• Sonuç bulunamadı

Basit ve anonim olan folk kültürü genel olarak içinde para terimini barındırmaz. Bireysellikten çok topluluklar için olan bu kültür türü kullanıldığı toplulukların değer yargılarını benimseyerek onları diğer topluluklara iletir. Herhangi bir eğitim ya da sınıf gerektirmeyen ve doğrudan halkın içinde barınan bu kültür profesyonel olmayan üreticileri ve hatta uygulayıcıları tarafından toplumsal gelenekler aracılığıyla nesilden nesle aktarılabilir (Batmaz, 1981: 167).

Gramsci’ ye göre folk kültürü halkın kendi anadilinde var olan, dil bilgisi kuralı olmayan, sabit kavramları belirten, bireylerin iyi niyetli olmasını sağlayan ve insanların dini inançlarıyla ilgili tüm inanç sitemini kapsayan bir yapı olarak da tanımlanır (Gramsci, 1999: 77). Folk kelimesiyle aynı anlamı taşıyan “halk” kelimesi folk kültürünü nitelemek amacıyla kullanılmaktadır. Halkın kendi ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde oluşturduğu bu kültür kendine özgü yerel niteliklere sahip olduğu için hem gerçek bir kültürdür hem de kuşatıcı özelliği vardır. Folk kültürü, yaygın olarak endüstri öncesi dönemde yaşayan toplumların kültürü olarak da ifade edilmektedir (Mutlu, 2005: 122).

Endüstri öncesi döneme ait olan folk kültürünün yaşadığı bu dönem, toplumsal dinamikler arasında önemli farkların olmadığı, hatta üretici ile tüketici

arasında sıkı bağların yaşandığı bir dönmedir. Endüstriyelleşme ile birlikte folk kültürüne ait yapılar yıkılmış ve bunun sonucu olarak da toplumsal yapılar arasında önemli farklar meydana gelmiştir. Günlük yaşamda ve dinsel inançlarda etkin bir konuma sahip olan folk kültürü, ülkemizin bazı dışa kapalı kırsal kesimlerinde halen etkin bir konumdadır (Kara, 1997: 87- 90). Kırsal hayattaki maddi ve manevi unsurları kendi sınırları içinde tutan bir kültür olarak da nitelenen folk kültürü, kırsalda yaşayan bireylerin maddi sınıf farklılıklarını gözetmeden huzurlu bir şekilde bir arada yaşamalarına olanak tanıyan bir kültürdür. Kapalı bir yaşam şekline sahip olan kırsal hayat insanlarının, doğa içinde kendi geleneklerini yaşayabildikleri bir yaşam alanı sağlaması sebebiyle insanların birbirlerine ve topluma olan bakışları açısından günümüzde yaşanan popüler kültürde çok yaşayamadığımız bir farklılığa sahiptir (Oskay, 1993: 176).

Fiske’ ye göre, popüler kültür ile folk kültürü birbirine uymayan iki kültürdür ve bu iki kültür arasında popüler kültürün bazı özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan farklılıklar vardır. Bu iki kültür arasında benzerlikler olduğunu düşünmek popüler kültürün oluşturduğu çatışmacı duruşu yok saymak demektir. Folk kültür, popüler kültürden farklı olarak toplumlar arasındaki ayrılıkların arbede yerine konsensüs ile sağlanacağını inanan, ananevi toplumlardan doğmuş, kendine has yapısı olan toplum tarafından oluşturulmuş bir kültürdür. Popüler kültür ise folk kültürüne göre daha kısa bir yaşam süresine sahip olan endüstrileşmiş toplumlar tarafından oluşturulan bir kültürdür (Fiske, 1999: 206- 209).

Bazı düşünürler popüler kültürün kaynağının folk kültürü olduğunu; fakat fonksiyonları açısından folk kültüründen farklı modern bir kültür türü olduğunu savunurlar. Folk kültürünün popüler kültüre benzeşmesi sonucunda popüler kültür halkın meydana getirdiği kültür olmaktan uzaklaşmıştır (Güneş, 2001: 130). Tamamıyla halkın yaşam biçimini kaynak olarak kullanan folk kültürü diğer adıyla halk kültürü, kültürel bir etkinlik alanı olarak da tanımlanmaktadır. Kırsal kesimlerde yaşayan toplumların günlük yaşamları ve sözlü kültür içinde üreyen folk kültürü, bu toplumları ifade etmektedir. Kırsal kesimde yaşayanların kültürü olan folk kültürü popüler kültürden daha eski bir geçmişe sahiptir. Kentsel yaşam öncesinde insanların

kırsalda yaşamış olması, eğitim ve öğrenim alma imkanının kısıtlı olduğu için sözlü iletişimin yaygın olarak kullanılması folk kültürünün sözlü geleneğe dayalı bir kültür olarak oluşmasına neden olmuştur (Güngör, 1998: 24).

Yüksek kültür kullanılmaya başlanması Eski Yunan’da akademilerin kurulmasıyla ve bu akademilerde öğretilen yüksek sanat ile alçak sanat arasındaki ayrımın kabul edilmesiyle olmuştur. 1600’lü yıllarda merkezleri İtalya ve Fransa’da olan bu akademi Rönesans hareketi ile birlikte ivme kazanarak yaygınlaşan hümanizm düşüncesi, yüksek kültürün insan figürlü eserlerini majör, doğa ve peyzaj türündeki eserlerini de minör olarak kabul görmesine neden olmuştur (Akay, 2002: 43). Yüksek kültür, popüler kültürün oluşumuyla bağlantılı olmadığı gibi aynı zamanda bu oluşumda hiçbir rol oynamamıştır. Popüler kültür, oluşumu ve gelişiminde hem folk kültürü hem de yüksek kültürden etkilenmiş; ancak bu etkilenmeyi kendi süzgecinden geçirip kendi ihtiyaçları doğrultusunda düzenlemiştir. Türkiye’de ki geçmiş yaşantıları halk kültüründen gelen bazı yüksek kültür gruplarının, arabesk müziği dinliyor olmaları ve geldikleri kültürün getirdiği alışkanlıklara sahip olmaları Türkiye’de bu iki kültür arasında çok keskin ayrımlar olmadığını göstermektedir.

Yüksek kültür ile popüler kültür arasındaki mücadele, sanayileşmeyle beraber yüksek kültürden birçok kişinin yüksek kültüre göre daha fazla imkan sunan popüler kültür için çalışmayı tercih etmeleri ile ortaya çıkmıştır. Bu değişim içinde yüksek kültürde kalmaya devam edenler ise bireylerin olayları algılama ve sonrasında da değerlendirme biçimlerindeki bu olumsuz değişime, kitle kültürünün sebep olduğunu ileri sürmüştür. Van Den Haag, yüksek kültüre ait ögelerdeki ayrıntıların daha kolay anlaşılabilir olması için popüler kültürce yozlaştırılıp özetlendiğini savunur (Herbert, 2005: 21).

II. BÖLÜM

POPÜLER KÜLTÜR ÜRÜNÜ OLARAK TELEVİZYON VE TELEVİZYONUN ANLATI YAPISI

2.1. KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI VE KİTLE İLETİŞİMİ

İletişimde sınırları ortadan kaldırarak daha hızlı ve daha kolay iletişim sağlamak amacıyla, özel olarak geliştirilmiş araçlar kullanılmaya başlanmış ve bunun sonucunda da kitle iletişim araçları ortaya çıkmıştır. Kitle iletişim araçları ve etkileri üzerinde durmadan önce kitle iletişimine değinmek gerekir. Genel tanımıyla iletişim, kültürün kitlelere dağılım sürecidir. Geçmişte, toplumların sahip olduğu gelenek- görenek, değer yargıları, duygu-düşünce ve inançlar kültürün oluşumuna katkı sağlarken günümüzde bu katkıyı büyük ölçüde kitle iletişim araçları yapmaktadır (Yumlu, 1990: 27). Kitle iletişimi kendine has özellikleri sebebiyle diğer iletişim biçimlerinden farklılıklar gösterdiği gibi, teknolojideki gelişmelere paralel olarak değişerek de gelişim göstermektedir. İletişim bilimcilerin çoğu iletişimi kişi içi, kişiler arası, örgüt içi ve kitle iletişimi olmak üzere dört kategoride ele alınmaktadır (Dökmen, 1995: 20-21). Düşüncenin iletilmesini sağlayan kitle iletişim araçlarına, yani radyo-televizyon-sinema gibi tüm sesli ve görsel kitle iletişim araçlarına; gazete-dergi-bülten gibi tüm yazılı basın araçlarına, günümüzde medya denilmektedir (Özdemir, 1995: 57).

Laswell’ e göre; kitle iletişim araçları izleyiciyi bilgi vererek ikna etmenin yanı sıra toplumsallaştırma özelliğine de sahiptir. Charles Wright, kitle iletişim araçlarının bu fonksiyonlarına kitle iletişim araçlarının eğlendirme fonksiyonunu eklemiştir (Aziz, 1982: 2). McLuhan’ a göre ise kitle iletişim araçları iletişim için kullanılan araçlar olmanın yanı sıra ilettiği mesajlarla toplumsal değerlere olan algılarımızı da etkilemektedir (McLuhan, 1967: 39). Kitle iletişimi, mesajın bir ya da birden fazla sayıda iletişim aracı ile geniş ve bilinmeyen kitlelere hızlı bir biçimde iletilmesi olarak tanımlanmaktadır. Kitle iletişiminde temel amaç iletinin yakın ya da uzak mesafelerdeki geniş kitlelere ulaşmasını sağlamaktır. Kitle iletişiminin kaynak, mesaj, kanal ve hedef kitle olmak üzere dört adet ögesi bulunmaktadır.

Kitlelere ulaşmak amacıyla kullanılan araçlar kitle iletişim araçları olarak tanımlanır. Bu iletişim araçlarındaki en temel özellik verilen iletiyi çoğaltarak kolaylıkla kitlelere ulaştırabilmeleridir. Bu nedenle bu araçlara mesaj çoğaltıcılarda denmektedir (Aziz, 1989: 5).

Kitle iletişim araçları, kamuoyu oluşturmak amacıyla istenilen bilgi, görüş ve düşüncelerin topluma ulaştırılması, insanlar arasındaki ilişkilerin değişip gelişmesi ve toplumların yeni tutum ve davranış şekilleri kazanması gibi önemli işlevlere sahiptir. Mesajların alıcıya ulaşmasını sağlayan kitle iletişim araçları; gazete, dergi, radyo, televizyon, kitap, film gibi basılı veya elektronik araçlardır. İletilerin aynı zaman diliminde birbirinden farklı uzaklıklardaki mesafelere iletilmesi kitleselliği oluşturmaktadır (Oktay, 2000: 222). Bilgi verme ve eğlendirme dışında kitleleri karar almaya yönlendirme gibi işlevleri de bulunan kitle iletişim araçlarının en önemli işlevi, kitleleri etkilemek ve hatta istenilen yönde yönlendirmek amacıyla gündem belirlemektir. Özellikle siyasi propaganda aracı olarak kullanılmış ve halen kullanılmakta olan kitle iletişim araçlarına sahip olmak aynı zamanda çok etkin bir güce sahip olmayı beraberinde getirir. Dolayısıyla bu güce sahip olan ve elinde tutmak isteyen kitle iletişim araçları, istedikleri yönde gündem oluşturarak bunları kitlelere ulaştırırlar. Bunun sonucu olarak da, bu gücü elinde bulunduranlar, kitlelerin kendi düşünceleri doğrultusunda hareket etmelerini sağlayarak istedikleri kişi ya da grupları yücelterek, istemediklerinin yok edilmesinde etkin rol oynayabilmektedirler. Kitle iletişim araçları, insanları toplumsallaştırabileceği gibi tam aksine toplumda var olan düzene sessiz kalan yalnızlaşan bir birey haline de dönüştürebilir. Demokratik ülkelerde, kitle iletişim araçları halkın sesi olma özelliğine sahipken demokrasinin olmadığı ülkelerde bundan bahsetmek pek mümkün değildir. Nuran Yıldız (2002: 96) kitle iletişim araçlarının en temel özelliği; gündemi belirleyerek toplumu etkilemek, yönlendirmek ve buna bağlı olarak güç sahibi olmaktır. Bu nedenle kitle iletişim araçları gündemi takip eder, istediği konuları seçer ve topluma sunar. Böylece güç sahibi olanları kayırıp rakiplerini engelleyebilir, insanları etkileyip inandırabilir, statü ve istediği grupların oluşmasını sağlayabilir. Kitle iletişim araçları, gündeme aldığı konuları sunarken farklı teknikler kullanarak insanların ilgisini canlı tutmaya çalışır. İlginin canlı tutulmasında görüntünün daha etkili

olmasından dolayı televizyonlar ön plana çıkmış, bunun sonucu olarak da gazeteler büyük ve renkli resimler kullanmaya başlamıştır.