• Sonuç bulunamadı

İkinci rivayet 797 ise en erken kaynak olarak İbn Hanbel’in (ö 241/855) “Müs ned”inde tahric edilmiştir İbn Hanbel’in (ö 241/855) Müsned’inde tahric ettiği bu

rivayetin isnadı şöyledir: “Yûnus ibn Muhammed (h. 207) > Hibbân ibn Alî (h. 171)

> Ukayl ibn Hâlid (h. 144) > Zührî (h. 124) > Ubeydullah ibn Abdullah (h. 94) > İbn

Abbâs (h. 68).” İkinci rivayetin isnadının ortak ravileri ise şunlardır: “Hibbân ibn Alî

(h. 171) > Ukayl ibn Hâlid (h. 144) > Zührî (h. 124) > Ubeydullah ibn Abdullah (h.

94) > İbn Abbâs (h. 68).” İki rivayetin isnadının ortak ravileri: “Zührî (h. 124) > Ubey-

dullah ibn Abdullah (h. 94) > İbn Abbâs (h. 68).” olmaktadır. Bu hadis için yapılan

yorumlar şu şekildedir: İbn Hanbel’in (ö. 241/855) Müsned’inde yer alan bu rivayet

için Şuayb Arnavut (1928-2016), söz konusu hadise hasen li-gayrihi demiş, Hibbân

ibn Alî’nin zayıf olmasından dolayı bu rivayetin isnadının zayıf olduğunu ifade etmiş-

tir.

798

Dârimî’nin (ö. 255/869) es-Sünen’inde yer alan bu rivayet için Hüseyin Selim

Esed, mezkûr rivayetin isnadına hasen derken

799

, Mevsılî’nin (ö. 307/919) Müs-

ned’inde yer alan bu rivayetin isnadına sahih demiştir.

800

Mübârekfûrî (1865-1935),

söz konusu rivayetin ravilerinden Hibbân ibn Alî’nin zayıf olduğunu belirtmiştir.

801

794 Bir hadisi rivayette tek kalmak, bir hadisi tek başına rivayet etmek. Bkz. Aydınlı, Hadis Istılahları

Sözlüğü, 315.

795 Bkz. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IX, 263.

796 Bir sözü, bir haberi, birbirinden alarak insanlara ulaştıran kimselerin isimlerinin tarihi sırayla zak- redildiği kısım, okuyucuyu veya dinleyiciyi söze, habere ulaştıran yol. Buna sened de denir. Bkz. Bkz. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, 308.

797 Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 451 (2718); Dârimî, es-Sünen, III, 1583 (2482); Ebû Ya’la el- Mevsılî, Müsnedu Ebî Ya’la, V, 103 (2714).

798 Bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 451, 2. dipnot. 799 Bkz. Dârimî, es-Sünen, III, 1583, 3. dipnot.

800 Bkz. Ebû Ya’la el-Mevsılî, Müsnedu Ebî Ya’la, V, 104, 1. dipnot. 801 Bkz. Mübârekfûrî, Tuhfetü’l-ahvezî bi-şerhi Câmiʿi’t-Tirmizî, V, 139.

Elbânî (1914-1999), incelenen rivayeti sahih saymaktadır.

802

Vâdiî, bu hadisi incele-

dikten sonra diyor ki: “Bilmelisin ki Zührî’nin mürselleri en zayıf mürsellerdir.”

803

Sonuç olarak bu rivayetin ravileri her ne kadar sika olsa da Zührî’nin mürseli olması

dolayısıyla ve hem Ebû Dâvud (ö. 275/889) hem de Ebû Hâtim’in (ö. 277/890) eleşti-

rileri (cerh) dolayısıyla zayıf sayılması gerekmektedir.

1.24.

987 Numaralı Hadis

ْب َْيََبُّزلا َعَِسَ ُهَّنَأ ،ِ يِمَرْضَْلْا ٍدْيَ بُع ِنْب ِحْيَرُش ْنَع ،ُناَوْفَص اَنَ ثَّدَح ،ِةَيَِغُمْلا وُبَأ اَنَ ثَّدَح

ِنْب ِالله ِدْبَع ْنَع ُثِ دَُيح ،ِديِلَوْلا َن

ْوَأ اَزَغ اَذِإ َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص ِالله ُلوُسَر َناَك :َلاَق َرَمُع

ُذوُعَأ ،ُالله ِكُّبَرَو ِ بَِر ُضْرَأ َيَ " :َلاَق ُلْيَّللا ُهَكَرْدَأَف ،َرَ فاَس

ِ لُك ِ رَش ْنِم ِللهِبَ ُذوُعَأ ،ِكْيَلَع َّبَد اَم ِ رَشَو ،ِكيِف َقِلُخ اَم ِ رَشَو ،ِكيِف اَم ِ رَشَو ،ِكِ رَش ْنِم ِللهِبَ

،ٍةَّيَحَو ،َدَوْسَأَو ٍدَسَأ

َو ، ٍبَرْقَعَو

" َدَلَو اَمَو ٍدِلاَو ِ رَش ْنِمَو ،ِدَلَ بْلا ِنِكاَس ِ رَش ْنِم

802 Bkz. Elbânî, Zaʿîfü Süneni Ebî Dâvûd, II, 324; Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha, II, 680 (986). 803 Vâdiî, Ehâdîsu muallele zâhiruha’s-sıhha, I, 227.

Ebû Mugîre (h. 212)

804

> Safvan ibn Amr (h. 155)

805

> Şureyh ibn Ubeyd (h.

101)

806

> Zubeyr ibn Velîd (?)

807

> Abdullah ibn Ömer (h. 73)

808

şöyle demiştir:

Rasûlullah (s) bir savaşa veya yolculuğa çıktığında gece olduğunda şunları derdi: “Ey

yeryüzü, senin ve benim rabbim Allah’tır. Senin şerrinden, sende olanların şerrinden,

sende yaratılanların ve senin üzerinde hareket edenlerin şerrinden Allah’a sığınırım.

Bütün aslanların, büyük yılanların, küçük yılanların, akreplerin, bu yerde yaşayanla-

rın, doğuran ve doğanların şerrinden Allah’a sığınırım.”

809

804 Ebû Mugîre. Safvan ibn Amr’dan hadis almıştır. Ebû Hâtim: “Saduktur.” demiştir. İclî ve Dâre- kutnî: “Sikadır.” demişlerdir. Nesâî: “La be’se bih.” demiştir. İbn Hacer “Takrîb”de “Sikadır.” demiştir. Bu ravi, bu bölümde birçok rivayette geçtiği için bundan sonraki rivayetlerde kendisine değinilmeye- cektir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XVIII, 237; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, VI, 369; İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbü’t-Tehzîb, 360.

805 Safvan ibn Amr. Şureyh ibn Ubeyd’den hadis almıştır. İbn Hanbel: “La be’se bih.” demiştir. İbn Maîn: “Onu hayırla anarım.” demiştir. Amr ibn Alî: “Hadiste sebttir.” demiştir. İclî, Dahîm, Ebû Hâtim, Muhammed ibn Sa’d ve Nesâî: “Sikadır.” demişlerdir. Ebû Hâtim başka bir seferinde “La be’se bih.” demiştir. İbn Hacer “Takrîb”de “Sikadır.” demiştir. Bu ravi, bu bölümde birçok rivayette geçtiği için bundan sonraki rivayetlerde kendisine değinilmeyecektir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XIII, 201; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, IV, 428; İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbü’t-Tehzîb, 277.

806 Şureyh ibn Ubeyd. Zubeyr ibn Velîd’den hadis almıştır. İclî, Dahîm ve Nesâî: “Sikadır.” demişler- dir. İbn Hacer “Takrîb”de “Sikadır. İrsali çoktur.” demiştir. Bu ravi, bu bölümde birçok rivayette geç- tiği için bundan sonraki rivayetlerde kendisine değinilmeyecektir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XII, 446; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, IV, 328; İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbü’t-Tehzîb, 265. 807 Zubeyr ibn Velîd. Sadece Abdullah ibn Ömer’den hadis almıştır. Kendisinden de sadece Şurayh ibn Ubeyd hadis almıştır. İbn Hibbân onu “es-Sikât”ta zikretmiştir. Zubeyr’den sadece incelenen hadis rivayet edilmiştir. İbn Hacer “Takrîb”de “Makbuldür.” demiştir. İbn Hacer’in bu hükmüne karşılık Beşşar Avvad ve Şuayb Arnavut “Aksine meçhuldür.” demişlerdir. Zehebî “el-Kâşif”de “Sikadır.” de- miştir. Zehebî’nin bu hükmünü Muhammed Avvame şaşkınlıkla karşılamaktadır. Zehebî, Zubeyr’i za- yıf ravileri topladığı “Mizanü’l-i’tidal”de zikretmiştir. Bu ravi, bu bölümde birçok rivayette geçtiği için bundan sonraki rivayetlerde kendisine değinilmeyecektir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, IX, 31; İbn Ha- cer el-Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, III, 320; İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbü’t-Tehzîb, 214; Beşşar Avvad Ma’ruf ve Şuayb Arnavut, Tahrîru Takrîbi’t-Tehzîb, I, 413; Şemseddin Muhammed b. Ahmed Zehebî, el-Kâşif fî maʿrifeti men lehû rivâye fi’l-Kütübi’s-sitte, thk. Ahmed Muhammed Nemr Hatîb ve Mu- hammed Avvame, 1. bs (Cidde: Dârü’l-Kıble li’s-Sekâfeti’l-İslâmiyye, 1992), I, 402. Muhakkiklerin eleştirisi için bkz. I, 31; Zehebî, Mîzânü’l-iʿtidâl, II, 68.

808 Abdullah ibn Ömer. Sahabidir. Hafsa, Rasûlullah’tan (s) şunu naklediyor: “Abdullah, salih biridir.” Bu ravi, bu bölümde birçok rivayette geçtiği için bundan sonraki rivayetlerde kendisine değinilmeye- cektir. Bkz. İbn Abdilberr, el-İstîâb, III, 950; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XV, 332; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, V, 328; İbn Hacer el-Askalânî, el-İsâbe, IV, 155.

809 Sened ve metin İbn Hanbel’e (6161) ait. Ahmed b. Hanbel, Müsned, X, 301 (6161); XIX, 274 (12249); Ebû Dâvud, Sünenu Ebî Dâvud, Sıfatu Cehennem 11 (2603). (IV, 297); Nesâî, es-Sünenü’l- kübrâ, VII, 203 (7813); IX, 208 (10322); İbn Huzeyme, Sahîhu İbn Huzeyme, IV, 152 (2572); Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, I, 615 (1637); II, 110 (2487); Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, V, 414 (10321).

Hattâbî (ö. 388/998), “ ِدَلَ بْلا ِنِكاَس” sözüyle Rasûlullah’ın (s) “yeryüzünde yaşayan

cinleri” kastettiğini; “ ٍدِلاَو” sözünün “İblis”, “ َدَلَو” sözünün de “şeytanlar” olma ihtimali

olduğunu belirtmektedir.

810

Raviler arasında ittisal mevcuttur. Zubeyr ibn Velîd meçhul olduğu için söz