerlerinin bulunduğu bu araç, Kızılhaç’ın arabası olmasına rağmen, Rum saldırganların tacizine uğrar.

Halil Öğretmen’in Atatürk Enstitüsü’nden mezun olan kız kardeşi Ayşe ve İngiltere’de eğitim gördükten sonra Bayrak Radyosu’nda çalışmaya başlayan kız kardeşinin eşi Reşat, Halil’in ziyaretine gelirler. Kız kardeşi ve eşi, Halil’e, Lefkoşa’da evlerin yağmalanıp yakıldığını ve Rumların radyolara parazit koyduğunu anlatırlar.

Romanın diğer bir kahramanı da Dr. Ayhan’dır. Ayhan, hastanede çalıştığı için olaylara yakından tanık olan birisidir. Hastaneye gelen Türklerin, ne derece ağır yaralandıklarını, katliamların bilançosunu ve yaşanan tecavüz olaylarını dile getirir. O günlerde, Halil kiminle karşılaşırsa karşılaşsın, herkes bu korkunç günlere ait yaşantılarını anlatır.

Halil hastaneden çıktığında, arkadaşları Şinasi ve Orhan’dan, Tuncer’in şehit olduğunu öğrenir ve çok üzülür. Bu dört kişi çok yakın arkadaşlardır ve dördü de Türk Mukavemet Teşkilatı üyesidir. Halil, okul yıllarındayken, tarih öğretmeninin vasıtasıyla TMT’ye girmiş, sonra bu üç arkadaşını da TMT yetkililerine tavsiye ederek, onların da TMT’ye girmesini sağlamıştır. Ama artık, beraber yola çıktıkları, bu dört arkadaştan birini yitirmişlerdir.

44

Romanın ilerleyen bölümünde, Arpalık köyünde yaşanan olaylara değinilir. Bu bölümde, olaylar diğer bir TMT üyesi olan, Şinasi tarafından anlatılır. Bu bölümde, en modern silahlara sahip beş yüz Rum’a, en ilkel silahları ile karşı duran Kıbrıs’ın Türkü’nün kahramanlıklarından bahsedilir.

Eserin diğer bir kahramanı da, romanda söz sahibi olan ve zaman zaman olaylarla ilgili düşüncelerine yer verilen Şadi amcadır. Şadi amca, Halil’in rahmetli babasının çok eski bir arkadaşıdır. Zaten romanda iç mekânda geçen çoğu konuşmalar Şadi Amca’nın evinde gerçekleşir. Şadi Amca ve eşi Müsteyde Teyze, zor durumda kalan Kıbrıs göçmenlerini evlerine alarak, onları misafir ederler. Misafir ettikleri insanlardan birisi de Halil’in âşık olup evlendiği Sevgi’dir. Sevgi’nin babası Rumlar tarafından kaçırıldıktan sonra, Sevgi, annesi ve kardeşi ile buraya yerleşmiştir.

Yine bu bölümde, 13 Şubat 1964 tarihinde, çarpışmaların yaşandığı Limasol bölgesindeki olaylara değinilir.

Tüm bu tarihî olayların yanı sıra, yirmi dört yaşında olan Halil Öğretmenin aşk hayatına da yer verilir. Hastanede tanıştığı Sevgi hemşire ile arasında duygusal yakınlık başlar.

Romanın ilerleyen bölümlerinde, Ayvasıl bölgesinde Rum saldırganların yaptığı katliamlar ve Aretyu bölgesindeki insan kaçırma eylemleri anlatılır.

Halil Öğretmen, Hasan, Salih, Ramadan ve annesi Hatice teyze köye dönmek için yola koyulurlar. Kıbrıs’ta bu dönemde bir bölgeden başka bir yere gitmek, adeta ölüme meydan okumaktır. Çünkü birçok yol Rumlar tarafından kesilmiş, katliamların ve kayıpların sayısı artmıştır. Nitekim Halil ve yanındakiler Rumlar tarafından yakalanır ve pis bir ambara tıkılırlar. Muhtemelen Rumlar bu kişileri öldürmeyi düşünürler, ancak Halil ve diğerlerinin, Üçlü Kuvvetler Kumandanlığına ait helikopterden inen bir Türk yüzbaşısına seslerini duyurmalarıyla, Rumların, bu isteklerini gerçekleştirmeleri zorlaşır. Böylece Yüzbaşının sayesinde, toplu katliam gerçekleşmez. Bu kaçırma olayı yerli ve yabancı basında yer alır. 7 Mart 1964 tarihinde Halil ve yanındakiler, daha önceden kaçırılan ve işkence gören kırk dokuz Türk ile birlikte serbest bırakılır.

45

Bir sonraki bölümde, nüfusunun üçte ikisi Rum, üçte biri Türk olan Baf kasabasında yaşanan çatışmalara ve ardından yaşanan Bozalan köyü saldırılarına değinilir. Hemen hemen bütün çatışmalar sırasında ve sonrasında Rum radyoları Türklerin kayıp sayısını, olduğundan daha fazla duyururlar. Yaşanan bu son olaylar halkın moralini iyice bozar.

Kıbrıs Türkleri, romanda Anavatan Türkiye’nin adaya ne zaman çıkarma yapacağını konuşur. Bu konuşmalar sürerken, gazeteler Türkiye’nin, Garanti Antlaşması’na dayanarak bir müdahale gerçekleştireceğini yazarlar. Ama müdahale kanlı olayların başlamasından aylar sonra gerçekleşir.

Kıbrıs dışında okuyan üniversite öğrencileri de gönüllü olarak Erenköy’e gelip Kıbrıs millî mücadelesine katılırlar. Bu öğrenciler arasında, Şadi Amca’nın tıp fakültesi öğrencisi olan Mustafa adlı oğlu da vardır. Erenköy mücadelesi devam ederken, Rumlar Girne Boğaz’ını ele geçirmek için saldırıya başlar ve Bozdağ cephesindeki çatışmaların şiddeti artar. Bu çarpışmaların yaşandığı 23 Nisan 1964 tarihi, hem Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı, hem de Kurban Bayramı’dır. Bu günler, Kıbrıs’ta dinî ve millî bayramların kutlanmaktan, uzak olduğu zamanlardır. Tüm bu acı olaylar yaşanırken, TMT var gücüyle mücadeleye devam eder. Bir yandan uçak pisti hazırlanır, diğer yandan Rumların hücumlarına karşı savunma amaçlı tüneller kazılır. TMT üyeleri olan Halil, Orhan, Şinasi, Teğmen Eybil ve Ali, Kurban Bayramı’nın üçüncü günü, Ağırdağ’daki eğitim kampında, Kıbrıslı mücahitlere silahlı eğitim verirler. Eğitimin olduğu gün bulundukları bölgeye Rumlar yaklaşır ve çatışma başlar. Halil ve Orhan hariç diğerleri şehit olur. Halil’in gözü arkada kalarak yollarına devam ederler ve zorlu bir mücadelenin ardından Türk köyü olan Kırnı’ya varırlar.

Bu katliamlar ve kaçırılma olayları gerçekleşirken, Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Gücü bir çok olaya göz yummaktadır. Bu tutumu kınamak için, beş bin Türk kadını, protesto gösterisi yaparlar. Kore gazileri de madalyalarını geri yollama kararı alır.

Halil Öğretmen bu zor sürecin içinde, âşık olduğu Sevgi ile sade bir nikâh töreniyle evlenir.

46

Mücahitler, Arap Camii ile Baf Kapısı civarındaki, Ermeni evlerinin olduğu yeri, atış mevzileri olarak kullanılır. Halil’in yeni görev yeri de burasıdır.

Kayıpların ve şehitlerin sayısı günden güne artar. Türklerin kullandıkları silahlar, Rumların kullandığı makinalı silahlara oranla zayıftır. Silah eksikliklerinin yanı sıra artık yiyecek-içecek sorunu da baş gösterir. Rumlar, Kıbrıslı Türklere iktisadî ablûka uygularlar ve haftalar boyunca Lefkoşa’ya sebze-meyve gelmez. Ambargo uygulanan diğer ihtiyaçlar arasında süt, şeker, gaz yağı, benzin de vardır. Mücahitler, silah ihtiyacını karşılamak için Türkler Kırıkkale fabrikasında kendi silahlarını imal etmeye başlarlar. Ayrıca sebze ihtiyacını karşılamak için Türk Cemaat Meclisi ekime başlar.

Halil’in arkadaşı Orhan yaşananları eleştirir. Arkadaşlarının ve diğer insanların niçin öldüklerini sorgular ve İnönü başbakan olduğu sürece Türkiye’nin müdahale hakkını kullanamayacağını söyler. Zaten bir müddet sonra Orhan, Kıbrıs’ı terk ederek, Londra’ya gider. Halil ise ümitsiz olunmaması gerektiğini romanın başından itibaren savunur.

Radyolarda, Türkiye’nin büyük bir siyasî faaliyet içerisinde olduğu ve Rumların aylardır, Dillirga bölgesine silahlar ve tanklar taşıdığı haberlerine yer verilir.

Rum hücum botları Mansura ve Erenköy’ü ateşe tutarlar. Buna karşılık Türk jet uçakları ihtar uçuşları yaparlar ama, Rumlar Dillirga’daki Türk köylerine taaruzza geçince, Türk jet uçakları 8 Ağustos Cumartesi günü karşı atağa geçer. Binlerce Yunan ve Kıbrıslı Rum askeri, vahşi hücumlarını kesmez, saldırılarına aralıksız devam ederler.

Kıbrıs Türklerinin aylardır beklediği, Türk Hava Kuvvetleri gelince Türkler sevinçten sokağa dökülürler. Radyolarda durmaksızın millî marşlar çalınır. Halil’i bu süreç içerisinde etkileyen en elem verici olay Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in şehit olmasıdır. Rumlar tarafından, Yüzbaşı Cengiz Topel’in uçağına ateş açılınca Cengiz Topel paraşütle sağ salim yere inmeyi başarmıştır. Fakat, sonrasında Rum saldırganlar tarafından vahşice katledilmiştir. Rumlar şehidin cenazesini vermek için bile çeşitli şartlar öne sürerler. Ancak, görüşmeler sonrasında, cenaze Türklere verilir.

47

Yediden yetmişe Kıbrıs Türkleri Şehit Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’e karşı son görevlerini yerine getirmek için ay yıldızlı bayrağa sarılı naaşının önünde, Türklüğün şerefine leke sürdürmeyeceğine ant içerler ve cenaze gözyaşları içinde Türkiye’ye uğurlanır. Roman, eserin de anlatıcısı olan Halil Öğretmen’in, Cengiz Topel aracılığı ile tüm şehitlere selam yollamasıyla son bulur.