• Sonuç bulunamadı

Irak’ta Monarşinin Yıkılması

4. ORTADOĞU’DA DARBELER (1953-1958)

4.1. İran(1953)

4.7.3. Irak’ta Monarşinin Yıkılması

Yaşanan bu olayların yanı sıra Lübnan’da da giderek büyüyen bir kriz ortamı baş göstermiştir. Özellikle Mayıs 1958’de Nasır yanlısı bir gazetecinin Beyrut’ta öldürülmesi ve akabinde Cumhurbaşkanı Chamoun’un Eylül 1958’de yapılması gereken seçimleri iptal etmesi ve böylece ülkeyi bir dönem daha yönetmeye kalkışması ülkedeki gerilimi doruğa ulaştırmıştır. Bu gelişmeler, ülkedeki Nasır yanlısı grubun ayaklanmasına ve Lübnan’ın iç savaşa doğru sürüklenmesine neden olmuştur (Sever, 1997: 220). Yaşanan olaylar karşısında endişeye kapılan Said Paşa, partnerine destek vermek için Ürdün sınırına, askeri birlikleri göndermeye karar vermiştir (Tripp, 2007: 141). Nuri Said Paşa’nın emriyle General Abdülkerim Kasım komutasındaki askeri birlikler171, Irak’ın doğusundan batısına doğru harekete172 geçmiştir (Armaoğlu, 1999: 512). Ancak bu hareket esnasında General Kasım komutasındaki birlikler -orduda önemli bir isim olan Albay Abdüsselam Arif’in de desteğini alarak- Bağdat’tan geçtikleri sırada173 ani bir darbe girişiminde bulunmuşlardır (Bozkurt, 2016: 41). 14 Temmuz 1958 sabahı Albay Arif’in tugayı öncelik olarak darbeyi duyurabilmek için radyo istasyonunu ele geçirmeye çalışmıştır. Ardından da darbeciler, ana hükümet

169 Said’in Irak-Ürdün Arap Federasyonu’nun başbakanı olmasıyla birlikte yerine de Irak’ta hükümeti kurma

görevi Mayıs 1958’de Ahmed Muhtar Baban’a verilmiştir (Tripp, 2007: 140-141).

170 Gürün’e göre bu son madde, Ürdün’ün zor bir duruma düşebileceği ihtimalinden dolayı anlaşmaya

eklenmiştir. Ancak olaylar düşünülenin aksine gelişmiştir (Gürün, 1983: 359).

171General Abdülkerim Kasım liderliğindeki Arap milliyetçiliğini destekleyen gizli bir askeri gruptur. Bu Özgür

Subaylar olarak bilinmektedir (Hunt, 2005: 74).

172Hareket, 13 Temmuz’u 14 Temmuz’a bağlayan gece yarısında başlamıştır. Birlikler, Bağdat içinden geçerek

Ürdün’e doğru yola koyulmuştur (Bostancı, 2017: 96).

173 Başbakan Nuri Said Paşa’nın orduya olan güveninden dolayı askeri birliklerin Bağdat şehri yakınındaki

110

binalarına, Kraliyet Sarayı’na ve Nuri Said’in evine yönelik harekete geçmiştir (Marashi ve Salama, 2008: 75).

Albay Abdüsselam Arif174, Kral II. Faysal ve Veliaht Prens Abdullah’ın yaşadığı Rihab Sarayı’nın kuşatılması görevini Binbaşı Abdülkadir Hamid’e vermiş, ancak Binbaşı Hamid saraya girmeye çalışırken direnişle karşılaşması üzerine takviye birlikler gönderilmiştir (Khadduri, 1969: 42). Takviye birlikler ile daha da güçlenen darbeciler, Kraliyet Muhafızları ile kısa süreli çatışmadan sonra muhafızları saf dışı edip Kral Faysal, Prens Abdullah ve kraliyet ailesi üyelerini öldürmüşlerdir175 (Tripp, 2007: 142).

Irak-Ürdün Arap Federasyonu Başbakanı Nuri Said Paşa’nın tutuklanması ve kaçmaya çalışırsa da öldürülmesi görevini ise Binbaşı Bahjat Sa’id üstlenmiştir. Ayrıca Said Paşa’ya hizmet etmiş ve evin detaylarını iyi bilen Albay Vasfi Tahir’in de Binbaşı Sa’id’e eşlik etmesi istenmiştir. Yapılan planlamanın ardından sabahın erken saatinde hızlı bir şekilde harekete geçen birlikler, evi ablukaya alıp Said Paşa’yı yakalamaya girişmişlerdir. Ancak bu esnada darbecilerden daha hızlı hareket etmeyi başaran Nuri Said, -ablukaya alınmamış- arka kapıdan kaçıp, sandala binerek bölgeyi terk etmiş176 ve eski arkadaşlarından Mahmud al-Istrabadi’nin evine saklanmıştır177. Istrabadi’nin evinde kısa bir süre kaldıktan sonra Muhammed al- ‘Uraybi’nin güney Bağdat’taki evinde saklanabileceğini düşünen Nuri Said’in planı, darbeye sempati duyan bir adamın ihbarı üzerine bozulmuştur. Bu durum karşısında yaya178 bir şekilde evden ayrılan Nuri Said, çok geçmeden yoldan geçenler tarafından fark edilmiş ve daha fazla kimliğini saklayamayacağını düşünerek tabancasını çekip kendini vurmuştur179 (Khadduri, 1969: 54-55).

174Albay Arif’in Bağdat’ı ele geçirmesiyle birlikte darbeci güçlerin fiili komutasını üstlenmiştir. Darbenin asıl

lideri olan General Kasım ise arka planda kalmıştır. Bu durum, daha sonra ikili arasında yaşanacak olan anlaşmazlığın başlangıcı olarak yorumlanabilir (Khadduri, 1969: 43).

175Kral dahil olmak üzere Kraliyet ailesinin tüm üyelerinin öldürülmesi kararını kimin verdiği yönünde muhtelif

görüşler bulunmaktadır. Bu görüşlerden ilki, Rihab Sarayına giden subaya verilen talimatların sadece kral ile veliaht prensin tutuklanması ve ülkeden kaçmalarını önlemek olduğunu, ancak bu karara karşı direnişin oluşması neticesinde çıkan çatışmada Kral, Prens ve aile üyelerinin öldürüldüğü yönünde olmuştur. Diğer bir görüş ise, Kraliyet ailesinin öldürülmesi planı, Bağdat’taki yürüyüşten önce kararlaştırılmıştı (Khadduri, 1969: 44).

176 Kaçmayı başaran 73 yaşındaki Nuri Said Paşa’nın yakalanması için 10.000 Irak dinarı ödül verileceği

bildirilmiştir (“Irak Dün Ürdün ile Birliğini Feshetti”, [1958], Cumhuriyet, 1).

177 Said Paşa, istediği takdirde araba ile ülkeden kolayca kaçabilirdi. Ancak ülkeyi terk etmek istememiştir

(Khadduri, 1969: 55).

178 Kılık değiştirip (başı örten siyah bir elbise ve altında pijama) Madam Istrabadi ile caddede yürümüştür

(Khadduri, 1969: 55).

179 Nuri Said Paşa’nın ölümü ile alakalı muhtelif görüşler bulunmaktadır. Bazısı, kaçarken linç edilip

öldürüldüğünü, bazısı ise darbe sırasında idam edildiğini belirtmektedir (Marashi ve Salama, 2008: 76; Bozkurt, 2016: 41).

111

Darbe, 14 Temmuz 1958 sabahı Bağdat Radyosu’nun180 yayınlamış olduğu bildiri ile öğrenilmiştir. Bu bildiride, Tanrı’nın yardımı, halk ve silahlı kuvvetlerin desteği ile Irak’ın doğru yoldan çıkmış yöneticilerin zorbalığından kurtarıldığı ilan edilmiştir. Ayrıca bu bildiride Irak’ta “milli birliği koruyacak, diğer Arap devletleriyle kardeşlik tesis edecek ve Bandung Konferansı kararları ile BM Antlaşması’na ve Irak’ın menfaatine uygun olan bütün milletlerarası taahhütlerine sadık olacak” bir Cumhuriyet yönetiminin kurulduğu da belirtilmiştir181 (Ülman, 1958: 237) Bu bildirinin yanı sıra Tuğgeneral Abdülkerim Kasım’ın başkanlığında İhtilal Hakimiyet Konseyi’nin182 kurulduğu ve Konseyin, Kral Faysal’ın bütün

yetkilerine sahip olduğu da açıklanmıştır (“Irak’ta Hükümet Darbesi”, [1958], Milliyet, 1). 14 Temmuz 1958 tarihinden önce iyi ilişkiler içerisinde olmayan Mısır’ın tutumu ise, gerçekleştirilen darbe neticesinde değişmiş ve Mısır lideri Nasır’ın, İhtilal Hakimiyet Konseyi’ni tanıdığını ve yeni Irak rejiminin de Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni tanıdığını bildiren mesajıyla iki ülke arasındaki ilişkiler farklı bir boyut kazanmıştır (“Irak’ta Dün Sabaha Karşı İhtilal Çıktı”, [1958], Cumhuriyet, 5). Sovyetler Birliği ise, Moskova Radyosu aracılığıyla yeni Irak rejimini tanıdığını bildirmiş ve Irak’ın emperyalistlere karşı mücadele safında bulunduğunu belirterek Arap milliyetçiliğinden övgülerle söz etmiştir. Buna ilaveten, Rusya Başbakanı Kruşçef, Irak lideri General Kasım’a tebrik telgrafı da göndermiştir (Bostancı, 2017: 138). Darbenin lideri ve yeni Başbakan General Abdülkerim Kasım, darbeyi ve amaçlarını 22 Temmuz 1958 tarihli The Times gazetesinin Bağdat muhabirine verdiği beyanatta şöyle izah etmiştir:

1. “İhtilal birdenbire vukua gelmiş bir hareket değildir. Irak’ın Ortadoğu ve dünya siyasetindeki durumu da göz önünde tutularak, uzun bir düşünce ve hazırlık safhasından sonra yapılmıştır. 2. İhtilal, Batıya yöneltilmiş bir hareket de değildir, iki tarafın menfaatinin gerektirdiği müddetçe, Irak

Batı ile iş birliğine devam edecektir.

3. İhtilal, Irak halkını iç işlerindeki şiddet ve yolsuzluklardan kurtarmak için yapılmış bir harekettir. Krallık idaresi memleketin iktisadî gelişmesini sağlayamadığı gibi kanun ve adalete de riayet etmiyordu. İhtilâlin gayesi Irak halkının hayat seviyesini yükseltmek ve bir hukuk devleti kurmaktır.

4. İhtilalin dış politika gayesi, Irak’ı barışın korunması ve dünyada kalkınma ve refahın temini için

faydalı bir unsur haline getirmektedir. Eskiden Irak’ın yabancı devletlerle olan münasebetleri, Irak halkının istekleri dikkate alınmaksızın, idarecilerin şahsî dostluk ve menfaatine göre ayarlanıyordu. Fakat bundan böyle Irak, kendisine karşı iyi niyet gösteren her devletle dost olacaktır” (Ülman, 1958: 238).

180 İhtilal sonrası Bağdat Radyosu, kendisini “Irak Cumhuriyeti Radyosu” olarak takdim etmiştir (“Irak’ta

Hükümet Darbesi”, [1958], Milliyet, 1).

181 Monarşinin yıkılması, Irak halkı tarafından sevinçle karşılanmış ve Özgür Subaylar da kahraman olarak

görülmüştür (Hunt, 2005: 74; Armaoğlu,1999: 512).

182 Konseyde General Abdülkerim Kasım, Başbakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığını kendisi almış, Başbakan

Yardımcılığına ise Albay Abdüsselam Arif’i görevlendirmiştir (“Irak’ta Dün Sabah İhtilal Çıktı”, [1958], Cumhuriyet, 5).

112

Yapılan açıklamalara göre plan ve programı yapılarak gerçekleştirilen darbe girişiminden sonra General Kasım, Batı’ya karşı olumlu yaklaşarak işbirliğine açık olduğunu ifade etmiştir. Bu durum bir bakıma darbeyi Batı nezdinde meşrulaştırma ve ayrıca Irak’ta kurulacak yeni yönetimin tanınmasını sağlamaya yönelik önemli ve akıllıca bir adım olarak yorumlanabilir.