• Sonuç bulunamadı

Diyarbakır‟da Cumhuriyet‟in ilk yıllarında Ġpek Böcekçiliği önemli geçim kaynakları arasında yer alır. Öyle ki bu uğraĢ hakkında o dönemde iĢi meslek edinmiĢ Lütfü Dokucu verdiği bir mülakatta, 1930 yıllarında kendisi bu iĢle meĢgulken Diyarbakır‟da 70 mancınığın var olduğunu ve hesaba vurulduğunda o gün için bu bir milyon kilo kozaya denk düĢtüğünü ifade eder.359

Dolayısıyla ipek böcekçiliğinin

357 73 İl Yıllığı, s. 281. 358 73 İl Yıllığı, s. 283. 359 Diken, a. g. e., s. 45. Yıllar Okul Sayısı Öğretmen Sayısı

Öğrenci Sayısı Mezun Sayısı

T E K T E K 1923-1927 - - - - 1927-1935 - - - - 1935-1940 - - - - 1940-1945 1 73 111 - 111 29 - 29 1945-1950 1 102 209 - 209 60 - 60

merkezi konumunda olan bir kentte bu iĢin okulunun açılması da kaçınılmaz olmuĢtur. Bölgede ilk olarak bu okul 1913‟te Elazığ‟da Dar‟ül Harir Mektebi (Ġpek Böcekçiliği Mektebi) olarak açılmıĢtır. Bu okulda eğitim almıĢ olan Abdulsettar Hayati AvĢar Bey‟in ağabeyi Süleyman Kayaalp Bey bu mektebi birincilikle bitirdikten sonra, Diyarbakır‟da ilk defa fenni olarak mikroskobik muayeneden geçirilen ipekböceği tohumunu elde etmiĢ ve büyük Ģöhret elde etmiĢtir.360

Yukarıdaki beyanattan da anlaĢılacağı üzere tek parti döneminde Diyarbakır‟da ortaöğretim düzeyinde eğitim veren mesleki okullardan biri de 1930 yılında açılan Diyarbekir Ġpek Böcekçiliği Mektebi‟dir. Okul, ilk olarak 1927 yılında Diyarbekir Ziraat Böcekçilik Mektebi adıyla hizmet vermiĢ, daha sonra 1930‟yılında Diyarbekir Ġpek Böcekçiliği Mektebi adını almıĢtır. Ġpek Böcekçiliği Mektebi, 1930 yılında Birinci Umumi MüfettiĢliğin giriĢimleri neticesinde Elazığ‟dan alınarak Diyarbakır‟a taĢınmıĢtır. Okulda eğitim süresi üç ay olup eğitim iki devre halinde yapılmıĢtır. Birinci devre 10 Nisan- 25 Mayıs tarihleri arasında ipekçilik hakkında teorik ve uygulamalı eğitimin verildiği devredir. Ġkinci devre ise 15 Eylül-30 Ekim tarihleri arasında gerçekleĢtirilen ve tohumculuğun genel ve teorik esaslarının öğretildiği dönemdir. 1930 yılında açıldığında okulun bir müdür ve bir odacısı olup eğitim iĢleri de müdür tarafından yürütülmüĢtür.361

Bu okulda sadece ipek böceği ve koza tohumu üretilmiĢtir. Bu okul binası ilk açıldığında Ġstasyon Caddesi‟ndeki ġayak Fabrikası civarındadır. Bu okulda söz konusu dönemde eğitim almıĢ olan Lütfü Dokucu‟nun naklettiğine göre bahçesinde epey dut ağacı varmıĢ. Bir nevi tohum üretme istasyonudur. Bu tohumlar onar gramlık kutular içerisinde vatandaĢa ücret mukabilinde satılmıĢtır.362

Bu okulda eğitim alan önemli Ģahsiyetlerden bir diğeri de Abdulsetar Hayati AvĢar‟dır. Abdulsetar Bey‟in hayatını konu edinen kitaplarda, bu okuldaki eğitim sürecine ıĢık tutacak bilgiler mevcuttur. Bu okulun geliĢmiĢ bir laboratuvarı olduğunu da böylece öğrenmiĢ oluyoruz.363

Bu okulun yıllara göre genel vaziyeti Ģu Ģekildedir: Okulun açıldığı sene olan 1930-1931 ders yılında 11 öğrencisi vardır. Bu öğrenciler için 1 öğretmen görevlendirilmiĢtir. Okula ayrılan bütçe toplamı 2,351 liradır. Bu tutarın 1,176 lirası maaĢ ve ücretlere, 1,175 lirası da diğer masraflara harcanmıĢtır. Sonraki ders yılı olan

360

Zübeyde Kırmızı, Amid-i Nur, Diyarbakır BüyükĢehir Belediyesi Yayınları, Ġstanbul, 2009, s. 43. 361 Çağlayan, a. g. m., s. 636.

362 Diken, a. g. e., s. 46. 363 Kırmızı, a. g. e., s. 41- 45.

1931-1932 yılında ise öğrenci adedi üç kat artarak 32‟ye ulaĢmıĢtır. Öğrenci artıĢına paralel olarak öğretmen sayısı 2 olmuĢtur. Okulun toplam bütçesi 3,905 liradır. 2,405 lirası maaĢ ve ücretlere, 1500 lirası da diğer masraflara harcanmıĢtır.364

1932-1933 ders yılında birinci devrede 21 erkek, 4 kız, ikinci devrede ise 12 erkek, 4 kız öğrenci eğitim almıĢtır. Bu öğrencilerden 11 erkek ve 4 kız mezun olmuĢtur. Bu senede okulda 1 muallim görev yapmıĢtır. Okulun toplam bütçesi 3400 liradır. Bunun 2400 lirası maaĢ ve ücretlere, 1000 lirası da diğer masraflara harcanmıĢtır.365

1937-1938 ders yılına gelindiğinde bir derslikli okul halinde 12 öğrenciyle eğitime devam etmiĢtir. Bu öğrencilerin yaĢ grafiği de değiĢkendir. Örneğin bu öğrencilerden 5‟i 17-25 yaĢ aralığında, yine 5‟i 26-35 yaĢ aralığında ve geriye kalan 2 öğrenci yaĢ aralığı da 36-45 arasıdır. Bunların 4‟ü ilkokul, 7‟si orta ve lise, 1‟i de yüksek okul mezunudur. Bu senede 4 öğrenci mezun olmuĢtur. Bunlara görevlendirilen öğretmen adedi 1‟dir. Bu okulun söz konusu ders yılındaki toplam bütçesi 1400 liradır. Bunun 1351 lirası atölye ve tesisat masraflarına harcanmıĢtır.366

1938-1939 eğitim öğretim dönemine girildiğinde bir derslikli varlığını sürdürdüğü ve toplamda 26 erkek öğrencinin kayıtlı olduğunu görmekteyiz. Söz konusu dönemde kız öğrenci kaydı yoktur. Bu öğrencilerin bir önceki döneme göre yaĢ seviyesi de düĢüktür. Örneğin bu öğrencilerden 8‟i 12-16 yaĢ aralığındayken, 18‟i ise 17-25 yaĢ aralığındadır. Bu öğrencilerden 10‟u yıl sonunda mezun olmuĢtur. Bunlara eğitim veren hoca sayısı 1‟dir. Toplam bütçesi bu sene için 2700 lira iken harcamaları 3420 lirayı bulmuĢtur. Bu sene zarfında okul bütçesi ilk kez açık vermiĢtir.367

Bu seneden sonraki maarif istatistiklerinde bu okulla ilgili bilgi yoktur. Dolayısıyla 1939-1940 senesinden itibaren bu okulun faaliyetlerine son verildiğini görüyoruz. Bu durum, ipek ve ipek böcekçiliğinin Diyarbakır‟da önemini kaybetmesiyle doğrudan ilgilidir.

364

BĠUM, Maarif İstatistiği 1923-1932, s. 61. 365 BĠUM, Maarif İstatistiği 1932-1933, s. 245. 366 BĠUD, Maarif İstatistiği 1937-1938, s. 242, 243. 367

BĠUM, Maarif İstatistiği 1938-1939, s. 384, 385.

1937 yılında bu okulu birincilikle bitiren Abdulsettar Hayati AvĢar Bey‟in bir hatırasını aktaran

Zübeyde Kırmızı, ipek böcekçiliğinin kaybettiği öneminin nedenine de aslında ıĢık tutmakta. ġöyle: “Abdulsettar da ağabeylerinin yolundan giderek 1937 senesinde Ġpek böcekçiliği Mektebi ġahadetnamesi‟ni alıp, okulu birincilikle bitirmiĢtir. Ġkinci olmazı lazım gelen hemĢehrisi Yervant Tırpancıyan Ermeni olması sebebiyle ikinciliği alamaz. Ġkinciliği Yüksek Ziraat Mühendisi olan bir gence verirler. Ġmtihanda Diyarbekir Valisi Mithat Altıok, Sağlık Müdürü, Ziraat Müdürü ve Mektep Müdüründen oluĢan bir heyet bulunmaktadır. Bütün sualleri fevkalade cevaplayan Abdulsettar, Kevork Torkumyan‟ın ipekböcekçiliği kitabından okuduğu hususları da anlatır. Çok memnun olurlar, hayretle dinlerler. Bunun üzerine Vali Mithak Altıok:

„Peki, yavrum, bu kadar ilerlemiş ipekböcekçiliğimiz ve sanatımız niçin geri kaldı? Anlatır mısın?’ der. „Hakikati istiyor musunuz?‟