• Sonuç bulunamadı

2. KURAMLAR PERSPEKTİFİNDEN YEMEĞİN META ANLATIS

2.2 Richard Hoggart ve İngiliz Kültürel Çalışmaları

2.2.3. Kitle Kültürü ve Popüler Kültürü Ayrımı

Popüler kültür konusundaki tartışmalar beraberinde, mevcut egemen kültürün popüler kültür olarak mı, kitle kültürü olarak mı adlandırılacağıyla ilgili tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Frankfurt Okulu’na ait metinlerde ve Aydınlanmanın Diyalektiği isimli eserde hem kitle kültürü hem de popüler kültür kavramlarının kullanıldığına rastlanmaktadır. Fakat metin içeriklerine bakıldığında, aslında kullanılan kavramla kitle kültürünün kastedildiği görülmektedir. Frankfurt Okulu teorisyenlerinden Leo Lowenthal’ın bilhassa popüler kültür kavramını kullanmayı tercih ettiği görülmektedir. Lowenthal’ın “Edebiyat, Popüler Kültür ve Toplum” isimli eserinde popüler kültür kavramını kullanmayı tercih etmesinin nedeni; zaten eserinde popüler kültür kavramını açımlamaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla buradan da anlaşılacağı üzere; popüler kültür ile kitle kültürü arasında bir ayrıma gidilmektedir (Çakır, 2014, s. 252).

Peter Burke, popüler kültür kavramının 19. yüzyılın başında, Herder ve arkadaşları tarafından keşfedildiğini ileri sürmektedir. Bahsi geçen tarihlerin geleneksel kültürün kaybolmaya yüz tuttuğu yıllar olduğunu söylemek mümkündür. Halk kültürü; saf, organik, sahici ve kendiliğinden olduğu için dönemin aydınları tarafından yüceltilmektedir. Sanat ve popüler kültür gibi kavramlar ise sürekli tartışılan konular olmayı sürdürmüştür. Walter Benjamin bu tartışmalar kapsamında kitle iletişim araşlarının demokratikleştirici özelliğine vurgu yapmaktadır (Özbek, 1999, s. 67-69).

İngiliz Kültürel Çalışmaları’na bakıldığında, ilk olarak popüler kültür kavramının kullanıldığı ve kitle kültürü kavarmının kullanılmadığı görülmektedir. Günümüze yaklaştıkça ise, popüler kültür kavramı, gerek akademik çevrelerce gerek de medyadaki kullanımlarında daha sık tercih edilmeye başlanmıştır.

İngiliz Kültürel Çalışmaları’nın öncü isimlerinden olan Raymond Williams’da eselerinde kültür ve popüler kültür kavramlarını detaylı bir biçimde incelemiştir. Williams’ın popüler kültüre ilişkin açıklamalarına göre; popüler; öncelikle bir hukuk ve politika terimi olarak kabul edilmekteydi. Latince’de

popularis olarak geçen kavram, halka ait anlamına gelmektedir. 16. yüzyıl itibariyle ise; halk tarafından kurulan ve ayakta tutulan sistemi anlatmak için kullanılmaya başlanmıştır. Ancak yaygın anlamı olan çok tutulan ya da beğenilen manasındaki kullanımını hiç kaybetmemiştir. 18. yüzyıla gelindiğinde çok tutulan anlamına gelen ifadesi belirginleşmiştir. 19. yüzyılda ise; çok beğenilen anlamında kullanılmaya devam edilmiştir (Williams, 2006, s. 286-287).

Gündelik yaşam pratikleri içerisinde yerleşmiş bir kavram olan popüler kültürün akademi içindeki konumu tartışmalı bir konumda yer almaktadır. 20. yüzyılın ortalarına gelene dek, çok kullanılan bir kavram olmamıştır (Mukerji & Schudson, 1991, s. 3). Her ne kadar popüler kültür halka göre tanımlanmamış olmasa da, eskiden kullanılan iki anlamını da tanımaktadır. Bunlardan ilki; değeri düşük yapıtlar ya da popüler eğlence gibi anlamlarıdır. Ancak popüler kültürün daha modern ve günümüze yakın bir anlamı da bulunmaktadır; kitlelerin beğenisini kazanan, ortak zevklere uygun üretilmiş ürünlerdir. Popüler kültür, halkın tüketimine sunulmuş olan geçici ve sürekli devinim halinde yeniden üretilen kültürel ürünlerdir. Popüler kültür halkın çıkarlarını değil, sermaye sahiplerinin çıkarlarını ön planda tutan bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda popüler kültür, halkın beğenisini, zevklerini ve tercihlerini yeniden organize eden kapitalist bir öğretiyle şekillenmekte olan bir kavramdır. Örneğin; popüler müzik veya popüler sinema gibi. Kültürel ürünler belli bir zaman dilimi içerisinde tüketilip, aynı mantıkta ama farklı form ve biçimlerde karşımıza çıkmaktadır.

Kitle kültürü yerine, popüler kültür kavramının kullanılmasının nedenleri şöyle sıralanabilir: günümüz kapitalist ülkelerinde hakim olan kültürün kitle kültürü olduğunu kabul edersek, kavramın üçüncü dünya ülkelerinde aynı şekilde kullanılıp kullanılmayacağını tartışma konusu yapmak gerekmektedir. Türkiye’nin geliştikçe kendi kitle kültürüne sahip bir ülke olacağı ifadesi doğru bir ifade değildir. Çünkü bu ifade kapitalizmin her yerde aynılaşmaya yol açtığı fikrinin tersi bir anlama gelmektedir. Kitle iletişim teknolojilerinin etkisiyle, üçüncü dünya ülkelerinde, kültür endüstrisi, iş, boş zaman gibi kavramların ayrımı belirginleşmiş ve Batı ile benzer yapılanmalar ortaya çıkmıştır (Özbek, 1999, s. 88).

Kitle kültürü ile kitle toplumu kavramları birbirleriyle bütünleşmiş kavramlardır. Kitle kültürü kavramını kullanmayı tercih edenler, genellikle sanatı dahil etmeyerek, tek bir kültür olduğunu ifade etmektedirler. Oysa ki; Kültürel Çalışmalar’da da söz edildiği üzere,her ulusal kültürün hayat tarzı bakımından bütünlüğü olsa da, her toplumun etnik, sınıf ve yöresel farklılıklarına göre belirlenmiş yaşam biçimleri mevcuttur.Bu bakış açısına göre, toplumsal ayrımları ve çeşitlilikleri dışarıda bırakan kitle kültürünün yerine popüler kültür kavramı kullanılmaktadır (Ginzburg, 1983, s. xxiv). Atomize bireylerden oluşan kitle, etkilenmesi kolay ve rasyonel düşünme yetisi olmadığı varsayılan bir kitle olarak görüldüğü için, tamamiyle edilgen olduğu varsayılmaktadır (Corner, 1980, s. 164). Kitle toplumu kuramına dayanarak gerçekleştirilen araştırmalar, kitle iletişim araştırmalarının tüketicileri dejenere ettiğini ortaya koyan etki araştırmalarından oluşmaktadır. Diğer yandan, kitle iletişim araçlarının tüketicileri aptallaştırdığı görüşüne karşı çıkan araştırmacılar, etki araştırmalarının dışında, ürünleri alımlayan tüketiciler üzerinde araştırma yapmayı tercih etmektedirler. Bu tarz çalışmalar gerçekleştirmeye ilk başlayan, İngiltere’de Birmingham Kültürel Çalışmalar Merkezi olmuştur. Modleski’ye göre; mesajın alımlanması, sadece mesaja ya da kitle iletişim aracının ne olduğuna bağlı olarak değil, izleyicinin kültürüne, inancına ve genel toplumsal tecrübesine bağlı olarak değiştiğini savunmaktadır (Modleski, 1986, s. x- xi).

Küresel kitle kültürü kavramının en net tanımı Stuart Hall tarafından yapılmıştır. Kavramın tanımını “Yerel ve Küresel: Küreselleşme ve Etniklik” adlı makalesinde yapmıştır. Makale 1998 senesinde yazılmış olsa da, günümüzün kültürel süreçlerini dahi açıklayabilmektedir. Hall, uzun yıllar boyunca kitle kültürü kavramını redderek, popüler kültür kavramını kullanmayı tercih etse de; küresel kitle kültürü tanımını yaparken; kültürel, marksist ve eleştirel kuram geleneğinin üçüne de küresel kitle kültürü kavramında yer vermiştir. İçerisinde bulunduğumuz kültürel süreci en iyi tanımlayan kavram küresel kitle kültürüdür. Hall, tanımında öncelikle küreselleşmeyi temel alarak başlar ve kültürel süreci eleştirel bakış açısıyla inceler.