• Sonuç bulunamadı

1. Kısmî veya TamamlanmamıĢ Tefsirler a. Tefsîr a Hilmî

Oğlu Abdulkuddus tarafından Molla Ahmed Hîlmî Qoxî‟nin (ö. 1996) müsveddelere yazılarından geriye kalan meâl ve tefsir notları, Tefsîr a Hîlmî Sûretê

Fatîhê u Beqere û çend âyetên Alê ‟Îmrân” adıyla 2013 yılında yayınlamıĢtır. Kurdî

Arap alfabesi kullanılan bu eserde tefsirin yanında -Bakara sûresinin 222. âyetine kadar- Al-i Ġmrân sûresinin 9. âyetine kadarki âyetlerin meâlleri vardır.67

Tefsirde, sûre hakkında verilen kısa bilgilerden sonra âyetlerin meâl ve tefsiri yapılmıĢtır.

b. Fevaîdu‟d-Dîn Tefsîra Sûretê Yasîn

Sadece Yasin sûresinin tefsiri yer alan bu çalıĢma, 1949‟da Diyarbakır‟ın Kulp ilçesine bağlı Gavgas köyünün Mêrg„emê mezrasında dünyaya gelen Ahmet AfĢin tarafından kaleme alınmıĢtır. ÇalıĢma, Molla Ahmet‟in istinsahıyla 2005 yılında basılmıĢtır.

Arap alfabesiyle hazırlanan bu kısa tefsirin giriĢinde, sûrenin muhtevası hakkında bilgi verilmiĢtir.68

“Mena Kelîmên Evan Âyetan” (Bu Âyetlerdeki Sözcüklerin Anlamı) baĢlığı altında âyetlerin anlamı özet halinde verilmiĢ ve daha sonra “Tefsîra Evan Âyetan” (Bu Âyetlerin Tefsiri) baĢlığı altında âyetler tefsir edilmiĢtir.

66 ÖzdaĢ, “Kürtçe Meâl-Tefsir GeliĢim Süreci”, 350; ÖzdaĢ, “Kur‟an‟ın Kürtçe Çevirilerinde KarĢılaĢılan Problemler”, 43.

67 Mela Ehmed Hilmî el-Qoğî, Tefsîr a Hîlmî (Sûretê Fatîhê u Beqere û çend âyetên Alê ‟Îmrân), haz.,

Abdulkuddus Hîlmî (Yalçın), Bangaheq Yay., Ġstanbul 2013, s. 11-12.

2. Tam Tefsirler

a. Tefsîra ġîrîn bi Ezmanê Kurdî

Tefsîra ġîrîn bi Ezmanê Kurdî” adlı tefsir, 1920 tarihinde Siirt‟in Eruh

ilçesine bağlı Nivela köyünde dünyaya gelen Muhammed ġirin Keskin (ö. 2009) tarafından hazırlanmıĢtır.69

1980 yılında tefsirini yazmaya baĢlayan Molla Muhammed ġirin, sekiz yıl süren bir çalıĢmanın sonucunda, 1988 yılında tefsirini tamamlamıĢ ve uzun yıllar sonra 1995 yılında basabilmiĢtir. Müellif, Kadî Beyzâvî70

(ö. 685/1286), Ġbrahim el- Bağdadî71

(ö. 741/1341), en-Nesefî72 (ö. 710/1310) ve Ġbn Abbas‟ın (ö. 68/787-88) tefsirlerinden yararlanarak bu çalıĢmayı hazırladığını belirtmektedir.73

Arap alfabesiyle hazırlanan eser, 1995‟te Diyarbakır Söz tarafından basılmıĢtır. Ġkinci baskısı ise Diyarbakır Söz ile Seyda Kitapevi tarafından 2008‟de, iki cilt halinde yayınlanmıĢtır.74

Aslında bu eser tefsirden ziyade meal-tefsir tarzına yakın bir eserdir.75

b. Beyanu‟l-Qur‟an bi Zimanê Kurdî

Mehdi Okçu tarafından, 1999 yılında yazılmaya baĢlanan Beyanu‟l-Qur‟an bi

Zimanê Kurdî adlı tefsir çalıĢması, 2008‟de tamamlanmıĢtır. Eser ilk olarak,

Diyarbakır‟da Seyda Kitabevi tarafından 3 cilt halinde, 2010 yılında basılmıĢtır. Eserde, Kürdî Arap alfabesi kullanılmıĢtır. 2015 yılında aynı kitabevi tarafından 5 cilt halinde ikinci baskısı yapılmıĢtır.76

69 Recep Özdirek, “Cumhuriyet Döneminde ġırnak Bölgesinde YaĢayan Âlimlerin Fıkıhla Ġlgili

Eserlerinin Değerlendirmesi”, Uluslararası ġırnak ve Çevresi Sempozyumu, s. 717.

70

Envarü‟t-Tenzîl ve Esrarü‟t-Te‟vîl.

71 Lübabü‟t-Te‟vîl fî Meâni‟t-Tenzîl. 72 Medâriku‟t-Tenzîl ve Hakâiku‟t-Te‟vîl.

73 Muhammed ġirin Keskin, Tefsîra ġîrîn bi Ezmanê Kurdî, tsh.: Zeynülabidin Amedî, Diyarbakır

Söz-Seyda Kitapevi (ortak yayın) Diyarbakır 2008, (PêĢgotin/Önsöz), c. I, s. yok; c. II, s. 580.

74 Birinci cildi, Fatiha ile baĢlayıp Kehf sûresiyle bitmektedir. Ġkinci cildi ise Meryem sûresi ile

baĢlayıp Nas sûresiyle son bulmaktadır. Bkz. Muhammed ġirin, Tefsîra ġîrîn, c. I, s. yok; c. II, s. 580.

75 Arap alfabesiyle hazırlanan eser, Zeynülabidin (Çiçek) Amedî tarafından tashih ve istinsah edilerek,

1995‟te Diyarbakır Söz tarafından basılmıĢtır. Ġkinci baskısı ise, Nizamettin Ersöz tarafından bilgisayara geçirilerek ve yine Zeynülabidin Amedî‟nin ince tetkikleri sonucunda, Diyarbakır Söz ile Seyda Kitapevi tarafından 2008‟de, iki cilt halinde yayınlanmıĢtır.

Müellif tefsirde, her sûrenin giriĢinde, sûrenin kaç âyet ve nerede nazil olduğu, sûrenin neden bu isimle adlandırıldığı ve sûrede hangi mesajın verildiği gibi konulara özetle temas etmiĢ ve genel olarak âyetleri tek tek ele alarak tefsir etmiĢtir. Ayrıca, Kur‟ân‟daki bazı sözcüklerin tekrarlanmasından hareketle, “Kur‟ân‟ın bir

mucizesi” baĢlığıyla (Kur‟ân‟ın matematiksel veya diğer bazı i‟caz yönlerine)

değinmiĢtir.77

Rü‟yetullah,78

Ģefaat79 ve büyük günahlar meselesi hakkında,80 Ehl-i Sünnet yaklaĢımını benimsediği görülmektedir. Eserde nahiv, sarf ve belagat konularının yanı sıra kelime tahlilleri de yapılmıĢtır.81

Sebeb-i nüzûl82 ve az da olsa kıraat farklılıklarına83

da temas edilmiĢtir.

c. Tefsîra Qur‟anê Nûra Qelban

Tefsîra Qur‟anê Nûra Qelban adlı 6 ciltlik tefsir Molla Muhammed ġoĢikî

tarafından altı yılda tamamlamıĢtır.84

Tefsir, Latin alfabesiyle Nûbihar yayınevi tarafından farklı tarihlerde85

yayınlanmıĢtır.

Tefsir, “Ulumu‟l-Kur‟ân” konularının bir özeti ile baĢlamaktadır. Tefsirde, Kur‟ân-ı Kerîm‟in Arapça metni ve âyetlerin meâline yer verildikten sonra, “Tefsîr” baĢlığı altında âyetlerin tefsirine geçilmektedir. Âyetler, bölümlere ayrılıp her bölüme uygun baĢlık vermek suretiyle tefsir edilmekte ve âyetlerde geçen anahtar mahiyetindeki kelimeler açıklanmaktadır.86

Tefsirde âyetler arası münasebete ve sebeb-i nüzûl rivâyetlerine özenle yer verilmekte, âyetlerden çıkartılabilecek sonuç ve hükümler zikredilmekte, âlimlerin

77

Licevî, Beyanu‟l-Kur‟an, I, 104, 115, 251, 270, 247, 320-322, 393, 606-607; II, 104-105, 319-320, 353-354, 544; IV, 212-213; V, 20

78 Licevî, Beyanu‟l-Kur‟an, I, 696; IV, 567; V, 12. 79 Licevî, Beyanu‟l-Kur‟an, II, 318; III, 119-120. 80

Licevî, Beyanu‟l-Kur‟an, IV, 567.

81 Licevî, Beyanu‟l-Kur‟an, I, 22-23, , 291, 320-322, 379, 631; II, 77, 178, 318, 612, 647; III, 34, 37,

119-120, 602, 636, 819; IV, 93, 134, 240; V, 502.

82 Licevî, Beyanu‟l-Kur‟an, I, 37, 176, 185, 275, 318-320; II, 279; V, 361. 83

Licevî, Beyanu‟l-Kur‟an, I, 21, 24; V, 452.

84 Muhammed ġoĢikî, Nûra Qelban, c. I, s. 4.

85 1. cilt 2010, 2. cilt 2011, 3. cilt 2011, 4. cilt 2012, 5. cilt 2013, 6. cilt 2014 tarihinde yayınlanmıĢtır. 86 ġoĢikî, Nûra Qelban, c. I, s. 31-33, 268, 278.

konu hakkındaki ihtilaflarına değinilmekte ve bazen tercihte de bulunulmaktadır.87

Tefsirde geçen hadislerin kaynağı verilmemektedir.88

d. Nura Ġmâne jı Tefsîra Kur‟âne

Ġki ciltten oluĢan bu eser, 1924 yılında Kızıltepe‟nin Üzeyir köyünde doğan Ali Turğay tarafından kaleme alınmıĢtır. Müfessir, ağırlıklı olarak Beyzâvî‟nin (ö. 791/1388) Envâru‟t-Tenzîl ve Esrâru‟t-Te‟vîl adlı tefsiri ile Celâluddin el-Mahallî (ö. 664/1459) ve Celâluddin es-Süyûtî‟nin (ö. 911/1505) Tefsîru‟l-Ġmâmeyn el-Celîleyn adlı tefsirini esas alarak bu eserini yazmıĢtır. Tefsir, 10 Recep 1415 hicrî, 13.12.1994 Miladi tarihinde tamamlanmasına rağmen henüz basılmamıĢtır.89

Netice itibariyle Kur‟ân-ı Kerîm‟in en eski Kürtçe meâllerinin, dönemin gazete ve dergilerinde yayınlandıklarını görmekteyiz. Kur‟ân-ı Kerîm‟in Kürtçe ilk tam meâli ise ancak 1994‟te yayınlanmıĢtır. Kürtçe tefsir ve meâl geliĢim süreci açısından 2000‟li yıllardan günümüze kadarki süreç çok verimli olmuĢtur. Çünkü o tarihten bu yana pek çok meâl ve tefsir okuyucuyla buluĢmuĢtur.

Kurmancî lehçesi ile yazılan Kur‟ân-ı Kerîm meâlleri, tefsir çalıĢmalarına nispetle daha fazladır.90

Ayrıca meâller, genellikle Latin alfabesiyle hazırlanmıĢtır.91 Kurmancî lehçesinde hazırlanan tefsirlere baktığımızda ise biri Yasin sûresinin tefsiri diğeri meâl ve tefsir olarak hazırlanmıĢ ve yarım kalmıĢ tefsirin yanında normal ve kapsamlı olmak üzere toplamda 7 Kur‟ân tefsiri yazılmıĢtır. Bunlardan biri hariç geri kalan tüm tefsirlerde Kurdî Arap alfabesi kullanılmıĢtır.92

87 ġoĢikî, Nûra Qelban, c. I, s. 52, 63, 66, 80, 273, 284, 288. 88

ġoĢikî, Nûra Qelban, c. I, s. 79, 270, 297.

89 Bkz. Nurettin Turgay, “Müfessir Ali Turgay Hayatı, Eserleri ve Tefsirciliği”, Makalelerle Mardin IV Önemli Simalar Dini Topluluklar, Hazırlayan Ġbrahim ÖzcoĢar, Ġstanbul 2007, s. 148-151

90 Kurmancî lehçesinde 11 meâl çalıĢması yapılmıĢtır. Bunlardan 4‟ü tamamlanmamıĢtır. Biri Kuzey

Irak‟ta diğerleri Türkiye‟de olmak üzere toplam 7 yayınlanmıĢ meâl bulunmaktadır. Yarım kalmıĢ meâllerden 3‟ü süreli yayınlarda 1 tanesi de internet sayfasında yayınlanmıĢtır.

91 ÖzdaĢ, “Kürtçe Meâl-Tefsir GeliĢim Süreci”, 354. 92 ÖzdaĢ, “Kürtçe Meâl-Tefsir GeliĢim Süreci”, 354.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

BEYANU‟L-KUR‟AN TEFSĠRĠNĠN ÖZELLĠKLERĠ (RĠVÂYET YÖNÜ)

I. KUR‟AN‟IN SÜNNET ĠLE TEFSĠRĠ

“Kur‟an‟ın Kur‟an‟la tefsirinden sonra, beĢer olarak Kur‟an‟ı tefsir etmeye selahiyet sahibi olan kimse Ģüphesiz Hz. Peygamberdir.”93

“Kur‟ân‟ın ilk mübelliği ve müfessiri Hz. Peygamber‟dir. O bu misyonu bir taraftan kendisine vahyedilen Kur‟ân bölümlerini muhataplara okuyarak, diğer taraftan da manası anlaĢılmayan hususları açıklayarak yerine getiriyordu. Bu sebepledir ki Ġslâm bilginleri âyetlerin tefsir ve te‟vili hususunda Kur‟ân sünnete muhtaçtır, demiĢlerdir.”94

Ayrıca “Ġslâm bilginleri, Sünnet‟in değerinden söz ederken kaynak itibariyle onunla Kur‟ân arasında bir fark gözetmemiĢlerdir. Yani onlara göre her iki metin de vahiy olması sebebiyle aynı kaynaktandır. O halde sözünü ettiğimiz bu iki metin arasında değer bakımından herhangi bir fark mevcut değildir”.95

Evet Kur‟an‟ın olmazsa olmaz tefsir yollarından ikincisi Sünnet ile tefsiridir. KuĢkusuz ki Kur‟an bizzat Resulullah‟a nazil olmuĢ ve O‟nun yaĢantısının da örnekliğinde Müslümanlara ulaĢmıĢtır. O, yaĢamadığı Allah‟ın hiçbir emrini Müslümanlara iletmemiĢtir. Yani önce yaĢamıĢ sonra Müslümanlara iletmiĢtir. Anlamadığı bir Ģeyi yaĢayamayacağına göre öncelikle Kur‟an‟ı anlamıĢ olması gerekmektedir. Nitekim bazı hadisi Ģeriflerden anlıyoruz ki Resulullah kendisine sorulan her soruya derhal cevap vermemiĢ hatta bazen bizzat kendisi bu konuda vahiy gelince hüküm vereceğini bildirmiĢtir. Yani Resulullah sadece Kur‟an‟ı bizlere aktaran bir elçi değil Hz. AiĢe annemizin ifadesiyle ete-kana bürünmüĢ yürüyen, canlı bir Kur‟an‟dır.96

Dolayısıyla Kur‟an‟ı Resulullah‟tan daha iyi anlayan birinin olması mümkün değildir. Nitekim Rabbimiz yüce kitabında Ģöyle buyurmaktadır:

93

Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi I, s. 43.

94 Muhsin Demirci, Tefsir Usulü, 15. Baskı, MĠFAV Yayınları, Ġstanbul 2011, s. 317. 95 Demirci, “Tefsirin DoğuĢu ve Tedvîni”, Tefsir Tarihi ve Usulü, s. 86.

(ْْ﴾ٗ﴿ْ ٠ ٰقُٞ٣ْ ٢ ْقَْٝ َّلِْجَُْْٞٛ ِْٕجْْ﴾ٖ﴿ْ َّٟۜ َُْٰٜٞجَِْٖػُْنِطَْ٘٣ْحََْْٓٝ﴾ٕ﴿ْ ِٟۚ َٰٞؿْحٌََُُْْْٓٝرِقحَطَََّْػْحَْْٓ﴾ٔ﴿ْ ٟ َْٰٞٛجَيِجِْْْؿَُّ٘جَٝ ﴿ْ ٟ ُٰٞوُْجْ ُى٣ ۪ىَشْ َََُِّٚٔػ

٘

) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaĢınız (Muhammed

haktan) sapmadı ve azmadı.(1-2) O, nefis arzusu ile konuĢmaz.(3) (Size okuduğu) Kur‟an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.(4) (Kur‟an‟ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteĢem görünümlü (Cebrail) öğretti.(5) (Necm Sûresi 1-5)

Bu meyanda anlam taĢıyan birçok âyet vardır ama biz birkaç tanesini hatırlatmakla iktifa edelim: “ْ َُُُْْٜ ٌََُٕٞ٣ْ َْٕجْ جٍَْٓجٌََُُُُُْْْْٰٓٚٞٝ ّٰاللّْ٠َؼَهْجَيِجْ ٍسَِ٘ٓ ْإُْٓ َلَْْٝ ٍِْٖٓإُُِْٔ َٕحًَْ حََٓٝ ْ ح٘٤ ۪رُْٓ لْ َلََػْ َََّػْ ْىَوَكٌََََُُُْْْٚٞٝ ّٰاللّْ ِضْؼَ٣ْ ََْْٖٓٝ ٍََِِّْْْۜٛٓجْ ُِْْٖٓزٍََ٤ِهُْج - Allah ve Resûlü bir iĢ hakkında

hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü‟min erkek ve hiçbir mü‟min kadın için kendi iĢleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah‟a ve Resülüne karĢı gelirse Ģüphesiz ki o apaçık bir Ģekilde sapmıĢtır.” (Ahzâb; 36)

“ ْ ِخحَوِؼُْجُْى٣ ۪ىَشَْ ّٰاللّْ َِّٕجََّْۜ ّٰاللّْجُٞوَّضجَِْٝۚجَُٜٞطْٗحَْكَُْْٚ٘ػٌُْْْ٤َْٰٜٗحًََُُُْٓٝٙٝهَكٍٍَُُُّْْٞجٌُُْْ٤ٰضٰجْحََٰٓٓٝ - Peygamber size

ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah‟a karĢı gelmekten sakının. ġüphesiz, Allah‟ın azabı çetindir.” (HaĢr; 7)

Netice itibariyle Resullah olmadan Kur‟an‟ı doğru anlamak elbette mümkün değildir. Nitekim bu ilkeyi benimsemiĢ olan müellifimiz Mehdî Licevî de ihtiyaç duyduğu her âyette Resulullah‟ın sünnetine müracat etmiĢtir. Müellifimizin sünnetten istifade ettiği durumları Ģu baĢlıklarla özetlememiz mümkündür:

A) ÂYETĠN (ÂYETTE KAPALI BĠR ĠFADENĠN) TEFSĠRĠ ĠLE