• Sonuç bulunamadı

KÜRESEL İZLEME SİSTEMLERİ VE ASİMETRİK BİLGİ

Bilgi: öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçektir(http://sozluk.gov.tr).

Simetrik her iki tarafta da aynı olan, asimetrik ise iki tarafta farklı olan anlamına gelmektedir. Asimetrik bilgi ise tarafların herhangi bir konuda eşit bilgiye sahip olmaması durumunu ifade eder. Ekonomi literatürü açısından bu bilgi ekonomik gerçeklikler hakkında, piyasa gerçekleri hakkında bir tarafın diğerinden daha fazla bilgi sahibi olmasını ifade eder. Bu bilgi eşitsizliği, daha çok bilgi sahibi olan tarafa haksız avantajlar sağlamaktadır. Asimetrik bilginin bu tür haksız avantajlar sağlaması ahlaki tehlike, ters seçim ve asil-vekil sorunlarını doğurmaktadır.

68

Ahlaki Tehlike Ve Asil vekil sorunu

Başkasını temsilen iş yapan kurum, kuruluş veya kişilerin temsil ettikleri merciden habersiz olarak onların zararına olacak şekilde hareket etmesi veya yaptıkları işlerde gereken özeni göstermemesi. İşçilerin kaytarmasından tutun da, 2008 krizine neden olan bankaların yöneticilerine kadar çeşitli örnekler verilebilir. Asil vekil sorununun bir diğer örneği de geçmişte ülkemizde yaşanan “banka hortumlama” diye tabir edilen olaylardır. Banka yöneticileri çeşitli tekniklerle bankalardaki mevduatları boşaltmışlardır.

Ters Seçim Sorunu

Tam bilgiye sahip olmayan tarafın ekonomik açıdan kendi avantajına olmayan seçimler yapmasını ifade eder. Bu soruna genellikle sigorta piyasası ve bankaların kredi politikaları örnek gösterilir. Bankalar verdikleri kredileri kredi alanların kârlı veya kârsız yatırımlara mı harcayacaklarını, yüksek riskli veya risksiz yatırımlara mı harcayacaklarını bilemezler. Bu yüzden faiz oranlarını yüksek tutarlar. Bunun sonucunda yüksek kredi faizleri kredi alanları, kredi faizini karşılayıp kâr edebilmek için yüksek riskli yatırımlara yöneltir. Yüksek riskli yatırımların başarısız olması sonucunda banka kredilerini ödeyemezler. Bu durumun yarattığı bir diğer etki de gerçekten risksiz yatırımlarla para kazanıp kredisini ödemeyi düşünen müşterilerin yüksek faiz oranlarından dolayı kredi çekememesidir. Burada bilgi asimetrisinden kaynaklanan bir ters seçim söz konusudur. Bankalar kredi talep eden müşterilerin yatırımlarının risklilik düzeyini bilememektedirler. Zaten günümüzde de bu tür sorunları ortadan kaldırmak için pek çok çalışma ve iş modeli geliştirilmiştir. Günümüzde bankalar çoğu kredi talebinin nerede kullanılacağına dair bilgi talep etmektedirler. Bu doğrultuda ev kredisi, tüketici kredisi, yatırım kredisi gibi çeşitlendirmelere gitmişlerdir. Bankaların bu yöndeki bir diğer çözümü de kişisel kredi notu veri tabanları oluşturmak olmuştur. Bugün bankalarla muhatap olmamış olsanız bile bankaların çeşitli yöntemlerle sizin hakkınızda elde ettikleri verilerden yola çıkarak oluşturdukları kredi notlarınız bulunmaktadır. Bankalar üzerinden anlattığımız bütün bu işleyiş sigorta şirketleri açısından da aynı şekilde işlemektedir. Ve günümüz imkânları düşünüldüğünde hakkınızdaki bütün bu bilgileri siber ortam sayesinde elde etmekte ve paraya dönüştürmektedirler. İş durumunuzdaki gelişmeler, gelir durumunuzdaki gelişmeler, harcama eğilimleriniz, tasarruf eğilimleriniz

69

tüketim harcamalarınızı belirleyen ilgi alanlarınız bütün bu bilgiler ve daha fazlası paraya dönüştürülebilecek değerli bilgilerdir.

Limon Piyasalar ve Kalite Belirsizliği

Akerlofun ikinci el araba pazarından verdiği örneği uyarlarsak şöyle bir durumu tarif etmektedir:

İkinci el arabaların satıldığı bir araba pazarı düşünelim. Bu araba pazarında 500 adet iyi ve 500 adet te kötü, yani limon diye tabir ettiği arabalar olsun. Arabası iyi durumda olan satıcılar arabalarını 20.000 ile 24.000 arasında bir fiyata satmak istiyorlar. Arabası kötü durumda olan satıcılar da 10.000 ile 12.000 arasında bir fiyata satmak istiyorlar. Bu durumda ortalama araba fiyatı 15.000 ile 18.000 arasında olacaktır. Limon arabaların sahipleri için 15.000 oldukça iyi bir fiyat olduğundan, arabalarını bu fiyatlara satmak konusunda bir sorun yaşamayacaklardır. Fakat iyi araba sahipleri için durum böyle değildir. Arabası iyi durumda olanlar, 20.000 den aşağı bir fiyata satmayı düşünmedikleri için, arabalarını satmaktan vazgeçip, arabalarını bu araba pazarından çekeceklerdir. Geriye sadece kötü arabalar kalacaktır ve bir süre sonra bu araba pazarından kimse araba almamaya başlayacaktır ve araba pazarı piyasası çökecektir.

Akerlof’un ekonomik etkilerini ortaya koyduğu asimetrik bilgi kavramı bilişim çağını yaşayan günümüz dünyasında, eskisinden çok daha önemli hale gelmiştir. Devletler küresel izleme sistemlerine ve değerli bilgi üreten büyük veri yatırımlarına oldukça önem vermektedirler. NSA ve ECHELON gibi izleme sistemleri dünyada artık hemen hemen her ülkenin geliştirmeye çalıştığı, sahip olmaya çalıştığı siber istihbarat mekanizmalarıdır ve hali hazırda pek çok ülkenin mevcut yapılanmaları bulunmaktadır. Bu ülkelerin birimleri, elde ettikleri bilgileri değerledikten sonra veya tasnifledikten sonra sadece askeri amaçlarla değil ekonomik amaçlarla da kullanmaktadırlar. NSA bazen diğer kurumlar, uzmanlar ve hatta ulusal çıkarlar doğrultusunda özel sektörle de bilgi paylaşımı içerisindedir. Örneğin NSA ve ABD Savunma Bakanlığı, saldırı imzalarını bir grup kritik savunma yüklenicisi ile paylaşmak için ortak çalışmıştır. Ayrıca NSA 2010’da gerçekleşen saldırılardan sonra Google’a ve 2012’deki hizmet dışı bırakma saldırılarından sonra finans endüstrisine teknik yardım sunmayı kabul etmiştir (Singer & Friedman, 2015, s:269).

70

Bu tür dinleme mekanizmalarının ne şekilde asimetrik bilgi ve limon piyasa modeline neden olduğunu anlatmak için AB, ABD ve İngiltere arasında krize neden olmuş, Avrupa Parlamentosu kayıtlarına geçmiş bir olayın haberi aktarılmıştır:

ABD telefonları dinleyip ihale casusluğu yapıyormuş

ABD'nin komünizme karşı kurduğu Echelon adlı gizli teşkilatın, telefonları dinleyerek İngilizce konuşan ülkelere ihale kazandırdığı ortaya çıktı. Raytheon Corporation ve Boeing gibi şirketlerin bu yolla büyük paralar kazandığı iddia edilirken Fransa ABD ve İngiltere'yi dava ediyor. ABD'nin 1947 yılında Komünist Blok'a karşı kurulan ve hala resmen açıklanmayan Echelon adlı gizli örgütlenmeyi, İngilizce konuşulan ülkelerin yararına sanayi casusluğunda kullandığı ortaya çıktı. Fransa ABD ve İngiltere'ye dava açmaya hazırlanırken, Almanya ve İtalya parlamentoları da soruşturma başlattı.

İddiaya göre, ABD önderliğinde İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda Echelon casusluk sistemini kendi amaçlarına kullanmaya başladı. Casusluk ağı, Avrupa hükümet ve şirketlerinin telefon, faks, elektronik posta gibi verilerine girerek bu bilgileri ticari amaçlarla İngilizce konuşulan ülkelerin şirketlerine ulaştırdı. Bu iddia da ortalığı karıştırmaya yetti. ABD'nin liderliğinde 5 İngilizce konuşulan ülkenin kendi çıkarları için kullanmaya başladığı Echelon sisteminin Soğuk Savaş döneminde, 1947 yılında, Komünist Blok'a karşı kurulduğu belirtiliyor. Ancak batı Avrupa ülkeleri, Ulusal Güvenlik Ajansı'na (NSA) bağlı olan Echelon'un, Avrupa ülkelerindeki ticari sırları Amerikan işadamlarına iletmekte kullandığını öne sürüyorlar.

PARLAMENTONUN RAPORU

Avrupa Parlamentosu'nun 1997 yılında hazırladığı rapor, 22 Şubat 2000 tarihinde AP Sivil Özgürlükler Komitesi'nde ele alınacak. Raporda, Amerikan NSA tarafından bazı bilgiler ele geçirildikten sonra Amerikan şirketlerinin Avrupa firmalarındaki bazı ihaleleri kazandığına ilişkin suçlamaların yer aldığı belirtiliyor. AP raporunda, Amerikan NSA'in 1995 yılında elektronik devi Fransız Thomson CSF şirketinin, 800 milyon sterlinlik (720 trilyon), Brezilya yağmur ormanları için uydu izleme sistemi ihalesiyle ilgili olarak Brezilyalı yetkililerle görüşmelerini ele geçirdiği ve bunları Thomson CSF'in Amerikalı rakibi Raytheon Corporation'a verdiği kaydediliyor. Raytheon Corporation daha sonra bu ihaleyi kazanmıştı.

KONGRE SORUŞTURMA AÇTI

Ayrıca 1993 yılında Fransa önderliğinde Avrupa konsorsiyumu Airbus'un, Suudi Arabistan Havayolları ve Suudi yetkililerle görüşmelerinin de yine NSA tarafından ele geçirilerek Amerikan Boeing şirketine ilettiği ve Boeing'in de 3.7 milyar sterlin (3.3 katrilyon) değerindeki ihaleyi kazandığı belirtiliyor. ABD Kongresi'nin de Echelon sistemiyle ilgili soruşturma başlattığı ve federal yetkilileri dinleyeceği belirtiliyor. Avrupa Parlamentosu'nun raporundan önce 1996 yılında Yeni Zelanda'da yayınlanan bir kitapta Echelon'dan bahsedilmesine karşılık, ne ABD ne

71

de İngiltere Echelon'un varlığını onaylamıştı (http://www.hurriyet.com.tr/dunya/abd-telefonlari- dinleyip-ihale-casuslugu-yapiyormus-39133560 , 07.07.2019).

Örnekte de görüldüğü gibi NSA gibi küresel izleme sistemleri haksız rekabete neden olmaktadır. Bir diğer önemli etkileri de önceleri NSA’in resmi internet sitesinde yazan fakat şuanda kaldırılmış olan “Hiçbir ülkenin bilimde ABD'den daha ileride olmamasını sağlamak” misyonlarının bir sonucu olarak diğer ülkelerden hatta kendi ülkelerindeki özel firmalardan dâhi, işlerine yarayacak know how bilgilerini, tasarımları ve ARGE bilgisini çalmalarıdır. Bu tür bilgiler yıllar süren araştırmaların, deneyimlerin, harcanan yığınla para ve emeğin ürünüdür. Bu izleme sistemlerinin bu tür bilgileri genel olarak siber ortam aracılığı ile elde etmesi açısında bu tür izleme sistemlerini aralıksız olarak süren siber saldırılar olarak düşünebiliriz. Ve görüldüğü üzere bu saldırılar sonucunda el değiştiren bilginin ekonomik maliyetini hesaplamak neredeyse imkânsızdır. Yukarıdaki haberde gördüğünüz üzere küresel izleme sistemleri ile elde edilen bilgilerin ihale öncesinde kendi firmalarına verilmesi sonucu ortaya çıkan zararın boyutlarını hesaplamak oldukça güçtür. Bir diğer açıdan kendi firmaları için de kârlı bir duruma yol açmıştır. Genel anlamda bakıldığında ise ihaleyi kazanmaması gereken firmalar kazandığı için de kaynakların etkin kullanılamamasına neden olmuştur. Havayolu ihalesini Boeing değilde Airbus kazanmış olsaydı hava yolları ulaştırma sektöründe etkinlik söz konusu olacaktı. Belki de bugün aldığınız uçak bileti biraz daha ucuz olacaktı. Bunlar muhtemel etkiler fakat net etki olarak bakarsak havayolu ihalesinden kazanılan para Fransa’ya veya AB’ye değil de İngiltere’ye gitmiştir. Buda en sade haliyle 3.7 milyar sterlinlik bir siber saldırı ekonomik etkisidir. Ve son olarak bunlar sadece bilinen örneklerdir. Bu güne kadar kaç ihaleye müdahale edildi, kaç tasarım çalındı, bu çalınan bilgiler ne şekilde kullanıldı, daha kim bilir ne ekonomik etkileri olduğu bilinmemektedir.

Benzer Belgeler