• Sonuç bulunamadı

Ġlk defa 1848 senesinde Ġstanbul Zeytinburnu‟nda açılmıĢ olan sonrasında Mithat PaĢa tarafından nizamnameyle kanuni dayanağı oluĢturulmuĢ; iki saat genel bilgi aktarımı sonrası atelyelerde terzilik, matbaacılık, kunduracılık, tornacılık, demircilik, dabaklık gibi sanatlar öğretilen okullara “Islahhane” yani sanat mektebi isimleri verilmiĢtir.50 45 Yıldız, a. g. e., s. 2. 46 Yıldız, a. g. e., s. 2. 47 Yıldız, a. g. e., s. 21 48 Yıldız, a. g. e., s. 22 49 Yıldız, a. g. e., s. 58, 59. 50 Yıldız, a. g. e., s. 242.

Yazılı kaynaklarda “Diyarbekir Sanayi Mektebi”, “Sanatlar Mektebi”, ”Erkek Sanat Enstitüsü”, Erkek Sanat Okulu” isimleriyle anılır. 1870 yılında dönemin Diyarbakır Valisi Kurt Ġsmail PaĢa, Ģehri sur dıĢına geliĢtirme çalıĢmaları sırasında, kimsesiz çocukları barındırmak ve onlara bazı sanatları öğretmek için bir ıslahhane inĢa ettirir. 700 öğrencisi bulunan bu ıslahhanede baĢlarda üç yıllık ilkokul düzeyinde öğrenim uygulanmıĢtır.51

Ancak daha sonraları orta ve lise seviyesinde de açılması zaruriyetine inanıldığından meslek okulu haline getirilmiĢtir. 10 ġubat 1870 tarih ve 28 nolu Diyarbekir Gazetesi ile 24 ġubat 1870 ve 30 nolu aynı gazetede okulun açılmasıyla ilgili konu ele alınmıĢtır.52

Sanat Mektebine dönüĢüm öncesinde 1868 yılında Diyarbakır valiliği yapan Kurt Ġsmail PaĢa sokak çocukları için önce Hasan PaĢa Hanı‟nın üst katını kiralar, burayı yatılı okul yapar, aĢağı katlarda meslek atölyeleri açar. Önce 60 çocuk alınır. Bu hususla ilgili 24 Rebiü‟lahir 1286/3 Ağustos 1869 tarih ve 1 nolu Diyarbekir gazetesinden konu Ģu Ģekilde ele alınmıĢtır: „Memlekette dilencilik etmekte bulunan 60 kadar Ġslam ve Hiristiyan çocuk bu ıslahhaneye alınmıĢ ve her birine gündelik olarak ikiĢer kat elbise, ashabı hamiyet taraflarından iane sureti ile yaptırılmıĢ olduğu gibi, bunlara ta‟limat‟a tevfikan her gün ibtida, Sıbyan dersi okutturularak tahsis olunan sa‟natlara çalıĢtırılmak için münasib yevmiye ile hoca ve terzi ve kunduracı ve sobacı ve Ģalcı ve usta ve halifeleri dahi tayin edilmiĢtir. Bu 60 talebe 5 aydan beri epeyce sanat öğrenmeye baĢlayıp vilayet askeri zabtiyesinin elbise ve kunduralarını dikmeye ve Ġran Ģalına benzer Ģallar ve diğer mensucat dokumağa da baĢlamıĢlardır.‟53

Söz konusu gazetede alıntılanan bu bilgiden yola çıkıldığında, zamanında Hasan PaĢa Hanı‟nın üretim merkezi haline geldiği ve yerli devlet görevlilerinin ihtiyaçlarını karĢılayan bir okul olarak hizmet verdiği anlaĢılmaktadır.. Ġlk dönemlerine nazaran gittikçe talep gören bu okulun öğrenci sayısı 110‟a kadar çıkmıĢtır. Sıbyan tedrisatının yanında yazı, hesap ve hendese dersleri, terzi, kunduracı, marangoz, Ģalcı, abacı, dökümcü, boyacı gibi sanatlar öğretilmiĢtir. Daha sonra söz konusu bu ıslahhane Fiskaya semtine taĢınmıĢtır. Okulun nizamnamesinde elde edilen bilgiler Ģu Ģekildedir:

1. Alınacak çocuklar fakir ve kimsesiz çocuklardan olacaktır.

2. Okula alınacak çocuklar doktor tarafından muayene edilecek, ilim ve sanat öğrenmesine mani durum araĢtırılacak.

51ġimĢek, a. g. e., s. 71.

52Korkusuz, a. g. e., s. 183. 53Doru, a. g. m., s. 446.

3. Eğitim süresi 5 yıldır.

4. Talebeye günde iki defa yemek verilecek.

5. Yılda bir armalı kalpak, iki yılda bir kaput, 6 ayda bir ceket, yelek, pantolon, bir çift ayakkabı, ikiĢer kat don, gömlek, entari, dörder mendil ve çorap yapılacak ve bunlardan kaput ile kıĢın verilecek ceket, yelek, pantolon; siyah Ģayaktan ve yazın verilecek ceket, yelek, pantolon; mavi boyalı yerli bezden olarak cümlesi mektepte imal edilecektir.

6. Haftada bir kere elbiseleri yıkattırılacak, tırnakları kesilecek, temizliğe dikkat edilecektir.54

Bu ıslahhanenin gelirleri hakkında malumat ise Ģu Ģekildedir: Islahhane‟nin kurulmasında en önemli destek Ģehirde bulunan memurlardan gelmiĢti. Kısa sürede memurlara Müslüman ve Gayrimüslim halktan Diyarbekirli hayırseverler de katıldı. Hayırseverlerin katkılarıyla öncelikle her bir Islahhane‟ye sürekliliği olan akarlar oluĢturulması teĢebbüsü sonucunda kiralan Islahhane‟ye bağıĢlanmak üzere 6 adet dükkan yaptırıldı. Yine hasılatı Islahhane‟ye bırakılmak üzere Diyarbekirli hayırseverler tarafından hububat ekimi yapıldı. Bunlara ek olarak Islahhane‟nin gelirinin arttırılabilmesi için baĢka ne tür yatırımların yapılabileceği üzerinde de fikir alıĢveriĢleri sürdü. BaĢlangıçta Islahhane‟ye yardım için yalnızca Diyarbekir sancak merkezi sakinleri değil, kazalarda yaĢayan Müslim-Gayrimüslim hayır- severler de seferber oldular.55

Islahhane‟nin ilk öğrencileri Ģehir içinde dilencilik yapan altmıĢ kadar Müslüman ve Hıristiyan çocuktan oluĢmuĢtur. Islahhanede üretim arttıkça ve büyüme için yeterli sermaye bulundukça öğrenci sayısının arttırılması hedeflenmiĢtir. Asıl hedef ise daha çok yetim ve kimsesiz çocuğun barındırılması ve meslek sahibi yapılarak üretken, örnek bireyler olarak topluma kazandırılmasıydı. Altı ayın sonunda Islahhane‟de barınan ve eğitim gören altmıĢ çocuğa yenilerinin eklenmesi için gerekli Ģartlar oluĢmuĢtur. Bu amaçla Elazığ, Siirt ve Mardin Sancaklarıyla Resülayn‟da meskun bulunan Çerkez muhacirlerinden onar yetim çocuğun Diyarbekir‟e getirilmesi için çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır. Diyarbekir‟den eklenecek on çaresiz yeni çocukla birlikte Islahhane‟deki mevcut öğrenci sayısının yüz ona çıkarılması kararlaĢtırılmıĢtır. Kararın uygulanması için liva mutasarrıflıklarına gerekli tebligatlar yapılmıĢtır. Aslında asıl

54Doru, a. g. m., s. 446.

gaye vilayete bağlı livalarda da Islahhaneler kurulması yoluyla sanayinin geliĢtirilmesi ve çoğaltılmasıdır. Ancak Islahhane idaresi ve mevcut çocukların durumlarından duyulan memnuniyet livalarda yeni ıslahhaneler kuruluncaya kadar oralardan yetim çocukların Diyarbekir Islahhanesi‟ne getirilerek eğitilmeleriydi. Gerçekten de Islahhane‟ye alınan çocukların bir kaç ay gibi kısa bir sürede sanat öğreniminde gösterdikleri baĢarı, vilayete bağlı güvenlik güçlerinin elbise ve kunduralarının onlara imal ettirilmesini sağlayacak kadar göz kamaĢtırıcı olmuĢtur. Bu durum yeni sanat dallarının da öğretiminin yapılması, dolayısıyla daha fazla öğrenci alınabilmesinin önünü açmıĢtır. Valilik, Resulayn‟da yerleĢtirilmiĢ Çerkez muhacirlerinden yirmi altı yetim çocuğun daha Islahhane‟ye alınmasını sağlamıĢ ve bu çocuklara gündelik ve özel kullanım için olmak üzere ikiĢer kat elbise yaptırılmıĢtır.56

Tüm bu alt yapıya sahip ıslahhane öğrencileri için, 1870 yılında dönemin Diyarbakır valisi Kurt Ġsmail PaĢa tarafından, Ģehri sur dıĢına geliĢtirme çalıĢmaları sırasında müstakil bir ıslahhane inĢa ettirmiĢtir. Artık adına da “Erkek Sanat Okulu” denilecektir.

7 yıllık bir eğitimden sonra Ģehre tayin olan vali Ahmet Tevfik PaĢa döneminde bu okul ihmal edildiğinden, öğrenci bulamamıĢ ve bina harap olmuĢtur. Çünkü bir kaç yılın ardından bazı sorunlar baĢ göstermeye baĢlamıĢtır. Bu sorunlar sermayeye iliĢkindir. Kullanılmak üzere piyasadan alınan malzemelerin ücretlerini ödemede zorluklar yaĢanmıĢ, ödemelerdeki gecikmeler piyasanın kuruma olan güvenini sarsmıĢtır. Konuyla ilgili yapılan Ģikayetler doğrultusunda yapılan incelemelerde kurum yönetici ve çalıĢanlarının önemli derecede yolsuzluk yaptıkları tespit edilmiĢtir. Bunun üzerine okulun müdürü Süleyman Ağa görevden alınarak tutuklanmıĢ, alacaklıların Ticaret Mahkemesine baĢvurması sonrasında alacaklarını taksitlendirme yoluyla tahsil kararı aldırdırmıĢlardır.57

YaĢanan bu tür olumsuzluklardan sonra okul gerilemiĢ sonrasında Diyarbakır‟a atanan Vali Halid PaĢa, Diyarbakır, Palu ve ÇüngüĢ‟te yetimhane açmaya çalıĢan misyonerlerin faaliyetlerine engel olunması gayesiyle, Sanayi Mektebi‟nin yaĢadığı olumsuz dönemi geride bıraktığı ve bir an önce açılması gerekliliğini ve açılıĢın Peygamberimizin doğum yılı ile PadiĢahın tahta çıkıĢ gününe denk getirme gayesini

56

Doru, a. g. m., s. 447.

57 Talip Atalay, Sokak Çocukları İçin Başarılmış Bir Proje: Diyarbekir Islahhanesi, Osmanlı’dan

Cumhuriyete Diyarbakır, C.1, Editörler, Bahaeddin Yediyıldız; Kerstin Tomenendal, Diyarbakır Valiliği

taĢıdığı düĢüncelerini 3 Mayıs 1900 tarihinde saltanata bildirmiĢtir.58

Alınan düstur üzerine Vali Halid PaĢa okulu yeniden halktan topladığı bağıĢlarla sur dıĢında yeni bina yaptırarak faal hale getirmiĢtir. Okulun açılıĢı PadiĢah Abdulhamid‟in doğum yıldönümüne denk geldiği için okula “Hamidiye Sanat Mektebi” adı verilmiĢtir. Söz konusu durumu 1908 tarihine kadar devam etmiĢtir. Bu tarihten sonra okul Urfa Kapısında bulunan ve Askeri RüĢtiye olarak kullanılan (Yeni Ġlkokul) binaya taĢınmıĢtır. Kendi binası da Darülmuallimin mektebine devredilmiĢtir.59

1902 Tarihli Diyarbekir Salnamesi‟nde okulun isim değiĢikliği Ģu Ģekilde yer alır: ” Halife-i azam efendimiz hazretlerinin 25. sene-i devriye-i cülusu hümayunlarına müsadif ruz-i piruzi meyamin biruzde kemâl-i ihtiĢam ile resmi küĢadı icra kılınmıĢ, canib-i meâli menakıbi hazreti hilafetpenahiden nam name-i malükaneye izafetle tevsiymi hakkında müsaade-i seniyye-i cenabi zillullah-i Ģayan bulunmuĢtur.”60

Söz konusu okul Cumhuriyet Dönemi‟nde de faaliyetlerini sürdürmüĢtür. Ġlerleyen bölümlerde “Sanat Mektebi” baĢlığıyla aktarılmıĢtır.