• Sonuç bulunamadı

KARACA OĞLAN

II. SEVGİLİNİN FİZİKÎ ÖZELLİKLERİ

II.9. YÜZ, YANAK (Cemâl, Rûy, Ruh, Çehre)

II.9.2. Yüz, Yanak ile İlgili Teşbih ve Tasavvurlar

II.9.2.12. Kıblegâh, Kâbe

Yüzün Kâbe veya kıble oluşu kaşların mihrabı andırmasındandır. Âşığın tek yöneldiği yer sevgilinin yüzüdür. Bu nedenle sevgilinin yüzü kıble olarak tasavvur edilir. Sevgilinin kapısının âşıklar için secde edilen yer olması da sevgilinin yüzünün Kâbe’ye teşbihine sebeptir (Pala 2004: 117).

Güzelliği herkesin elde etmesi ve ona ulaşması zordur. Aynı şey Kâbe için de geçerlidir. Herkes oraya gidemez. İslam inancına göre yalnızca Allah’ın davet ettiği ve görmesine izin verdiği kulları Kâbe’ye gidebilir. Sevgilinin yüzünü de görmek kolay değildir. Sevgili yüzünü herkese göstermez. Yalnızca istediği kimselere yüzünü açar.

şaşkınlığa uğradıklarını anlatırlar. Oradan hiç ayrılmak istemediklerini söylerler. Sevgilinin yüzünü bir kez gören âşık da ondan ayrılmak istemez. Elinden geldikçe onun kapısında uyuyup, onun varlığını hissettiği topraklarda yürümek ister. İncelenen şiirlerde yüz ve yanak ile ilgili bu benzetme, Gevherî’ye ait şiirlerden alınan şu örneklerde yapılmıştır:

Kakülün sarkıtmış kıblegâhına Kaşları minberim sen safâ geldin

(Gevherî s. 249/341-3). Cemâlin Ka'be-i ulyâya benzer

(Gevherî s. 263/363-3). Rûy-i dilrübâsı kıblegâhımdır

(Gevherî s. 397/527-4).

II.9.2.13. Mah (Ay, Kamer, Mihr)

Sevgilinin yüzü ve yanağı hem güzelliği, hem de parlaklığı ve yuvarlaklığından dolayı aya benzetilir. Sevgilinin yanağı ve yüzü gecenin en parlak zamanı olan ayın ondördü gibidir. Ay bu gecede en parlak ve en ihtişamlı şeklini alır. Sevgilinin yüz güzelliğini bir kez gören onu bir daha unutamaz. Bu güzellik karşısında görenlerin gözleri kamaşır. Aya benzeyen yüz nurlanmış gibi etrafına ışık saçar. Karanlıkları aydınlatarak, insanlara yol gösterir. Ay her zaman görünmez. Çok yüksektedir, bu nedenle ulaşılması zordur. Bu özelliklerinden dolayı da sevgilinin yüzü ve yanağı aya benzetilir. Sevgili yüzünü bazen kaçarak, bazen de saçları ile örterek âşıktan gizler. Sevgilinin gece gibi siyah saçlarını ay yüzüne dökerek, onu gizlemesi ay tutulmasına benzetilir. Halk arasında yaygın bir inanışa göre ay tutulması olduğunda silah atmak, teneke veya tas çalmak gerekir. Çünkü ayın önünün büyük bir yılan tarafından kapatıldığı düşünülür. Şiirlerde ise âşık için sevgilinin saçları yılan, yüzü aydır. Âşık da sevgiliye yüzünü kapatan saçlarını çekmesi için yalvarır. Feryat eder. Fakat bu çırpınışlar sevgilnin pek de umrunda olmaz. Bazen âşığa sabah yelinin yardımcı olduğu görülür. Çünkü sabah yeli arada bir de olsa eserek sevgilnin yüzünü perdeleyen saçlarını savurur. Bu şekilde âşık sevgilinin ay yüzünü görür (Pala 2004: 42).

benzetilmiştir. Bu örneklerde daha çok yukarıda bahsetmiş olduğumuz ay ve saç ilişkisine yer verilmiştir. Sevgilinin yüzünün ayın ondördü kadar aydınlık ve beyaz olduğundan bahsedilmiştir. Saç bulut, yüz ise bulutun yani saçın arkasına gizlenmiş ay olarak tasavvur edilmiştir.

Siyah zülfü mâh yüzüne kıvrışır

(Karaca Oğlan s. 392/18-4). Cemalın benzettim aya

(Karaca Oğlan s. 410/51-1). Çifte benler dizlmiş mâh yüzüne

(Karaca Oğlan s. 453/126-4). Ay mıdır gün müdür cihanı tutan

Cemâlin görünce nurlara batan

(Karaca Oğlan s. 510/234-2). Gözlerin şemstir gün yüzün kamer

(Karaca Oğlan s. 559/326-2). Ayın on dördüne benzer cemâli

Yâri görmeyeli del’oldum deli

(Karaca Oğlan s. 563/334-2). Karac’Oğlan der ki yanan tutuşur

Siyah zülfü mâh yüzüne karışır

(Karaca Oğlan s. 587/378-5). Yel eser de ışılaşır sırmalar

Siyah zülfü mâh yüzünü tırmalar

(Karaca Oğlan s. 587/380-2). Siyah zülfü mâh yüzünde kalaklar

(Karaca Oğlan s. 591/386-3). Dökünce zülüfünü bedir yüzüne

Ben sandım ki bulut aya bağlıdır

(Karaca Oğlan s. 597/396-2). Yaraşur efendim mihr-i münevver

Ne kaçarsun benden ey yüzü mâhım

(Gevherî s. 40/25-1). Gül ruhlerin hamrâ yüzün bedr olmuş

(Gevherî s. 77/83-2). Ayın on dördüne benzer cemâli

(Gevherî s. 104/124-1). Yüzün Şems-i Duhâ ruhun bedir ay

(Gevherî s. 341/474-5). Mâh cemâlin görmeyelden âh-ü zâr eksik değil

(Âşık Ömer s. 4/6-1). Der Ömer methedeyim ben hûbların serdârını Mâh cemâlin gören âşık terk eder her vârını

(Âşık Ömer s. 13/24-3). Rûhların mihr-i cihân-ârâ gibi par par yanar

(Âşık Ömer s. 30/60-1).

II.9.2.14. Mercan

Mercan tropik ve ılık denizlerde yaşayan kırmızı iskeletli bir hayvandır. Bu hayvanın iskeletleri süs eşyası yapımında kullanılmaktadır (Türkçe Sözlük 2005: 1371). Şiirlerde daha çok sevgilnin dudağı, ağzı, âşığın kanlı gözleri ve göz yaşları mercana benzetilir. Şirin görünmek için yazılan bir duanın adı da Mercan’dır. Bir rivayete göre padişahın birinin sevdiği cariyesi ölür. Padişah ölen cariyesini defnedilmeden bir kez daha görmek ister. Cariyenin cesedini yıkayan kadın, onun saçlarının arasında bir muska bulur. Muskanın içinde Mercan duası yazılıdır. Kadın bu muskayı alır. Padişah cariyesini görmeye geldiğinde, artık onu beğenmez. Muskayı alan kadına âşık olur. Bu kadınla evlenir ve birlikte çok mutlu olurlar (Pala 2004: 306).

Aşağıda verilen örnekte âşık, sevgilinin yanaklarını mercana benzetir. Âşık, mercanın kırmızı renginden yola çıkarak bu benzetmeyi yapmıştır. Bu benzetme ile sevgilinin yanaklarının kırmızılığı vurgulanmıştır.

İnciden mercandan beyaz yanağı

II.9.2.15. Mübarek, Âlî, Kutsal, Mushaf, Ayet, Sure, Harf:

Kur’ân-ı Kerîm semavî kitapların en son indirilenidir. Şiirlerde sevgilinin tüm güzellikleri Kur’ân’a benzetilir. Yüzü, saçı, boyu, hattı, gözü, kaşı ve beni bir bütün olarak Kur’ân’ı temsil eder. Şiirlerde daha çok “Mushaf” olarak anılır. Onda yer alan harfler, harekeler, âyetler ve sûreler sevgilinin her bir uzvu gibidir. İslamiyet’e göre herkes Kur’ân’ı öğrenmeli, onun yasak ve kurallarına göre yaşamalıdır. Onu okurken gözünü harflerden ayırmamalıdır. Âşık da sevgiliden gözünü ayırmaz. Onu istediği gibi yaşar. Sevgili ne isterse, bu âşık için yerine getirilmesi gereken bir emirdir. Kur’ân kutsaldır ve yükseklerde tutulmalıdır. Temizlenmeden ona dokunmak günah sayılır. Âşık için de sevgili çok kutsaldır. Ona yaklaşmak ve dokunmak için arınmış, kötülüklerden sıyrılmış olmak gerekir. Çünkü o yalnızca temizliğe ve güzelliğe layıktır (Pala 2004: 279).

Aşağıda verilen örneklerde sevgilinin yüzü ve yanağı âli, mübarek, Mushaf, âyet ve sûre gibi benzetmelerle yüceltilmiştir. Âşığa göre sevgili mübarek ve yücedir. Onun güzelliği Allah’tan gelen kutsal bir güzelliktir. Sevgili yüzünde bulunan uzuvlar, ayva tüyleri ve benleriyle tıpkı bir Mushaf gibidir. Bu uzuvlardan her biri Kur’ân’nın harflerine benzer. Benler ve ayva tüyleri de harekeler gibidir. Bu harfler ve harekeler sevgilinin yüzünde ayet ve sureleri oluşturmuş gibi düşünülür. O her türlü güzelliğin üstündedir. Onun bu güzelliğini gören kafirler bile imana gelir. Tıpkı Kur’ân gibi mübarek ve yücedir.

Ol mübârek cemâlin görünce Hâk-i pâye yüzün sür selâm eyle

(Gevherî s. 58/54-1).

Mushaf-ı hüsününde ruh-ı âyâtın Kâfir görse billâhi gelür imâne

(Gevherî s. 64/62-3). Beni hayran etti ruhleri âli

(Gevherî s. 124/154-2). Cemâli ve'dduhâ saçı ve’l-leylî

Beni urban etti bir hûb benle Bir şerîf sıfatlu siyah ben ile

(Gevherî s. 404/563-3). Hüsn-i hat ile yazılmış yüzüne

Satr-ı bismillâh mıdır nedir bu

(Gevherî s. 420/586-2). Lâm elif çekmiş ayırmış be harfi lâ yüzüne

Ne güzel düşmüş elif nokta-i sin ilen yüzüne (Gevherî s. 760/42-1). Yanağı Bismillâh ism-i sûresi

(Âşık Ömer s. 10/17). Bir güzeller şâhı gördüm âyet-i Kur’an yazar Nazar ettim mâh yüzüne âyet-i Kur’an yazar

(Âşık Ömer s. 18/36-1).