• Sonuç bulunamadı

A. ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ

2. Kürtajın Yasalarda Hak Olarak Yer Alması

139 çocuk sayılarında bir azalmanın olmadığı, bunda ise Avrupa’da her çocuk için ödenen sosyal yardım ödeneklerinin etkili olabileceği yorumlanır.423

Türkiye’nin demografik dönüşümü diğer devletlere göre çok daha kısa sürede tamamlanmıştır. 1923-1965 yılları arasındaki nüfusun artması ve bu tarihten sonra 21.

yüzyıla kadar nüfus artış hızının azalmasının sadece devlet politikalarıyla anlatılması gerektiği kimi yazarlar tarafından eleştirilmiş, sosyal ve ekonomik nedenlerin de az çocuk yapmak için başat bir etken olduğu vurgulanmıştır.424 1965 sonrası Türkiye’nin toplam nüfusunda doğurganlığın azalmasında nüfus politikalarından çok çiftlerin bilinçli tercihlerinin etkili olduğu söylenebilir.425

140 Kürtajın, yasak olmasına rağmen kadınlar tarafından sıklıkla başvurulan bir yol olması yasallaşmasındaki en büyük etkenlerden biridir. Bu konuya ilişkin ilk araştırma Dr. Zekai Burak Tahir tarafından yapılmış olup Ankara Doğumevine başvuran kadınların %30’unun, öncesinde çeşitli nedenlerden dolayı kürtaja başvurduğu bulgusuna ulaşılmıştır.427

Aile planlaması hakkında Türkiye’deki ilk anket, sosyolog Bernard Berelson tarafından yapılmıştır.428 Kürtaja başvuran kadınların sayıları ve sebepleri konulu ilk saha araştırması 1973 yılında yapılmıştır.429 Bu araştırmaya göre, yasak olmasına rağmen kürtaj uygulamasına başvuran kadınların oranı 1963’te %7,6 oranında iken bu oranın yaklaşık 10 yıl sonra %13,9’a yükselmesi dikkat çekicidir. Araştırmada, kürtajın gerçekleşmesi %73 oranında rahim tahliyesi yoluyla %18’i oral konseptten ilaç alarak ya da iğneyle gerçekleşmiştir. Aynı araştırmada rahim tahliyesiyle yapılan kürtajın yasal olarak mevzuatta yer almaması sebebiyle %64’ünün özel muayenehanelerde, geri kalanın ise diplomasız, tıbbi yeterliliği olmayan şifacı ebe ve nineler tarafından ya da kadının evdeki kendi imkânlarıyla gerçekleştiği görülür.430 Söz konusu araştırma dahi

https://bianet.org/bianet/bianet/139903-turkiye-de-kurtajin-kisa-tarihi (Erişim Tarihi:

22.11.2020).

427 KALECİ vd., s. 6, 7; ÇOKAR, s. 210.

428 ÖZBAY, s. 314.

429 Sabahat TEZCAN, “Türk Kadınının Sağlık Sorunları”, Türk Toplumunda Kadın içinde, Der. Nermin Abadan Unat, Türk Sosyal Bilimler Derneği Yay., Ankara 1979, s.

80.

430 Ayrıntılı bilgi için bkz. TEZCAN, “Türk Kadınının Sağlık Sorunları”, s. 84-86.

141 tek başına kürtajın yasal koşullarda düzenlenmemiş olmasının, ona başvurulmayacağı anlamına gelmediğini göstermektedir.431

2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun, 1983 yılında yürürlüğe girmiştir.

Kanuna göre hamileliğin ilk on haftasında 432 kürtajın isteğe bağlı olarak yapılabilmesinin önü açılarak, tıbbi zorunluluk olması halinde de on hafta sonrasında dahi yapılabilmesi sağlanmıştır. Kanunda kürtaja ilişkin uygulama, rahim tahliyesi olarak belirtilmiştir. 2827 sayılı Kanun’un ayrıntıları da 14.11.1083 tarih ve 83/7395 karar sayılı Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük’te belirtilmiştir.

Kanun’un taslak çalışmalarında bu değişikliğin sebepleri arasında nüfus artış hızında azalmanın sağlanamaması, yasal olmayan yollardan kürtaj uygulamalarının gerçekleşmesi ve bunun sonucunda yaralanma-ölüm gibi olayların artması, yapılan anketlerle de ailelerin istedikleri çocuk sayısının ailedeki çocuk sayısından daha az

431 “1973 yılında yapılan bir araştırmada 15-49 yaşlardaki kadınların yüzde 68’i 3 ve daha az sayıda çocuğa sahip olmak istediklerini belirtmişlerdir. Ortalama ideal çocuk sayısı 2.6 olarak saptanmıştır. Oysa ortalama gebelik sayısı 4.6’dır. Aradaki fark istenmeyen gebelikleri göstermektedir ki, bunların bir kısmı doğum, önemli bir bölümü düşükle sonlandırılmaktadır.” TEZCAN, s. 78; “1979 yılı itibariyle dünyada 20 milyon kürtaj yapıldığı düşünülürse Türkiye’de bu rakamın yüzde 2’si gerçekleşmekteydi.

Türkiye nüfusunun o yıl itibariyle 43 milyonla dünya nüfusunun yüzde biri olduğu dikkate alınırsa kürtaj oranı dünya ortalamasının iki katı olarak düşünülebilir.”

KALECİ vd., s. 9.

432 Kürtaj hakkının yasal olarak yer almasındaki kanun hazırlık sürecine bakıldığında, teklifte kürtaj hakkının kullanımının diğer Avrupa devletlerindeki düzenlemeler örnek gösterilerek 12 hafta olarak belirlenmesi; ancak sürenin gerekçesiz olarak 10 hafta olarak kanunda yer alması hakkında bkz. ATAY, “Kürtaj Yasasının Arkeolojisi”, s. 8, 9.

142 olmasının talep edilmesi gösterilmiştir. 433 TBMM’deki meclis tutanaklarına bakıldığında sunulan teklifin gerekçesi olarak ayrıca Kanun’da kürtajın yasak olmasına rağmen uygulamadaki yaygınlığına bakıldığında “kanuna saygı”nın azalacağı endişesi de gösterilmiştir.434 Kürtajın kanunlarda yer alması, yasak olduğu dönemlerde kürtaj uygulamalarının “merdiven altı” uygulamalara düşmesi ve devlet denetiminden uzaklaşmasının da etkili olduğu söylenebilir.435

1983 yılında yapılan değişiklikle kürtaj hakkı yasallaşmıştır. Bunun doğrudan sonucu olarak güvenli olmayan kürtaja bağlı ölümler %51 oranında düşüş göstererek

%2’ye inmiştir.436 1983 değişikliğinden önce yapılan çalışmalarda, Türkiye’de yasak olmasına rağmen isteğe bağlı yapılan kürtaj uygulamalarının dünya ortalamasının iki katı olması da dikkate alınmıştır.437

Politikalar incelenirken politikanın yapımcısı ve uygulayıcısı olarak devlet çerçevesinden incelenmesi öncelik olmakla birlikte, toplum içinde bu politikalara karşı kamuoyu oluşturan ve politikaların kimi zaman içeriğine kimi zamanda uygulanma stratejilerine dikkat çeken sivil toplum örgütlerinin de göz ardı edilmemesi gerekir.438 Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’daki değişiklik öncesinde, kürtaj hakkının serbest

433 YURTCAN, s. 45, 46.

434 ATAY, “Kürtaj Yasasının Arkeolojisi”, s. 8.

435 ERKMEN, s. 46.

436 AKIN, “Toplumsal Cinsiyet, Eşitlik ve İnsan Hakları”, s. 10.

437 KALECİ vd., s. 9.

438 ACAR-ALTUNOK, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Taleplerini Anlamak: Türkiye’de Kadın Hareketinin Temelleri ve Sınırları”, s. 74.

143 bırakılmasında yazılı medya aracılığıyla kadınlar da dünyadaki örneklerine bakıldığında çok güçlü olmasa da kamuoyu oluşturma çabası içinde olmuşlardır, Kadınca ve Somut dergi yayınları, buna örnektir.439

Kürtaj hakkının yasal zeminde yer almasından önce aileler gebeliği önleyici yöntemlere başvurmuştur; fakat bunlar, daha çok erkeğin kararına dayanan ataerkil sistemin dayattığı önlemlerdir. Bu sebeple kürtaj hakkının yasallaşması, kadınların aile planlamasında kendi istekleriyle yer almasını kolaylaştırmış; ancak bu, kürtaj hakkı, doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmalıdır anlamına gelmemektedir.440 Her ne kadar kanun değişikliklerinde kamuoyunun da önemli bir yeri olduğundan bahsedilse de kürtajın 12 Eylül sonrası yasalaşmasının tabandan gelen bir kadın hakkı özgürleşmesi isteğiyle değil; daha çok devletin denetiminin bir yansıması olarak gerçekleştiği iddiasıyla eleştirilmiştir.441 Tarihe bakıldığında devletlerin kürtaj hakkına bakış açısı ülkenin nüfusuyla karşılıklılık içerisindedir. Nüfus politikasının pronatalist bir yol izlediği durumlarda kürtaja sınırlamalar ve hatta yasaklamalar getirilmesi tesadüfî bir olay olmaktan oldukça uzaktır.

439 ÇAĞLAR, “Türk Mevzuatı Çerçevesinde Annelik”, s. 926. Kadın hareketlerinin kamusal alana taşınması kolay bir süreç olmamıştır, arka planı kadınlar tarafından uzunca bir emek sürecini içermektedir. Dönemin kadın dergileri olan Kadınca ve Somut’un çıkarılışında yer alan yazarlar İstanbul ve Ankara’da ev toplantıları ile feminizm üzerine düşünceleri tartışacakları platform yaratmışlar; ancak bir süre sonra katılımın ev toplantılarıyla idame ettirilemeyeceği anlaşılınca ilk olarak 1985 yılında Ankara’da Metropol sinemasında düzenlenen toplantıyla kamusal alana bir selam vermişlerdir. Kadın hakları çalışmaları için yapılan ev toplantıları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. TİMİSİ- GEVREK, s. 15-20.

440 ÖZBAY, s. 316.

441 Akile GÜRSOY, “Abortion İn Turkey: A Matter Of State, Family Or İndividual Decision” Social Science and Medicine, C. 42, S. 4, 1996, s. 536.

144