• Sonuç bulunamadı

Âb-ı Hayat (Âb-ı Hayvan)

KARACA OĞLAN

I. SEVGİLİ VE SEVGİLİNİN GÜZELLİK UNSURLARI

I.2. Sevgiliyle İlgili Teşbih ve Hitaplar

I.2.1. Âb-ı Hayat (Âb-ı Hayvan)

Âb-ı hayvân; nerede olduğu tam olarak bilinmeyen ve içene ölümsüzlük bağışladığına inanılan lezzetli sudur. Bu suyun bulunmasıyla ilgili çeşitli efsaneler anlatılır. Bu efsanelerden biri şöyledir:

Efsaneye göre İskender ordusuyla bir memlekete uğrar. İskender’e bu memlekette karanlıklar ülkesinin olduğu söylenir. Bahsedilen bu ülkede insanlara ölümsüzlük veren âb-ı hayatın yer aldığından söz edilir. İskender bu suyu bulmak ister. Bunun için Hızır ile İlyas’ı da yanına alarak bahsedilen ülkeye doğru yol alır. Bu ülkeye ulaştıklarında İskender ayrılarak suyu aramaya devam edeceklerini söyler. İskender’in yanında karanlıkları aydınlatan iki mücevher vardır. Bu mücevherlerden birini Hızır ile İlyas’a verir. Diğerini de kendi yanına alır. Bu şekilde suyu aramaya koyulurlar. Hızır ile İlyas suyu ararken acıkır ve karınlarını doyurmak için bir pınarın kenarına otururlar. Hızır pınarda elini yıkarken bir damla su, yanlarında getirdikleri pişmiş bir balığın üzerine düşer ve onu canlandırır. Hızır bu suyun âb-ı hayât olduğunu anlar ve İlyas’a bunu söyler. Birlikte sudan içerler. Bir rivayete göre Hızır ile İlyas suyu içtikten sonra ilâhi bir emir gelir ve buradan kimseye bahsetmemeleri gerektiği söylenilir. Başka bir rivayete göre ise Hızır ile İlyas, İskender’e haber vermek için pınardan ayrılır ve bir daha pınarı bulamazlar. Ancak Hızır ile İlyas suyu içtikleri için ölümsüzlüğe erişirler. Bundan sonra da kıyamete kadar Hızır denizde, İlyas karada başı sıkışanların yardımına koşarlar (Pala 2004: 3). Sevgili de sözleri, bakışları ve dudakları ile âşığa can bağışladığı için aşağıdaki örnekte âb-ı hayata benzetilmiştir.

Âb-ı hayvâna benzersin

(Gevherî s. 510/714-1).

I.2.2. Âfet

Âfet hem çok büyük felâketler için, hem de güzel kadınlar için kullanılan bir kelimedir. Sevgili, âşığın başına gelmiş en büyük bela ve felakettir. Çünkü sevgilinin kastı hep âşığın canınadır. Ona sürekli cefa eder ve âşık bu nedenle sevgiliyi afet olarak

görür. Sevgilinin afet olarak tasavvuruna ikinci bir neden sevgilinin güzelliğidir. O, güzelliği ile tam bir âfettir. Bununla ilgili örnekler aşağıda verilmiştir:

Âfetim kâkülün a’lâya benzer

(Gevherî s. 263/363-2). Bu dil yine bir âfet-i mekkâre dolaştı

(Âşık Ömer s. 2/3-1).

I.2.3. Ak Kız

Âşık sevgilinin ten renginden dolayı, ona böyle hitap eder. Şiirlerde bu hitaba verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi çok sık rastlanmaz.

Akça kızlar göç eyledi yurdundan

(Karaca Oğlan s. 397/28-1). Ak kızın giydiği sarı

(Gevherî s. 477/666-3).

I.2.4. Anka

Anka, Kafdağı’nda yaşadığına inanılan efsanevî bir kuştur. Tüylerinin gök kuşağı gibi doğanın birçok rengini üzerinde barındırdığı söylenilir. Daima yükseklerde uçtuğu ve hiç yere konmadığı için ulaşılmaz olduğu düşününlür. Güzelliğiyle dillere destan olmuştur. Efsanelerde dişi bir kuş olarak anlatılır (Akalın 1993: 129) .

Ankanın sevgiliye benzetilme nedenlerinin başında da güzelliği ve ulaşılmazlığı gelir. Ankanın tüylerinin ateş olduğu ve ona yaklaşmanın mümkün olmadığından bahsedilir. Sevgili de manevî açıdan ateş gibidir. Ona yaklaşmak isteyeni yakıp kavurur. Bu benzetme Gevherî’nin yalnızca bir şiirinde yapılmıştır.

Gönüller sultânı anka geliyor

I.2.5. Aslı

Aslı ünlü “Kerem ile Aslı” hikâyesinin kahramanıdır. Bu hikâye büyük bir aşkı anlatmaktadır. Kerem ile Aslı birbirlerine deliler gibi âşık iki gençtir. Ancak Aslı’nın babası bu aşka karşıdır. Onları ayırmak için her şeyi yapar. Hikâyenin sonunda tam iki aşık kavuşacaklarken, Aslı’nın babasının kurduğu tuzak yüzünden ikisi de yanarak ölür (Duymaz 2001: 255).

Karaca Oğlan bir şiirinde sevgilisini bu hikâyenin kahramanı olan Aslı’ya benzetmiştir. Âşık bu benzetme yolu ile hem sevgilisinin güzelliğini, hem de kendi aşkının büyüklüğünü anlatmaya çalışmıştır. Hikâyede Kerem, Aslı uğruna yanarak ölmüştür. Âşık da sevgilisi için bunu yapmaya hazır olduğunu belirtmiştir:

Bencileyin sen de derdli kul gibi Nazlı sunam Han Aslı'ya benzersin

(Karaca Oğlan s. 560/328-1).

I.2.6. Ay (mâh, meh)

Ay, karanlık geceleri aydınlatan bir ışık kaynağıdır. Karanlık insanları ürkütür ve içsel bir sıkıntıya sebep olur. Geceler ay sayesinde ışığa kavuşur ve insanları bu bunalımdan kurtarır. Gündüzler nasıl güneş ile güzelleşiyorsa geceler de ay ile süslenir. Ancak ayın ışığı güneş gibi yakıcı ve kül etmekten ziyade daha nuranîdir. Sevgili de tıpkı ay gibi nur saçan etkileyici bir güzelliğe sahiptir. Aya ulaşmak ya da yaklaşmak ne kadar zorsa sevgiliye de ulaşmak o denli zordur. Sevgili tıpkı ay gibi her zaman görünmez ve yerinde duramaz. Ancak göründüğü andan itibaren de âşığı içinde bulunduğu karanlıktan çeker alır. İncelediğimiz şiirlerden alınan aşağıdaki örneklerde sevgilinin görünmesi ayın doğoşuna benzetilmiştir. Sevgilinin göz kamaştırıcı güzelliği ile ayın etrafa yaydığı ışık denk tutulmuştur. Sevgili aya benzetilirken beyaz teni de göz önünde bulundurulmuştur. Sevgili bu şekilde karanlığın içindeki aydınlık, huzur olarak görülür. İncelediğimiz şiirleden alınan aşağıdaki örneklerde sevgili güzelliği ve çekiciliği ile aya teşbih edilmiştir. Sevgilinin görünmesi ayın doğuşuna benzetilmiştir. Âşığa göre sevgili de tıpkı ay gibi göründüğü zaman etrafına nur saçmaktadır. Göz kamaştırıcı güzelliği ile tüm dikkatleri üzerine çekmekte ustadır. Aşağıda verilen

örneklerde sevgili güzelliğinin yaydığı ışıkla aya benzetlmiştir. Doğar aylar gibi doğar görünür

(Karaca Oğlan s. 403/39-3). Kamer pınardan kabın doldurur

(Karaca Oğlan s. 476/171-4). Âşıka kıyıcı bir mehpârem var

(Gevherî s. 85/94-2). Unutmam haşre-dek mâh-ı tâbânım

(Gevherî s. 118/145-1). Bedir gibi çıktı o meh meydâna

(Gevherî s. 139/178-5). Mevlâ’yı seversen mâh-ı münîrim

(Gevherî s. 303/419-1).

I.2.7. Bağ

Bağ birçok bitkinin yetiştirildiği yerdir. Şiirlerde sevgilinin uzuvları, bağda bulunan bitkilere benzetilir. Dudakları şeftaliye, yanakları elmaya, göğüsleri turunca, boyu serviye vs. teşbih olunur. Bu bakımdan sevgili tıpkı bir bağ gibidir. Onda pek çok tadı ve güzelliği bulmak mümkündür. Aynı zamanda şiirlerde sevgiliye en sık teşbih edilen gül de bağda bulunur. Gülden konu açıldığında akla hemen bülbül gelir. Bu durumda âşık, bu bağda bulunmak isteyen bir bülbül durumundadır. Bu benzetme şiirlerde aşağıdaki şekilde işlenmektedir.

Rûyanda güller açılmış Bâğ-ı cinâna benzersin

(Gevherî s. 510/714-2). Hüsnü bir cennet gülüdür, kendi cennet bağıdır

I.2.8. Bahar

Bahar sevilen bir mevsimdir. Bu mevsimde birçok güzellik mevcuttur. Hava güzeldir, türlü çiçekler açar. Baharda yayılan güzel kokular insaları mutlu eder. Sevgili de bahar gibi tazedir ve güzel kokar. Kıyafetleri ile tıpkı bahar gibi rengarenktir. Görenin içini açar ve onu güzel duygulara sevkeder. Ağaçlar çiçek açmak için nasıl bu mevsimi beklerse, âşık da tekrar canlanmak ve hayat bulmak için sevgiliyi bekler. Onu gördüğünde gönlünde çiçekler açar ve taze filizler yetişir. Bu bağlamda bahar, şiirlerde şöyle yer almaktadır:

Aldırdım elimden ol nev-bahârı

(Gevherî s. 225/307-1). Dürlü çiçekler açılur

Bahâristana benzersin

(Gevherî s. 509/712-3).