ve annesinin meçhul olmasından dolayı hadisi münker olarak addetmiştir.
1891.6.
342 Numaralı Hadis
ُسُنوُي اَنَ ثَّدَح
َع ِهيِبَأ ْنَع ،ٍ يِلَع ُنْب ُديِسَأ ِنَّثَّدَح :َلاَق ،ِليِسَغْلا ُنْب ِنَْحَّْرلا ُدْبَع اَنَ ثَّدَح :َلاَق ،ٍدَّمَُمُ ُنْب
،ٍدْيَ بُع ِنْب ِ يِل
َلَْوَم َناَكَو ،ايَِرْدَب َناَكَو َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص ِالله ِلوُسَر ِبِحاَص ،ٍدْيَسُأ ِبَِأ ْنَع
َنََأ اَمَنْ يَ ب :ٍدْيَسُأ وُبَأ َلاَق :َلاَق ،ْمُه
ِالله َلوُسَر َيَ :َلاَقَ ف ،ِراَصْنَْلْا َنِم ٌلُجَر ُهَءاَج ْذِإ َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص ِالله ِلوُسَر َدْنِع ٌسِلاَج
ِ رِب ْنِم َّيَلَع َيِقَب ْلَه ،
َُهُّرَ بَأ اَمِِتِْوَم َدْعَ ب ٌءْيَش َّيَوَ بَأ
،اَِهِدْهَع ُذاَفْ نِإَو ،اَمَُلَ ُراَفْغِتْس ِلَاَو ،اَمِهْيَلَع ُة َلََّصلا :ٌةَعَ بْرَأ ٌلاَصِخ ْمَعَ ن " :َلاَق ؟ِهِب ا
َكْيَلَع َيِقَب يِذَّلا َوُهَ ف ،اَمِهِلَبِق ْنِم َّلَِإ َكَل َمِحَر َلَ ِتَِّلا ِمِحَّرلا ُةَلِصَو ،اَمِهِقيِدَص ُماَرْكِإَو
ِ رِب ْنِم
" اَمِِتِْوَم َدْعَ ب اَِه
188 Bkz. Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, el-ʿİlelü’l-mütenâhiye fi’l-ehâdîsi’l-vâhiye, thk. İrşadü’l-Hakk el- Eserî, 2. bs (Pakistan: İdaretü’l-Ulûm el-Eserîyye, 1981), II, 141.
Yunus ibn Muhammed (h. 207)
190> Abdurrahman ibn Gasîl (h. 171)
191> Esîd
ibn Alî ibn Ubeyd (?)
192> Alî ibn Ubeyd (?)
193> Ebî Üseyd Mâlik ibn Rabîa (h. 60)
194şöyle demiştir: Ensâr’dan bir adam Rasûlullah’ın (s) yanına geldiğinde ben onun ya-
nında oturuyordum. Gelen adam dedi ki: “Allah’ın Rasûlü, anne ve babamın vefatın-
dan sonra onlar için yapabileceğim bir iyilik var mı?” Rasûlullah (s) şöyle dedi: “Evet
dört haslet vardır: Onlara dua edersin, istiğfar edersin, vasiyetlerini yerine getirirsin,
onların arkadaşlarına ikramda bulunursun ve sıla-ı rahim yaparsın. İşte bunlar, on-
ların ardından senin yapacağın iyiliklerdir.”
195190 Yunus ibn Muhammed. Abdurrahman ibn Gasîl’den hadis aldığına dair herhangi bir delil bulama- dım. İbn Maîn ve Ya’kûb ibn Şeybe: “Sikadır.” demişlerdir. Ebû Hâtim: “Saduktur.” demiştir. İbn Hacer “Takrîb”de “Sikadır ve sebttir.” demiştir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XXXII, 540; İbn Hacer el- Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, XI, 447; İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbü’t-Tehzîb, 614.
191 Abdurrahman ibn Gasîl. Esîd ibn Alî ibn Ubeyd’den hadis almıştır. Yahya ibn Maîn: “Sikadır ve la be’se bihtir.” demiştir. Ebû Zur’a, Nesâî ve Dârekutnî: “Sikadır.” demişlerdir. Nesâî başka bir sefe- rinde “La be’se bihtir.” derken; daha başka bir seferinde ise “Kavî değildir.” demiştir. Ebû Ahmed ibn Adî: “Hadisine i’tibar edilir ve yazılır.” demiştir. Beşşar Avvad, tahkik ettiği “Tehzîbü’l-Kemâl”de bu konuyla ilgili şunları aktarmıştır: “Ahmed ibn Hanbel: ‘Salihtir.’ demiştir. Ukaylî onu ‘ed-Duafâ’da zikretmiştir. İbn Hibban ‘es-Sikât’ta onu zikretmiş, sonrasında ‘el-Mecrûhîn’de zikretmiş ve şöyle de- miştir: ‘Hata ederdi ve çok vehmi vardır. Haberlerde sikalara muhalefet ettiğinde onu terk etmeye ve asârlarda sikalara muvafakat ettiğinde hadisleriyle ihticac etmeye meylettim.’ İbn Cevzî ‘ed-Duafâ’da onu zikretmiştir.” İbn Hacer “Takrîb”de şunları demiştir: “Saduktur. Leyyîndir.” Bu ravi, bu bölümde birçok rivayette geçtiği için bundan sonraki rivayetlerde kendisine değinilmeyecektir. Bkz. Mizzî, Teh- zîbü’l-Kemâl fî Esmâi’r-Ricâl, XVII, 154; XVII, 157, 2. dipnot; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzibü’t-Teh- zib, VI, 189; İbn Hacer el-Askalânî, Takribü’t-Tehzib, 342.
192 Esîd ibn Alî ibn Ubeyd. Babası Alî ibn Ubeyd’den hadis almıştır. Tercemesinde hayatı, vefat tarihi, hakkında cerh veya ta’dil hükmüne rastlamadım. Hakkında bulabildiğim tek hüküm İbn Hacer’in “Takrîb”de “Saduktur.” demesidir. İbn Hacer’in bu hükmüne karşı Beşşar Avvad ve Şuayb Arnavut şunları demişlerdir: “Aksine ahvalinin iyi olmasından dolayı makbuldür.” Açıkçası İbn Hacer’in bu hükme nasıl ulaştığına dair bir bilgi edinemedim. Bu ravi, bu bölümde birçok rivayette geçtiği için bundan sonraki rivayetlerde kendisine değinilmeyecektir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, III, 243; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, I, 346; İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbü’t-Tehzîb, 112; Beşşar Av- vad Ma’ruf ve Şuayb Arnavut, Tahrîru Takrîbi’t-Tehzîb, I, 144.
193 Alî ibn Ubeyd. Ebî Üseyd Mâlik ibn Rabîa’dan hadis almıştır. İbn Hibbân “Kitabu’s-sikât”da Alî’yi zikretmiştir. Beşşar Avvad, tahkik ettiği “Tehzîbü’l-Kemâl”de bu konuyla ilgili şunu nakletmiş- tir: “Zehebî ‘Mizân’da Alî için ‘Bilmiyorum.’ demiştir.” İbn Hacer “Takrîb”de “Makbûldür.” demiştir. İbn Hacer’in bu hükmüne karşı Beşşar Avvad ve Şuayb Arnavut şunu demişlerdir: “Aksine meçhuldür. Oğlu Esîd ondan rivayette teferrüd etti. Sadece İbn Hibbân onu ‘es-Sikât’ta zikretmiştir. Zehebî ‘el- Mîzân’da onun için: ‘Bilinmiyor’ demiştir.” Bu ravi, bu bölümde birçok rivayette geçtiği için bundan sonraki rivayetlerde kendisine değinilmeyecektir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XXI, 56, XXI, 56, 2. dipnot; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, VII, 363; İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbü’t-Tehzîb, 403; Beşşar Avvad Ma’ruf ve Şuayb Arnavut, Tahrîru Takrîbi’t-Tehzîb, III, 49.
194 Ebî Üseyd Mâlik ibn Rabîa. Ensâr’dandır. Bedir ashâbındandır. Bu ravi, bu bölümde birçok riva- yette geçtiği için bundan sonraki rivayetlerde kendisine değinilmeyecektir. Bkz. İbn Abdilberr, el- İstîâb, III, 1351; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XXVII, 138; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, X, 15; İbn Hacer el-Askalânî, el-İsâbe, V, 535.
195 Sened ve metin İbn Hanbel’e ait. Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXV, 457 (16059); İbn Mâce, es-
Sünen, Edeb 2 (3664). (IV, 632); Ebû Dâvud, Sünenu Ebî Dâvud, Edeb 128 (5142). (VII, 456); Ebû Hâtim Muhammed İbn Hibbân el-Büstî, el-İhsân fî Takrîbi Sahîhi İbn Hibban, thk. Şuayb el-Arnavut,
Raviler arasında ittisal mevcuttur. Alî ibn Ubeyd hakkında Zehebî (ö.
748/1348): “Bilmiyorum.” derken; İbn Hacer (ö. 852/1449): “Makbûldür.”
196demiştir.
Alî hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Tercemesinde
197herhangi bir muhaddisin
değerlendirmesi yokken, İbn Hacer’in (ö. 852/1449) ona “makbûl” demesinin kaynağı
hakkında bir bilgi bulamadım. Beşşar Avvad ile Şuayb Arnavut (1928-2016), bu ra-
viye meçhul demişlerdir. Alî’nin oğlu Esîd hakkında da yeterli bilgi mevcut değil.
Tıpkı babası gibi kendisine de herhangi bir muhaddis değerlendirmede bulunmamıştır.
Yine İbn Hacer (ö. 852/1449) ona “saduk”
198demiştir. Beşşar Avvad ile Şuayb Arna-
vut (1928-2016), bu raviye makbul
199demişlerdir. Abdurrahman ibn Gasîl hakkında
da olumsuz hükümler (cerh)
200mevcuttur. İbn Hacer (ö. 852/1449), İbn Gasîl’e “saduk
ve leyyin
201” demiştir. Kısaca rivayetin isnadında sahabeden sonra bulunan Alî ibn
Ubeyd ve oğlu Esîd ibn Alî ibn Ubeyd hakkında yeterli bilgi mevcut olmadığı için
onlar meçhul
202durumuna düşmektedir. Sayılan kusurlardan dolayı söz konusu riva-
yetin isnadı zayıf olmaktadır. Şuayb Arnavut (1928-2016), Alî ibn Ubeyd’in hali meç-
hul olduğu için isnadı zayıf demektedir. Ayrıca Şuayb Arnavut (1928-2016), ondan bu
rivayeti sadece oğlu Esîd ibn Alî’nin naklettiğini yani infirad ettiğini belirtmiştir.
2031. bs (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1988), II, 162 (418); Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, IV, 171 (7260); Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IV, 45 (6893).
196 Zabt sıfatı tam olmasa da adil olan ve rivayet ettiği hadis alınan ravi. Diğer bir anlamı ise şudur: Böyle bir ravinin rivayet ettiği ettiği hadis, başka bir senedinin olup olmadığını araştırmak ve ona göre değerlendirme üzere yani i’tibâr için alınır. Bkz. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, 168.
197 Bir kimsenin hayat hikayesi, özgeçmişi, tercüme-i hal. Bkz. Bkz. Aydınlı, Hadis Istılahları Söz-
lüğü, 317.
198 Ta’dîlin, Zehebî ve Irâkî’ye göre üçüncü, Sehâvî’ye göre beşinci mertebesinde bulunan bir ravi hakkında kullanılan bir sigâ. Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis yazılır ve araştırılır. Bkz. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, 261.
199 Zabt sıfatı tam olmasa da adil olan ve rivayet ettiği hadis alınan ravi. Bkz. Aydınlı, Hadis Istılahları
Sözlüğü, 168.
200 Raviyi, adalet ve zabt sıfatlarının birini veya her ikisini tam olarak taşımadığını söyleyerek tenkid etmek. Bunun sonucunda duruma göre ravinin rivayet ettiği hadis değer bulur, hadis kabul veya redde- dilir. Bkz. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, 48.
201 Cerhin, Irâkî’ye göre beşinci, Sehâvî’ye göre altıncı mertebesinde bulunan bir ravi hakkında kul- lanılan bir sigâ. Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis, başka bir senedinin olup olmadığını araştırmak ve ona göre değerlendirmek üzere yani i’tibâr için alınır. Bkz. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, 164. 202 Hadis öğrenimiyle meşhur olmamış veya alimler tarafından ilim talebesi olarak tanınmamış ve kendisinden sadece bir ravinin hadis rivayet etmiş olduğu kimse. Meçhul ravi zaîf kabul edilir. Bkz. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, 172.