• Sonuç bulunamadı

KARACA OĞLAN

II. SEVGİLİNİN FİZİKÎ ÖZELLİKLERİ

II.3. KÂKÜL, PERÇEM, TURA

II.7.2. Gamze ile İlgili Teşbih ve Tasavvurlar

II.7.2.7. Helak, Zayi Edici

Helak; yok etmek, harcamak demektir. Sevgili bir bakışıyla yüz bin âşığını birden helak edebilir. Sevgilinin her bakışı âşığın gönlüne vurulmuş bir kılıç yarasıdır. Sevgili bakışlarıyla âşığı yakar ve kül eder. Âşığın ölümüne ve yok olmasına sebep olur. Âşığının aklını başından alarak, onu deli eder. Aşkın olduğu yeri akıl terk eder. Bu iki kavramı yan yana görmek mümkün değildir. Âşık, sevgilinin tüm kötülüklerine rağmen, ondan vazgeçmez. Sevgilinin helak edici bakışlarına şiirlerde şöyle yer verilmiştir:

Yek nazarda sad hezar âşıkların eyler helâk Merhametsiz fitnedir ol bî-amanî gözlerin

(Âşık Ömer s. 20/40-1). Bir bakışla zayi eyler aklımın olancasın

Çeşmi cadu, kaşları cellâda verdim gönlümü

(Âşık Ömer s. 27/53-2).

II.7.2.8. Hışımlı, Celâlî (Öfkeli)

Hışım ve kinle bakış fenalık taşır. Böyle bir bakış kızgınlık durumlarında görülür. Bu bakışlarda düşmanlık vardır. Kişinin bu şekilde bakması için karşısındakinden bir zarar görmüş olması gerekir. Âşık bu bakıştaki düşmanlığın farkındadır. Bu nedenle sevgilinin fena bakışının nedenlerini arar. Çünkü âşığın, sevgiliyi sevmekten başka kabahati yoktur. Bunun dışında bir kabahatte bulunmuşsa da bunu bilinçli yapmamıştır. Âşık tüm sevgisine rağmen sevgilinin yalnızca kötü ve zalim bakışlarına maruz kalır. Sevgili her bakışında âşığın canına kıyar. Bu bağlamda bakış, incelenen şiirlerde aşağıdaki şekillerde yer almıştır:

Kara gözlüm n’ettim sana Hışımla baktığın zaman

(Karaca Oğlan s. 521/256-1). Efendim hışm ile kuluna bakma

(Gevherî s. 47/36-3). Beni katl edince olursun râhat

Celâlî gamzenden işâret eyle

(Gevherî s. 59/55-3). Gamze pürk-kîn cebîn çîn ehrü hilâl

(Gevherî s. 237/325-2). Ey peri günden güne çok arttı şânı gözlerin

Gel fena bakma güzel yaktı cihânı gözlerin

(Âşık Ömer s. 20/40-1).

II.7.2.9. Hûb (Hoş)

Hoş kelime olarak güzel, tatlı ve sevimli anlamlarına gelir. Bazen de anlaşılmayan, farklı manaların çıkacağı durumlar için kullanılır. “Bu gün bir hoşsun’’ denildiğinde, muhatabın ruh hâlinin tuhaflığı anlatılır. Yani âşığa göre sevgilinin bakışlarında bir tuhaflık vardır. Beklenilmedik bir durum söz konusudur. Ama sevgili ne amaçla bakmış olursa olsun, âşık etkilenir. Her şeyden güzel olan bu bakışlar için canını vermeye hazırdır.

Karaca Oğlan bir şiirinde sevgilisinin kirpiklerini yıkmasından bahsetmiştir. Bu göz kapağının kapatılması durumudur. Yani bir nevi sevgilinin gözlerini kısarak bakmasıdır. Bu sevgilinin nazla yaptığı bir harekettir.

Humar içkiden sonra hissedilen baş ağrısı ve sersemliktir. Sevgilinin hoş bakışına sarhoşluğu da sebep olabilir. Yani sevgilinin hoş bakışları baygın ve çekicidir. Bu güzel, tatlı ve sıcak bakış ara sıra da olsa sevgilinin âşığa yapmış olduğu bir lütuftur. Sevgili zaten bu güzel bakışı bilerek ve isteyerek atar. Böylece âşığı kendisine daha çok bağlar ve artık âşık için vazgeçilmez olur.

Sevgilinin güzel bakışları şiirlerde şöyle anlatılmıştır: Yıkıp kirpiklerin bir hoşça bakan

Humarlanmış ala gözler süzgündür

Gamzeleri fettan gözleri âhû Bakışı âfet-i devrâna benzer

(Gevherî s. 330/458-1). Güğercin göğüslü bir hûb bakışlı

(Gevherî s. 361/502-1).

II.7.2.10. Humar

Humar, sarhoşluk ve içkiden sonra ortaya çıkan sersemliği anlatmak için kullanılan bir tabirdir (Pala 2004: 212). Kişi bu durumdayken ne yaptığının çok da farkında değildir. Bu nedenle sarhoşun yaptığı taşkınlıklar hoş görülür. Ancak âşığın burada anlatmak istediği sarhoşluğun bu hâli değil, daha çok gözlerdeki etkisidir. Sarhoş insanın gözleri hafif kapalı ve baygın bir şekilde bakar. Bu bakış kişiye hoş ve tatlı bir hava katar. Âşık sarhoşluğun gözlere verdiği bu güzellikten yola çıkarak, sevgilinin bakışları için humar benzetmesini yapar.

Sevgilinin mecazen âşığın gönül şarabını yani kanını içtiği söylenilir. Sevgilinin sarhoşluğuna içtiği meyler, yani âşığın kanı sebep olmuştur. Sarhoş insan bilinçsiz hareket ettiği için hoş karşılanır ve affedilir. Oysa sevgili yaptığı her şeyin bilincindedir. Buna rağmen âşık, sevgilisini sevmekten bir an bile vazgeçmez. Onun yaptığı merhametsizlikleri hoşgörü ile karşılar. Âşık, sevgisinin büyüklüğünden dolayı sevgilinin yaptığı bütün kötülükleri görmezden gelir. Karaca Oğlan sevgilinin gözlerinin sarhoşluğunu şiirlerinde şöyle işlenmiştir:

Yıkıp kirpiklerin bir hoşça bakan Humarlanmış ala gözler süzgündür

(Karaca Oğlan s. 609/419-3). Humar humar bakar, gözleri şarhoş

(Karaca Oğlan s. 636/470-3).

II.7.2.11. Hûnî (Hunhar)

Hunhar ve hûnî kelimeleri kan dökmek, kan saçmak ve öldürmek gibi anlamlarda kullanılır. Sevgilinin bakışlarının kana durması, bu bakışların âşığın

gönlünü parçalamasıyla açıklanabilir. Sevgilinin bakışları bazen bir ok bazen bir kılıç olup, âşığın gönlünde yaralar açar. Sevgilinin bakışları karşısında âşık bir av gibidir. Hedef neresi olursa olsun âşık yara alacaktır. Bakışlardaki bu kanlanma öfkeden de kaynaklanır. İnsanlar sinirlendiklerinde bakışlarıyla ortalığa kan saçarlar. Bu tabir tamamen mecazî olup, öfkenin ne denli büyük olduğunun tarifi için kullanılır. Bu durumda zararlı olan bakışlar değil, aslında kişinin kendisidir. İnsanlara has olan bu özelliği âşık, sevgilinin bakışlarına yükleyerek, bu bakışlardaki öldürücülüğü anlatmaya çalışmıştır. Bakışların öldürücülüğü, Gevherî’ye ait şiirlerde şu şekillerde anlatılmıştır:

Hûnî gamzelerin kasd ider câna

(Gevherî s. 264/365-2). Gönül verdim bir gamzesi hunhâra

(Gevherî s. 270/372-4). Gözlerin mestâne durmuş

Gamzelerin kana durmuş

(Gevherî s. 510/714-3).

II.7.2.12. Hümâ

Hüma şans ve talih getirdiğine inanılan efsanevî bir kuştur (Pala 2004: 216). Sevgilinin bakışlarının bu kuşa benzetilme sebebi, bu kuşun şans ve talih getirdiğine inanılmasıdır. Âşık da sevgilinin baktığı kişiye şans ve talih getirdiğine inanır. Sevgilinin baktığı kişi kendini şanslı hissetmelidir. Çünkü sevgili etrafına çok fazla bakmaz. Baksa da âşıklarını görmez. Onun bakışına mazhar olmak herkese kısmet olmaz. Bu benzetmeye Karaca Oğlan, yalnızca bir şiirinde yer vermiştir:

Bir hümâ bakışlı on dört yaşlının

(Karaca Oğlan s. 538/288-3).