• Sonuç bulunamadı

KARACA OĞLAN

I. SEVGİLİ VE SEVGİLİNİN GÜZELLİK UNSURLARI

I.2. Sevgiliyle İlgili Teşbih ve Hitaplar

I.2.34. İnci, Mercan

Sevgili bazen inci, mercan veya sedefe teşbih olunur. Sevgili güzelliği, eşsizliği ve değeri nedeniyle bu unsurlara benzetilir. Bu unsurlar kolay elde edilememesi ile de sevgilinin özelliklerini taşır. İncinin beyaz rengi de, sevgilinin tenine benzetilir.

Bu benzetme Gevherî’nin şiirlerinde aşağıdaki şekilde yapılmıştır: Cevâhir kânının mercanı geldi

(Gevherî s. 95/111-1). Sadeflerde gizli mercansın el-Hak

(Gevherî s. 133/169-2).

I.2.35. Kâbe

“Kâbe; Mekke’de Harem-i Şerîf’in içinde bulunan kutsal binadır. Kâ’benin Mîzab denen örtüsü, zemzem suyu, hac vs. şiirlerde geniş çağrışımlara yol açan konulardan olmuştur. Aşk, sevgili, güzellik, kavuşma gibi imajlar için Kâbe adı çokça anılır. Sevgilinin yüzü ve mahallesi Kâbe’ye benzetilir. Âşık, sevgilinin mahallesinde dolaşarak Kâbe’yi tavaf etmiş olur” (Pala 2004: 245). Kıble müslümanların inançları doğrultsunda yöneldikleri yöndür. Sevgili, Kâ’be’ye benzetilirken bu özellik göz önünde bulundurulmuştur. Çünkü herkes sevgiliye âşıktır ve gönüllerinin yönleri ona doğrudur. Onu beğenmeyenler, ona yüz çevirenler dinden çıkmış sayılır.

Bu benzetme, Gevherî’nin bir şiirinde aşağıdaki şekilde yepılmıştır.

Mi'mâr-ı Kâ'besin söze gelince

I.2.36. Kale

Âşık, sevgiliyi bazen demir kaleye benzetir. Bu benzetme ile ona ulaşmanın zorluğu vurgulanmıştır. Demir bir kalenin kapılarını açmak, içeri girip oraya sahip olmak zordur. Bu kale sevgilinin gönlü olarak algılanabilir. Sevgilinin gönlü demir gibi sert ve sağlam, pek çok mücadeleye hazır bir güçtür. Bu kaleye herkes saldırabilir, ancak almak kime kısmet olur orası bilinmez. Yani o kapıya dayanmak, onu almak anlamına gelmez. Karaca Oğlan bir şiirinde bu benzetmeye aşağıdaki şekilde yer vermiştir:

Yâr dediğin demir kale Ya alınır ya alınmaz

(Karaca Oğlan s. 649/496-3).

I.2.37. Kar

Sevgili çok güzel ve göz kamaştırıcıdır. Göründüğü her yere nur saçar. Kar kadar beyaz ve ışıltılıdır. Âşık, kar benzetmesi ile sevgilinin yüzünün parlaklığının yanında, ten rengine de atıfta bulunmuştur. Benzetme, Karaca Oğlan’ın bir şiirinde şöyle geçmektedir:

Yüce dağ başında duran güzeller Ne parlaşırsınız kar gibi gibi

(Karaca Oğlan s. 435/95-1).

I.2.38. Keklik

Keklik, Türk toplumunda sevilen kuşlardan biridir. Avlanması zor olan meşhur bir kuş türüdür. Sevgili, elde edilmesinin zorluğu ve yürüyüşündeki ahenkten dolayı bu kuşa benzetilir. Keklik aynı zamanda uğurlu sayılır. Bir halk inanışına göre avcının karşısına keklik çıkması, o avın hayırlı ve kazasız geçeceğine delalet eder. Âşık için de sevgiliyi görmesi, o gününün rahat, huzurlu ve mutlu geçmesi demektir. Aşağıda verilen örneklerde keklik daha çok eğlenceli yanı ile konu edilmiştir. Sevgilinin, kekliğe benzetilmesinde kekliğin bu özelliği göz önünde bulundurulmuştur. Sevgili,

âşığa karşı her zaman kayıtsızdır. Âşığın feryadı, üzüntüsü sevgiliyi hiç etkilemez. Hatta sevgili, âşığın bu durmundan keyif alır ve mutlu olur. Sevgilinin yürüyüşündeki ahenk ve coşku kekliğin sekişine benzetilmiştir.

Keklik gibi taştan taşa sekersin Top kuş gibi geri dönmüş bakarsın

(Karaca Oğlan s. 492/201-3). Yavru keklik gibi oynar eğlenir

(Karaca Oğlan s. 494/205-2). Altun kafeslerde durmadan öten

Keklik mi turaç mı seçemiyorum

(Karaca Oğlan s. 510/234-2).

I.2.39. Kervan

Kervan, uzak yerlere ticaret eşyası ve insan taşıyan yük hayvanı katarıdır. Kervanlarda pek çok pahalı ve güzel şeyler de taşınır. Sevgilinin kervana benzerliği, onun değerindendir. Bu benzetme Gevherî’nin bir şiirinde şöyle geçmektedir:

Yükünü yüklemiş cevâhir Ulu kervâna benzersin

(Gevherî s. 509/712-2).

I.2.40. Kuğu

Kuğu uzun boyunlu, beyaz tüylü, güzel görünümlü, zarif bir kuştur. Bu güzelliği nedeniyle görsel amaçlı olarak yapay havuzlarda beslendiği görülür. Kuğu şekilsel özelliği bakımından sevgiliye benzetilir. Sevgili de tıpkı kuğu gibi uzun boyunlu, beyaz tenli, dik göğüslü, zarif ve göz alıcıdır. Kuğular, göç eden kuş türlerindendir. Sevgilinin bir görünüp bir kaybolmasıyla kuğuların göç etmeleri arasında bir ilişki kurulabilir. Kuğu aşağıda verilen örneklerde daha çok güzelliği ile konu edilmiştir. Bu örneklerde sevgili güzelliği ve beyaz teni dolayısıyla kuğuya benzetilmiştir.

Ak kuğular sökün etti yurdundan Koç yiğitler yatamıyor derdinden

(Karaca Oğlan s. 396/27-1). İndirirler seni yüksek havadan

Gözleri dumanlı kuğu isen de

(Karaca Oğlan s. 405/42-1). Bir kuğu bir yavru bir suna

(Gevherî s. 94/109-5). Derdimin dermânı cennet kuğusu

(Gevherî s. 173/227-3).

I.2.41. Lale

Lale yabani bir çiçektir. Çabuk solan bu nedenle suya çok fazla ihtiyaç duyan bir özelliğe sahiptir. Birçok rengi vardır. Ancak şiirlerde daha çok kırmızı rengi ile yer almıştır. Şekli ve rengi dolayısıyla sevgilinin dudağı ve yanakları laleye benzetilir. Lale açtığı zaman ortasında siyah bir kısım olur. Şiirlerde bu siyahlık lalenin, sevgilinin yanağına özendiği ve onu kıskandığı için bağrında meydana gelmiş bir yara, dağlama olarak konu edilir.Lale bahar ayında açması nedeniyle de sevgiliyle ilişkilendirilir (Pala 2004: 284).

Aşağıda verilen örnekte âşık, lalenin ortasında bulunan siyahlığa değinmiştir. Âşık, lalenin bağrındaki yarayı simgeleyen bu siyahlığı kullanarak, sevgilinin yüzünden kendi bağrında açılan yarayı anlatmak istemiştir. Aynı zamanda sevgiliyi laleye benzeterek, sevgilinin güzelliğini vurgulamıştır. Bu güzellik yüzünden bağrının dağlandığını ifade etmiştir.

Lâle gibi pare pare yüreğime dağ vurup Sümbül gibi perişan eyleyen sensin beni

I.2.42. Mantar (Göbelek)

Göbelek, halk arasında mantar için kullanılan bir terimdir. Sevgiliyle benzerliği rengi yönüyledir. Halk arasında göbelek denildiğinde daha çok beyaz renkli olan mantar akla gelir. Âşık, sevgilinin boyunun kısalığından dolayı da bu terimi kullanmıştır. Her ne kadar divan şiirinde servi boylu güzeller varsa da halk şiirinde etine dolgun orta boylu güzeller de yaygındır. Bu benzetme yalnızca Karaca Oğlan’ın bir şiirinde geçmekteir.

Topak boylu ak göbelek

(Karaca Oğlan s. 398/30-1).

I.2.43. Maya (Dişi Deve)

Maya dişi deve, beserek ise henüz yaşına gelmemiş deve yavrusudur (Sakaoğlu 2004: 712). Âşığın, sevgiliye deve benzetmesini boyundan yola çıkarak yapmış olabileceği düşünülebilir. Develer eskiden çeşitli şekillerde süslenerek, ulaşım için kullanılmıştır. Âşık develerin bu süslü hâllerinden yola çıkarak, sevgilisini onlara teşbih etmiştir. Develerin aynı zamanda o dönem içerisinde kıymet verilen bir hayvan olması da bu benzetmeye sebeptir. Beserek ibaresiyle de sevgilinin yaşına atıfta bulunulmuştur. Sevgili küçük ve toy olduğu için beserek olarak anılmıştır. Deve benzetmesine yalnızca Karaca Oğlan’ın bir şiirinde rastlanmıştır.

Anası mayadır kızı beserek Emirlerden bir kız indi pınara

(Karaca Oğlan s. 397/29-1).

I.2.44. Meryem

Hz. İsa’nın nefesi ile ölüleri dirilttiği söylenilir. Bununla ilgili çeşitli kıssalar vardır (İslam Ansiklopedisi 1988: 1062).

Sevgilinin Hz Meryem’e benzetilmesi, Hz. İsâ dolayısıyladır. Sevgilinin dudakları âşığa taze can verir. Bu benzetme ile üstü kapalı olarak Hz İsâ’nın nefesi ile

ölüleri diriltmesi mucizesine değinilmiştir. İncelenen şiirlerde bu husus şöyle yer almaktadır.

Leblerinden nuşeden âşık bulur taze hayat Zümre-i hubân içinde zade-i Meryem misin

(Âşık Ömer s. 48/88-3).